> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Hz. Muhammed in risaletinin evrenselliği 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hz. Muhammed in risaletinin evrenselliği 2  (Okunma Sayısı 657 defa)
21 Eylül 2010, 14:42:11
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 21 Eylül 2010, 14:42:11 »



HZ MUHAMMEDİN RİSALETİNİN EVRENSELLİĞİ 2

"ALLAH'ın sana gösterdiği şekilde insanlar arasında hükmedesin diye sana Kilab'ı hak ile indirdik; hainlere taraf olma! Ve ALLAH 'tan bağışlanma iste, çünkü ALLAH, çok affeden, ziyadesiyle merhamet edendir. Kendilerine hainlik edenleri savunma: çünkü ALLAH, hainliği meslek edinmiş günahkarları sevmez. Onlar, insanlardan gizler de ALLAH'tan gizleyemezler. Halbuki geceleyin, O'nun razı olmadığı sözü düzüp kurarken O, onlarla beraber idi. ALLAH yaptıklarını kuşatıcıdır (O'nun ilminden hiçbir şeyi gizleyemezler). Haydi siz dünya hayatında onlara taraf çıkıp savundunuz, ya kıyamet günü ALLAH'a karşı onları kim savunacak, yahut onlara kim vekil olacak? Kim bir kötülük yapar, yahut nefsine zulmeder de sonra ALLAH'tan bağışlanma dilerse, ALLAH'ı çok affedici ve merhametli bulacaktır. Kim bir günah kazanırsa onu ancak kendi aleyhine kazanmış olur. ALLAH her şeyi bilicidir, büyük hikmet sahibidir. Kim kasıtlı veya kasıtsız bir günah kazanır da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa muhakkak ki büyük bir iftira ve apaçık bir günah yüklenmiş olur. ALLAH'ın sana lütfu ve esirgemesi olmasaydı, onlardan bir güruh seni saptırmaya yeltenmişti. Onlar yalnızca kendilerini saptırırlar, sana hiçbir zarar veremezler. ALLAH sana Kitab'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğini öğretmiştir. ALLAH'ın lütfu sana gerçekten büyük olmuştur." (Nisa. 4/105-113).

Bu âyetlere iyice dikkat edersen, ırkçılık, hısımcılık, aşiretçilik, ulusçuluk ve millet ayırımcılığı gibi değerlerin, İslâm hukukundaki adalet terazisinde nasıl eriyip yok olduğunu görebilirsin. Ortada bir tek itibar kalmıştır, o da mutlak insan değeri. O insan değeri ki, ALLAH Kelâmından, yahudi bir adamı beraat ettirip müslüman bir şahsı mahkum eden, peşpeşe dokuz âyetin inmesini gerektiriyor.

3- ALLAH Teâlâ'nın, "Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın. Bir katip onu aranızda adaletle yazsın... "(Bakara, 2/282) ifadeleriyle başlayan müdayene âyetine bir göz attığımızda bize öyle gelir ki bu âyet, sanki, yazının yaygınlaşıp, hukuk kurallarının olgunlaştığı medeni ve kültürlü bir toplum hakkında inmiştir. "Kitabet" (yazma) kelimesi, yalnızca bu âyette dokuz defa tekerrür etmiştir. Bu âyet, akitleri tevsik hususunda, şekil ve muhtevada günümüze kadar uyulagelen münevver, gelişmiş medeni bir yol çizmiştir.

Hukukî ve tevsiki muhtevasıyla bu âyetin, Arap yarımadasındaki okuma yazması olmayan Arap düşüncesinin ürünlerinden olduğunu farzetsek mantıklı davranmış olur muyuz?.. Şayet bu faraziye doğru olsaydı, Arap damgası, her türlü gelenekleri ve kültür düzeyi ile, bu âyette ortaya çıkardı ve Kitabet' kelimesinin bu âyette dokuz defa değil bir defa dahi geçmesi beklenmezdi. Dahası, bu tevsik esaslarının hiçbirisi anlatılmazdı. Zira, Arapların ekonomik vb. ilişkileri o dönemde, katiplik, şehadet, borcun alacaklı tarafından yazdırılması ve bu konuda velilerin rolünün açıklanması gibi tevsik metodlarına ihtiyaç duymayacak basitlikte idi.

Bu hukukî talimatın, değişik bölge ve yörelerdeki bütün nesillere hitap ettiği açık bir gerçektir. Arap Yarımadasının rolü, bu buyruğu dinlemede diğer insanlarla müşterek olmaktan öteye gitmez. Her ne kadar bu bölge o sırada bunun gereğini ümmiliğin fazlalığı ve hayatın basitliği sebebiyle yerine getirmeye hazır değil idiyse de, yarımadadaki şartlar gelişme ve ilerleme temayülündeydi. Kur'ân'a ait bu hukukun evrenselliğini, yani, çevre, millet, muhit gerçeğinden uzak olduğunu gösteren bu delilden daha üstün bir delil bulabilir misin?..

C- İnsan Ahlâkı
Kur'ân'a göre üstün ahlâk, fazilet ve ahlâk değerleri üzerinde kendilerince araştırma yapan kimselerin benimsediği gibi, muayyen çevre ya da toplulukların ortaklaşa kabul ettiği davranış ve güzel huy ölçülerinin insicam halinde bulunduğu davranış şeklinden ibaret değildir.

Kur'an-ı Kerim'e göre ahlâk ve fazilet, bir taraftan insanın temiz fıtratıyla uyum halinde olan, diğer taraftan fert ve toplum için insan saadetinin esaslarını tesis eden değer hükümlerinin ve davranış metodlarının yekünüdür. Bu sebeple, bu davranış metodlarında bir çevre ile diğeri arasında değişme ve farklılık göremezsin. Zira bunlar, belirli bir çevrenin gelenek ve görenekleri içerisinde neş'et etmemiş, insanın kapsamlı fıtratından beslenip vücut bulmuştur.

Bu göz alıcı gerçeği iyice kavrayabilmek için, tüm felsefe ve ahlâk bilginlerinin hayır-şer ölçüleri ile menfaat-maslahat kavramları için ileri sürdükleri değişik, hatta birbirleriyle çelişen düşünce ve nazariyyelere ve bu nazariyyelerin, yeryüzündeki gelenek, çevre ve toplumların sayısınca nasıl tenakuza düştüklerine bakmamız kafidir... Sonra dönüp İslâm hukukundaki hayır-şer, menfaat-madarrat ölçülerine bakıyoruz ve insanlığın faydasına olan bütün parçaları nasıl biraraya getirip onları faydalılık prensibine göre, dikey sütunları öncelik sırasına göre beş gaye (din, hayat, akıl, nesil ve malı korumak)’den, yatay sütunları ise öncelik sırasına göre düzenlenmiş üç düzeyden (zaruriyyat, haciyyat ve tahsinat) oluşan dakik bir denge ağında nasıl dizdiğine bakıyoruz. (Yani, insanın dünya hayatında beş gayesi bulunmaktadır. Dünyada insan hayatı bu beş şey üzerine kurulmuştur. Şerefli bir hayat, ancak bunlar sayesinde mümkün olur. Bunlar; dîni muhafaza, hayatı muhafaza, aklı muhafaza, nesli muhafaza ve malı muhafazadır. Bu gayeleri gerçekleştirmede muharrik unsurlar, dikkate alınacak ölçüler ise zaruriyyat, haciyyat ve tahsinat kriterleridir.) Ben derim ki: Birbirine mukabil gelen bu iki bakışı incelememiz, İslâm hukukundaki ahlâk ölçüsünün evrenselliğinin boyutunu görebilmek ve diğer ahlâk nazariyyelerinin gelenek, görenek ve toplumlardaki akımlar mahbeslerindeki kısırlığının boyutlarını anlayabilmek için yeterlidir (3).

Kur'an-ı Kerim'deki ahlâk esaslarından birisi de, farklı ırk, neseb ve çevrelerdeki bütün insanları tek bir insan haysiyeti ve hürriyeti ölçüsünde değerlendirmesidir. İnsanlar birbirlerinden ancak değerli ve faydalı çabaları ile ortaya koydukları özel başarıları sayesinde üstün olabilirler. ALLAH (c.c.) buyurur ki: 'Ey insanlar! Doğrusu Biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi milletlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki, ALLAH yanında en değerli ve en üstün olanınız, takvâca en ileride olanınızdır, "(Hucurat, 49/13}.

Kur'an-ı Kerim'deki bir diğer ahlâk esası ise, çocuklara, ana-babalarına iyi muamele etmelerini ve onlara şefkat ve merhamet kanatlarını germelerini emretmesidir. Taraflar arasındaki görüşte uzaklık veya düşüncede farklılık olsa da. Bu, muayyen bir ırk ya da tabiatı nazar-ı dikkate almayan insanî bir ilkedir. Bunu, toplumun çekirdeğinden (aile) tedrici olarak yükselen insanlık ailesinin güvence altına alınması konusu gerekli kılar. Üstelik o, düşünce veya din ayrılıklarını da dikkate almaz. Bu hususu Cenab-ı Hakk'ın şu beyanında açıkça görüyoruz:

"Biz insana ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir. Çünkü anası onu nice sıkıntılarla taşımıştır. Sütten ayrılması da iki yıl içinde olur. (İşte bunun için) önce Bana, sonra da ana-babana şükret diye tavsiyede bulunmuşuzdur. Dönüş ancak Banadır. Eğer onlar seni hakkında bilgin olmayan bir şeyi (körü körüne) Bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüşünüz ancak Banadır. O zaman size, yapmış olduklarınızı haber veririm." (Lokman, 31/14-15).

Kur'an-ı Kerimin tesis ettiği bir başka ahlak ilkesi de şudur: İnsan ancak yapmış olduğu şeylerden hesaba çekilir; başkasının işlediği bir amel yüzünden ya da tabiattaki tezahür ve hâdiselerden herhangi bir şeyle suçlu bulunmaz. Cenabı Hak buyuruyor:

"Her insanın amel deflerini boynuna astık. İnsan için kıyamet gününde, açılmış olarak önüne konacak bir kitap çıkarırız. "(İsra, 17/13). "Kim hidayet yolunu seçerse, bunu ancak kendi iyiliği için seçmiş olur; kim de doğruluktan saparsa, kendi zararına sapmış olur. Hiçbir günahkar, başkasının günah yükünü üslenmez. Biz, bir elçi göndermedikçe kimseye azap edecek değiliz' (İsra, 17/15).

Kur'an-ı Kerimin tavsiye etmiş olduğu tüm bu ahlâk esaslarına baktığımızda sadece insan mefhumu görürüz ki, bu mefhum, söz konusu esaslara davette ve bunları emretmede temel öğedir.

II- ÜSLUP BAKIMINDAN KUR'AN'DA İNSANİ TEMAYÜL
Kur'an-ı Kerim, dile getirdiği bütün mevzû ve mefhumlarda, üslûp yönünden, herkese şamil insanî vasıf üzerinde durur. İnsanlara hitap etmede veya olaylara yaklaşım tarzında, okuyucunun düşüncesini herhangi bir çevrenin, ırkın, bölgenin ya da insanlardan muayyen bir topluluğun özelliğine yönlendirmez.

Kur'ân'ın, muhataplarına "ennâs", "Benî Adem" ya da "mü'minûn" gibi kelimeleri kullanarak hitap ettiğini görüyoruz. Bir kerre de olsa, mesela "Arap", "Kureyş" kelimesi vs. gibi muayyen bir gruba mahsus hitap sigası varid olmamıştır. Kur'an'daki hitaplardan birkaç örnek arzedelim:

"Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kıyamet vaktinin depremi müthiş bir şeydir" (Hac, 22/1)

"Ey Ademoğulları! Size çirkin yerlerinizi örtecek giysi, süslenecek elbise indirdik. Takva elbisesi ise daha hayırlıdır. "(A'raf, 7/26)

"Ey Adem oğulları! "Şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır" demedim mi? Bunu size peygamberlerim vasıtasıyla açı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 21 Eylül 2010, 14:43:01 Gönderen: Sumeyye »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hz. Muhammed in risaletinin evrenselliği 2
« Posted on: 25 Nisan 2024, 16:16:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hz. Muhammed in risaletinin evrenselliği 2 rüya tabiri,Hz. Muhammed in risaletinin evrenselliği 2 mekke canlı, Hz. Muhammed in risaletinin evrenselliği 2 kabe canlı yayın, Hz. Muhammed in risaletinin evrenselliği 2 Üç boyutlu kuran oku Hz. Muhammed in risaletinin evrenselliği 2 kuran ı kerim, Hz. Muhammed in risaletinin evrenselliği 2 peygamber kıssaları,Hz. Muhammed in risaletinin evrenselliği 2 ilitam ders soruları, Hz. Muhammed in risaletinin evrenselliği 2önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes