> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Hicret
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hicret  (Okunma Sayısı 659 defa)
06 Eylül 2010, 19:44:28
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 06 Eylül 2010, 19:44:28 »



Hicret

“Kendilerinden önce o yurdu (Medine’yi) hazırlayıp, imanı (gönüllerine) yerleştirenler, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunmuşsa, işte onlar felaha erenlerdir.” (Haşr, 9)

Hicret, Mekkeli ilk Müslümanların dinlerini, imanlarını koruyabilmek  ve ibadetlerini edâ edebilmek maksadıyla evlerini, işlerini, yurtlarını, akrabalarıyla beraber her şeylerini terkederek yabancı bir diyara doğru gizlice göçmeleridir. Hz. Aişe’nin (ra) tabiriyle: “Mü’min dini için, Allah ve Resûlüne hicret etmek zorunda idi. Zira, dinini yaşamaktan menedilmesi korkusu vardı” olarak ifade ediliyor.

Her peygamberin ve inananların başına gelen iman ve küfür savaşı,  Ahirzaman Nebisi ve arkadaşlarının da en büyük imtihan vesilesi olmuştur. Resûl-i Ekrem’in (sav) daha ilk tebliğiyle başlayan bu mücahedesi neticesinde müşrikler zamanla zulümlerinin şiddetini artırmıştı. Hatta inananlara hayat hakkı tanımaz olmuşlardı. Resûl-i Ekrem’in (sav) amcası Ebu Talib’in ölümüyle bu işkence ve zulümler had safhaya varmıştı. Çünkü Ebu Talip iman etmediği halde yeğeni ve Müslümanların önünde koruyucu bir kalkan vazifesi görüyordu.  Fakat onun ölümüyle müşriklerin eline büyük bir fırsat geçti. Her türlü zulmü daha rahat işler hale geldiler. Öyle ki Hz. Resul, İslam’ı insanlara neşretme vazifesini yapamaz hale geldi.

Bunun üzerine Resûl-i Ekrem (sav) Mekke yakınlarındaki Taif şehrine giderek insanları imana davet etti. Fakat burada karşılaştığı manzara da farklı olmadı. Taifliler davete icabet etmedikleri gibi taşlarla ve hakaretlerle karşılık verdiler. Allah Resûlü bu sefer Hac mevsiminde Mekke’ye gelen kavimleri irşada başladı. Müşrikler yine boş durmadılar. Onun arkasından tek tek dolaşarak yalan ve iftiralarla davasını çürütmeye çalıştılar. Artık Mekke’de İslam’ı yaşamak ve tebliğ etmek imkânsız bir hale gelmişti. Cenâb-ı Hakk’ın izniyle Mü’minler kendileri için güvenli bir yer olan Habeşistan’a gizlice hicrete basladılar.

 

MEDİNE’YE HİCRET

Habeşistan’a hicretlerin ardından Medine’ye de hicret izni çıktı. Çünkü Hz. Muhammed (sav) Medine’den Mekke’ye gelen hacılardan bazılarıyla görüşmüş ve onların İslam ile şereflenmelerine vesile olmuştu. İki sene üst üste Medineli Müslümanlarla görüşen Efendimiz (sav) onlarla yaptığı gizli anlaşmalarla ki; İslam tarihinde bunlara Akabe Biatları denir, kendilerine sığınan Müslümanlara kol kanat gereceklerine dair onlardan söz almıştı. Mus’ab b. Umeyr’in de (ra) Medine’ye İslâm’ı öğretmek maksadıyla gönderilmesi üzerine artık bu güzel şehir ve insanları, inananlar için yeni ve güvenilir bir mekân halini almıştı.

 Medineli Mü’minlerle yapılan anlaşmalar, müşrikler tarafından duyulunca iyice çileden çıktılar. Müslümanların yeni bir kuvvet kazanmaları, sayılarını artırmaları onları çok korkutuyordu. Böylelikle zulümlerinin şiddetini daha da artırdılar. Mü’minler için ne canlarını koruyabilmek ne de dini emirleri yapabilmek imkânsız hale gelmişti. Nihayet Allah Resûlü, hicrete izin çıktığı müjdesiyle şöyle buyurmuştu: “Sizin hicret edeceğiniz yurdun, iki kara taşlık arasında hurmalık bir şehir olduğu bana gösterildi ve bildirildi. Mekke’den ayrılmak isteyen oraya gitsin. Medineli Müslüman kardeşlerle birleşsin. Yüce Allah, onları size kardeş yaptı ve Medine’yi size emniyet ve huzur bulacağınız bir yurt kıldı.” (1)

 

Artık mü’minler gizlice Medineye hicrete başladılar. Fakat Resûl-i Ekrem’e (sav) henüz müsaade gelmediği için o Mekke’de kalmıştı.

HZ. RESÛL’ ÜN (SAV) HİCRETİ


Mekke’li müşrikler Resûl-i Ekrem’in (sav) de Medine’ye giderek Mü’minlerin başına geçip, kendilerine karşı büyük bir kuvvet oluşturacağı korkusuyla bir çare aradılar. Müşriklerin ileri gelenleri bir araya gelerek korkunç bir karar aldılar. Bu karar neticesinde Necidli bir ihtiyar kılığındaki Şeytanın da yol gösterip, destek olmasıyla yüce Nebi’yi (sav) öldürmek üzere sözleştiler.

Cenâb-ı Hak, bu durumu Resûlüne bildirerek Medine’ye hicret emri verdi. Hicret arkadaşı ise yanından hiç bir zaman ayrılmayan Hz. Ebubekir’di (ra). Bu hicret o kadar ilahî ihsanlarla doluydu ki; daha ilk başta, O’nu (sav) öldürmek kastıyla evinin etrafını kuşatanların arasından, yerden aldığı bir avuç kumu üzerlerine Yâsîn Sûresi’nden âyetler okuyarak serpmesi neticesinde onlara görünmeden çıkmıştı. Ardından saklandıkları Sevr Mağarası onları bağrına basıp teslim etmemiş, küçücük bir güvercin ve örümcek ile O’nun önünde kalkan olarak yerlerin ve göklerin sevgilisi mübarek Peygamberi muhafaza etmişlerdi.

 

Arkasından onları takip edenlerin atları ise kumlara batmış, yakalanmalarına yüce Allah (cc) müsaade etmemişti. Yüce Nebi aç kalmasın diye, sütsüz keçiler O’nun mübarek ellerinin mesh etmesi neticesinde süt çeşmesine dönmüşlerdi. Ve O’nu yakalamaya gelen bir gurup, iman ederek O’na muhafız asker olmalarına kadar ilahî ihsan ve nimetlerle dolu bir sefer olmuştu bu kutlu yolculuk.

RESÛLULLAH’A (SAV) GELEN MÜJDE


Hz. Resul, doğup büyüdüğü, çok sevdiği ve Beytullah’ı içinde barındıran bu mübarek şehirden ayrılırken ona doğru dönerek şöyle dedi; “Vallahi sen Allah’ın yarattığı yerlerin en hayırlısı, Allah katında en sevgili olanısın. Bana senden daha sevgili, daha güzel yurt yoktur. Çıkarılmaya zorlanmamış olmasaydım, senden asla ayrılmaz, senden başka yerde yurt yuva tutmazdım” (2)

Bunun üzerine Hz. Allah şu müjdeyi verdi: “Elbette, O Kur’ân’ın tebliğini üzerine farz kılan Allah, seni yine döneceğin yere (Mekke'ye) döndürecektir” (Kasas, 85)

HİCRETİN HİKMET VE ÖNEMİ

 

Hicret, canını, malını, evini, yurdunu, ailesini terk edip susuz ve kızgın çöllerde sevgiliye ulaşma destanıdır.

Hicret, bir kaçış değil, Allah ve Resûlüne sığınmaktır. İbadet edememe korkusuyla, huzur-u Rahman’a kavuşma umududur.

Hicret, ferdî hayattan, İslam toplumuna atılan büyük adımdır.

Hicret, Muhabbetullah’ın zirvesidir.

Hicret, ahde vefadır. Sabırdır, sebattır.

Hicret, kâmil bir iman, üstün bir ahlaktır.

Hicret, merkezden muhite doğru bir genişlemedir. Mekke mihrabından, Medine minberine çıkıp bütün insanlığa, dünyaya İslam’ı tebliğ için açılan bir kapıdır.

Hicret, Kur’ân’ın medhine mazhar olan kardeşte fani olmanın, fedakârlığın en güzel meyvelerinin yetiştiği nurlu, mübarek bir ağaçtır.

Hicret, temeli takva üzerine kurulan ilk İslam mescidi Kuba’nın tesisinin, ilk Cuma namazinin ve Resûl-i Ekrem’in hanesiyle, kıyamete kadar istirahatgâhı olacak mübarek Mescid-i Nebevi’nin inşa zamanıdır.

Hicret, neticesinde Bedir Arslanları’nın, Uhud Kahramanları’nın, Feth-i Mekke mücahidleri’nin, Huneyn, Mute, Tebük Destanları’nın yazılmasının mürekkebidir.

 

MEDİNELİ ENSAR


Mekkeli muhacirlerin her şeylerini terk ederek hicret etmelerine mukabil, Medineli Müslümanlar da ellerindeki tüm imkânlarıyla bu kardeşlerine kucak açmış, her şeylerini onlarla paylaşmışlardı. Aslında kendileri de fakr u zaruret içinde yaşayan kimselerdi. Onların bu yüce meziyetleri Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle methedilmektedir: “ İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihad edenler ile hicret edenleri barındıranlar ve yardım edenler. İşte gerçek mü’min olanlar bunlardır. Onlar için bir bağışlanma ve üstün bir rızık vardır.” (Enfal 74)

Yine başka bir âyette: “Kendilerinden önce o yurdu (Medine’yi) hazırlayıp, imanı (gönüllerine) yerleştirenler, hicret edenleri severler ve onlara verilen şeylerden dolayı içlerinde bir ihtiyaç (arzusu) duymazlar. Kendilerinde bir açıklık (ihtiyaç) olsa bile (kardeşlerini) öz nefislerine tercih ederler. Kim nefsinin cimri ve bencil tutkularından korunmuşsa, işte onlar felaha erenlerdir.” (Haşr, 9)

ŞİMDİ HİCRET ZAMANI

Nefis planında hicret edemeyen, Allah için, cihad için, i’lâ-yı kelîmetullah için hicret edemez. Hicret, Kur’ân’a hizmetin ön şartı, cihâdın mukaddemesi… Şeytânilikten Rahmâniliğe, dünyevîlikten uhreviliğe, günahkârlıktan tevbekârlığa, şüphecilikten îmâna, riyâ­kârlıktan ihlâsa, şirkten tevhîde, fısktan takvâya, yeisten ümîde, tembellikten fedâkârlığa, bencillikten diğergamlığa, nefispe­rest­likten îsâra, cebânetten (korkaklık) cesâ­rete, cehâletten ilme, gafletten teyakkuza, adâvetten muhabbete, zulümden adâlete, bedevîlikten medenîliğe  hicret edemeyen insanın göçü nereye olur? Sahâbeler sadece Mekke’den Medine’ye hicret etmediler; bütün bu hicretleri de yaşadılar. Ruhlarında yaşadıkları bu hicretlerle kutlu hicrete hazırlandılar.

 

Sahabelerin hayat tarzı olmuştu hicret. Vatanında vefât eden kaç sahâbe var? Binlerce kilometre ötelere onları sürükleyen, kimini Kostantiniye surlarına kimini Çin seddi civarına getiren sır ne idi?.. Define aramak için, iş kurmak için, para kazanmak için değildi onların hicretleri. Yegane gayeleri Yaratıcı’nın rızasına erişmek, Sevgililer Sevgilisi’nin de hoşnûdiyetine mazhar olmaktı sadece.

   Resûl-i Ekrem’in (asm) “Siz şimdi yeryüzüne dağılın! Yüce Allah sizi yine bir araya toplar” hitâbıyla birlikte gökteki yıldızlar gibi olan Ashâb-ı Güzîn Allah’ın mülkünü harmanladılar. Ruhlarındaki hicret tamam olmuştu ki bu hicrete pervasızca koşuyorlardı. Onlar hakiki muhacirlerdi. “Hakiki muhacir Allah’ın haram kıldığı şeyleri terk e...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hicret
« Posted on: 25 Nisan 2024, 18:29:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hicret rüya tabiri,Hicret mekke canlı, Hicret kabe canlı yayın, Hicret Üç boyutlu kuran oku Hicret kuran ı kerim, Hicret peygamber kıssaları,Hicret ilitam ders soruları, Hicret önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes