๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 19 Ekim 2010, 21:01:48



Konu Başlığı: Hanne Meryemin Efendimize s.a.v mektubu
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 19 Ekim 2010, 21:01:48
Hanne Meryem’in Efendimiz’e (sas) mektubu:




Sevgili İyilik Elçisi (sas)


Sana bir mektup yazıyorum. Bu mektubumu postaya vermeyeceğim. Buna gerek olmadığını düşünüyorum. Bildiğim kadarıyla posta arabaları henüz cennete gidemiyor. Bunun ne önemi var. Sana karşı o kadar içten bir sevgim var ki; bu sevgimin mektubumu ulaştıracağına inanıyorum.

Biliyorum kalbim önce bir sayfa gibi açılacak. Sonra kelimeler sıraya girecek. Cümleler yola düşecek. Sonra bir kuşun kanatları gibi göklerin ötesinde diye bildiğim o bilinmeyen metropole uçmaya başlayacak. Bunu hissediyorum.

Seni nasıl tanıdım biliyor musun? Sadece insanlık adına yaşam süren biri olarak tanıdım. Bir kahraman. İyiliğin öğretmeni. İyiliği öğretebilmek için göklerden ders alan. Aldığı dersi kendi yaşamında sergileyerek tek tek öğreten biri olarak tanıdım.

Keşke sen de beni tanısan. Belki bu mektubu sana bu yüzden yazıyorum. Beni tanıman için. Ben sadece ben değilim. Benim gibi seni seven bir sürü Meryem var. Ya da bir sürü Ahmet. Ama ey iyilik elçisi! Seni tanımayan Meryem’ler de var. Ve Ahmet’ler… İşte buna üzülüyorum. Günümüzde kötülüğün elçileri rahatlıkla tanınabiliyorken, Sen… Neredeyse unutuluyorsun. Tanınmış olsan, adın bilinse bile bu gerçek bir tanışıklık olmuyor. Yani öğretilerin, öğütlerin bilinmiyor. Anlaşılmıyor. İşte buna üzülüyorum.

Seni nasıl hayal ediyorum biliyor musun? Bütün insanlar senin öğrencilerin. Masmavi gökyüzü senin öğütlerini yazdığın koca bir sayfa. ALLAH senin öğretmenin. Bizlerse senin öğrencilerin. Ve sen öğrettiklerinden yaşarken hiç ücret almayan tek öğretmensin. Gerçek bir öğretmen!

Çok acılar çektin, biliyorum. Şimdi gülümsüyorsun onu da biliyorum. Ben de senin gibi olmak istiyorum. İyiliği öğretmenin zor olduğunu da biliyorum. Belki ben de acı çekeceğim. Dedem diyor ki; “Doğru söyleyen dokuz köyden kovulur.” Dokuz köyden de kovulsam bunu istiyorum. Kim bilir, belki onuncu köy senin gittiğin yerdir. Ve cennetten kovulmaktansa, buradan kovulmak daha akıllıca değil mi?!

Sana önemli bir haberim var! Annem bize senin sözlerini öğretiyor. Sonra da öğrendiğimizi güzel öğütlerini nasıl yaşayabileceğimizi konuşuyoruz. Senin sözlerin ne kadar seçkin sözlermiş. Seni tanıdıkça daha çok, daha çok seviyorum. Annem senin öğütlerini öğrenirken aramızda olduğunu söylüyor. Sahi öyle misin?

Biliyorum; sen öğütlerinle aramızdasın. Ölmüş olsan bile, ölümsüz sözlerin var! Hele getirdiğin o Kitap! Onu anlamayı o kadar çok istiyorum ki… Şimdilik sadece küçük sûrelerin anlamlarını okudum. Merak içindeyim. Sanırım hayatım senin öğrenciliğinle geçecek.

Sen benim gerçek öğretmenimsin! Ellerinden öpüyorum. 



ALINTI