๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) => Konuyu başlatan: Sümeyye üzerinde 10 Kasım 2010, 13:42:57



Konu Başlığı: En güzel Aşk seni sevmektir
Gönderen: Sümeyye üzerinde 10 Kasım 2010, 13:42:57
En Güzel Aşk Seni Sevmektir

Gönül inkişafımın biricik mürşidi;
Selam olsun sana, güzide ashabına ve
müteşerrif ailene,
Efendim sabrımın her zerresinde hissettiğim hasretin dipsiz ıstırabını kelama dökmek üzere kapına geldim.
Ben bağrı sevdanın harıyla yanık,
ben hasretine sürgün vuslat bekçisiyim.
Ah efendim
görmeyi arzular gözlerim,
tüm kederleri unutturan mütebessim vechini,
çölde vaha görmeyi bekler gibi…
Duyduğum her Kuran tilavetinde sana indirileni senden dinleyememenin sitemi çınlar kulaklarımda. İklimine müştak ruhumun her katresi matem ağlıyor,
müjdecim sensizsem kimsesizim, sensizsem biçareyim.
Hasret; kefeye koysam dile kolay, canıma sorsam pare pare olmuş bu dertden, yüreğim ahu zar eder her ismin anılışında, fikrimi dondurur bu ukde yalnız sen, yalnız davan olur şu biçare maşukunun gönül ve fikir dareyninde.
Fani sevgilerin kucağında harabe olan gönül evlerimizi tekâmül edecek olan yegâne mimar sensin. Sen; sevginin menşei, kalbin kullanım kılavuzunu en sarih şekliyle tefsir eden gönül tabibimiz, sen; yaşlı, çirkin bir kadına teşbih ettiğin şu dünya hayatını yaşanmaya
değer kılacak kaideleri öğreten en fedakâr muallimsin, sen har bahçesi olan cahiliye devrini, gül devrine telakki ettiren en sabırlı devrimcisin. Sen kelimelerin anlatmaya kifayetsiz kaldığı sevdam, sen yokluğunda seni bulduğum hissiyat âlemimin zübdesi…
Sultanım, ben yüreği hicran ateşlerinde yanmış bir Leyla, ben ahir zamanda senin gönlü iman, duruşu vakar dolu gençlerine gıpta eden bir muhacirim. Annemin şefkat bahçesinde üzerine titrediği, babamın bahçıvanlığını yapıp koruyup gözettiği, rüzgâr estiğinde kırılan, soğuk vurduğunda boynu bükülen hassas bir süs çiçeğiydim. Şimdi ise yavuz kış günlerinde açmaya direnen mücadeleci bir kardelen olma eğitimindeyim. Çektiğim bütün ıstıraplarda teselli menşeim sensin. Mahşer meydanında fakru halim ile başımı kaldıramazken, senin “ işte benim ahir zaman gençlerimden muhacirim!”sözün ile neşvu neva bulmaktır ümidim.
Efendim; dalında letafetle nazlanan zehraya, semada sefa eyleyen güneşe, kimi zaman vecd ile dalgalanıp kimi zamanda hasret ile durulan bahre, yokluğunda yıkılmayıp metanetle dimdik duran dağlara, kâinatın hangi cüzüne dokundursam nazarımı o ışıl ışıl çehrelerinin altında ki buruk taraflarını temaşa ediyorum. Sanki sana olan hasretlerini, ümmete olan sitemlerini fısıldıyorlar. Senin her halini izlemek ile müteşerrif olan dolunay ile hasbihal etmek üzere büyük bir iştiyakla her ayın on dördünü gözlüyorum. Sultanım onunla senin çağından tablolar paylaşıp, hicranımı anlatıyorum. O senin parmağının işareti ile rütbe kazanan ne güzel hatıra.

Ruhum firakın ıstırabına dayanamadığı vakitlerde “Ümmetimin âlimleri peygamberlerin varisleridir” hadisi şerifin ile teskin oluyor. Gayesi sana benzemek olanların nazarında, asalet emsali duruşlarında, hikmete hamile dudaklarında buluyorum seni. Gönül dostlarının vuslat sofrasından gıdalanmak suretiyle sıhhate kavuşuyor hasret narıyla köze dönen sevdalı yüreğim.
Nübüvvetin incisi senin huzurundan nasıl ayrılmam gerekiyor bilmiyorum. Sen ki noksansız bir vahye muhatap olansın, sen ki en erişilmez makama; sidreyi müntehaya yükseltilip kelamın malikiyle vuslatı yaşayansın. Lakin şunu da biliyorum ki sen hoşgörünün menbağı siretinle aczi kelamımı, hüsnüniyet ile karşılarsın. Gönül şehrimin padişahı teşekkür ederim ümmetin için yaptığın tüm fedakârlıklara… Ve hicap içerisinde özür dilerim; tüm bu lütuflara layık olamayan bir ümmet oluşumuza…


alıntı