๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 18 Ekim 2010, 16:47:56



Konu Başlığı: Mevlananın Efendimize sevgisi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 18 Ekim 2010, 16:47:56
MEVLÂNÂ'NIN HZ. MUHAMMED (SAV)'E SEVGİSİ ve BAĞLILIĞI   

     

Mevlânâ Celâleddin Rûmî Hz. Peygambere candan bağlıdır. Mevlânâ’nın, Hz. Muhammed (sav)’e olan derin sevgi, saygı ve bağlılığı şu nedenlere dayanmaktadır:

İsminin ve hatırının büyüklüğü.
Üstün,  değerli, saygın ve etkileyici kişiliği.
Güzel ahlâkı, ilâhî ihsan ve ikrama nail olması, taşıdığı büyük misyon ve mesajının evrenselliği.
Mevlânâ Celâleddin er-Rûmî (1207–1273), hayatını ilme, irfana, ahlâka kısacası Hakk’a ve halka adamış gönül ve hizmet eridir. Hz. Peygamber’in güzel ahlâkını kendisine örnek alan Mevlânâ, bütün eserlerinde insanlara fazilet ve meziyet yollarını öğretme çabası içindedir.

Mevlânâ, eserlerinde, peygamberlere, onların mücadelelerine ve ahlâkî güzelliklerine sıkça temasta bulunur. O, Kur’ân’da adı geçen hemen hemen her peygambere şu veya bu yolla değinir. O, Hz. Peygamber’i anlatırken ağırlıkla Kur’ân’a, hadislere, tarihî olaylara ve rivâyetlere dayanır. Rûmî, bu malzemeyi, derin aşkının şiirsel ifadelerini de katarak zengin bir anlatımla değerlendirir. Onun, eserlerinde, peygamberimizi en çok, sırasıyla Ahmed, Muhammed, Mustafa, Peygamber, Rasul, Ahmed-i Muhtâr, Nebî, ALLAH Elçisi, Peygamberler Ulusu, Sultan, Padişah ve Yâsîn adlarıyla andığını ve anlattığını görürüz.



HZ. MUHAMMED (SAV)’İ ANLAMA



Hz. Muhammed (sav)’i anlamak büyük bir şeydir. Hz. Peygamberi gerçek anlamda anlayana ve onun yolunu izleyene yardımlar ve bol bağışlar vardır. Bunlara rağmen Mevlânâ, onu herkesin hakkıyla anlayamadığından şikâyet eder ve Hz. Peygamberi doğru anlayabilmek için cehâleti, önyargıları, kibri, hırsı ve yanlış muhakemeyi terk etmeyi gerekli görür.

Ancak gönlü kötü olan, onun işlerini kendi bilgisizliğine, kendi hırsına göre mukayese eden kişi onun hakkında böyle (toprak zapt eden şeklinde) bir şüpheye düşer.

Sarı camdan bakarsan güneşin nurunu sapsarı görürsün.

O gök ve sarı camı kır da eri ve tozu gör!




Prof. Dr. İbrahim Emiroğlu