> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Muhammed s.a.v. muhabbettir
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Muhammed s.a.v. muhabbettir  (Okunma Sayısı 502 defa)
18 Kasım 2010, 16:23:52
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 18 Kasım 2010, 16:23:52 »



Muhammed (Sav) Muhabbettir


İman göğünün parlayan yıldızıdır Hz. Muhammed(sav)… Çölde susamışlara çağlayandır. Yolda kalmışlara kervansaraydır, handır. Uykusuzluktan gözleri kapananlara kuştüyü yastık… Kızgın güneş altında terden su olan bedenleri okşayan tatlı ve yumuşak bir saba yelidir. Güneşin kavurucu sıcağında gökleri kaplayan pamuk tarlası misali salkım salkım buluttur. Aşk bağının solmaz gülüdür. Karanlıklara tutulan billurdan bir avizedir.

Onun mübarek aydınlığı karanlığa neşter vurdu. Ruhlarımız onun saadet ve nur ummanında aydınlandı. Karanlık karanlığından utanırken aydınlık senin aydınlığınla iftihar etti. Kâinatın özü olan sen, daralan ruhlarımıza da soluk oldun. Dünya sende buldu cemalini… İman senin nefesinle coğrafyamıza can verdi. Kum tanelerinden ibaret olan çöller bereketinle gülşene döndü. Varlık varlığınla hayat buldu şüphesiz…

Senin ahlakın Kur’an’dan ibaretti. Onun için ahlak coğrafyan kusursuzdu. Geceni de gündüzünü de rahman ve rahim olan Allah’a adamıştın. Duygu, düşünce ve hayallerin, ilhamını göklerden alıyordu. Sen hususi bir edebe maliktin. Nurlu mürebbilerin tezgâhından geçmişti mübarek kalbin. Kur’an’ın nuruyla bezenmişti her bir hücren…

İman ışığıyla aydınlanan gönüllerin azığıydın sen. Övülenlerin ve özgüye layık olanların şahikasıydın. İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem olsa da gerçekte yaşam seninle başladı. Sen Allah’ın insanlığa sunduğu eşsiz bir lütufsun. İslam’la şereflenenlere göre sevilmeye layık olanların başında gelensin. Her şey seninle irtibatlıdır hayatta. Seninle irtibatını kesenlerin sonu ne kadar da kötüdür. Ahh keşke bilseler ve dönseler!...

Muhammet(sav) muhabbettir dünyaya iman ışığıyla bakanlar için… Bizim gözbebeklerimize onun gölgesi düşer. Eşyaya onun penceresinden bakarız. Onun kokusu siner ayetlerin her bir hurufatına… Ümmi olsa da O, gelmiş geçmiş en büyük münevverdir düşünce ufuklarını kuşatan… Ledünni ilmin sarsılmaz kalesidir O…Sidretu’l-Münteha’da onun izleri silinmemiştir hâlâ… Rahman katına bu kadar yaklaşan bir fani gelmemişti cihana…

Yetimleri koruyup kollayan bir yetimdin sen. Dünya gözüyle görmemiştin evin direği olan babanı… Körpeyken kaybetmiştim sevgili anneni… İçinde koca bir boşluk olarak kalmıştı onların sevgi ve hasreti. Deden Abdulmuttalip’le amcan Ebu Talip şefkat ve merhamet kanatlarının altında büyütmüştü seni. Sütannen Halime’nin evine bolluk ve bereket getirmiştin. Durum bundan ibaretken kimsesizlerin kimsesiydin, gariplerin sığınağıydın yine. Senden eli boş dönen olmamıştı ömrün boyunca. Rahmettin, yeri göğü yeşerten berekettin… Dalında işveyle duran mübarek ve muazzez bir güldün. Güllerin en irisiydin.

Kin ve nefretin karşısında çelikten bir tabyaydın. Sözlerin müjdeler ve esintiler taşırdı çoraklaşan gönüllerimize. Adaletin uzun düşen gölgesiydin yeryüzünde. Umutlar senin gül kokuları sinen bahçende yeşerirdi ancak. Sen öldükten sonra ölümün de güzel olduğuna şeksiz inandık. Sen öldüysen ölüm güzel demektir. “Ölüm güzel şey budur perde ardından haber/ Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber?”diyen büyük şaire şimdi daha çok hak veriyoruz. Sen, bir zamanlar bize soğuk gelen ölümü bile sevdirdin.

Senin ikliminde büyüyen ruhlar hayatın ilacı oldular. Ashab senin getirdiğin tükenmez solukla dağları, tepeleri, çorak arazileri aşarak menzile ulaştı. Cahiliye Arapları islamın nurlu iklimine girince bütün kirlerinden arındılar. Hayata kin ve nefretle bakan gözler ilahi ışıkla bezenince, kardeş oldu birbirine sırt çeviren yürekler… Birbirinin kuyusunu kazanlar; kâinatı kuşatan, canlı cansız her zerreye hayat veren ilahi mesajınla, kazılan kuyuları kapatmanın gayreti içerisine girdiler. Herkes kazdığı kuyuyu kapatmakla kalmadı, açılan diğer kör kuyuları da bertaraf ettiler. Kapatılan her kuyunun üzerine karanfiller, menekşeler ve gonca güller dikildi. Gül rayihaları kan ve barut kokusunu bastırdı.

Ne kadar da güzel söylemiş şair: “Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl, Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl?” diye… Evet, sohbetlerimiz seninle laf-ı güzaf olmaktan kurtuldu. Seni anlattıkça ve senin anlattığın nurlu hakikatleri, ilahi mesajından haberdar olamamış bahtsız insanlara ulaştırdıkça hayat daha da tazelendi. Somurtkan güzler tebessümle can buldu.

Hz. Muhammed(sav) ruhlara vurulan iman mührünün mühürdarıdır. O mühürden yoksun ruhlar gerçekte bir viranedir. Zira o mühür imanın hayat suyuyla yıkanmıştır. Çocuklarını diri diri toprağa gömecek kadar kararan kalpler, bu mührün gölgesinde yumuşayarak mübarek insanlar zincirinin eşsiz halkaları olma bahtiyarlığına erişmişlerdir. Bu değişim gerçek manada bir yenilenme ve tazelenmedir.

Arap çöllerinin nazlı kum taneleri bile seni dünya gözüyle göremeyen, sana dokunamayan, senin mübarek kokunu içine çekemeyen biz ahir zaman ümmetinden daha bahtiyardır. Topuklarına değen o kumlar kadar şanslı değiliz. Senin ayaklarının altındaki kumlara bile gıptayla bakan biz asi ahir zaman ümmetini şefkat ve merhametinden mahrum etme bari… Dünyaya geç gelişimiz ve suretini temaşa edemeyişimiz bizi eziyor. Bari ukbada doyasıya seyrettir o gül yüzlü cemalini biz bahtı kara ümmetine… Gerçi senin mübarek cemaline bakacak kadar arı değil gözbebeklerimiz… Yine de bu ziyafeti çok görme bize.

Senin zamanında yaşayıp da sana inanmayanlara ve o mübarek kalbini yaralayanlara hem şaşarım, hem de acırım. Öte yandan seninle dost olan ve sana elverenlere gıptayla bakarım. Onlar yeryüzüne gelmiş en bahtlı insanlardır. ‘Ashab’ diye adlandırdığımız bu nurlu çehreler, yaşadığın müddetçe elin ayağın olmuşlardı. Sana yürekten bağlanan ve seni bütün değerlerin ve değerlilerin fevkinde tutan bu güzel insanlar bir yeryüzü cenneti inşa etmişlerdi.

Resulullah’ı sevmek sevgilerin en isabetlisidir. Çünkü o sevginin kaynağı olan Allah’ın elçisidir. Allah’ı seven onun ‘Habibim’ dediği elçisini de sever. Zira Allah’ın en çok sevdiği ve değer verdiği kul Hz. Muhammed(sav)’dir. Onu sevmekle Allah’a yakınlaşırız.

Sevmek her şeye katlanmaktır; bütün zorluklara göğüs germektir. Sevgi ‘seviyorum’ demekle olmaz şüphesiz… Sevdiklerimize karşı fedakâr ve vefalı olmalıyız. Allah’ı ve Peygamberini sevmek, emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmakla mümkündür. Uyulması gerekenlere titizlikle uyuyor ve kaçınılması gerekenlerden kaçınıyorsanız bilin ki ilahi sevgi imtihanından alnınızın akıyla çıkmışsınız demektir.

Seven sevdiğine layıkıyla itaat edendir. Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’a gösterilecek sevginin, Resulüne itaat ile mümkün olabileceğini şöyle vurgulamaktadır: “De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah, son derece bağışlayıcı ve merhamet edicidir. De ki: Allah’a ve peygamberine itaat edin. Eğer yüz çevirirlerse bilsinler ki, Allah kâfirleri sevmez.” (Âl-i İmran, 31–32)

Dünyanın gelmiş geçmiş en hayırlı insanları olan ashabın Resulullah’a duyduğu sevgi, şefkat ve merhamet dillere destandı. Onlar Efendimize yâr olmak için birbiriyle yarışmışlardı. Bunu dünyevi bakış açısıyla ele almak muhayyilemizi zorlayabilir. Çünkü o engin sevgiyi ve bağlılığı bizim gibi dünya menfaatleriyle ruhu kararmış fanilerin anlaması mümkün değildir.

Sahabelerin mübarek hayat sahifelerine göz attığımızda Hz. Muhammed(sav)’e olan bağlılıkları ve fedakârlıkları karşısında adeta küçük dilimizi yutarız. Zira onlar çocuklarını, eşlerini, mallarını ve canlarını hiçe sayarak Peygamber Efendimizin yüce saflarında yer tutmuşlardır. Resulullah’ı korumak için kendilerini gönül rahatlığıyla ölümün kucağına atabilmişlerdir. Böyle bir ruhun nasıl gerçekleştiğini bizlerin anlaması pek mümkün değildir. Demek ki tahkiki iman, insanı bu mertebelere getirebiliyor. Şüphesiz ki bu belli bir süreç gerektirir. Bizler emekleme devresinde olduğumuz için hafızamız bunlara yetişmiyor.

Sahabelerin her biri birer yıldızdı. Fakat onların da birbirine göre daha üstün olanları vardı. Hulefa-i Raşidin bunlardandır. Bu dört mübarek zatın peygamber sevgisi, kelimelerle ifade edilemeyecek derecede büyüktü. Onlar kendilerini Resulullah’a adamışlardı.

Dört halifeden ilki olan Hz. Ebubekir, Peygamber Efendimize diğer sahabelerden çok daha yakındı. O, aynı zamanda damadı olan Efendimizi canından aziz bilmiştir. Ona sonsuz bir sevgisi ve güveni vardı. Hz. Peygamber’in bir gecede Mekke’den Kudüs’e, oradan da Sidretü’l Münteha’ya gittiğini, İsra ve Mirâc  hâdisesini gerçekleştirdiğini duyan müşrikler bunu Hz. Ebû Bekir’e yetiştirdikleri zaman; “O dediyse doğrudur.” demiştir. Bekledikleri bir açığı bulmuşçasına sevinen ve alaycı bir tavırla hareket eden müşrikler, böylelikle ondan arzuladıkları cevabı alamamışlardır.  Hz. Ebubekir’in bu sadakat ifade eden cevabı onun her halükârda Peygamberimize olan sonsuz güvenini ve itimadını gösteren bir misaldir.

Hz. Ömer’in Resulullah’a olan aşkı ve muhabbeti dillere destandı. Resul-i Ekrem’e söylenen her kötü sözün sahibi, karşısında Hz. Ömer’i bulurdu. Peygamberimizi, canından aziz bilen Hz. Ömer, bir ara Peygamber Efendimizin huzuruna gelmiş ve: “Ey Allah’ın Resulü! Sen bana nefsimden başka her şeyden daha sevimlisin”, demişti. Peygamberimiz de: “Ömer! Kendinden de!” buyurmuş, bunun üzerine Hz. Ömer: “Kendimden de!”, deyince Hz. Peygamber (sav): “Ey Ömer, işte şimdi oldu!” cevabını vermişti.

Hz. Muhammed(sav) ashabın gözbebeğiydi. Büyük küçük herkes onu anasından, babasından, malından mülkünden daha çok seviyordu. Bununla ilgili olarak Uhud Savaşı sonrasında yaşanan bir hadise Resulullah’a duyulan sevgi ve muhabbetin derecesini göstermesi bakımından dikkate şayandır. Bilindiği gibi Uhud Savaşı İslam tarihinin önemli hadiselerindendir. Bu savaşta Müslümanlar önemli kayıplar vermişti. İsla...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Muhammed s.a.v. muhabbettir
« Posted on: 25 Nisan 2024, 09:15:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Muhammed s.a.v. muhabbettir rüya tabiri,Muhammed s.a.v. muhabbettir mekke canlı, Muhammed s.a.v. muhabbettir kabe canlı yayın, Muhammed s.a.v. muhabbettir Üç boyutlu kuran oku Muhammed s.a.v. muhabbettir kuran ı kerim, Muhammed s.a.v. muhabbettir peygamber kıssaları,Muhammed s.a.v. muhabbettir ilitam ders soruları, Muhammed s.a.v. muhabbettirönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes