> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Efendimiz in hanımları ve evliliklerindeki hikmetler 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Efendimiz in hanımları ve evliliklerindeki hikmetler 2  (Okunma Sayısı 637 defa)
28 Eylül 2010, 16:53:33
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 28 Eylül 2010, 16:53:33 »



Peygamberimizin Hanımları ve Evliliklerindeki Hikmetler-2

Geçen sayıda belirtilen "Bazı müfessirler tefsirlerinde akıl-nakil itibarıyla sağlam olmayan, uydurma bir rivayet söylemişler, bazı kimseler de bu rivayetlere sarılarak ileri-geri birtakım uygunsuz sözler sarf etmişlerdir. Güya Resulullah (s.a.s) Zeyneb (r.h)'i Zeyd'e nikahladıktan bir zaman sonra onların evine gitmiş, tesadüfen gözü ona ilişmiş, birdenbire güzelliği gönlünde yer etmiş de "Gönülleri çeviren Allah'ı teşbih ederim." demiş. Zeynep de bunu işitmiş ve Zeyd'e söylemiş. Zeyd de bu durum karşısında Resulullah'a gelerek hanımını boşamayı istemiştir."26 akıl-mantık dışı ve aynı zamanda uydurma olan bu haber pek çok yönden çelişkili görünmektedir. Bunları özetle şöyle sıralayabiliriz:

1. Rivayet açısından bu haber geçersizdir. Çünkü muteber hiçbir hadis kitabında yer almamaktadır. Sadece bazı tefsir kitaplarında malumat nevinden söylenmiş ancak sağlam bir senet ve rivayet zincirine bağlanamamıştır.

2. Dirayet noktasında pek çok yönden çürüktür.


Bunlar:

a. Evvela Allah Resulü (s.a.s) Hz. Zeyneb'i (r.h) ilk defa görüyor değildi ki hemen görür görmez ona aşık olsun. Küçüklüğünden beri gözünün önünde büyümüş, onun her haline şahit olmuştur. Çünkü Zeynep (r.h), halasının kızıdır. Resulullah'ın o eve girmesinde hiçbir sakınca yoktur. Henüz tesettür emri de gelmediği için, onu gayet iyi tanımaktadır. Durum böyleyken, kalkıp "bir defa gördü de hemen ona aşık oldu!" şeklinde anlatmak mantıken tutarsızdır. Üstelik gerçeğe de uygun değildir.

b. Şayet Allah Resulü'nün ona karşı en küçük bir meyli olsaydı, muhtemelen evlilik teklif ederdi. Bir insan düşünün ki, kendisi evlenmek istediği bir hanımı, önce başkasına versin, sonra da tutup kendisi alsın. Bu akıllı bir kişinin kabul edebileceği bir durum değildir.

c. Zeyneb (r.h)'in ailesi kızlarını Resulullah'a vermek istiyorlardı. Nitekim ilk istemeye gittiğinde de,kendisine istiyor sanmış ve sevinmişlerdi. Çünkü öteden beri adeta Resulullah'ın gelip talep etmesini bekliyorlardı. Ancak Hz.Peygamber onu, oğulluğu Zeyd'e istemişti. Şimdi bütün aile böyle bir evliliği can u gönülden isterken, Resulullah'ın da onunla evlenmek gibi bir niyeti olsaydı evlenirdi.

d. Hz. Peygamberin Zeyneb'i boşatıp kendine alması da mümkün değildi. Zira o gün için hakim olan örfe göre Zeynep (r.h), Resulullah'm oğulluğundan boşanmış bir kadın sıfatıyla Peygambere düşmezdi. Hatta evlatlık edinme adeti iptal edildikten sonra dahi hüküm değişmemişti. Zira o sırada evlatlıklardan boşanmış olan kadınlarla evlenmeyi helal kılan hüküm henüz gelmemişti.

Bütün bunlardan açıkça anlaşılmaktadır ki, bu rivayetin aslı yoktur. Tamamen uydurma bir haberdir. Kendi içinde bir sürü tezat bulunmaktadır.

"Zeyd, o kadından ilişiğini kesince, Biz onu sana nikahladık ki, (bundan böyle) evlatlıkları, hanımlarıyla ilişkilerini kestikleri zaman, o kadınlarla evlenmek hususunda müminlere bir güçlük olmasın. "(Ahzab, 33/36).

Demek ki Allah Resulü'nün, Zeynep Validemizle (r.h) evlenmesi tamamen bir emir gereğidir. Allah (c.c) emretmiştir. Elçisi de bu emre boyun eğmiştir. Bu evlilik vesilesiyle, topluma yeni birtakım prensipler getirilmiş, öteden beri süregelen birtakım telakkiler kaldırılmış oluyordu. Ve böyle bir evliliğin pek çok hikmeti vardı. Bunları şu şekilde sıralamamız mümkündür:

1. Her şeyden önce böyle bir evlilikte, insanların iradeleri söz konusu değildi. Bu, doğrudan doğruya Kainatın Yaratıcısı tarafından emrediliyordu. Yani bir emr-i semaviyle, nikah akdedilmiş oluyordu.

Genel olarak bu bilgilerden de anlaşılmaktadır ki, bu evliliklerin amacı, -bir kısım kimselerin dediği gibi- şehveti tatmin değildir. Şehevi arzular, insanların gençliklerinde, doruk noktadadır. Hz. Peygamber'in işte bu gençlik yıllarına bir göz gezdirdiğimizde O'nun, herkes tarafından iffetli, namuslu, sağlam bir şahsiyet olarak tanındığına şahit oluruz. 25 yaşında Hz. Hatice ile evlenmiştir. Arabistan gibi sıcak bir iklimde erkekler, 13-14 yaşlarında baliğ olurlar. Hz. Peygamber 25 yaşına kadar nefsine hakim olmuş, sonra da kendisinden 15 yaş büyük olan, iki kocaya varmış bir kadınla evlenmiş, onunla 25 sene yaşamış ve bu müddet içerisinde başka bir kadınla evlenmemiştir. O'nun tek kadınla beraberliği 50 yaşma kadar sürmüştür ki, bu yaş, insanın güç ve kuvvetinin çökmeye başladığı, şehevi arzuların azaldığı bir yaştır.

Şehvet hayatı için, zevk ve eğlenceye düşkün olmak lazımdır. Halbuki Hz. Muhammed (s.a.s), bütün bir Arabistan'ın lideri ve reisi olup, her türlü yaşam lüksünü elde etme imkanlarına sahip olmasına rağmen, O'nun hayatı gayet sade ve fakircedir. Bütün malı, bir hasır, bir yatak ve bir de ibrikten ibarettir. O ve ailesi, hayatlarında arpa ekmeğini dahi doyuncaya kadar yeme noktasına ulaşamamışlardır.27 Vefatları esnasında bile, fakirliğinden dolayı zırhı, bir Yahudinin yanında rehin olarak kalmıştır.28

Allah Resulü, fetihler dolayısıyla gelen ganimetlere ve maddi refaha çok önem vermemiş, Mekke'de iken Kureyş'in yaptığı birtakım cazip tekliflere asla iltifat etmemiştir. Bir insanın bütün bir servetini, bulunduğu birtakım makam ve mevkileri bir kenara iterek, münzevi bir hayatı tercih edip öyle yaşaması mümkündür. Ancak, elinde hiçbir şey yokken, makam ve mevkiden mahrumken, şöhretin doruğuna ulaşıp, her şeyin kontrolü kendisine geçtikten sonra, bu iktidar ve zenginliğin nimetlerinden istifadeyi düşünmemek çok zordur, hatta mümkün de değildir. İşte Hz. Muhammed (s.a.s) yegane insandır ki, en çok sevilen ve en çok itaat edilen bir insan olduğu halde, en basit, en sade ve en kanaatkar bir hayatı tercih etmiş, bu istikamette yaşantısını sonuna kadar sürdürmüştür.

Buradan itibaren, Allah Resulü'nün çok kadınla evlenmesindeki hikmetlere bir göz atalım. Bunları birkaç kategoride incelememiz mümkündür.

2. Öteden beri cahiliye döneminde, esir olan insanlara, ikinci sınıf insan olarak, hor ve hakir nazarıyla bakılırdı. Bu kişiler her ne kadar daha sonradan hürriyete kavuşturulsa da, topluma yerleşen yanlış telakkiden dolayı, konulan bu sınıf farkı engelini aşamazlardı. Ancak eşitlikle gelen İslam'ın, böyle bir şeyi kabul etmesi beklenemezdi. Onun nazarında bir insanın üstünlük veya aşağılık ölçüsü köle veya hür olması değildi. Üstünlük ölçüsü, sadece ve sadece iyi kul olma noktasıdır: "Ey İnsanlar! Doğrusu Biz sizleri bir erkekle bir dişiden yarattık. Sizi milletler ve kabileler haline koyduk ki, birbirinizi kolayca tanıyasınız. Şüphesiz Allah katında en değerliniz, O'na karşı gelmekten en çok sakınanınızdır."'(Hucurat, 49/13) Allah Resulü de bu durumu başlangıçta şu sözleriyle vurgulamıştır: "Allah sizin suretlerinize ve mallarınıza bakmaz. Fakat kalplerinize ve amellerinize bakar."29 Diğer bir bayanında ise: "Ey İnsanlar! Rabbiniz bir, babanız birdir. Arabın yabancıya, yabancının Araba, kırmızının siyaha, siyahın kırmızıya herhangi bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takva iledir. "30 buyurmuştur.

Ancak onların ruhuna kadar işlemiş olan bu meseleyi bir iki sözle çıkarıp atmak mümkün değildi. Efendimiz esirleri hürriyete kavuşturmak, onları aşağılanma duygusundan kurtarmak, halkın kafasında esirin hor ve hakir görülme meselesini silmek istiyordu. İşte bu noktada Allah Resulü kendi yakın akrabasından başlamak üzere meseleye el attı. Halasının kızı Zeyneb'i, azadlısı Zeyd'le evlendirdi. Bununla o, esaretten kurtulan bir insanla, hür ve asil birinin eşit olduğunu, dolayısıyla evlenmelerinde hiçbir sakıncanın olmadığını göstermek istemişti. Nitekim gösterdi de.

3. O dönemde evlatlık olarak alınan kimseler, gerçek evlat olarak telakki ediliyor, aralarında kan bağı akrabalığı hükümleri cereyan ediyordu. Resulullah, Zeynep (r.h) ile evlenmek suretiyle, böyle bir şeyin olamayacağını, oğulluğun boşadığı hanımla evlenilebileceğini ortaya koyuyor ve yerleşmiş olan bu cahiliye geleneğini kökünden kaldırmış oluyordu.

4. Aynı zamanda bununla, evlilikte denkliğin önemi gösterilmiş oluyordu. Yani evlenen hanımla erkek arasında, birtakım eşitlik veya eşitliğe yakın özelliklerin olması ki -bunlar; güzellik, asalet, zenginlik, neseb yönü vs.- bunlar gözetilmeden yapılan bir evlilikten, güzel bir netice beklemek zordur. Zeynep Validemiz, her yönüyle Resulullah'a denk sayılırdı. Denklik yönüyle belki Zeyd ile aralarında farklılıklar vardı. İşte bununla gösterildi ki, evlenme hadiselerinde gözden ırak edilmemesi gerekli bir husus da, eşler arasındaki bu denkliktir.

5. Zeyneb (r.h)'in zedelenen itibarı iade edilmiş oluyordu. Cenab-ı Hak, Hz. Peygamberi Zeynep'le tekrar evlendirmek suretiyle azatlı bir köle, soylu bir aileden gelen Hz. Zeyneb'i onurlandırmış oluyordu.

6. Yine bu evlilikte, İslam'ın temayüz ettiği eşitlik örneklerinden en yücesini de görmüş oluyoruz. Bu da, soylu bir aile kızı olan Zeyneb'i, azatlı bir köleyle evlendirip, boşandıktan sonra da onunla bizzat kendisinin evlenmesidir. Yani dünkü kölelerinden birinin eşi olan, bir hanımla evlenme.

7. Resulullah'ın hanımları arasında bazıları vardır ki,bunlar ilim erbabı kimselerdir. Hz. aişe, Ümmü Seleme, Zeynep binti Cahş, Hafsa (r.h) gibi. Kadınlık alemine ait pek çok mesele daha çok bu hanımlar vasıtasıyla gelmiştir. İşte Zeynep Validemiz de bu yönüyle temayüz etmiş olanlardandır. Şayet Zeyd (r.h)'in evinde olsaydı, belki pek çok mesele bizlere intikal etmiş olmayacaktı. Ancak Resulullah'm (s.a.s) zevcesi olmasıyladır ki, bu istidatlı şahsiyet, kadınlara ait meselelerin öğretiminde önemli bir rol almıştır.

---------------------
Öteden beri cahiliye döneminde, esir olan insanlara, ikinci sınıf insan olarak, hor ve hakir nazarıyla bakılırdı. Bu kişiler her ne ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Efendimiz in hanımları ve evliliklerindeki hikmetler 2
« Posted on: 29 Mart 2024, 18:42:18 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Efendimiz in hanımları ve evliliklerindeki hikmetler 2 rüya tabiri,Efendimiz in hanımları ve evliliklerindeki hikmetler 2 mekke canlı, Efendimiz in hanımları ve evliliklerindeki hikmetler 2 kabe canlı yayın, Efendimiz in hanımları ve evliliklerindeki hikmetler 2 Üç boyutlu kuran oku Efendimiz in hanımları ve evliliklerindeki hikmetler 2 kuran ı kerim, Efendimiz in hanımları ve evliliklerindeki hikmetler 2 peygamber kıssaları,Efendimiz in hanımları ve evliliklerindeki hikmetler 2 ilitam ders soruları, Efendimiz in hanımları ve evliliklerindeki hikmetler 2 önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes