> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Emsâlsiz örnek şahsiyetten yüce ahlâk ölçüleri 1
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Emsâlsiz örnek şahsiyetten yüce ahlâk ölçüleri 1  (Okunma Sayısı 519 defa)
01 Kasım 2010, 17:58:44
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 01 Kasım 2010, 17:58:44 »



Emsâlsiz Örnek Şahsiyetten Yüce Ahlâk Ölçüleri -1-


Bir mü’minin, rûhânî vasıflarını tekâmül ettirerek kâmil bir hâle gelebilmesi, ancak Fahr-i Kâinât -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in kalbî hayâtından ve yüce ahlâkından nasiplenebilmesiyle mümkündür. Bu hâl, Fahr-i Kâinât Efendimiz’e duyulan muhabbet ve O’nun rûhâniyetine bürünebilme nisbetinde gerçekleşir.

Zîrâ bütün insanlık âlemi, gönüllere şifâ ve ferahlık bahşeden ilâhî terennümleri, Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mübârek lisânından işitmiştir. Beşeriyet, Rahmân’ın uçsuz-bucaksız af ve kerem ummânına, O “Varlık Nûru”nun muhabbeti hürmetine mazhar olmuştur. Yine bütün günahlarına rağmen insanlık, Rabbimizin; “Ey benim kullarım!” şeklindeki müşfikâne hitâbına da, yine O Âlemlerin Efendisi’nin yüzü suyu hürmetine nâil olmuştur.

Bütün bu ihsan, ikram ve iltifatlar karşısında biz Ümmet-i Muhammed’e düşen vazîfe, Rasûlullâh

-sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in emir, nehiy ve tavsiyelerine cân u gönülden tâbî olarak hayâtımızı O’nun Sünnet-i Seniyye’sinin rûhâniyeti içinde yaşayabilmektir.

Rabbimiz, en yüce makâm olan “Makâm-ı Mahmûd”u, Efendimiz’e lutfetmiş, O’na lâyık olduğu makâmın yüceliğini ifâde eden tavsiyelerde bulunmuştur. O da ümmetine “çok şefkatli ve merhametli” olduğu için, kendisine lutfedilen bu tavsiyelere ümmetinin de icâbet etmesini arzulamıştır. O tavsiyelerden bir kısmı şöyledir:1

a. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- buyurur:

Rabbim bana gizli ve açık her durumda havf hâlinde bulunup kendisinden korkmamı emir buyurdu, (sizlere de tavsiye ederim.)

Rabbimizin her emri gibi bu emrine de büyük bir titizlikle tâbî olan Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“Allâh’a yemin ederim ki, ben sizin, Allâh’tan en çok korkanınız ve O’na en çok huşû ve tâzîm hâlinde bulunanızım.” (Buhârî, Nikâh, 1) buyurmuş, herhangi bir meclisten kalkacağı zaman da dâimâ:

“Allâh’ım! Bize, günahlarla aramıza mâni olacak kadar korkundan hisse nasîb et!...” diye niyazda bulunmuştur. (Tirmizî, Deavât, 79)

Çünkü Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm-, insanlar içinde Allâh Teâlâ’yı en yakından tanımanın zirve tecellîlerine nâil olan zât-ı mübârek idi. Birgün ashâbına:

“Siz benim bildiklerimi bileydiniz, az güler çok ağlardınız.” buyurmuştu da sahâbe-i kirâm, yüzlerini kapatarak hıçkıra hıçkıra ağlamışlardı. (Buhârî, Tefsîr, 5/12)

Cenâb-ı Hak, gizli ve açık her hâlükârda kendisinden korkan kulları için cennetini va’detmektedir. Âyet-i kerîmelerde şöyle buyrulur:

“Her kim Rabbinin huzûrunda durup hesap vermekten korkar ve nefsini kötü arzulardan uzaklaştırırsa, şüphesiz onun varacağı yer, cennettir.” (en-Nâziât, 40-41)

“İşte size va’dedilen cennet! Ki o, Allâh’a yönelen, emirlerine riâyet eden, göremediği hâlde Rahmân’dan korkan ve «kalb-i münîb» (Allâh’a yönelmiş bir kalb) ile gelen kimselere mahsustur.” (Kâf, 32-33)

“Onların yanları (gece namazına kalkmak için, tatlı) yataklarından uzaklaşır, korku ve ümîd içinde Rablerine duâ ederler ve kendilerine verdiğimiz rızıklardan hayra sarf ederler.” (es-Secde, 16)

Bu sebeple peygamberler ve Hak dostlarının, Allâh korkusu ve O’nun sonsuz rahmetine ümîd duyguları içinde ihyâ ettikleri gece hayatları, gündüzlerinden daha berrak ve aydınlıktır. Zîrâ onların geceleri, gözyaşlarıyla feyizlenmiş secdelerin rûhâniyet ve huzûruyla doludur.

***

b. Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- buyurur:


Rabbim bana öfke ve rızâ hâlinde adâletle hükmetmemi emir buyurdu, (sizlere de tavsiye ederim.)

Öfke hâli, insanın îtidâl ve istikâmetini muhâfaza etmekte zorlandığı, muvâzeneyi kaybedip adâletten kolayca sapabildiği anlardır. Böyle durumlarda daha büyük bir sabırla dâimâ Allâh’ı ve âhireti hatırlayıp sükûnetle hareket ederek haksızlığa meyletmemek îcâb eder.

Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:

“…Nefsinizin arzusuna uyarak adâletten uzaklaşmayın...” (en-Nisâ, 135)

“…Dâimâ âdil davranın. Muhakkak ki Allâh, âdil davrananları sever.” (el-Hucurât, 9)

Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, muhtelif mevzûlara temâs ettiği bir hadîs-i şerîflerinde de şöyle buyurmuşlardır:

“Üç kurtarıcı husus vardır:

1. Öfkeliyken de rızâ hâlindeyken de âdil davranmak,

2. Fakirlik ve zenginlik hâlinde de iktisâda riâyet,

3. Gizlide de açıkta da Allâh’tan korkmak…” (Heysemî, I, 90)

Bir hırsızlık hâdisesinde, cezânın tatbik edilmemesi için ricâda bulunmak üzere gelen kişiye Fahr-i Kâinât Efendimiz, en sevgili kızını misâl vererek:

“Allâh’a yemin ederim ki, Muhammed’in kızı Fâtıma hırsızlık yapsaydı, elbette onun da elini keserdim.” buyurmuştur. (Buhârî, Enbiyâ, 54; Müslim, Hudûd, 8, 9)

Zîrâ fert ve toplumların saâdeti için adâlet zarûrîdir. Hazret-i Ömer -radıyallâhu anh- bu hakîkate şu veciz sözüyle işâret eder:



“Adâlet, mülkün (devletin, bağımsızlık ve iktidârın) temelidir.”

İslâm târihinde beşinci büyük halîfe sayılan Ömer bin Abdülazîz’in, doksan iki yıllık Emevî saltanatı içindeki iki buçuk senelik hilâfeti sırasında, hudutların İspanya’yı dahî kuşatacak kadar genişleyip ahâlînin emniyet ve sükûn içinde yaşaması, ülkesindeki hak ve adâlet tevzîinin bir netîcesidir. Zîrâ zulüm ile âbâd olunamayacağı gibi, adâlet olmadan da devletler ayakta duramaz. Yine târihimizde bir hristiyan mîmarla mahkemeye çıkan Fâtih Sultan Mehmed’in, bizzat kendisinin kadı tâyin ettiği yakın dostu Hızır Bey tarafından haksız bulunarak aleyhine hüküm verilmesi, Osmanlı Devleti’nin asırlarca devâmını temin eden adâlet esâsının bir tezâhürüdür.

c. Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- buyurur:

Rabbim bana fakirlikte ve zenginlikte iktisatlı davranmamı emretti, (sizlere de tavsiye ederim.)

İnsan, ilâhî taksîm îcâbı zengin de olsa, fakir de olsa iktisatlı davranmalı, hiçbir hususta ve hiçbir zaman isrâfa düşmemelidir. Nitekim Peygamber Efendimiz, fakirlik gelmeden önce zenginliğin kıymetini bilmeyi tavsiye etmiştir.2

Cenâb-ı Hak, îtidâli ve iktisatlı olmayı şöyle emir buyurur:

“…Gereksiz yere saçıp savurma. Zîrâ böylesine saçıp savuranlar, şeytanların dostlarıdır. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.” (el-İsrâ, 26-27)

“Elini boynuna bağlayıp cimri kesilme, büsbütün de (elini) açıp isrâf etme, sonra pişman olur, (kaybettiklerinin) hasretini çeker durursun.” (el-İsrâ, 29)

Yine Efendimiz -aleyhissalâtü vesselâm- şöyle buyurmuştur:

“İktisatlı davranıp israftan uzak duranlar, kimseye muhtaç olmazlar.” (İbn-i Hanbel, I, 447)

“İstihâre yapan hüsrâna uğramaz, istişâre eden pişmân olmaz, iktisatlı olan fakir düşmez.” (Heysemî, Mecmau’z-Zevâid, II, 280)

Bu itibarla mü’min, mülkün gerçek sâhibinin Allâh olduğunun idrâki içinde bulunmalı, kendisini mülkün emânetçisi olarak telâkkî etmeli ve malını kifâyet miktarı kullanıp fazlasını Allâh yolunda sarf etmelidir. Allâh Teâlâ:

“...(Rasûlüm!) Sana (hayr u hasenât yolunda) neyi infâk edeceklerini sorarlar. De ki: İhtiyaç fazlasını (verin)!..” (el-Bakara, 219) buyurmaktadır.

Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, imkânların az olduğu zamanlarda bile gönül zenginliğini tavsiye ederek:

“Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun. Bunu da bulamayan, güzel ve hoş sözle korunsun.” (Buhârî, Edeb, 34) buyurmuştur.

Varlık ve zenginliğin hakîki saâdeti, Allâh yolunda infâk etmekle kazanılır. Allâh rızâsı istikâmetinde infak ve hizmetlerde bulunabilmek için helâl ve temizinden kazanmak ve maddî imkânları gönle koymadan sarf edebilmek îcâb eder. Nitekim Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:

“Sâlih bir kimsenin elinde bulunan helâl ve faydalı mal ne güzeldir.” (İbn-i Hanbel, IV, 202)

Zîrâ sâlih kişi, merhamet ve şefkat sahibidir. Merhamet de, sende var olanı ondan mahrûm olana ikrâm etmendir. Diğer bir ifâdeyle merhamet, başkalarının mahrûmiyetini telâfî için onların yardımına koşmaktır. Merhamet ve cömertlik, dünyâda vicdan huzûru, âhiret için de ebedî saâdet müjdesidir.

Toplumlarda “ağniyâ-i şâkirîn” yâni şükreden ve infâk eden zenginler de, “fukarâ-i sâbirîn” yâni sabreden yoksullar da nâdir bulunan insanlardır. Bu sebeple her iki grup mü’minler de Allâh katında makbul kullardır. Şükür ehli cömert zenginler ile sabırlı ve haysiyetli fakirler, insanlık şerefinde ve ilâhî rızâda beraberdirler. Ancak İslâm’da, kibirli ve hasis zenginler ile hakkında takdîr edilene sabredemeyip isyanda bulunan fakirler zemmedilmiştir. Bu yüzdendir ki Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“Yâ Rabbî! Fakirlik ve zenginliğin fitnesinden Sana sığınırım.” (Müslim, Zikir, 49) diye duâ etmiştir.

O hâlde kimde kanaat, tevekkül ve teslîmiyet gibi ulvî hasletler bulunur ise, gerçek zengin odur. Zenginliğin hakîkî saltanatı da, ancak infak saâdetiyle kâimdir.

Tebük Gazvesi için infak seferberliği başladığında, herhangi bir imkânı bulunmayan sahâbîler bile, mal ve candan fedâkârlık yapabilme heyecânıyla dolmuşlardı. Bunlardan biri olan Ebû Akîl -radıyallâhu anh-, bütün bir gece çalışarak iki ölçek hurma kazanmıştı. Bir ölçeğini ev halkına, bir ölçeğini de Tebük Seferi’ne iştirâk eden askerlere infâk etti.

Bunun üzerine Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Allâh senin getirip verdiğini de alıkoyduğunu da bereketlendirsin!” buyurdu ve getirilen hurmayı, toplanan yardımlar içine döktürdü. (Taberî, Tefsîr, X, 251)

Bir gün Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-:

“–Bir dirhem, yüz bin dirhemi geçmiştir.” buyurmuşlardı.

...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Emsâlsiz örnek şahsiyetten yüce ahlâk ölçüleri 1
« Posted on: 28 Mart 2024, 20:33:01 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Emsâlsiz örnek şahsiyetten yüce ahlâk ölçüleri 1 rüya tabiri,Emsâlsiz örnek şahsiyetten yüce ahlâk ölçüleri 1 mekke canlı, Emsâlsiz örnek şahsiyetten yüce ahlâk ölçüleri 1 kabe canlı yayın, Emsâlsiz örnek şahsiyetten yüce ahlâk ölçüleri 1 Üç boyutlu kuran oku Emsâlsiz örnek şahsiyetten yüce ahlâk ölçüleri 1 kuran ı kerim, Emsâlsiz örnek şahsiyetten yüce ahlâk ölçüleri 1 peygamber kıssaları,Emsâlsiz örnek şahsiyetten yüce ahlâk ölçüleri 1 ilitam ders soruları, Emsâlsiz örnek şahsiyetten yüce ahlâk ölçüleri 1önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes