> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Efendimizin sünnetine göre ticaret esasları 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Efendimizin sünnetine göre ticaret esasları 2  (Okunma Sayısı 777 defa)
04 Ekim 2010, 18:04:50
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 04 Ekim 2010, 18:04:50 »



Peygamber Efendimiz'in Sünnetine Göre Ticaret Esasları 2

Resûlüllah (s.a.s.): “Dinar ve dirhemin kullarına lânet edilmiştir.” buyurarak (Tirmizî, Zühd, 4), servetlerindüşen zekâtı, sadakayı ödemeyenleri, para kazanma yolunda “Çalışmak da ibadettir.” gibi boş avunmalar ve aldatmacalarla namaz, oruç, zekât gibi vazifelerini ihmal edenleri, daha çok servet için haram–helâl tefrîk etmeyenleri uyarmıştır.
Resûlüllah’a göre, bu suretle, hırsla elde edilecek servetle zengin olunmaz, gerçek zenginlik kalp zenginliği, gönül zenginliğidir: “Zenginlik mal çokluğu ile değil, kalp zenginliği iledir.” (Müslim, 120; Tirmizî, Zühd, 40)
İhtikârdan Kaçınmak
Hz. Peygamber (s.a.s.): “Pazara (satmak üzere) mal sevk eden (kâr eder, helâlinden) rızka kavuşur. İhtikâr yapan (pahalansın da öyle satayım diye malını saklayan), lânete uğrar.” (İbn Mâce, Ticârât, 6; Dârimî, Büyû, 12) buyurarak, iktisadî hayata mühim bir düstur getirmiştir.. Bir başka hadiste, muhtekir, Allah’ın kitabını inkâr edene benzetilirken, ihtikar etmeyen de “Allah yolunda cihad eden”e benzetilir. (Câmi’u’s“Sağîr, 3/354)
Şu halde, ticarette piyasayı daima dolu tutmak esastır. Pahalandırarak daha çok kâr etmek için malı piyasaya sürmemek, saklamak, (yani ihtikâr) yasaktır.
İhtikâr meselesi teferruatlı ve münakaşalı ise de, selef âlimleri, “yiyecek maddesi gibi zaruri mallar”daki ihtikârın haramlığında ittifak ederler. Her devirde farklı mekânlarda, farklı şartlarda “zaruret” sınıfına başka maddelerin de girebileceği unutulmamalıdır.
Pazarlık
Alışverişte İslâm’ın meşru kıldığı bir usûl, pazarlıktır. Bunu kurbanlık alımlarında canlı olarak yaşarız. Bu, piyasanın kontrolü, fiyat hareketlerinin tâkibi bakımından gerekli bir davranıştır. “Fiyatlar yükseldi, narh koyun!” diye müracaat edenlere Aleyhissalâtü vesselâm’ın: “Narhı (resmi makamlar tarafından fiyat konulması) Allah koyar.” diye cevap vermiş olması istisnaî durumlar dışında İslâm, narh koymayı hoş karşılamaz. (Tirmizî, Büyû, 73; Ebû Dâvud, Büyû, 49; İbn Mâce, Ticârât, 27)
Kişi, kaliteyi, hoşuna gideni ve de ucuzunu aramalı, piyasadan böylece haberdar olmalı; sonra da, fiyatları az çok bilen birisi olarak pazarlık yapmalıdır. Herkes bunu yaparsa, üreticiler ve satıcılar da rekabet etme, müşteri kaybetmeme endişesiyle kendilerine dikkat ederler. Böylece daha güvenli bir ortam oluşur. Kaynaklarımız, Resûlüllah ve Ashaptan nicelerinin pazarlıklarıyla ilgili rivâyetlerle doludur (Buharî, Menâkıbu’l–Ensâr 45, Büyû 67, Buharî, Hiyel 14,15). Bediüzzaman, eve gelen fakire bir altın tasaddukta bulunan İbnu Ömer’in, çarşıda alış verişte, –bazılarınca Ruy–u zeminin Halife–i zişânının oğluna yakıştıramayacağı şekilde– kırk paralık bir şey için şiddetli münakaşa (pazarlık) etme hadisesini “iktisat için ve ticaretin medarı olan emniyet ve istikameti muhafaza için” diye yorumlar ve –hâdisenin müşahidinin, sorması üzerine– İbnu Ömer’in açıklamasını kaydeder: “Çarşıdaki vaziyet iktisattan ve kemâl–i akıldan ve alışverişin esas ve ruhu olan emniyetin, sadâkatın muhafazasından gelmiş bir halettir, hisset (cimrilik) değildir. Hanemdeki vaziyet, kalbin şefkatinden ve ruhun kemalinden gelmiş bir halettir. Ne o hıssettir ve ne bu israftır.” (Lem’alar On dokuzuncu Lem’a, Altıncı Nükte)
Pazarlığı Yapılmakta Olan Mala Müşteri Olmamak
Resûlüllah (s.a.s.), şöyle buyurmuştur: “Kişi, kardeşinin almakta olduğu mala alıcı çıkmasın; istemekte olduğu kıza da talip olmasın. Önceki izin vermişse o başka.” (Müslim, Nikah, 50; Ebû Dâvud, Büyû, 45; Tirmizî, Nikah, 38)
Bu edep, hem alıcı, hem satıcı ikisi için de geçerlidir. Bir müşteri ile satış muamelesi başlamış, ama satışı kesinleşmemiş bir mala daha uygun şartlar teklif ederek müşteri olmak yasak olduğu gibi, evlenmek üzere bir kıza talip olan birisi varken, bunu bile bile araya girmeyi Aleyhissalâtü vesselâm Efendimiz yasaklamıştır. Esefle söylemek gerekirse, bu yasakların sıkça ihlâl edildiğini görmekteyiz. Nitekim, bazı yörelerimizde akşamdan kesinleşen akdi, araya giren kişiler sebebiyle, sabaha iptal eden satıcılara sıkça rastlanır oldu. Daha kötüsü, kira akitlerini “Söz senettir.” gibi beylik laflarla yapmamayı gelenekleştiren yörelerimizde, daha fazla kira teklifi “yapanlar” ve bunu kabul eden “ev sahipleri” sebebiyle bir yıl içinde üç kere ev değiştiren memurların hikayelerine bizzat şahit oldum ve milletimizin musibetlerden bir türlü çıkamayışının derin sebeplerini gördüm.
Muhayyerlik Hakkı
Ticarette alıcı ve satıcının bilmesi gereken bir husus da muhayyerliktir. Alış veriş akdi, akdin yapılmasıyla kesinleşmez. Hadiste kesinleşme, alanla satanın anlaştıktan sonra meclisten ayrılmasına tâlik edilmiştir; öyleyse ayrılmadıkları müddetçe, taraflardan biri akdi bozabilir: “Alım–satım yapan iki taraf, beraber oldukları müddetçe, (akdi bozup–bozmamada) muhayyerdirler. Eğer alım–satım sırasında malın evsafı doğru olarak beyan edilirse, bu alışveriş her ikisi hakkında da hayırlı olur. Şayet (malın bazı ayıpları) gizlenir ve yalan söylenirse, bu alım–satımlarındaki hayır yok edilir.” (Buharî, Büyû, 45; Müslim, Büyû, 47; Tirmizî, Büyû, 26) Elbette yolculuk hâlinde, gemide, uçakta yapılan akitler, süresi belirtilen akitler gibi farklı durumlar vardır. Ancak burada teferruata girmeyeceğiz. İstisnaî, hususî şartlar bir tarafa, alana da satana da, dinin tanıdığı “akitten dönme hakkı” ile ilgili şartlar bilinmelidir ve bunlara uyulmalıdır.
Alışverişlerin Yazılması
Âlimlerimiz, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) ciddî alışverişleri yazıp, üzerinde anlaşılan şartları kaydettiğini gösteren rivâyetlerden (Tirmizî, Büyû, 8) hareketle, bunun uyulması gereken bir edep olduğunu belirtirler. Borçlanmalarda, az da olsa çok da olsa yazma, zaten Kur’ân emridir. (Bakara, 2/282)

4. EŞYA İLE İLGİLİ DÜSTURLAR


Alışverişi ilgilendiren birçok hüküm, ticarete konu olan şeylerle ilgilidir. İslâm’da her mal “mukavvim” (kıymet biçilmeye, satışa konu olmaya elverişli) değildir. Sözgelimi, insanla ilgili kalp, böbrek vb. organlar; saç, kan, kemik gibi her hangi bir uzuv satışa konu olamaz. Bu, insanın hürmetinden, yani muhterem bir varlık oluşundan ileri gelen bir hükümdür. İnsan dışında bazı şeyler daha vardır ki, onların yenilip içilmesi ve kullanımı haram edildiği için, ticarete de konu olamazlar. Bunları da sadece tüccarlar değil, her Müslüman’ın bilmesi gerekir.
Haram Mallar
Müslüman kişi bilecek ki, dinimizin haram kıldığı şeylerin ticareti de, yani alınması da satılması da haramdır: İçki ve domuz gibi. Hattâ Resûlüllah, içki ile ilgili olarak on tane haram veya haram işleyen kişi sayar: Şarap yapmak üzere üzümün suyunu sıkan ve sıktıran, kendisine sıkılan, şarabı taşıyan, kendisine taşınan, şarabı (bizzat veya vekaleten) satan, kendisi için satın alınan, şarap ikram eden (sâki), kendisine ikram olunan, şarabın bedelini yiyen.” (Tirmizî, Büyû, 59; İbn Mâce, Eşribe, 6)
Haram, sâdece malın aynı (bizzat kendisi) itibariyle haram olan maddî şeylerden ibaret değildir. Gayr–ı meşru, meselâ rüşvet, gasp, hırsızlık gibi yollardan kazanılan mallar da haramdır. Bu yollarla elde edilen malların satışı da haramdır. Nitekim şu hadis–i şerif, bu konuda uyarıcıdır: “Kim çalıntı bir malın çalıntı olduğunu bildiği halde satın alırsa, bu kimse, bu fiilin ayıbına da günahına da aynen iştirak eder.” (Feyzu’l–Kadîr, 6/64).
Son iki hadis, harama götüren ve ona zemin hazırlayan dolaylı sebepler konusunda da ne kadar dikkat edilmesi gerektiğini gösterir. Ayrıca sonuncu hadis, haram ve helâl konusundaki duyarsızlığı, insanlığın sonu demek olan kıyametin sebeplerinden biri olarak gösterir: “İnsanlar öyle bir zamanda yaşayacaklar ki, o vakit kişi, bir mal aldığı zaman haram mı, helâl mi diye endişe duymayacak.” (Buhari, Büyû, 7; Nesâî, Büyû, 2)
Yazıyı daha fazla uzatmamak için haram malların hepsine temas edemiyor ve okuyucuyu ilgili eserlere havale ediyoruz.
Şüpheli Şeyler
Resûlüllah (s.a.s.), mü’minlere sadece haramdan kaçınmayı değil, şüpheli şeylerden de kaçınmayı emretmiştir. Şurası muhakkak ki, dâîmî bir gelişme içinde olan hayat şartları, haram mı helâl mi olduğu belli olmayan yeni şeylerle karşılaşmamızı kaçınılmaz kılar. Bu durumlarda, bir nevi yetkisiz içtihat sayılacak bir hükme gitmektense ihtiyatlı davranmak, Resûlüllah tarafından, esas kılınmıştır: “Haram şeyler bellidir, helal şeyler de bellidir. Bir de haram mı helâl mi olduğu belli olmayan şüpheli şeyler vardır. Bu durumlarda şüpheye düştüğün şeyden, şüpheyi kaldıran kesin bir bilgiye ulaşıncaya kadar uzak dur.” (Buharî, Büyû, 2–5; Tirmizî, Kıyamet, 60)
Kaydettiğimiz hadis, ticaretle ilgili bir şüpheye temas etmiyor ise de, buna ticarî meselelerin de dahil olduğuna, Buharî’nin bu hadisi, Buyû (alışveriş) bahsinde kaydetmesi yeterli bir delildir. Günümüzde ortaya çıkan çeşitli banka muameleleri, alışveriş şekilleri, pek çok suiistimallerin kaynağı olan sigorta sistemleri, kredi kartları ve bunların tanıdığı haklardan istifade vs. hangi şartlarda helâl, hangi şartlarda değil kuşku kaynağıdır. Böyle hususlarda, kanun cevaz veriyor diye bir kısım eylemlere girmek kişiyi yanlışlığa atabilir; dolayısıyla bu tür muamelelerde vicdanın sesi de dinlenmelidir. Kuşku duyulan hususlarda, güven veren kişi ve kuruluşlardan net cevap alınmadıkça ihtiyatta kalınmalıdır. Nitekim Resûlüllah, “Müftüler fetva verse de kalbine sor.” “Günah kalbin titremesidir.” buyurmuştur. (Dârimî, Büyû, 2; Müsnedu Ahmed, 4/228)

1)Bu bahsin teferruatı ve kaynakları için Hz. Peygamber’in Sünnetinde Terbiye adlı kitabımıza bakılabilir s. 466–72.
2) Hadisin sıhhat durumu münakaşa edilmiştir. Mübârekfûrî gerekli bilgiyi vermektedir. Tuhfe 4, 584...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Efendimizin sünnetine göre ticaret esasları 2
« Posted on: 24 Nisan 2024, 18:52:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Efendimizin sünnetine göre ticaret esasları 2 rüya tabiri,Efendimizin sünnetine göre ticaret esasları 2 mekke canlı, Efendimizin sünnetine göre ticaret esasları 2 kabe canlı yayın, Efendimizin sünnetine göre ticaret esasları 2 Üç boyutlu kuran oku Efendimizin sünnetine göre ticaret esasları 2 kuran ı kerim, Efendimizin sünnetine göre ticaret esasları 2 peygamber kıssaları,Efendimizin sünnetine göre ticaret esasları 2 ilitam ders soruları, Efendimizin sünnetine göre ticaret esasları 2önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes