Gün boyu sevap fırsatı!

Gün boyu sevap fırsatı!

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sas), kulluğun Rabb'imizin (cc) muradına uygun bir şekilde nasıl ifa edilebileceği hususunda eşsiz bir rehber şüphesiz. Efendimizin hayatı boyunca izlediği yolu, dünya görüşünü ve sosyal hayatını özetleyen Sünnet-i Seniyye ise, O'nun bize mukaddes bir emaneti. Peki, bu emanete ne derece sahip çıkabiliyoruz?

Merhametlilerin en merhametlisi olan Rabb'imiz (cc), cahiliye karanlığında boğulan Âdemoğullarına acıdı ve onlara bir hidayet rehberi olarak Kur'an-ı Kerim'i gönderdi. Sonra içlerinden seçip en güzel yaradılışıyla süslediği bir kulu, Kur'an'ın tebliğcisi olarak görevlendirdi. O'na mühürlü bir mektup gelmemişti, eline bir kâğıt tutuşturulmamıştı esasında. Ne Hira'da Cebrail (as) ile mülakatını ne de miraca yükselişini gören olmuştu. Kur'an'ın mucizevî ifadeleri, Rabb'in en güzel mührüydü. Kalpleri halden hale çeviren Allah'ın (cc) nura çevirdiği gönüller O'na (sas) inandı. Vahiy O'nun aktarması, öğretmesi ve yaşamasıyla yeryüzünde vücut buluyordu zira...

Bizzat mesajın sahibi Allah (cc), elçinin, mesajın bir parçası ve tamamlayıcısı olduğunu, O'nun yorumu olmadan mesajın eksik kalacağını belirtiyordu. Bu da elçiyi vazgeçilmez kılıyordu ve kendisi buyuruyordu: "Sözlerin en güzeli Allah'ın, amellerin en güzeli Muhammed'indir." Allah (cc) "Önce uygula" diyordu Resul'üne. Belki de önce kendinde tatbik etmesiydi Efendimiz'in sözlerini bu kadar etkileyici ve güçlü kılan. Allah (cc), bildiğimiz veya bilemediğimiz birçok sebepten dolayı kalpleri Efendiler Efendisi'ne (sas) yönlendirmiş, her daim böyle kalmasını istemişti. Gelin, "And olsun ki Resulullah, Allah'a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çokça zikredenler için güzel bir örnektir." ayetini ve zaman zaman unuttuğumuz sünnetleri yeniden hatırlayalım.

Kimi zaman maddi ve manevi sıkıntılar üst üste gelir. Çaresiz hisseder kendini insan, anlık da olsa kimsesiz olduğunu düşünür. Peygamberimiz Hz. Muhammed (sas), çıkmaz sandığımız yollardan bir çıkış yolu, dar zamanlarımız için bir ferahlık kapısı gösteriyor. İbn Abbâs (ra), Efendimiz'in (sas) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Allah (cc), istiğfara devam eden kimsenin her sıkıntısı için bir çıkış yolu ve her keder için bir ferahlık sağlar. Onu hiç beklemediği bir yerden rızıklandırır."

Her daim kul olmalı insan

Dar zamanlarımızda 'Allah' deyip, rahata erdiğimizde Rabb'imizi unutuyoruz pek çoğumuz. Oysa Efendimiz (sas), bir hadis-i şerifinde, "Kim zor ve sıkıntılı zamanlarında dualarının kabul edilmesini istiyorsa, rahat zamanlarında çok dua etsin." buyuruyor. Bir de şu ayet-i kerimeyi sıkça hatırlatıyor ümmetine: "Ey iman edenler! Eğer siz Allah'a (yani O'nun dinine) yardım ederseniz, Allah da size yardım eder. Ayaklarınızı sabit tutar, kaydırmaz." Biz Allah'ın dinini yaşar ve hayatımızı O'na göre tanzim edersek Rabb'imiz de bizi gözetir. Aklımızın bir köşesinde bu olmalı.

Tevbe kapısı sonuna kadar açık

İlahi kelam Kur'an-ı Kerim'de, "Onlar fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı anarlar, günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah'tan başka bağışlayan kim vardır? Onlar yaptıklarında bile bile direnmezler." buyruluyor. Efendimiz (sas), tevbe etmenin öneminden bahsederken bunun yolunu da göstermiş. Ebu Bekir es-Sıddık (ra) Resulullah'ın şöyle dediğini rivayet ediyor: "Herhangi biri günah işler de kalkıp abdest alır ve namaz kılar, sonunda da Allah'tan af dilerse, muhakkak Allah onu affeder."

Evden çıkarken şeytanın bacağını kırın

Enes b. Mâlik'ten rivayetle Efendimiz'in şöyle buyurduğunu öğreniyoruz: "Bir kişi evinden çıkınca şu duayı okusun. "Bismillah tevekkeltü alallah, lâ havle velâ kuvvete illa billâh (Allah'ın ismiyle dışarı çıktım, Allah'a tevekkül ettim, güç ve kuvvet sadece Allah'tandır." dediği zaman bir melek tarafından o kişiye "Sen bu duanın bereketiyle doğru yola iletildin, şerlere karşı koymakta yeterli hale getirildin ve onlardan korundun" diye karşılık verilir. Bunun üzerine şeytanlar ondan uzaklaşır.

Yemek kaplarınızı örtüyor musunuz?

Âişe validemiz (r.anha), Rasûlullah'ın (sas) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: "Biriniz yemek yerken besmele çeksin. Şayet yemeğe başlarken besmele çekmeyi unutursa, hatırladığı anda 'Baştan sona bismillah' desin."

Peygamber Efendimiz, ashabıyla sohbet ederken sağlık konusuna da ehemmiyet vermiş ve sıkça değinmiş. Müslim'in rivayetiyle öğreniyoruz ki Efendimiz şöyle söylüyor: "Yılda bir gece vardır ki onda veba yağar. Şayet ağzı açık kaba veya bağsız dağarcığa rastlarsa bu vebadan ona mutlaka iner." Bir başka zaman Hz. Câbir (ra) anlatıyor. Rasûlullah (sas) buyurdular ki: "Kapların ağızlarını örtün, dağarcıkların ağzını bağlayın."

Devrin en önemli sünnetleri, 'içtimaî sünnetler'

Prof. Dr. Muhit Mert (Fatih Üniversitesi Öğretim Üyesi): Peygamber Efendimiz'in şahsıyla ilgili bugüne kadar öğrendiğimiz sünnetlerin hepsi çok değerli. Ancak benim bunların ötesinde önemli gördüğüm 'sosyal içtimai' sünnetlerdir. Olmazsa olmaz değerde, Müslümanlar üzerinde farz ve vacip derecesinde önemli olan sünnetlerdir bunlar. Mesela bu sene Diyanet'in üzerinde durduğu 'kardeşlik hukuku' bunlardan biri. Peygamber Efendimiz, "Birbirinize kızmayın, darılmayın, merhametli davranın, birbirinizin gıybetini yapmayın, kardeş olun ey Allah'ın kulları!" diyor. Kardeşçe davranmak bir içtimaî sünnettir. Bir başka içtimaî sünnet de eğitim ve öğretime katkı sağlamaktır. Peygamberimiz'in en önemli vasıflarından birisi, 'muallim peygamber' oluşu. Zira sohbetlerinde bir şeyler öğretmekle kalmayıp Mescidî Nebevi'yi mektep haline dönüştürmüş. Bir yazı öğretmeni, bir okuma öğretmeni bir de hikmet öğretmeni atamış bu mektebe. Eğer Müslümanlar bugün bir sünneti ihya etmek istiyorlarsa, eğitim öğretime yatırım yapmalılar diyorum. Aklıma gelen diğer içtimai sünnetler ise ticarî hayata katılmak, üretici olmak, sosyal münasebetlerde iyi olmaya çalışmak, toplumun diğer insanlarına faydalı olmaya çalışmak vs...

Toplum içerisinde yaşarken adab-ı muaşeret kurallarına uymaya önem vermeliyiz. Efendimiz (sas), bir kapıyı üç kereden fazla çalmaz, buyur edilirse içeri girer, açılmazsa geri dönermiş. İçtimai sünnetleri devrin ihtiyaçlarına göre dönüştürmek ve öyle algılamak gerekir. Nasıl kapı üçten fazla çalınmamalıysa, telefon da üç kere çaldırıldığı halde açılmıyorsa ısrar edilmemeli. Bir başkasının hakkına, hukukuna saygı duyulmalı ve rahatsız edilmemeli. Buna dikkat etmek de bir içtimaî sünneti ihya etmektir.

Efendimiz'in pek az terk ettiği (müekked) sünnetler

İki kişi de olsa, farz namazı cemaatle kılmak

Namazları sarık veya takkeyle kılmak

Abdestte, eli ve ayakları üç defa yıkamak

Abdest alırken başı mesh etmek

Misvak kullanmak

Kuşluk, evvabin, teheccüd, tehıyyet-ül-mescid, sübha namazı kılmak

İstişare ve istihare yapmak

Aksırınca 'Elhamdülillah' demek

Ödünç verirken iki şahit bulundurmak veya senet yazmak (Buna vacip diyen âlimler de olmuştur)

Sünnete uygun selam vermek

Cuma günü gusletmek

Duada elleri sünnete uygun açmak

Faydalı işe başlarken 'Besmele' çekmek

Yatağa abdestli girmek

Ölüm veya kötü bir haber duyunca 'İnna lillah ve innâ ileyhi râci'ûn' demek.

zaman
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın