๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 20 Ekim 2010, 17:59:18



Konu Başlığı: Ey gül
Gönderen: Sümeyye üzerinde 20 Ekim 2010, 17:59:18
EY GÜL


Gül vaktinde tutuşuyor içim
Ilık gölgesi semanın üzerimde…
Binbir umudu besliyor kalbim
Bir gül dalı açınca düşlerimde…

Okyanuslar dökülüyor omuzlarımdan
Uzaktan görsem bir gülü…
Bir damla düşüyor sevgi sağanağından
Bağrım gülizar sürgünü…
Ey gönlümün kuytularına ılık yağmurlarla yağan mevsim…
Ey yüreğimde binbir renkte binbir kokuyla kırılan özlem..
Sinesine soylu adayışları, sessiz ağıtları ve yalnız gölgeleri kuşanan zaman…
Ey,gönlümün soğuk dehlizlerine kor diye düşen aşkın hikayesi…
Ey. Issız zamanların hıçkırıklara yazdığı şiir….
Ey gül,
Bakışlarım sana dokunduğunda, ruhumda şuleler filiz veriyor. Yanaşınca yapraklarına, bağrım sonsuzluğu yakalıyor.
Ey gül,
Zaman nasıl da duruyor seninle hasbıhale başlayınca. Mevsim,iklim sona eriyor sanki gözlerim sana dalınca. Sonra bir gül dikeni batıyor içime. Kanıyor gölgemin derinlikleri, gözlerim doluyor. Dillere destan kokunu çekiyorum kalbime, dikenin kanattığı yeri sarıyor kokun…
Avucumdayken yüreğin, içimde mevsimler katışıyor birbirine, saatler boyun büküyor heyecanıma…
Gönlümdeki tebessümün sırma nakışlı adısın içimde ey gül… rüzgara tutunan , yağmur kanatlı perçemisin sevdalarımın….
Bir bilsen her sabah güneş nasıl da sabırsızlanır doğmaya seni görmek için… Sana varamayan bulut ,nasıl da gözyaşlarını döker üstümüze… Bilsen gece titrer de ,örter karanlığını üzerine,kıskanır seni ellerden…
Dokununca yapraklarına bilsen yüreğim, kaç tane ince kapıdan geçer, kaç ülkeyi birden gezer , kaç duaya birden amin der dudaklarım…
Kaç nazlı güfte bestelendi sıcaklığının gölgesinde , kaç nihavent şarkı ıslandı yanaklarında, kaç gönül yangını duruldu dallarında..Kaç hikaye senin adına yeniden yazıldı. Ey yüreğime ıslanan kirpiklerimle ektiğim nazenin düşün adı…Bilirim sana gelen yollar dikenli. Bilirim, her defasında ruhum kanar sana varamadan…
İçimdeki kaç volkan sana düştü uçsuz bucaksız denizdir diye, kaç gönül kırıklığım sana düştü tesellidir diye..
Kaç tane hasret kokan mektubun sevgi damlayan satırları, senden aldı ilhamını…kaç bülbül sevdanla yandı, kaç gecem uyudu yapraklarının arasında…kaç sehere kokunla uyandım ben …
Bir gül vaktine rastlıyor içimin ay vakitleri… Gönlümde beslenen yıldızlar,goncalarının sevgilisi şimdi…
Ey, sabah akşam yüreğiyle duaya açılan gönül neferi …Bilir misin açınca sen, hissedince anlattıklarını, düğümlenir boğazıma hıçkırıklar. Özlemek de, hep uzağında kalmak de, çaresizlik de, yalnızlık de…Hepsi bir yaranın izdüşümüdür kalbimde. Susar da dilim, yalnız bir damlada konuşur şimdi gözlerim…
Ey gül,
Avuçlarımdaki bir serçenin titreyişi gibi kalbime yazdım adını… Ey yalnızlığıma umut taşıyan cemre…Gönlüme bergüzarı oldun sevginin, muştusu oldun kalbimdeki baharın…
Gülleri solduran, dallarını büktüren hoyrat rüzgarları ile salınan hazan içimde derttir şimdi. Sararan her yaprak hicranını taşıyor kirpiklerime… Vuslat uzak zamanlarda,eylül sokaklarımda dolaşıyor.
Ne kalemlerin tutkusu bitecek sana dair yazmalardan, ne de bülbülün şiirleri sana okuduğu…Bu güneş bu gökte solana dek hep sana hasret kalacak kalplerin atışları ve her eylül üzecek dalında çiçeklerin kuruyor diye..
Kırılmasın diye kanatların, içimin eylülü gelmeyen serin topraklarına ekiyorum ismini ey gül…


Zuhal GEDİK