> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Dini Konular > Dini makale ve yazılar  > Bilal neden İlah değiştirdi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Bilal neden İlah değiştirdi  (Okunma Sayısı 708 defa)
13 Temmuz 2010, 17:31:08
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 13 Temmuz 2010, 17:31:08 »



BİLÂL NEDEN İLÂH DEĞİŞTİRDİ?



Bir kimseye “muvahhid”, yani Tevhid ehli/Allah'ı birleyen diyebilmemiz için, onun “Rubûbiyyet” ve “Ulûhiyyet” tevhidini, başka bir ifade ile “ortak koş-madan yalnız Allah'a ibadet etme” tevhidi ile “bü-tün iş ve davranışlarında yalnız Allah n----- hareket etmek” olan amelî tevhidi, hayatında ger-çekleştirmesi gerekir
Rubûbiyet tevhidi; Yüce Allah'ın, göklerin ve ye-rin Rabbi, içindekilerin yaratıcısı ve her şeyin mâliki olduğuna inanmaktır Câhiliye dönemindeki müşrik Arapların çoğunluğu, bu çeşit tevhidi inkar etmiyor-lardı Kur'an-ı Kerim, bu konuda onlardan şöyle söz etmektedir: “Andolsun ki, onlara gökleri ve yeri kim yarattı, güneşi ve ayı kim boyun eğdirdi?' desen “Allah” derler O halde haktan nasıl dön-dürülüyorsunuz?” (1)
Ulûhiyet tevhidi de; ibadeti, kayıtsız şartsız itaati ve boyun eğmeyi yalnız Allah'a karşı yapmak demek-tir Bu bağlamda İlâh; insanın, kalpten gelen bir sevgiyle kendisine yöneldiği, saygı duyduğu, kork-tuğu, ihtiyaçları için yalvarıp dua ettiği, işlerinde ken-disine güvenip sığındığı, adını zikretmekle sükûnet bulduğu, ibadeti sadece O'na has kıldığı ve sevgisiyle huzura erdiği zattır
Dua bir ibadettir Namaz, oruç, hac, sadaka, nezir, kurban…vb da birer ibadettir Aynı zamanda helal ve haramı belirleyen, hukukî kurallar ortaya ko-yarak hayatı tanzim eden Allah'ın koyduğu hü-kümlere içten gelen bir sevgi ile boyun eğmek de ibadettir Öyleyse Rab olarak Allah'a inanan bir kim-se, İslam dışı hiçbir kural ve nizama içten gelen bir sevgi ile asla boyun eğemez Çünkü Allah, Rab olma sıfatıyla kâinât ve insanlar için uyulması gereken bir takım kurallar koymuştur İlâh olarak da bu kurallara içten gelen bir sevgi ile uyulmasını istemiştir Allah'ın alemleri yarattığını ve onlar için kural ve kaideler koyduğunu kabul etmek Rubûbiyet tevhididir, yani Rab olarak Allah'ı kabul etmektir Allah'ın koyduğu yasalara içten gelen sevgi ile itaat etmek de, Ulûhiyet tevhididir, yani ilâh olarak Allah'ı kabul etmektir Bu iki tevhidden biri, diğeri olmadan olmaz İşte peygamberler bu tevhidin ihya ve inşası için mücadele etmişlerdir(2)
Kâinatın Efendisi, Ulu Önderimiz Nebiyi Muhte-rem (sav), Mekke ufuklarında doğduğunda insan-lık, Rab ve İlâh olarak gerçek ma'bud olan Allah'ı bırakıp sahte Rab ve İlâhların peşine takılmışlardı Mekke'nin önde gelen kodaman takımı, Daru'n Nedve denen fesat ocağında bir araya gelerek, al-dıkları bir takım câhilî kararlarla Tevhid mücadele-sinin önünü kesmeye çalışıyorlardı Tek kaygıları, atalarından tevârüs ettikleri şirk dinlerinin ellerin-den gitmesi idi Tarihte bu hep böyle olmuştu İbra-him'lerin karşısına Nemrut'lar, Musa'ların karşısına da Firavun'lar, Bel'am, Karun ve Hâman'larıyla “Ben sizin en büyük Rabbinizim”(3) diyerek dikilmiş-lerdi Onların torunları Mekke'de Ebû Cehil'leri tü-retmişti İşte Mekke'nin Ebû Cehil'leri de “Buranın Rabbi ve İlâhı biziz Bizim töreleştirdiğimiz ka-nunlar geçerlidir Topluma biz nizam veririz Atalarımızdan devraldığımız, değiştirilemez ve hatta değiştirilmesi teklif dahi edilemez İnanç ve ilkelerimizi değiştirmeye çalışanlara karşı fitne çıkardıklarından dolayı acımasızca mücadele ederiz Muhammed ve adamları, anlattıklarıyla toplumu sarsıyor, anasını kızın-dan, dedesini torunundan, babasını oğlundan ayırıyor Herkesin tarak dişi gibi eşit olduğunu söylüyor Kölelerle efendilerin eşit olması hiç akıl kârı mıdır? Muhammed'in çağrısı, toplum-sal dokumuzu bozan, fitne ateşini körükleyen tehlikeli bir çağrıdır” çığlıklarıyla, zorba düzen-lerini ayakta tutma adına İslam nurunu söndürmeye çalışıyorlardı
Evet bir tarafta “Onlar bizi Allah'a yaklaştır-sınlar diye kulluk ediyoruz”(4) diyerek ilkel bir şekilde putlara tapan şirk düzeninin zorbaları, diğer yanda bu zorbaların dayattığı şirk dininden ve kö-le düzeninden usanmışlığın verdiği arayışla İlâhî vahy'in nuruna doğru koşan çaresiz/mustazaf Bilâl ler Biri zulmün ve bâtılın mimarı, öteki hak ve adale-tin susamışı “Hak gelince bâtıl yok olmaya mah-kum olacağına”(5) göre, sömürü, vurgun ve ta-lan üçgeninde ezilen Bilâl'lerin, sahte Rab ve İlâh-ların sultasından kurtulup hakiki mâbud olan Allah'ı, gerçek Rab ve İlah olarak seçmekten başka çareleri mi vardı? Şirkin karanlığından kurtulup İslam'ın nuru ile müşerref olabilmek, zorba - köle düze-ninin zincirinden kurtulmak için işkenceyi de göze alarak- Bilâl'in İlah değiştirmesi gereki-yordu ve gereğini yaptı Sille yedi, tokat yedi ama Tevhîdî duruşunu değiştirmedi Mekke'nin ceberrutlarına karşı hiç yamulmadı
Günümüzün Ebû Cehil'leri de, işgal ettikleri mev-kilerde, vahyin ilkelerine karşı, aynen dedelerinin yolunu izlemektedirler Tipik bir çağdaş Ebû Cehil taktiğini somut bir misal olarak sunmak istiyorum: Başbakan, özel bir üniversitenin öğretim yılı açılışın-da YÖK'e yönelik eleştirisinde “Kafaları basmıyor Onlar iki koyun bile güdemezler” demiş Bu söz-den alınganlık gösteren bir üniversitenin rektörü, Prof güya Başbakana cevap olarak, öğretim yılı açı-lış konuşmasının bir yerinde “Rektörler koyun güt-mek için değil, insan yetiştirmek için eğitim alır ”Bizler çözümün vahiyde değil, okulda ve bi-limde olduğuna inanıyoruz” görüşünü dillendir-di Tabii zırvanın mantığı olmaz Dünya üniversiteleri arasında bilimsel başarıda ilk beş yüze bile gireme-yenlerin, efelenerek bilimden bahsetmeleri garâbet-ten başka nedir ki?! Bu anlayışın sahipleri, bilimle vahyin birbirinin karşıtı olmadığını bilmeyecek kadar cehl-i mürekkeple malül demek ki Vahiy, Kur'an kitabının; bilim de kâinat kitabının ilkelerini oluşturur Bilim adamının yaptığı, Yüce Allah'ın evrene ait yasalarını keşfetmek ve elde ettiği donelerle bir sonuca varmak ve o sonucun ge-reğini yerine getirmektir Hiç sahibi Allah olan kâinat yasaları ile yine sahibi Allah olan Kur'an yasaları birbirine ters düşer mi? Ama bilim adamı kılıklılar adeta, kâinat yasalarının “yasa ko-yucusu” olarak kendilerini görüyor ve Allah'ın Rab ve İlâhlığını elinden alarak, sahte Rab ve İlâhlıklarını ilan ediyorlar Ve böylece tarihteki Nemrut, Firavun ve Ebû Cehil'lerin izini takip ediyorlar Bilim yerine, “Bilâl” avcılığı yapıyorlar İslâmî kisve ile üniversi-teye öğrenci almayı bırakın, velilerini bile o kılıkla diploma ve açılış törenlerine almıyorlarSen, sadece Başbakan'a cevap versene Yok, İslam'a karşı içindeki kini illa dışına vuracak Bunlar hep böyledir Hayat Kitabımız Kur'an, onların iç fotoğraflarını deşifre ederek ruh hallerini şöyle beyan ediyor: “Ey iman edenler! Kendi dışınızdakileri sırdaş edinmeyin Çünkü onlar size fenalık etmekten asla geri durmazlar, hep sıkıntıya düşmenizi is-terler Gerçekten kin ve düşmanlıkları ağızla-rından taşmaktadır İçlerinde gizledikleri ise daha büyüktür… Sizinle karşılaştıklarında “inandık” derler; kendi başlarına kaldıkların-da da, size olan kinlerinden dolayı parmakları-nın uçlarını ısırırlar De ki, kininizle geberin(6)
Evet, Firavunlar, Nemrutlar ve Ebû Cehil'ler ölmedi, “kıtalar dolaşıyor” Bunlar çeşitli kılık ve şekillerle karşınıza çıkıyorlar Değerlerine bağlı insanların her kıpırdamada, Bremen mızıkacı-ları gibi hep bir ağızdan “irtica” yaygarası koparıyor-lar Kurdukları menfaat düzenlerinde yaptıklarını, ye-diklerini örtbas edip unutturmak için “irtica” adlı gulyabaniye sarılıyorlar Artık senin namazın, örtün, sakalın, içki içmeyişin seni bürokratik olarak ezmek, meslekten ihraç etmek, YAŞ'la giyotinlemek için ye-terlidir
Günümüzde “ilkel” şirkin yerini “ilkesel” şirk al-mıştır İnsanlar helvadan put yapıp tapmıyorlar ama çıkarlarına uygun “ilkeler” oluşturup halka inanç-larına rağmen dayatıyorlar “Bu ilkelerime itaat et-mezsen kamusal alanda barındırmam” dayat-masını sürdürüyorlar İşte günümüzün Bilâl'lerinin mücadelesi de, bu “ilkesel” şirkin muannit mimar-larına karşı devam etmektedir Asrımızın Bilâl'leri de bu çağdaş sahte Rab ve İlâhlara karşı, Saa-det Asrı'nın Bilâl'i gibi soylu mücadelesini sabır ve sebatla, yamulmadan sürdürürse, Allah on-lara da, başlarına çöreklenmiş binbir suratlı sahte İlâhlarını değiştirme imkanı bahşede-cektir
Allah'ı bazı işlerine karıştırıp bazı işlerine karıştır-mayan müşrikler, dün olduğu gibi bugün de vardır ve yarın da olacaktır Tabii bu Ebû Cehil'lerin baskı, dayatma ve zulmüne karşı direnen Bilâl'ler de ola-caktır Başınızdaki sahte ilahları değiştirmeye varsa-nız, Bilâl'liği de kuşanmanız gerekmektedir Yoksa zilletten kurtulmayı hayal bile etmeyelim Ne mutlu Bilâl gibi direnç gösterenlere


 M Talha Çetin

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Bilal neden İlah değiştirdi
« Posted on: 28 Mart 2024, 16:36:02 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Bilal neden İlah değiştirdi rüya tabiri,Bilal neden İlah değiştirdi mekke canlı, Bilal neden İlah değiştirdi kabe canlı yayın, Bilal neden İlah değiştirdi Üç boyutlu kuran oku Bilal neden İlah değiştirdi kuran ı kerim, Bilal neden İlah değiştirdi peygamber kıssaları,Bilal neden İlah değiştirdi ilitam ders soruları, Bilal neden İlah değiştirdiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes