๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 29 Eylül 2011, 21:00:08



Konu Başlığı: Peygamber Efendimiz’in bir şaire duâsı
Gönderen: Sefil üzerinde 29 Eylül 2011, 21:00:08
     Peygamber Efendimiz’in bir şaire duâsı

“Hem meşhur şair Nâbiğa’nın kıssa-i meşhuresidir ki, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın yanında bir şiirini okumuş.

Şu fıkra:

Yani, “Şerefimiz göğe çıktı; biz daha üstüne çıkmak istiyoruz.” Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, mülâtafe suretinde ferman etti: Dedi: Yani, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm lâtife olarak dedi: “Gökten öbür tarafa nereyi istiyorsun ki, şiirinde orayı niyet ediyorsun?” Nâbiğa dedi: “Göklerin fevkinde Cennete gitmek istiyoruz.” Sonra bir mânidar şiirini daha okudu. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm duâ etti: Yani, “Senin ağzın bozulmasın.” İşte, o duâ-yı Nebevînin bereketiyle, o Nâbiğa, yüz yirmi yaşında bir dişi noksan olmadı. Hattâ bazı bir dişi düştüğü vakit, yerine bir daha geliyordu.” (Mektubat  s. 145)

Osmanlı aydınlarının müziğe bakış açıları
Ahmet Hamdi Tanpınar, ‘’Hiçbir san'at musıkî kadar dolayısı ile konuşmaz. Daima söylenilmesi imkânı olmayanı alelade ifadeye sığmayanı söyler‘’ der.
Ziya Gökalp ise Türk Müziğini Halk Müziği’nden  bazı yönleriyle farklı olduğu için millilikten uzak olduğunu düşünür. Ancak gerek Yahya Kemal gerekse Tanpınar elbette bu görüşe karşıdırlar. Meselâ Yahya Kemal Eski Musıkî şiirinde şöyle der:
Çok insan anlayamaz eski musikîmizden
Ve ondan anlamayan bir şey anlamaz bizden.                                                                                     
Şair açıkça musıkîmizden uzak duran, anlamayan kimselerin ‘’biz’’den de bir şey anlayamayacağını söylemektedir. Yahya Kemal’in özellikle Münir Nurettin Selçuk tarafından bestelenen muhteşem şiirleri musikî kokar. Adeta bu şiirler bestelenmek için özel olarak yazılmış gibidir. Şiirlerinde Dede Efendinin, Itri’nin izlerini, onlara hayranlığı görebiliriz. Ahmet Hamdi Tanpınar ise önemli bir tesbitte bulunur. Ona göre Türk Musıkîsi 3 büyük eser etrafında gelişmiştir. Abdülkadir-i Meragi’nin Segâhkârı, Itrî’nin Nevakâr’ı ve Dede Efendi’nin Ferahfeza Ayini Şerifi.                   
Tanpınar’ın romanlarında da müziğin ayrı bir yeri vardır. Meselâ Huzur isimli romanında bu görülebilir. Bunu Mehmet Kaplan da teyid etmektedir.

Yeniçeri şarkıları
Yeniçeriler Osmanlı askerî gücünü temsil ederdi. Savaşta düşmanla çarpışan, her zaman bir saldırıya karşı savunmaya veya yabancı ülkelere sefere çıkmaya hazır kara, deniz askerleridir. İşte Osmanlının son zamanlarında adları daha çok isyanlarla anılan, padişah veya sadrazamları halleden bu askerlerin bir de pek bilinmeyen şarkılarıdır. Tarihçi Murat Bardakçı daha önce gazetede yazdığı bir yazısında işte bu ilginç konuya yer vermiştir. Meselâ 4. Murad’ın Bağdat seferine katılan Alioğlu adındaki bir şair yeniçeri şöyle bir şarkıyı ve şiiri söyler:

İmam Azam türbesinin üstünde
Ezanlar okunur namaz kılınır.
Kahraman beyleri askeri derer
Kimi şehid olur murada erer.
Alioğlu duâ et Sultan Murad’a
Birgünü eylesin ömrü ziyade.

Yine 4. Murad’la sefere çıkan bir başka şair yeniçeri Kâtib der ki :

İslâm askeriyiz gaza kasdına
Hazretin sancağın çeker gideriz.
Atımız küheylan asidir huyu
Şatt ile Fırat’ın içeriz suyu
Kimse doğru yoldan şaşmasın deyu
Alâmet taşını dikip gideriz.
Kâtib de bu yolun geçti üstünden
Arifler kâmili seçer sözünden
Maniler söyleyip batıl yüzünden
Sırr ile eflâke-göklere- çıkıp gideriz.

Osmanlı deniz askeri, yani levendlerden bir şair yeniçeri ise Cezayir Millî Kütüphanesi’ndeki el yazmasında İspanyol donanmasıyla yapılan bir deniz savaşını anlatır.

Küffarın geleceğin haber aldılar
Cezayir beyine haber sundular.
Allah Allah dediler cenge durdular
Din-i mübin uğruna kılıç saldılar.
Her topun başında bir fitil yanar
Gaziler din için pervane döner.
Çok gaziler al kanlara boyandı
Gökde melek yerde insan ağladı
Din-i mübin uğruna kılıç salanlar.

Ali OKTAY