> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Her şey O nun için yaratıldı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Her şey O nun için yaratıldı  (Okunma Sayısı 1003 defa)
23 Ekim 2010, 11:54:49
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 23 Ekim 2010, 11:54:49 »



Her şey O’nun İçin Yaratıldı

Bir zamanlar bir Sultan vardı. Hadsiz hesapsız serveti, sınırsız hazineleri vardı. Hazinelerinin ne mikdarını sayabilmek, ne de o hazinelerde yer alan değerli mücevherleri, sanatlı eserleri, kıymetli eşyaları söyleyebilmek imkansızdı. Gözle görülebi- len hazineleri böyleyken, görülmeyen, gizli olan defineleri ve o definelerdeki paha biçilmez zengin- likleri akıl ve hayale sığmaz ölçüdeydi.

O sınırsız sermaye, hazine ve definelere sahip olan Sultan'ın yine sayısız özellikleri vardı. İlmi hadsizdi. Kudretinin sınırı yoktu. Sanatkârlığı eşsizdi.

Her yönüyle mükemmel ve eşsiz olan o Sultan, sahip olduğu sınırsız saltanatını, sayısız zenginliği- ni, karşı konulmaz hakimiyet ve kudretini, erişilmez ilmini ve sanatını sergilemek, hem kendi gözüyle ve ve başkalarının gözüyle görmek için bir saray kurmak istedi.

Çok kısa zamanda alabildiğine görkemli, büyük ve muhteşem bir saray yaptı. Bu sarayın sayamaya- cak kadar çok odası, sayısız mücevherlerle süslü eşyaları, her birisi eşsiz mükemmellikteki sanat eserleriyle dolu bir saraydı bu. Ayrıca yine zâtında bulunan sınırsız ilim ve kudretiyle en ince ayrıntılarına kadar her türlü mükemmellik ve hikmetler yerleştirdi.

Bu sarayın en önemli özelliği, o saraya davet edeceği başmisafirin ve o başmisafirle birlikte ağırlayacağı misafirlerinin her türlü beğenisini, hayranlığını ve takdirini kazanacak şekilde donatılmasıydı. Sadece dille değil, gözle, kulakla, burunla dahi alınabilecek her türlü lezzeti sağlayacak nimetler dizi dizi sıralanmıştı. Sadece maddî hisler değil, kalp ve ruhtaki sınırsız his ve duyguları tatmin edecek eşsiz san'at ve hikmetler iğneden ipliğe varıncaya kadar donatılmıştı.

Saray kapısından penceresine, içindeki odalardan gezinti yapılacak eşsiz güzellikteki bahçelerine kadar herşey muazzam bir ziyafet için hazırlanmıştı. O misafirlerin en mükemmel şekilde ağırlanması için en küçük dahi olsa bir detay gözardı edilmemişti.

Saymakla bitmez mükemmel özellikler, nimet- ler ve güzelliklerle donatılan bu saray, değerli misa- firleri ağırlamaya hazırdı. Çünkü o eşsiz Sultan, o eşsiz güzellikteki sarayını o çok sevdiği ve değer verdiği misafirleri için kurmuştu. Ve o misafirlerin içinde de en gözde misafiri için böylesi muazzam bir sarayı inşa etmişti.

Demek ki, bütün misafirler namına koskoca bir sarayın inşa edildiği baş misafir, o saraydan, belki Sultan tarfından uğruna sayısız saraylar inşa edeceği kadar değerli bir misafirdi. Belki uğruna ebedî, hiç yıkılmayacak, bu sarayın bile yanında çok cüz'î ve sınırlı kalacağı, akıl ve hayalen almayaca- ğım mükemmellikteki sonsuz sarayların bile yapıldığı bir misafirdi.

Sultan, o başmisafirine, baş yâverine bütün sarayın özelliklerini bildirdi ve öğretti. Ona, diğer bütün misafirlere aktarması, bildirmesi ve öğretme- si görevini verdi. Bir üstad ve tarif edici olarak tayin etti.

Sultanın uğruna saray inşâ ettiği o zât, gelen misafirleri tek tek Saraydaki tüm özellikleri, ince san'at ve hikmetleri anlattı. Saraydaki eserlere nasıl bakılacağını gösterdi. Misafirlik sırasında neler yapmaları gerektiğini, görevlerinin neler olduğunu, uyacakları kural ve kaideleri bildirdi.
Söylediklerine dikkat eden ve kurallara uyanların nasıl ödüllendireceğini, uymayanların ise nasıl cezalandırılacaklarından haber verdi.

Şimdi sıra bu temsili hikayecikten çıkarabilece- ğimiz ve çıkarmamız gerekli derslere geldi.

En başta, eşsiz zenginlik, servet, sermaye ve define sahibi olan bir Sultan, bu zenginliğini göstermemesi, sergilememesi akıl ve mantığa ters bir durum olacaktır.

Bu zenginliklerin yanısıra, kendi zâtında bulunan sınırsız güzellik ve özelliklerini de sergilememesi, gizli bırakması, saklaması da yine abes olacaktır. Çünkü, en basitinden bir çocuk dahi eline bir kağıt kalem alıp, gelişigüzel bir şeyler kaleme aldığında hemen anne-babasına veya çevresine göstermek ister.

Kendisini ve kendisindeki meziyetlerin görül- mesini arzu eder. Hal böyleyken, dünyanın en büyük ve tanınmış bir ressamının kendindeki sanat özelliklerini gizlemesi, çizdiği birbirinden güzel ve sanatlı tablolarını kimseye göstermesi, hattâ sanatını en küçük kağıt parçasına dahi aktarmaması hiç düşünülemez.

Bir çocuk veya dünyaca meşhur bir ressam kendilerindeki meziyetleri görmek ve göstermek isterlerken ve bu durum gayet normal, hattâ zorunlu olarak telakki edilirken, hikâyecikteki Sultan'ın kendisini tamamen gizlemesi, sahip olduğ eşsiz özellikleri ortaya koymaması, sergilememesi mümkün değildir.
O ressamın veya temsili senaryoda sunduğumuz Sultanla ilgili abes olacak bir diğer nokta ise, birbirinden eşsiz sanatlarla hazırladıkları tabloların, eserlerin ve icraatlerin, ehil olan gözlerden saklanması ve gizli tutulmasıdır.

Bir ressam sanatını konuşturduğu eşsiz tablolar çizecek, sonra onları sergilemek üzere salonlar ve sergi mekânları hazırlayacak; ama onları görmek üzere hiç kimseyi davet etmeyecek. Veya bir mimar gökdelenler planlayacak, sonra servet harcayıp o gökdelenleri inşa edecek, içini dışını birbirinden güzel sanatlı eserlerle ve süslerle donatacak… Ama hiç kimseyi çağırmayacak, davet edip onları göstermeyecek.

Bütün bunlar, insanî ölçülere göre dahi son derece abes, anlamsız ve mantıksız olurdu.

Tıpkı, o eşsiz sanatlarla bezenmiş muhteşem bir saray kuran Sultan için de aynı şeyler geçerlidir.

O halde eğer o Sultan böyle bir saray kurmuşsa, o sarayını görecek ve takdir edecek misafirlerini davet etmişse, bu ve benzeri daha nice hikmet ve gayelerin gözetilmesi şart olacaktır. Aksi düşünüle- mez.
O halde misafirler ve o misafirlerin üzerine düşen görevler, o sarayın inşasının en birinci sebebidir. Ancak, bu birinci sebeple bağlantılı bir de neticesi vardır:

Başmisafir ve Sultanın yaverinin sözlerinin ziyaretçiler tarafından dinlenilmesi ve onun aktardığı kuralların ve görevlerin hakkıyla yerine getirilmesi.

Sarayın varlık sebebi olan bu durum, aynı zamanda sarayın varlığının devamı için de en gerekli ve geçerli sebeptir. Daha açık ifadeyle, Yaveri aracılığıyla emir ve kurallarını aktardığı misafirler kural dışı hareket etmeleri halinde Sultan o sarayını yıkacak, ortadan kaldıracaktır.

Bediüzzaman Said Nursî, Sözler isimli eserinde aktardığı bu temsilî hikayeciğin ardından, burada aktarılan her bir unsurun karşılıklarını da dile getirir. Buna göre temsilden hakikate geçişi şöyle aktarabiliriz:

Hikâyede anlatılan saray, içinda var olduğumuz âlemdir, kâinattır. Daha dar dairede ise dünyamız- dır.

Bu öyle bir saraydır ki tavanı güneşle, yıldızlarla süslenmiş gökyüzüdür. Tabanı, doğudan batıya sayısız güzelliklerle, taklid edilmez san'at eserleriyle donatılmış yeryüzüdür. Dünya ve kâinat sarayının sahibi, ezel ve ebed Sultanı olan Zât-ı Mukaddestir. Yedi kat gökler ve yerde bulunan her şey O'nun isimlerini, sıfatlarını tesbih ederler.

Saraydaki odalar ve bölümler on sekiz bin âlemdir. Bu âlemlerden herbirisi, kendisine mahsus özelliklerle düzenlenmiş, süslenmiş ve yerleştiril- miştir.

Sarayın hemen her yerinde görülen sanat, benzersiz süsleme ve nakışların her birisi İlahî birer mucizedirler. Sarayda misafirlere sunulan, ikram edilen sofralar, ziyafetler, her bir varlık için mevsimler vasıtasıyla sunulan sayısız lezzet ve tadda olan nimetlerdir. Her bir varlığın üzerinde sergilenen nakış ve san'atlar aynı zamanda birer yansıma. Sonsuz güzellik ve mükemmellekteki İlahî isim ve sıfatların o varlığın kabiliyet ve kapasitesi oranında yansıması.

Saray Sultanının bütün misafirleri adına yâver ve elçi tayin ettiği zât ise Seyyidimiz, Efendimiz Muhammed Aleyhissalatü Vesselamdır.

HERŞEY SONRADAN YARATILDI

Bediüzzaman'ın Saray, Sultan, Yaver veya Başmisafir örneğiyle aktardığı hakikat, tasavvuf alanında da değişik ifadelerle ele alınır. Ama meselenin izah tarzıyla Bediüzzaman'ın verdiği ve ardından da karşılıklarıyla izah ettiği temsil arasında paralellik vardır.

Buna göre mâsiva olarak nitelendirilen Allah'tan gayrı her şey, yine Allah tarafından sonradan var edilmiştir.

Herşey sonradan var edildiğine göre, hiçbir varlığın olmadığı esnada sadece Allah vardı. O'nun dışında hiçbir varlık yoktu.

Tasavvufî ifadeye göre Allah bilinmeyen bir varlıktı, bir sırdı, bir gaybtı. Mutlak bir gayb idi. “Sırru's-Sır” ve “Gaybu'l-gayb” idi. Yani “Sırların sırrı” ve “Bilinmezlerin Bilinmezi” idi. O'nu bilen ve tanıyan veya bilebilecek ve tanıyabilecek olan hiçbir varlık yoktu. Bir ve tek idi. Hiç kimsenin bilmediği sınırsız güzelliklerin, mükemmelliklerin, özellik ve sıfatların saklı bulunduğu bir kenz, yani bir hazine gibiydi.

O'nda bir tanınma (ma'ruf olma) iradesi ve sevgisi belirdi, tanınmak istedi. Ezel ve ebed sultanı olan, başlangıcı ve sonu olmayan, isim ve sıfatlarının had ve hududu bulunmayan Rabbimiz, bilinmek ve tanınmak istedi. Kendi Zâtında olan sonsuz mükemmellikteki özellikleri görmek ve görülmek diledi. Çünkü sonsuz mükemmellik özelliği taşıyan vasıfların gizli kalması, bilinmeme- si, tanınmaması imkânsızdı.

Sûfîlerin “Gizli bir hazineydim. Tanınmak istedim, tanınayım diye halkı yarattım.” hadis-i şerifini sıkça tekrarlamaktadırlar. Bu istemenin karşılığı muhabbet, tanınmasının karşılığı marifet- tir. Buna göre yaratmanın kökünde ve temelinde muhabbet ve marifet vardır. Var olan şeyin özünde sevgi mevcuttur. Bu sevgi olmadan bir şeyin var olması mümkün olmaz.

“Muhabbetten Muhammed oldu hasıl.
Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl.”

Bu beyitteki ifade edilen mânâda da vurgulandı- ğı gibi Hak Teâlâ'da bir taayyun-i hubbî (muhabbet- sevgi tece...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Her şey O nun için yaratıldı
« Posted on: 26 Nisan 2024, 10:07:38 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Her şey O nun için yaratıldı rüya tabiri,Her şey O nun için yaratıldı mekke canlı, Her şey O nun için yaratıldı kabe canlı yayın, Her şey O nun için yaratıldı Üç boyutlu kuran oku Her şey O nun için yaratıldı kuran ı kerim, Her şey O nun için yaratıldı peygamber kıssaları,Her şey O nun için yaratıldı ilitam ders soruları, Her şey O nun için yaratıldıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes