> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Gül damlası
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Gül damlası  (Okunma Sayısı 665 defa)
05 Kasım 2010, 16:06:14
ღAşkullahღ
Muhabbetullah
Admin
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bay
Mesaj Sayısı: 25.839


Site
« : 05 Kasım 2010, 16:06:14 »



Gül Damlası


-gül'ümüze-
“Ruhum sana âşık sana hayrandır Efendim
Bir ben değil âlem sana kurbandır Efendim”

Ruhlar arasında en kâmil, istîdâdı en geniş ruh Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz'in rûh-u şerîfleri. Bunu herkes biliyor da o ruha hayran olmak, her sıradan ruhun vasfı olamıyor. O'nun ruhuna yakın bir ruh anlıyor, O'nun güzelliğini; o kemâlâtı, ancak kemâlât mertebelerinde yol almış olanlar tahmin edebiliyor. Âfâkta, “Ne kadar iyi anlatırsan anlat, senin anlattığın karşındakinin anladığı kadardır.” diye özetlenen istîdat ve birikim hakîkati; enfüste “Ne kadar iyi bakarsan bak, ancak bildiğin kadar görebilirsin.” sözüyle, evet, daha bir ye's yükleniyor, insanın elini ayağını bağlıyor, ama bir yönüyle de kışkırtıcı oluyor; insanı meraka düşürüyor, etrafını yoklamaya, iyi okumalar yapmaya sürüklüyor. Âşık, önce kendi kurbanlığını farkediyor, sonra âlemin kurbanlığına açılıyor gözü. Âşık olmak hayranlıkla kolkola yürüyor âlem-i dilde; aşk, perdeleri kaldırıyor yavaşça, tahavvül ediyor aradaki nesneler; şâhit oldukça hayran oluyor âşık, öylesine güzelleşiyor Dildâr. Kim ki, kusur görüyor, hâşâ; kim ki, güzelliğe vakıf olamıyor, o, mecaz kaydında kıvransın dursun! Âlemle kendi arasındaki bağı gören, zaten kurban! Bu hayranlıkta şaşkınlık yok, beğeni var; bu aşkta çılgınlık yok, akl-ı küll ile mezcoluş var; bu kurban oluşta yokluk ve siliniş yok, denge ve istikamet var. Mecaz ile hakîkat arasındaki o müthiş, o baş döndürücü fark var burda!..

Allâhümme salli alâ rûhi seyyidinâ Muhammedin fi'l-ervâh

Allâhümme salli alâ cesedi seyyidinâ Muhammedin fi'l-ecsâd

Allâhümme ebliğ rûha seyyidinâ Muhammedin minnâ tahıyyeten ve selâmâ

(Allâh'ım, ruhlar arasında Hazret-i Muhammed'in ruhuna salât eyle;

Allâh'ım, bedenler arasında Hazret-i Muhammed'in bedenine salât eyle;

Allâh'ım, Hazret-i Muhammed'in ruhuna bizden tahıyye ve selam ulaştır.)

“Ecrâm u felek levh u kalem mest-i nigâhın

Dîdârına müştâk ulu Yezdân'dır Efendim”


“Ecrâm u felek”, “ecrâm-ı felek” olsaydı nefis bir manzara ortaya çıkacaktı: Evrendeki yıldızlar, gezegenler, güneşler, galaksiler, samanyolu ve diğer gök cisimleri senin bakışının sarhoşları. Bakmışsın… Göğe bakmayı severmiş Allâh'ın Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-.

“Ecrâm ve felek” olsa da güzel, cansız varlıklar ve bütün hey'etiyle gökyüzü… Belki budur kastedilen. Belki de Miraç hâdisesine telmih vardır. Mîrâç'taki o derin ve heyecanlı bakış, o ALLAH'ı görmüş bakış dolayısıyla sarhoşa dönmüştür felekler, göğün ve yerin cansız varlıkları… Levh ve kalem ALLAH'ın gizli âlemleri; belki Habîb-i Edîb'e mahrem oluşuna, belki yine Mîrâç'ta verilen gaybî haberlere telmih… Ecrâm ve felek, levh ve kalem senin bakışlarının mesti. O yakıcı, o güzel, o ulvî nazarlara muhâtap olunca olgunlaşıyor meyveler, çiçekler açıyor, sular coşuyor, ağaçlar dile geliyor, iyi oluyor sînedeki dâğlar, kalpteki yaralar… Eşya da bir hoş oluyor demek ki… (Bizim gelişi güzel konuşup “bi hoş oldum” deyiverdiğimiz zamanlar “ALLAH bî-hûş(deli) etmesin dostum” diyen sevgili dost, akıl ile hoşnutluk arasındaki ters orantı belli bir mertebededir umarım, umarım akl-ı külle yaklaştıkça, akleden hoş olur…)

“Gel Habîbim sana âşık olmuşum

Cümle halkı sana bende kılmışım”


Süleyman Çelebi, Rahman'la o ilk karşılaşmayı ne etkileyici anlatır. Yeniden okumak lâzım Vesîletü'n-Necât'ı, kurtuluş vesîlesi olsun niyetiyle mecazın ellerinden… “ALLAH'ın âşık oluşu bizim âşık oluşumuz gibi değildir.” diye düzeltiyor ezberimizi âlimler, O kendi şânınca sever, sevişi bizim sevgimize benzemez. Buradaki dîdâra müştâk oluş, yüzünü özleyiş de böyle; ALLAH'a yaraşır ve bizim idrakimizin ancak “rahmet” manasında anlayabildiği bir iştiyâk-ı dîdâr-ı Nebî -sallallahu aleyhi ve sellem-.

“Keşefe'd-dücâ bi cemâlihî

Sallû aleyhi ve âlihî” 1

(Sultanahmet camiindeki büyük levhada yazar bu beyit, talik ile. “Cemâli ile karanlıkları aydınlattı, ona ve âline salat edin!” Yakışıyor mavi çinilere bu aydınlık salât…)

“Mahşerde nebîler bile Senden meded ister

Rahmet diyen alemlere, Rahmândır Efendim”


Hazret-i Peygambere en yakışan övgü budur, övgüler arasında: Âlemlere rahmet... Rahman'ın perestiji... Âlemler... Biz kendi günahkâr çizgilerimize bakıp, rahmet rengini sadece negatif âlemlere münhasır kılarız. Nebîlere bile rahmeti “nasip” olan rahmet pınarıdır, “Benim Efendim!..”

ALLAHümme salli alâ men kâne izâ meşâ fi'l-berri'l-eqferi tealleqati'l-vuhuşu bi ezyâlih.

ALLAH'ım, boş sahralarda yürüdüğü zaman vahşi hayvanların eteğine yapıştığı zat'a salat eyle

Dolu sahralarda eteklerine yapışanlar nebîler... Mahşer karmaşasında, herkesin iplik iplik çözüldüğü demde renkleri bir araya getiren tayf kılıyor, Rahman onu… Prizma kılıyor. Varlık, onun hatırına neş'et etmiş ya, hesapta da onun ağırlığı var; onun şefkati, onda tecellî eden Rahman'ın şefkati ... “Bir yeşil sancaklı sultan geliyor.” diye başladı ilâhîsine eski bir kitaptan, eski bir derviş...

* * *

“Gülü an, kokusu gelsin” demiş atalar; Âdem, Nûh, İbrâhîm, Mûsâ ve Îsâ peygamberleri –aleyhimüsselâm- analım; gülistân-ı nübüvvetin müstesnâ çiçekleri onlar, kokuları gelsin karanfilce, hanımelince, sümbülce, adını bilmediğimiz çiçeklerce… Mahşer karmaşasında kendilerine gelenleri önlerine katıp huzûr-u Nebî'ye gelen Peygamberân-ı İzâm hazerâtına Şeyh Gâlip'le cevap:

“Destûr-ı şefâatle senindir yine meydân

Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin efendim

Hak'tan bize sultan-ı müeyyedsin efendim”

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve Âdeme ve Nûhin ve İbrâhîme ve Mûsâ ve Îsâ ve mâ beynehüm mine'n-nebiyyîne ve'l-mürselîn. Salavâtullâhi ve selâmuhû aleyhim ecmaîn.

(ALLAH'ım; Hazret-i Muhammed'e, Âdem, Nûh, İbrâhîm, Mûsâ, Îsâ ve onların arasındaki nebî ve rasûllere salât eyle. ALLAH'ın salât ve selâmı hepsinin üzerine olsun.)

“Kıtmîr'iniz ey Şâh-ı Rusül kovma kapından

Âsîlere lütfun yüce fermandır Efendim”

Ashâb-ı Kehf... Bir grup gencin dinlerini korumak için bir mağaraya sığınmaları ve uyutulmaları asırlarca... Zümer sûresinde diyor ya Cenâb-ı Hak, “ALLAH'ın arzı geniştir.” diye… O kadar geniş ki, boyut farkı kalkıyor da zamanlar aşılıyor hiç farkedilmeden... Öyle bir vüs'ate sahip olanın uğruna girilen mağaralarda korku yok, inbisat var… İnsan kuyuya düşer Yûsuf'la –aleyhisselam- yetişir Kur'ân, mağaraya saklanır Kehf ashâbı ile. Kelâmın kudreti ile Cenab-ı Hak imdad eder kullarına. Zaman ve mekânın daraldığı dünyaların sahiplerine, kıtmîrce kapılanılması salık verilen Sultan, vasıfsız, hatta kötü vasıflara sahip ümmeti için de rahmet sebebi. O'nu yaratana, onda zâhir olan tecellîye binlerce şükür!

“Tâ arşa çıkar her gece âşıkların âhı

Meth eyleyen ahlâkını Kur'ân'dır Efendim”

Methini Kur'ân'ın yaptığı zâta yakışan âşıkları vardır da, geceleri iç yangınlarından tutuştururlar arşın kandillerini. Ümmetinin üzerine titreyen Rasûl'ün evlatları, ümmetin sıkıntılarına devâ arar gecelerde, arşın sokaklarında, yıldızlarının altında. Değil mi ki Rahman: “Sıkıntıya düşmeniz O'na ağır gelir.” demiştir, sevdâlıları o ağırlığın altına yüreklerini koyarlar. Gece karanlığını andıran zifiri musibet zamanında, zifiri günah çağında, gaflet yorganının altında ter içindeyken sıkıntıya düşmüş ümmet.

Allâhümme ya Münzile'l-Kur'ân, fehhimnâ esrâra'l-Kur'ân, mâ dâme'l-kamerân, ve salli ve sellim alâ men enzelte aleyhi'l-Kur'âne ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn .

(Ey Kur'ân'ı indiren Allâh'ım, Kur'ân hakkı için, ay ve güneş döndükçe bize Kur'ân'ın sırlarını öğret ve kendisine Kur'ân'ı indirdiğin zâta, onun tüm âl ve ashâbına salât ve selâm eyle.) 2

“Aşkınla buhurdan gibi tütmekte bu kalbim

Sensiz bana cennet bile hicrândır Efendim”

Nûr ismine mazhar olmakta güneş ile ateş böceği arasındaki istidad farkı… Gül tecellîsine mazhar oluşta gül suyu ile bir bahçe arasındaki fark… Gül damlası derken neyi murad etmiştir “Yârim gül damlası” diyen? Küçük bir gül mü? Gülden bir parça mı? Güle benzer bir şey mi? Haydi biz atalara uyarak Gül deyince salavât getirelim.

“Gerçek âşık çevresine sevgilinin kokusunu yayan bir buhurdandır.” 3

Bu târife göre gül damlası olmak nasıl bir şey tasavvur edebiliyor musunuz? Hem gülün kokusunu yayacak kadar onda fânî, kendinden fâriğ; hem de gülün kokusunu yaymak fonsiyonuna sahip bir buhurdan olmakla ondan ayrı, kendine has… Hazret-i Ebû Bekir, Hazret-i Ömer, Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali'nin -radıyallâhu anhüm- sünnete ittibâ husûsundaki muvaffakiyetleri ve kendileri olmaktaki örneklikleri. Dördü de Gül'den bir damla; birisi beyaz, birisi kırmızı, biri pembe, biri sarı gül… Cenab-ı Hakk'ın onlarda tecellî eden kudreti… Öyle ya, Allâh güneşe Nûr ismiyle tecellî ederken kudretini gösteriyor, ateş böceğine tecellî ederken sanatını. Sahabenin bu muazzam zatlarında tecellî eden “gül” ismi kudret ile görünüyor. Karıncalarda sanat, mikro alem ve çokluk; filde kudret, makro alem ve azlık… Sahabe bu bakımdan kudret-i ilâhî nişânesi, bahçeleri süsleyen çiçeklerden bir gül olmak ise çokluğuna binâen sanat-ı ilâhîden münbit, müncelî… Bir yanda bütün çiçeklerin umûmî adı olan gül, bir yanda husûsiyetle bir çiçeğin adı, öte yanda Âlemlerin Rabbi'nin Habibi, son peygamber, Hazret-i Muhammed -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimizin (bir âidiyet oluşsun diye illâki kelime sonuna birinc...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 05 Kasım 2010, 16:06:53 Gönderen: Sidretül Münteha »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Gül damlası
« Posted on: 25 Nisan 2024, 08:30:24 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Gül damlası rüya tabiri,Gül damlası mekke canlı, Gül damlası kabe canlı yayın, Gül damlası Üç boyutlu kuran oku Gül damlası kuran ı kerim, Gül damlası peygamber kıssaları,Gül damlası ilitam ders soruları, Gül damlasıönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes