> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Nebevi Hikmetin Aydınlığında
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Nebevi Hikmetin Aydınlığında  (Okunma Sayısı 784 defa)
13 Nisan 2011, 13:34:41
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 13 Nisan 2011, 13:34:41 »



Nebevi Hikmetin Aydınlığında


Sezai Engin

Toplumu meydana getiren insanlar arasında yayılması ve o toplumun fesadına sebep olması muhtemel davranış şekilleri, alışkanlıklar veya kötülükler vardır. Cahiliye dönemine sarf-ı nazar edildiğinde bu yayılmanın ve fesadın misalleri görülebilir. Bu aslında bir peygambere olan ihtiyacın da işaretleridir aslında.

Ve bu işaretlere binaen Hz. Peygamber elçi olarak görevlendirilmiştir bu topluma. Sadece bu topluma değil tabiî ki, aynı zamanda tüm insanlığa. Yani bütün insanlığın ıslahı için görevlendirilmiş bir elçidir O (s.a). Tavsiyeleri, öğütleri, emirleri her ne kadar beraber bulunduğu insanlara (sahabe’ye), topluma da yönelik olsa, asıl olarak asırları aşan bir çağrıdır O’nun (s.a) çağrısı.

Bütün peygamberlerin hayatına bakıldığında onların peygamberlik görevlerine belirli bir olgunluk dönemine ermeleriyle, Allah Teala’nın vahyi ile başladıkları görülür. Hz. Peygamber’in (s.a) risalet görevi de malum olduğu üzere kırk yaşında başlamaktadır. Hz. Peygamber (s.a) bu kırk yıllık süre zarfında içinde doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı cahiliye toplumu hakkında malumat sahibi olmuş, geleneklerini, göreneklerini, iyi ve kötü yönlerini, zaaflarını bizzat müşahede imkanı bulmuştur. Kısacası çok iyi bir sosyolojik tahlil fırsatı yakalamıştır.

Risalet görevinin bidayetiyle birlikte, bu tahlillerin de yardımıyla Allah Rasulü (s.a) davetine başlamıştır. Gerek risaletin başlangıcında gerek son dönemlerinde Hz. Peygamber hem ferdin hem de toplumun iyiliği için, önceki durumlarına rücu’ etmemeleri için sahabeye tavsiyede bulunmuş, onlara her fırsatta cahiliye alışkanlıklarına dönülmemesi noktasında öğüt vermiştir. Özellikle kendi vefatından sonra düşülebilecek yanlışlardan kaygı duymuş, bu yanlışlardan korunma yollarını da açıklamıştır. Bu tavsiye, öğütlerin sadece o toplumu ilgilendirmediğini, o toplum nezdinde bütün insanlığı muhatap aldığını dile getirmiştik.

“Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetce asla sapıtmayacaksınız: Allah’ın Kitab’ı ve Rasûlünün sünneti.” (Muvatta, II, 899) buyurarak Allah Rasulü (s.a) müminler için kendilerini eski kötü günlere dönmekten koruyacak genel bir yol haritası tayin etmiştir aslında. Ama özel olarak O’nun (s.a), ümmetinin sakınmasını istediği davranışlar da vardır. İnsanı ve toplumu ebedi hüsrana gark edebilecek davranışlar…

Allah Rasulü’nün (s.a) insanın hem dünyevi ve hem de uhrevi saadeti için, ferdin ve toplumun refahı için öğütlerinden biri şu şekildedir; Ebu Hureyre’den rivayet edildiğine göre Allah Resulü (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Su-i zandan çekininiz. Çünkü su-i zan sözlerin en yalanıdır. Birbirinizin eksikliğini görmeye ve işitmeye çalışmayınız. Birbirinizin gizli hallerini araştırmayınız. Rekabet etmeyin. Kıskançlık yapmayınız. Birbirinizden nefret etmeyiniz. Birbirinize sırt çevirmeyiniz. Ey Allah’ın kulları kardeşler olunuz! (Buhari, Nikah 45, Edeb 57, 58; Müslim, Birr 28, 34; Ebu Dâvud, Edeb 40, 56; Tirmizi, Birr 18.)

Hz. Peygamber hadis-i şerifte mümin kulun öyle davranışlardan uzak durmasını istemiştir ki; bu davranışlar insanlar arasındaki husumetin artmasının en kayda değer sebepleri arasındadır. “Su-i Zan”, “Tecessüs”, “Menfaatte rekabet (Bencillik) ”, “Kin”, “Haset”, “Sırt Çevirme”.

Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır…” (Hucurat 49/12) . Malum olduğu üzere “zan” kesin bilgiye dayanmayan bir yargıdır. Ayette zannın bir kısmının günah olarak addedilmesinin hikmeti ise insanların iyi zan yani “hüsn-i zan” da da bulunabilmeleridir. Hz. Aişe (r.a) validemize isnad edilen “ifk” hadisesine işaret eden ayet-i kerime’de zannın iyi olanına değinilmiştir. “Ne vardı, onu işittiğiniz zaman, erkek ve kadın müminler kendi kendilerine hüsn-i zanda bulunsalardı ve “Bu açık bir iftiradır” deselerdi ya!”. (Nur 24/12). “Güzel düşünen güzel görür” özdeyişi istikametinde ayette temenni edilen bakış açısını yani hüsn-i zannı kendimize şiar edinmeliyiz. Kuruntular içinde bulunmanın, her şeyi kötüye yormanın insana bir şey kazandırmayacağını tecrübe etmeye lüzum olmasa gerek.

“...Birbirinizin kusurunu araştırmayın” (Hucurat 49/12). Kur’an-ı Kerim’in “tecessüs” diyerek tabir ettiği ayıp, kusur araştırma fiilinden uzak durmak hakkında Hz. Peygamber’in bir başka hadisi şu şekildedir; “Müslümanların eksikliklerini, ayıplarını araştırmayın. Çünkü her kim Müslümanların ayıplarını araştırırsa, Allah Teala da onun ayıbını takip eder, inceden inceye soruşturur; öyle ki, evinin içinde bile olsa, onu rezil rüsvay eder.” (Tirmizi, Birr, 83). “Allah Teala’nın kulunun ayıbını araştırması” kulun tecessüsten beri olması için herhalde kafi bir ifade olsa gerek. Tecessüs konusunda mümin kulun takınması gereken tavrı ise Allah Rasulü şöyle ifade etmektedir: “Bir kul dünyada diğer bir kulun ayıbını örterse, Allah da kıyamette onun bir ayıbını örter.” (Müslim, Birr, 72).

“Kusurları ve ayıpları örtmede gece gibi ol!”

“Eğer din kardeşinde bir ayıp görürsen, o ayıp sendedir, halbuki onda görüyorsun” (Fîhi mâ fîh, 24) ifadeleriyle Mevlana bizim tecessüs konusundaki tavrımızı ikmal edici öğütler bahşetmiştir.

Hadisin metninde “rekabet etmeyin” diye terceme edilen bölümde asıl incelenmesi gereken “tenâfese” fiilinin kök manasıyla da yakından ilgisi bulunan, menfaat konusunda nefsini ön plana çıkarmak anlamına gelen ve günümüzde “egoizm” olarak bilinen bencillik…Hep kendini düşünme…Daima kendi için isteme…Rasulüllah (s.a) insanın bitmez tükenmez bu isteklerini “Âdemoğlunun iki vâdi dolusu malı olsaydı, mutlaka bir üçüncüyü isterdi. Âdemoğlunun iç boşluğunu ancak toprak doldurur. Allah tevbe edenleri affeder.”(Buhârî, Rikâk 10; Müslim, Rikak 116; Tirmizî, Zühd 27) diyerek net bir şekilde tasvir etmektedir.

Elbette ki bencillik sadece mal konusunda olmamaktadır. Makam ve mevki de insanda bencillik duygusunu tetikleyen âmillerdendir. Mekkeli müşrik liderler, Firavun, Nemrut’ta bu duygunun izhar ettiği ahval müşahede edilebilmektedir. Ne yazık ki zikrettiğimiz kişiler için bencillik ve bunun yanında biraz kibir sadece kötü olarak tavsif edilecek bir davranış olmaktan öteye giderek onların kötü akibetlerini hazırlayan en mühim etken olmuştur. Bu duyguların onların “gönüllerini kör ettiği” bir gerçektir. Gözleri gördüğü halde peygamberlerin mucizelerini bile inkar etme cür’etinde bulunmuşlar, onları sihirbaz diye itham etmişlerdir. Kur’an’ın “Hevasını (nefsini, isteklerini) ilah edinen birini düşündün mü?” ( Furkan 25/43) şeklinde nitelediği şahsiyetlerin mal, makam, mevki arzusuyla gönülleri kör olanlar olması muhtemeldir.

Hased yine Peygamber Efendimiz’in belirttiği gibi ateşin odunu yiyip bitirdiği şekilde iyilikleri, hayırları, güzellikleri yiyip bitiren bir davranıştır. ( Ebu Davud, Edep, 52). Kur’an-ı Kerim’de Allah tarafından Hz. Adem’e atfedilen sevgiyi çekemeyen İblis’in, Habil’i katleden Kabil’in, Yusuf’u kuyuya atan kardeşlerinin en mümeyyiz vasıflarıdır hased. Allah Teala’nın şerrinden kendine sığınılmasını belirttiği bir davranıştır hased. “De ki: Yükselen şafağın Rabbine sığınırım…ve kıskançlık duyduğu zaman kıskancın şerrinden” ( Felak 113/ 1, 5). Zemahşeri bu ayet bağlamında Halife Ömer b. Abdülaziz’in ( fazileti ve dürüstlüğü sebebiyle “İkinci Ömer” olarak anılır) bir sözünü nakleder: “ Başkasını kıskanandan daha mazlum görünen bir zalim düşünemiyorum” (Muhammed Esed, Kur’an Mesajı, s.1325)

Sevginin, merhametin, rahmetin ademinde zikredilebilecek kelime kin.  Filizlenmeden önce gönüldeki sevgi tohumlarını çürüten kin. Kin (nefref)’den beri olmanın gerekliliğini bizim için üsve-i hasene olan, alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber’in hayatının her döneminde görebiliriz. Taif halkının yaptıklarına gösterdiği tepki, Vahşi’yi bile affetmesi, en azılı düşmanlarına bile müsamaha ile yaklaşması ve daha birçok misal.

Sırt çevirme, ister birbiriyle alakayı kesmek, ister yardıma ihtiyacı olduğunda yardım elini uzatmamak, belki görmezden gelmek manasında anlaşılırsa anlaşılsın “Birbirlerini sevmekte, birbirlerine acımada, birbirlerine şefkat gösterme hususlarında müminler bir vücut gibidir. O vücudun bir organı rahatsızlandığında diğer organlar da ona iştirak ederler” nebevî buyruğuna tezat bir durumdur. Birbiri için canını feda etmekten kaçınmayan, son nefeste içebilecekleri sudan kardeşini tercih ederek vazgeçen Ashab-ı Kiram’a muhabbetle bir arada bulunması mümkün olmayan bir kavramdır.

Hasıl-ı kelam; Allah Rasulü’nün (s.a) her sözü ve her fiili bir hikmet ihtiva etmektedir. O’nun müminleri düşünerek men ettiği davranışlardan uzak kalmak bu hikmeti yeşertmenin, bu hikmetin aktif hale gelmesinin gereğidir. Nefsi ve toplumsal arınma için bu hikmet, “nebevi hikmet” idrake çalışılmalı ve onun muktezasına uygun hareket edilmelidir. Nebevi hikmet yukarıda zikrettiğimiz ferdi ve ictimai huzura, mutluluğa mani kötü hallerin şâyi’ olduğu cahiliye toplumundan Asr-ı Saadet çağının her biri yıldızlar gibi olan, güzide şahsiyetlerini ortaya çıkarmış ve insanlığa her yönden örnek bir dönem takdim etmiştir.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Nebevi Hikmetin Aydınlığında
« Posted on: 26 Nisan 2024, 02:06:24 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Nebevi Hikmetin Aydınlığında rüya tabiri,Nebevi Hikmetin Aydınlığında mekke canlı, Nebevi Hikmetin Aydınlığında kabe canlı yayın, Nebevi Hikmetin Aydınlığında Üç boyutlu kuran oku Nebevi Hikmetin Aydınlığında kuran ı kerim, Nebevi Hikmetin Aydınlığında peygamber kıssaları,Nebevi Hikmetin Aydınlığında ilitam ders soruları, Nebevi Hikmetin Aydınlığındaönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes