> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Hz. Muhammedin büyülendiği iddiası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Muhammedin büyülendiği iddiası  (Okunma Sayısı 582 defa)
11 Ekim 2010, 16:00:01
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 11 Ekim 2010, 16:00:01 »



Hz. Muhammed'in Büyülendiği İddiası




Cahiliyye Arap toplumunda cin, şeytan, büyü, nazar, kehanet, kuşun uçmasından, rüzgarın esmesinden, birinin çıkıp gelmesinden uğursuzluk çıkarmak gibi şeyler inanç dünyasının önemli unsurları olmuştur. Bugün cin çarpması, falcılık, büyücülük, nazarcılık, uğursuzluk, yatır, muska, çaput bağlama ve taş sürtme, hayvan ve eşya burcu gibi şeylere sözde müslüman büyük yığınların inandığı gibi, o gün de insanlar cinlerin güçlerinin her şeye yettiğini, iyilik ve kötülük, başarı veya başarısızlık sebebi olabildiklerini ve insanların hayatlarını yönlendirdiklerini düşünürlerdi.
Müşriklerin bu inançlarından özellikle cinlerin insanlarla ilişkileri ve hayatı yönlendirdikleri inancı, İslamın bütün çabalarına karşın ne yazık ki şu veya bu şekilde müslümanların zihin ve kültür dünyalarında korunmuş ve  devam etmiştir. Rivayetlerle bunun nasıl korunduğunu  görmek için örneğin Hz.Peygamber’in Yahudi Lebid b.A’sam tarafından büyülendiğini,  sözde Garanik olayında Necm Sûresi’nden Lat, Menat ve Uzza putlarının adının geçtiği (53 Necm/19-20) âyetleri okunduğunda Hz.Peygamber’in cinlerle beraber secdeye kapandığını,  Cin Gecesi diye anılan gecede Nahle’de Peygamber’in cinlerle görüştüğünü, onlara Kur’an okuduğu, onun için cinlerin de peygamberi olduğunu  ve ashaptan Ebu Hureyre, Muaz b.Cebel, Ebu Eyyub el-Ensari, Ebu Ubeyd es-Sâidî, Ubey b.Ka’b, Zeyd b.Sabit, Bureyde b.Husayb ve Ömer b.Hattab’ın hurma mahsülüne ve erzakına cin ve şeytanların dadanıp bunlardan çaldıklarını, onlarla konuşma ve tartışma yaptıklarını, bu kişilerin onları yakaladıklarını, orangutan vücudu gibi kıllı vücutlarını gördüklerini, kötülüklerden korunmak için ashaba ayete’l-kürsi ve/veya âmenerresulü’yü okumalarını öğütlediklerini ve Hz.Peygamber’in de bu varlıkların söylediklerini onayladığını  anlatan rivayetlere bakılabilir.
Şüphesiz Kur’an, görünmeyen varlıklar olarak cin-şeytan-melek olgusunu kabul etmekte ve çeşitli münasebetlerle onlardan söz etmektedir. Ancak cin, şeytan ve meleğin varlığını kabul eden Kur’an’ın, bunu cahiliyye anlayışından arındırarak kabul ettiğini, müslüman zihniyeti bu şekilde oluşturduğunu ve her şeyi yerli yerine oturttuğunu bilmemiz gerekir. Onun için bu görünmez varlıkların varlığını ve işlevini pozitivist bir anlayışla inkar etmek doğru olmadığı gibi onlara cahiliyye anlayışındaki işlevi yüklemek de doğru değildir.
Yukarıda örnek olarak verilen konuların her biri başlı başına Kur’anın verdiği bilgiler ışığında yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir. Burada onlardan sadece Hz.Peygamber’in büyülendiğini anlatan ve cahiliyye anlayışının bir yansıması olduğu açık olan bilgilerin Kur’an açısından kabul edilemez olduğunu belirtmeye çalışacağız.
Arap dilinde “cenne” fiili, örtmek, gizlemek, saklamak, anlamındadır. Cin, cân, cenîn vb. isimler de örtülü, gizli, saklı olan anlamındadır. Cunûn/delilik, aklın örtülüp devredışı kalması anlamında olduğu gibi, Mecnûn/deli de aklı örtülüp devredışı kalmış anlamındadır. “Cenne aleyhi’l-Leylu: gece onu örttü/karanlık oldu” (6 Enam/76) âyetinde olduğu gibi gecenin varlıkları karanlığı ile örtmesi de bu anlamdadır. Micennun ve Cunnetun, vücudu silaha karşı örten/kapatıp koruyan kalkan, zırh, siper demektir. Cennet de, gür ve sarmaş dolaş ağaçlarıyla koyu gölge yaparak tabanını örten bahçe demektir. Cenan da kalp demektir. Cinler insanların gözüne görünmedikleri için bu isimle anılmıştır.  Görüldüğü gibi, bütün bunlarda gizleme, örtme, saklama, tanınmama, anlamı vardır.
Öyle görülüyor ki, geceleyin hurmadan veya kilerden yiyecek çalmaya gelen kişi olsun, 46 Ahkaf/29-32 âyetlerinde belirtilen bir nefer/grup olsun karanlığın örttüğü tanınmayan yabancı kişiler olduğu için sözkonusu rivayetlerde cahiliyye anlayışının uzantısı olarak cin-şeytan şeklinde algılanmış/adlandırılmış ve aktarılmıştır. Yani, gizlilik ve kapalılık yönünden yabancı kişiler cin-şeytana benzetilmiştir. Mesele bu şekilde iken, hiç ilgisi olmadığı halde bundan cin-şeytan  muhabbeti veya edebiyatı geliştirilmiştir. Halbuki ALLAH, “Sizin onları görmediğiniz yerden  o ve türdeşleri sizi görürler” (7 Araf/27) diyerek, insanların cinleri/şeytanları görmediğini belirtir. Âyetin bu açık ifadesine karşın, gerek iddia edilen Garanik olayında, gererkse Cin Gecesi’nde ve başka olaylarda cinleri gördüğünü iddia eden ravinin rivayetlerine nasıl güvenilebilir?
Gece karanlığında birilerinin adı geçen kişi veya kişilerin toplanmış hurmasından veya kilerinden çalmaya çalışmasını cinlerin-şeytanların çalması olarak anlatan ve bunu Peygamber’e onaylatan, rivayetlerin anlatıldığı şekliyle doğru olmadığını söyleyip, gerçeğini insanlara açıklayacakları veya red edecekleri yerde, yüzyıllar sonra Askalani, Kastallani, Kirmani, Ayni, vb. şarihlerin savunma psikolojisiyle kurtarmaya ve müslümanların bu şekilde inanmasını sağlamaya çalışmaları üzücüdür. Sırf kitaplarda yer aldığı ve adı geçen şarihler tarafından desteklendiği için insanların bu şekliyle onları savunması ve eleştirenleri suçlaması daha da üzücüdür.
Hz.Peygamber’in Büyülendiğini Söyleyen Rivayetler Kur’an’a, Akla ve Gerçeklere Aykırıdır:
Buhari ve diğerleri, Hz.Peygamber’in bir Yahudinin yaptığı sihirle büyülendiğini şöyle rivayet ederler:
“Ayşe rivayet eder: Zureyk Oğullarından Lebid b. A’sam adında bir adam Rasulullah’a sihir yaptı. Öyle ki, Rasulullah bir işi yapmadığı halde kendisine yapmış gibi geliyordu (feleğini şaşırmıştı). Birgün veya bir gece yanımdayken uzun uzun dua etti ve bana “Ey Ayşe, çözüm istediğim konuda ALLAH’ın bana çözüm gösterdiğini anladın mı? Bana iki adam geldi, biri baş ucumda, diğeri de ayak ucumda oturdu ve biri diğerine “Adamın ağrısının sebebi nedir?” dedi. Ona, büyülenmiştir, dedi. Kim büyüledi? dedi. Lebid b.A’sam, dedi. Hangi şeyle büyüledi? dedi. Bir tarak, biraz saç kılı, erkek hurma kapçığı ile, dedi. Sihir nerededir? dedi. Zervan kuyusu içindedir, dedi. Ashabından bazı kişilerle beraber Rasulullah o kuyuya geldi. Dönüşte, “Ey Ayşe, suyu kına suyu ve hurma kapçıkları da şeytanın başları gibidir” dedi. Ey ALLAH’ın Rasulü, onu çıkarsaydın ya, dedim. “ALLAH bana şifa verdi, onun yüzünden halk arasında bir kötülük çıkmasını istemedim” dedi ve sihir malzemesinin toprağa gömülmesini emretti ve gömüldü.”
Bu ve benzeri rivayetlerin kabul edilemez olduğunu kısaca belirtmeye çalışalım:
1- Her şeyden önce Rasulullah’ın büyülendiğini söyleyen rivayetler Kur’an’la çelişmektedir. Bilindiği gibi önceki toplumlar kabul etmedikleri peygamberler için deli, yalancı, hasta, büyülenmiş, çıkarcı, gibi suçlamalarda bulundukları gibi müşrikler de Hz.Peygamber için benzer suçlamalarda bulunmuş ve büyülenmiş olduğu için bu şeyleri söylediğini iddia etmişlerdir. Kur’an bunu şöyle belirtir:
 “... Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz, dediklerini biz çok iyi biliyoruz” (17 İsra/47), “Bu zalimler, inananlara: ‘Siz sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz’ dediler.”(25 Furkan/8).
Sözkonusu rivayetlerin kabul edilmesi, yukarıdaki âyetlerde ve başka yerlerde seslendirilen müşriklerin büyülenme iddialarının doğrulanması anlamına geldiğinden kabul edilmesi mümkün değildir.
Din anlayışının  altüst edildiği yerlerden biri de sihirden söz eden âyetlerdir. Yüce ALLAH, Peygamber’in büyücü olmadığı gibi söylediklerinin de büyü olmadığını açık seçik defalarca söylemesine karşın  ne pahasına olursa olsun rivayetleri ve toplumun kafasındaki anlayışı kurtarmak adına gerek tefsirciler, gerekse rivayetçiler ve şarihler tarafından âyetler bu doğrultuda algılanıp yorumlanmaktadır.
Şüphe yok ki vahiy, ALLAH’ın koruması altındadır. “Şüphesiz Zikri  biz indirdik ve onu koruyan da biziz” (15 Hicr/9). Müşriklerin Hz.Muhammed’in tebliğ ettiği vahyi kendisine cinlerin getirdiğini iddia etmesine cevap olarak ALLAH “O, korunan bir kitaptadır. Ona ancak temiz olanlar/melekler dokunabilir” (56 Vakıa/79) buyurarak, vahyin koruma altında olduğunu ve ancak temiz yaratılmış olan meleklerin ona dokunabileceğini belirtmiştir.  Onun için gerek şeytanların gerekse inkarcıların vahye ulaşıp onu bulandırmaları sözkonusu değildir.
2- Gerek müşriklerin, gerekse Yahudilerin Peygamber’e veya onun yanındaki kişilere büyü yaparak uzaktan etkileme gücü ve imkanı olsaydı gözlerinin yaşına bakmadan ikide bir büyü yaparak onları etkisizleşitirir veya feleğini şaşırtırlardı. Böylece mal, mevki, iktidar, yurt ve canlarını yitirmeleriyle sonuçlanan mücadele ve savaşlara gerek kalmadan Hz.Peygamber’in ve Müslümanların işini bitirir ve onlardan kurtulurlardı. Ama düşmanın böyle bir şey yapmadığı/yapamadığı, aksine  karşı koyma yolunda her şeylerini yitirdikleri bir gerçektir.
Şüphesiz büyüleme bilinen bir olgudur. Bu da gerek Hz.Peygamber’in “Anlatımın bazısı büyüleyicidir”   sözleriyle belirttiği gibi etkileyici bir konuşma ile, gerekse Hz.Musa’ya karşı sihirbazların yaptığı gibi gösterilerle veya hokus fokus türünden hareketlerle hazır olan/karşıdaki kişileri etkileme sanatıdır. Yoksa toplumda anlatıldığı veya sanıldığı gibi kişilerden habersiz olarak muskalar ve başka yollarla onlara uzaktan yarar veya zarar vermek şeklinde olması sözkonusu değildir. Yani kişinin gıyabında her türlü etkileme yoluna başvurulsa da onu etkilemek yahut kendisine yarar veya zarar vermek mümkün değildir. Dolayısıyla gıyabında yapıldığı iddia edilen bir sihirle Hz.Peygamber’in etkilenmesi de sözkonusu değildir.
Diğer yandan büyü; gerçeği olmayan varsayım, gözbağcılık veya bir illüzyondur. “Sihirleri yüzünden, Musa'ya sanki koşuyormuş gibi göründü” (20 Taha/66) ve “onlar büyü ile insanların gözlerini bağladılar ve onlara korku saldılar” (7 Araf/116) âyetlerinde sihrin aldatıcı/sanal, gözbağcılık ve illüzyon olduğu belirtilmiştir.
3- Hadisin sahih olduğunu savunanlar Kur’an perspektifinden değerlendirme ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Muhammedin büyülendiği iddiası
« Posted on: 19 Mart 2024, 13:57:40 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Muhammedin büyülendiği iddiası rüya tabiri,Hz. Muhammedin büyülendiği iddiası mekke canlı, Hz. Muhammedin büyülendiği iddiası kabe canlı yayın, Hz. Muhammedin büyülendiği iddiası Üç boyutlu kuran oku Hz. Muhammedin büyülendiği iddiası kuran ı kerim, Hz. Muhammedin büyülendiği iddiası peygamber kıssaları,Hz. Muhammedin büyülendiği iddiası ilitam ders soruları, Hz. Muhammedin büyülendiği iddiasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes