> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Hz. Peygamberin Beden Dili
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Peygamberin Beden Dili  (Okunma Sayısı 941 defa)
27 Mayıs 2012, 11:35:31
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 27 Mayıs 2012, 11:35:31 »



Hz. Peygamber (A.S)'in Beden Dili

Yusuf TUNA

A. Hz. Peygamber (a.s.) in beden dilini zihinlerde canlandırabilmenin yollarından biri de onun fiziki özelliklerini, görünümünü; giyim- kuşamını bilmektir;

1. Fiziki Özellikleri

Hz. Peygamber, dengeli bir vücuda sahipti. Peygamberlerin en güzeliydi. Hz. Peygamber orta boylu olup çok uzun değil, kısa boyluda değildi. Ancak heybetinden ve toplum içindeki konumundan dolayı insanlar arasında iken en uzunları olarak görünürdü.(1)

Hz peygamberin başı aşırı olmamak üzere iriydi. Boynu gümüşten bir ibrik gibiydi. Burnu ince uzun ve zarifti. Çekme burunlu tarif edenler bulunmaktadır. Hz. Peygamberin anlı genişçe olup alnında güneş aydınlığı vardı. Yüzünün rengi kırmızıya çalardı. Yüzü hafif yuvarlaktı. Yüzü ayın on dördündeki dolunay gibi parlardı. Yüzü beyazdı ve vücudu dengeli bir kişiydi. Torunu Hz. Hasan yüz bakımından kendisine daha çok benzerdi.

Hz. Peygamberin gözleri iri, güzel ve siyahtı, gözlerinin beyazı hafif kırmızı idi, gözleri sürmeli gibi görünürdü. Gözleri hep gülümserdi. Gülme şekli hep tebessümdü. Hz. Peygamberin kaşları uzun ve hilal gibiydi, birbirine yakındı. İki kaşı arasında bir damar vardı, sinirlendiğinde bu damar belirginleşirdi. Kirpikleri uzundu.(2)

Sakalları gür, saçları koyu siyahtı, hafif kıvrımlıydı. Vefat ettiğinde beyaz kılların sayısı yirmiyi geçmezdi. O’nun saçları kulaklarıyla omuzu arasındaydı. Sakalı şeriflerindeki aklık saçlarından daha fazlaydı. Hz. Ebu Bekir yufka yürekli bir insandı, mescitte; “Anam babam sana feda olsun Ya Resülellah! Sizde ihtiyarlık belirtileri görülmeye başladı “ dedi. Resulüllah Efendimiz eliyle sakalını tutarak baktı. Hz Ebu Bekir ağlamaya başladı. Hz. Peygamber; “ Evet, öyle! Beni Hud suresi ve benzerleri ihtiyarlattı.“ buyurdu. Ebu Bekir “Anam babam sana feda olsun Ya Rasullalah! Benzer sureler hangileridir acaba? “ diye sorunca ; “ Vakıa, Karia, Mearic ve Tekvir sureleridir “ diye cevap verdiler.(3)

Hz. Peygamber emin adımlarla hafif öne eğik gibi yürür, seslenildiğinde bütün vücuduyla birlikte dönerdi. Sanki yokuş aşağı gidiyormuş gibi yürürdü. Kızı Fatıma (r.a.)ın yürüyüşü tıpkı babası gibiydi.(4) Resulüllah bazen bastonuna dayanarak yürürdü.(5)

Hz. Peygamberin alışkın olduğu oturuş tarzı daha çok dizlerinin üzerine oturma şeklidir. Bağdaş kurarak oturmak Allah Resulünün hoşlandığı ve çokça yaptığı oturuş biçimlerinden biridir. Sahabenin de bu oturuş tarzını tercih ettikleri bilinmektedir.(6)

Allah Resulü (a.s.), yatsı namazından önce uyumayı, yatsıdan sonra ise konuşmayı tasvip etmez, erken yatılmasını tavsiye ederdi.(7) Uykusu hafif idi. Bu yüzden Resulüllah kendiliğinden uyanıncaya kadar uykusundan uyandırılmazdı. Gece yarısı kalkar namaz zikir ve tefekkürle ibadet eder, sabah namazından sonra bir müddet mescitte oturur, sonra evine giderdi.(8)

2. Görünümü

Hz. Peygamber (a.s.) giyim- kuşamı etkili bir şekilde kullanmış, güzel giyinmesiyle içinde yaşadığı toplumda iyi bir izlenim bırakmıştır. Elbisenin temiz ve düzenli olmasını benzerlerini başkalarının da giyebilmesini arzulamış, ancak dikkat çekecek derecede lüks veya eski olmamasına özen göstermiştir. O, “ Giyimde sadelik imandandır.”(9) ve “Elbisenin topukların aşağısındaki cehennemdedir. “ (10) Sözleriyle giyim kuşamda üstünlük taslama ve çalım satma gibi davranışları yermiştir.

Resulüllahın, diplomatik misafirleri geldiğinde onları güzel elbiseler giyinerek karşılardı. Heyetleri kabulü sırasında giydikleri elbisesi Halifelerce de kullanıldığından iyice yıpranmış. Onlar, bu elbiseye bir astar geçirerek tamir etmişler, kurban ve ramazan bayramlarında giymişlerdir.(11)

Hz. Peygamber belirli aralıklarla tırnaklarını keser, etek tıraşı olur, bıyıklarını kısaltırdı. Bunların yapılmasını fıtrat gereği olarak tanımlar ve tavsiye ederdi.(12) Bıyıklarını kısaltır, sakalının bir tutamdan fazlasını kestirir, sık sık saç ve sakalını yıkar ve tarardı. Saçına, kaşlarına, sakalına güzel kokular sürmeyi ihmal etmeyen Hz. Peygamber(a.s.), saçlarını ve sakalını hiçbir zaman dağınık bırakmamış, itikâfa girdiği zamanlar bile mescitten başını uzatarak eşine yıkatacak ve taratacak derecede saçlarının bakımına dikkat etmiştir.(13) Saçlarını zaman zaman yağlardı.(14) Resulüllah daima güzel kokar.(15) Saç ve sakalının bakımına son derece dikkat ederdi.(16) O saçını ve sakalını kontrol etmek için ayna kullanmış, gözlerine sürme çekmiştir.(17) Allah Resulünün bir koku şişesi vardı, onunla devamlı kokulanırdı.(18) Medine sokaklarında ki halk, Peygamberin gelişini kokusunun güzelliğinden anlardı.(19)

Rasüllülahın kendisine ait belli başlı temizlik ve tezyin malzemeleri bulunmaktaydı. Bu malzemeler; ayna, tarak, makas, misvak, sürmedanlık, koku şişesi denilebilecek bir kutu ve birde tülbentten ibaret idi.(20)

B. Hz. Peygamber (a.s.) in beden dilini anlamanın yolu; O’nun sesini, konuşmasını, jest ve mimiklerini bilmektir;
1. Sesi
Hz. Peygamberin, yapılan bir işten yahut söylenen bir sözden memnun olup olmadığını yüzünden anlama imkânı olduğu gibi, ses tonu ve vurgusundan da anlamak mümkündür. Nitekim bir yolculuk esnasında abdest alan bazı sahabeler ayaklarını yıkarken dikkat etmiyorlardı. Onlara, sesini alabildiğince yükselterek; “ Yazıklar olsun o cehenneme düşecek topuklara “ diye seslenmişti.(21)

Allah Resulü Hutbe irad ederken gözleri kızarır, sesini yükseltir ve celallenirdi.(22) O hutbede kıyamet konularından bahsettiğinde de sesini yükseltir, hiddeti artardı. Sanki bir orduya hitap eden komutan gibi konuşurdu.(23)

2. Konuşması

Hz. Peygamberin konuşmaları hatırda kalacak kadar gayet veciz ve kısa olurdu. Ne uzatır ne de kısa tutardı. Ne zaman, nerede ve ne söyleyeceğini çok iyi ayarlardı. O, sertlik ile tatlılığı ve güzelce anlatma ile söz sayısının azlığını bir arada toplamıştı. Allah Resulü sözü bazen daha iyi anlaşılsın diye üç defa tekrarladığı olurdu.(24)

Güler yüzlü, tatlı sözlü idi. Kimseye fena söz söylemez, kimseye kötü muamele etmez, kimsenin sözünü kesmez, yumuşak huylu, alçak gönüllüydü. Sert ve katı değildi. Fakat heybetli ve vakarlı idi. Yersiz söz söylemezdi, gülmesi ise tebessüm şeklinde idi. O’nu ansızın gören kimseyi bir sevgi kaplar, O’nunla sohbet eden ve görüşen kimse, O’nu canı gönülden severdi. O, insanlardan kim hangi derecede saygıya layıksa ona göre davranır. Akrabası da olsa onları, diğer ashabından ayrı tutmazdı.(25)

Resulüllah (a.s.),bazen oturarak bazen de ayakta konuşma yapmıştır. Hatta kendisinin daha net görünebilmesi ve sesinin daha iyi duyulabilmesi için devesinin üzerinde yaptığı konuşmalarda meşhurdur.(26)

Muhatabını tenkit edecek olsa veya bir kusurunu söyleyecek olsa, önce onun iyi yönlerini hatırlatır sonra da yapıcı bir şekilde nasihat ederdi. Abdullah bin Ömer hakkında bir gün kendi zevcesi Hafsa’ya ( ki, Abdullahın ablası oluyordu), “ Abdullah ne iyi bir adamdır” dedikten sonra, “ Bir de gece namazı / teheccüt kılsa ne iyi olacak “ demişti.(27)

Resulüllah’ın, konuşmasını daha etkili hale getirecek bir takım yöntemlere başvurduğu görülmektedir. Sesinin daha iyi işitilmesi, daha iyi görülebilmesi için kürsüye çıkmış, bazen elinde bir bastonla, bazen bir harbe tutarak konuşmuş, bazen de anlattığı konuların daha iyi anlaşılsın diye yere şekil çizmiş; soyut kavramları, somutlaştırmıştır.

3. Jestleri

Hz. Peygamber, iletişim esnasında el ve parmaklarını daha çok kullanmıştır. Bir sahabe Resüllüllah’tan nasihat isteyince ona, “ Rabbim Allah de! Sonra da dosdoğru ol! “ En çok neden korkmalıyım dediğinde de, Allah Resulü eliyle tutarak kendi dilini gösterdi.(28)

Yemenliler Resulüllah’a gelip kendilerine Kur’anı ve sünneti öğretmeleri için Muaz bin Cebeli göndermelerini istediler. Allah Resulü (a.s.), Ebu Ubeyde bin el Cerrah'ın elinden tutarak, “ Ümmetimin emini işte budur.” dedi ve onu Yemen’e gönderdi.(29) Hz. Peygambere beyat etmek için gelen Beşir Bin Hasasiyye es-Sedusi, Peygambere söz verirken ileri sürdüğü şart arasında sadaka vermeyeceğini ve cihat yapmayacağını söylemesi üzerine Hz. Peygamber onun elini tutarak sarsmış ve “ Cihad yok, sadaka yok! Peki, sen ne ile cennete gireceksin? “ demiştir.(30)

Resulüllah (a.s.) iletişim esnasında parmaklarını oldukça fazla kullanmıştır. O çoğunlukla sözel dilini parmak işaretleriyle pekiştirmiştir. Hz. Peygamberin Arafat‘ta yüz bin civarında insana karşı Veda Hutbesini irat ettikten sonra “ Tebliğ ettim mi?” şeklinde sorduğu ve sonrada şahadet parmağını insanlara çevirerek “Şahid ol Allahım !” dediği bilinmektedir.(31) Yine O, Muaz bin Cebele tavsiyede bulunurken dilini eliyle tutarak “ İşte bunu muhafaza et.” demiştir.(32) Rasuslullah (a.s.), Muaz bin Cebele sadece sözle dilini muhafaza et diyebilirdi, ancak burada görüldüğü gibi daha etkili olan görsel metodu kullanmıştır.

Hz. Peygamberin elleriyle ve parmaklarıyla kullandığı beden dili, hiçbir zaman uygunsuz, yersiz ve aşırı olmamıştır. Nitekim Medine valisi Bişr bin Muvazin hutbede iki elini birden kaldırarak aşırı derecede hareketler yapmasını gören Ümare bin Rüveybe, ona ağır sözler söylemiş ve “Resulüllah (a.s.) şehadet parmağını kaldırmaktan öte bir hareket yapmazdı. “ diyerek valiyi uyarmıştır.(33) Ümarenin bu tepkisinden de Peygamberin hutbe esnasında dikkat çekecek kadar aşırı şekilde el, kol hareketi yapmadığı anlaşılmaktadır. O’nun makamında söz söyleyen hatipler için bu durumun dikkate alınması gerekir.

4. Mimikleri

Allah Resulü engin şefkat merhamet hislerini, içindeki duygularını anında dışarıya yansıtır, pek çok düşüncesi yüz ifadesinden adeta okunur. O’nun duygu ve hisleri kimi zaman gözyaşı olmuş, kimi zamanda alnında kabaran bir damar olarak tezahür etmiştir.

Hazreti Peygamber genellikle güleç yüzlüydü; O en ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Peygamberin Beden Dili
« Posted on: 24 Nisan 2024, 07:18:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Peygamberin Beden Dili rüya tabiri,Hz. Peygamberin Beden Dili mekke canlı, Hz. Peygamberin Beden Dili kabe canlı yayın, Hz. Peygamberin Beden Dili Üç boyutlu kuran oku Hz. Peygamberin Beden Dili kuran ı kerim, Hz. Peygamberin Beden Dili peygamber kıssaları,Hz. Peygamberin Beden Dili ilitam ders soruları, Hz. Peygamberin Beden Diliönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes