๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 25 Ekim 2010, 14:47:57



Konu Başlığı: Ey güllerin Efendisi
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 25 Ekim 2010, 14:47:57
EY GÜLLERİN EFENDİSİ


Ey güllerin Efendisi,
“Es-selâmü Aleyke Yâ Resulullah”
Çok uzaklardan sesleniyorum sana, her şeye uzak diyardan...Ve nasıl başlayacağımı bilmiyorum.
Bana “O’nu anlat” dediler. “Sevgiliyi anlat” ve ben, şimdi seni anlatacağım, seni yeterince bilemeden...Kalemi elime aldığımda; harfler sükut edecek ve yüreğim cümlelerime gülecek yalnızca...Bu satırlarda utanacak yazdıklarımdan. Ve en sonra lügat haykıracak “Yok bende, O’nu anlatacak; ne harf, ne kelime. Uğraşman nafile! O gitti çoktan, lâyık olduğu en güzel yere...”
Böyle diyecekler ama, ben yine de muhayyilemin yettiği kadar anlatacağım seni.
Ey güllerin efendisi, Efendim, Can Efendim: Sana olan hasretim öyle coştu ki, artık sığmaz oldu yaralı yüreğime.
Dillerim artık lâl, aşkını dile getirememekten...
Gözlerim âmâ artık yollarına bakmaktan...
Biliyorum, belki hakkım yoktur ama, özlüyorum.
Çünkü, ne gönlümüzü ısıtan tebessümün, ne de goncaları açtıran sözlerin var.
O kavurucu güneşin altında, ashabını serinleten varlığın, bu acımasız kavgada; sünnetini yaşayabilmek için yanan yüreğimizden, çok uzakta...
O zaman bedenler tehlikedeydi ve şimdi ise kalpler korkuda Ya Habiballâh.
Artık bedenlere çevrilmiyor mızraklar, hedefte benliklerimiz var. Her saniye seni bekliyoruz.
Düşlerimizde dahi göremediğimiz o ay yüzüne, her mevsim destanlar yazıyoruz.
Naatlar diziliyor aşkına...
Sana salavatlarla dolduruluyor hücreler.
O, gözlerini gören mutlu gözlerin saadetini, kıskanıyor gözlerim...
O mübarek ayağının değdiği bir toprak parçasında, yanıyor ayaklarım...
O güzellerin güzeli  isminin kirli sayfalarda edindiği yere, ağlıyor gönlüm...
Dualarında hiçbir vakit unutamadığın vefasız ümmetinin, o kurban olduğum kalbinde her şeyden değerli oluşu...
Adeta feryad ederek “ÜMMETİM!”  deyişin...
Cemalini görebilme arzusuyla yanıp tutuşan, Veysel Karânî’nin vuslatsız aşkı...
Nerdesin ey Resul?
Şimdi nerdesin? Bilirim, yine düşünüyorsundur ümmetini...
Cennetin en güzel yerinde, cemaline olan aşkının sonsuz vuslatını yaşıyor şimdi Veysel Karânî...
Ya biz ey can, ya biz!..
Böyle masum, böyle kırık kalbimizle öyle yalnızız ki ve öyle istiyor yüreğimizle seni.
Artık gelsen...
Karanlık dünyamıza bir güneş misali gibi doğsan...
Şu bîçare hâlimize çâre olsan, ey şebnem!
Geliver, n’olur!...
Yaşlı gözlerimiz seni bekler,
Yalnızlıktan bitap yüreğimiz seni özler.
Yorgun ellerimiz biata çoktan hazır.
Ölü ruhumuz bir muştu bekler dirilmek için.
Gel n’olur,
Her şey seninle güzel.
Her gül, seni anımsayınca gül.
Aşkların en güzeli yine senin aşkın.
Sende olan merhamet, şefkat kimde var ey Gül-i Ryhsar?
Yusuf’ta bile olmayan hüsnün, kime eş?
“Ya Rabb” deyişinde duyduğun heyecanı, hangi “abd” duymuş?
Hangi ceylan sevdalı değil gözlerine,
Hangi el hasretçisi değil ellerinin?
DÖN Efendim...
Göz nurum, sürûrum.
Dön artık şu kurak çöllerimize...
Serp aşkının tanelerini,
Sağanak bir yağmur misali, günahlarla bezenmiş kalbimize.
Canım, anam, babam, hepsi sana fedâ olsun ya Resulallâh...
Görüyorum ki;
Ne kadar cümle kursam, sahifeler tüketsem, üç harf kalıyor geriye, bir kelimeyle...
Hep o kelime haykırıyor Efendim:
“Gel, gel, gel” diye



ALINTI