> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Peygamberimiz (S.A.V) > Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) > Örnek olması açısından Resulullah in sav. fiileri
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Örnek olması açısından Resulullah in sav. fiileri  (Okunma Sayısı 781 defa)
18 Eylül 2010, 13:55:33
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 18 Eylül 2010, 13:55:33 »



Örnek olması açısından RESULÜLLAH'IN (sav.) FİİLLERİ

GİRİŞ

Hayatının bütün yönleri tesbit edilmiş ve her yönüyle de beşere örnek olmuş yegane insan Hz. Muhammed'dir(s.a.v). O'nun bu örnek yönlerinin en önemli kaynağı, sünneti ve sünnetinin içinde yer alan mübarek fiilleridir. Bu sebeble sünnetten öncelikle söz edeceğiz. Sünnet, lügatte: Suret, yüz, yol, istikâmet ve tabiat mânâlarına gelir (1). Rasulullâh'ın (s.a.v) hayat yoluna da sünnet denmiştir (2). Bir ıstılâh olarak kelime usûl âlimleri, muhaddis ve fakihlere göre değişik mânâlarda kullanılmıştır. Bu itibarla sünnetin bu ilimlerle ilgili, kısa birer tarifini vererek, ifade ettiği mânâsını izah etmeğe çalışacağız.
Sünnet: Şeriatte, bazen Hz. Peygamber'den (s.a.v) nakledilen nafile ibadetlere, bazen de O'ndan sudûr eden ve mucize (3) olmayan Şer'î delillere denir. Usulcular, sünnetle bu Şer'î delil olan kısmını kastederler. Bu kısma Hz. Peygamber (s.a.v)'in söz, fiil ve takrirleri de girmektedir (4).
Istılahların geliştiği müteahhirin hadisçilerinin döneminde ise, sünnet ile hadis, birbiri yerine kullanılan müteradif kelimeler olarak "Hz. Peygamber'e (s.a.v) nisbet edilen söz, fiil, takrir ve sıfat" (5)'a denmiştir. Ancak hadisle daha ziyade, "Rasulullâh'ın (s.a.v) söz, ve hallerinin bilindiği ilim" (6), sünnetiyle de fiilleri kasdedilir (6a).
Fukâhâya göre sünnet; farz ve vacip olmayan dinî vazifelere denir (7).
Diğer taraftan sünnet, kaynağı itibariyle Peygamber'imize (s.a.v) verilen iki şeyden (Kur'ân ve Sünnet) biridir (8 ). Bu iki şeyden en mühimi olan Kur'ân, vahyedilmekle tilâvet olunmuş (metluv), bir araya getirilmiş ve nazmı mûciz olan bir kitaptır. Bu hususiyetleri taşımamakla beraber haberler halinde bize kadar gelene de sünnet denir (9). Kısaca Kur'ân, vahyin, hadis ise ilhamın mahsulüdür (10) denilebilir.
"Peygamber (s.a.v) size ne verdiyse onu alın, size neyi yasakladıysa ondan da kaçının..." (11) âyeti ve daha başka bir çok âyet (12) ve bu konudaki hadisler, sünnetin önemini izah eder ve ona uymanın gerekli olduğunu anlatır.
Dinî meselelerde hadisle istidlâl etmek, onu Kur'ân'dan sonra dinin ikinci kaynağı seviyesine çıkarmıştır (13). Zira "Kim Rasul'e (s.a.v) itaat ederse Allah'a (c.c) itaat etmiş olur" (14); "... Ey Rasulum sanada Kur'ân-ı indirdik ki, insanlara ne indirildiğini anlatasın" (14) âyetleri bu hakikati göstermektedir.
Sünnet, lüğatte: Bir şeyin, cebhesine, zahirine dendiği için şeriatın tümüne de sünnet denir. Sünnet bu açıdan Farz, Nedb, İbâhe, Kerâhet, Tahrim kısımlarına ayrılır. Zira Rasulullâh (s.a.v) bunların hepsini sünnet (takibettiği yol) edinmiştir (15).
Rasulullâh (s.a.v) insanlığa örnek olmak için gönderildiğinden (16) muhaddisler, O'nun siret, ahlâk, haber, söz ve fiillerini —hüküm ifâde etsin veya etmesin—nakletmişlerdir(17).
Bu itibarla Rasulullâh'ın (s.a.v) örnek alınan yönleri içinde fiillerinin önemi büyüktür.
Hz. Peygamber'in (s.a.v) fiillerinin örnekliğini anlatmak istediğimiz bu yazımızda kısa da olsa, öncelikle masumiyetinden bahsetmek yerinde olacaktır.

A—Masûmiyeti ve Fiilileri:


İsmet kelimesinden türeyen "Masûm" kelimesi lüğatte, şer' den uzaklaştırılmış (18), Allah tarafından korunmuş (19), menolunmuş (20) gibi mânâlara gelir.
Istılâhda ise çeşitli tariflerin yanında ilk devirlerde yapılan câmi bir tarifte: İsmet, "Allah'ın, Peygamberlerinin fıtratlarını tertemiz bir şekilde yaratması, cismî ve ruhî faziletlerle kendilerini techiz etmesi, yardımlarına mazhar kılıp ayaklarını hak yolda sabit kılması, gönüllerine huzur ve sükunu nasib edip, kalblerini koruması ve muvaffak kılmasına" (21) denir.
Tarifte zikredilen ilâhî himayenin tezahürü olan Hz. Peygamber'in masumiyetini kısaca zikredelim.

1-Günâhlardan Korunması:

İslâm ümmeti, Peygamber'lerinin (aleyhimu's—salâtu ve's -Selâm) günahtan masum (korunmuş) olması hususunda değişik görüşler serdetmişlerdir. Şurası muhakkak ki bütün Peygamberler (a.s.v) önder ve örnek idiler. Nitekim "Onların hidayetine uy" (22) âyeti kerimesi bu gerçeği beyan etmektedir.
Hz. Muhammet! (s.a.v), gerek nübüvvetten önce ve gerekse nübüvveti sırasında, Allah'ın himayesinde Örnek bir insan olarak yaşamıştır. Nübüvvetten önce de O'ndan küfrü gerektiren bir fiil görülmemiştir (23). Allah'ı ve sıfatlarını bilmemesi (cehl) ve onlarda şüphe etmesi de kendisinde vaki olmamış, bu gibi cehalet ve şüpheden de korunmuştur (24).
Çocukluğunda koyun güderken, koyunlarını bir arkadaşına bırakıp iki defa araplarca tertip edilen akşam düğün merasimlerine iştirak etmek istemesi, bir beşer olarak iradesinin her çeşit fiili yapacak bir durumda olduğunu gösterirse de, mezkür merasimlere giderken uyuyup kalması Allah'ın himayesini ortaya koymaktadır (25). Kalbinin yıkanması da beşerî kirlerden korunması içindir (25a).
Nübüvvetten önce de nübüvveti esnasında da O, fuhşiyât ve günâhı kebâirden korunmuştu (26). Bunların yanında O'nun küçük günahtan da korunmuş olduğu söylenmektedir (27). Zira Peygamberler (a.s.v) kasten mekruh olan bir şeyi işlemezler. Çünkü onların örnek alınacak fiilleri, uyulacak siretleri vardır. Cumhuru Fukâhâ, eş—Şafiî, Ebu Hanife de bunların arasındadır (28).
Beşer olduğunu ileri sürerek küçük günah işlemesini caiz görenler ile masum olduğunu düşünerek bunu kabul etmeyenlerin her ikisi de, söz ve fiilleriyle münker (haram) bir işi yapmayacağı hususunda icma etmişlerdir (29).
Bu arada kısa da olsa âyet ve hadislerde yer alan Hz. Peygamber (s.a.v)'in masumiyetine zıt görülen bazı kelimeleri zikredelim. Onlardan birisi ed—Duhâ sûresinin 7. âyetindeki (Dâllen) kelimesidir. Bu kelimenin mânâsı "hayrette kalmak"tır. Gerçekten de Hz. Peygamber (s.a.v) Hira mağarasında hayrette kalmış, Rabbisinden kendisine yöneleceği şeyi, nasıl ibadet edeceğini istemişti. Allâh da O'nu İslâm'a kavuşturmuştu (30). Mezkür kelimeye "seni Mekke ile Medine arasında şaşırmış buldu da Medine'ye ulaştırdı" gibi mânâlar da verilmiştir (31). Kelimeye hiç bir müfessir imandan sapmak mânâsı vermemiştir (32). Bu sebeble Hz. Peygamber'le (s.a.v) ilgili kelimelere mânâ verirken lüğat mânâlarının sadece zahiriyle iktifa etmeyip onları tefsir prensipleri içinde mânâlandırmak lâzımdır.

2- Masumiyeti Açısından Sehiv ve Nisyanı:
Hz. Peygamber'in (s.av) fiillerinde sehiv ve nisyân'ın olup olmayacağı hususunda iki görüş vardır: Birinci görüşe göre Hz. Peygamber'in gerek şeriatı tebliğ ve ahkâmını tatbik ederken ve gerekse ümmetin i bu yönde eğitirken yanılması muhaldir.
Hz. Peygamber (s.a.v) bu türlü sehiv'den (yanılmadan) masumdur. Bu konudaki fiillerine kasten veya sehven muhalefet etmesi caiz olmaz. Farzı muhal muhalefet etseydi bu durum ona şüphe ve kusur nisbet etmeyi gerektirirdi.
İkinci görüş de Ebu İshak İsferâyinî (ö. 418/1027), Fukahâ ve Kelamcıların çoğunluğunun görüşüdür. Buna göre tebliğle alâkalı fiillerde ve Şer'î ahkâmda, kasten olmayarak sehvetmesi caizdir. Nitekim namazlarında bazen yanıldığını gösteren başlıca üç hadisi şerif vardır (33).
Birinci hadisde, Hz. Peygamber (s.a.v) bir ikindi namazının dört rekatlık farzını iki rekat kılmış ve selâm vermişti (34). İbn Buhayna'nın rivâyetinde de öğle namazının iki rekatını kılıp teşehhüde oturmadan üçüncü rekâta kalkmıştı (35). İbn Mesûd'un rivâyetinde yine bir öğle namazının farzının dört rekatını kıldıktan sonra yanlışlıkla beşinci rekata kalkıp kılmışlardı. İşte bu türlü sehivleri bir kaç defa ibadetlerinde vuku bulmuştu.
Bu husustaki sehivlerinde Allah'ın hikmeti, sehivlerin telâfisi hususunda yine Hz. Peygamber (s.a.v)'in örnekliğini ortaya koymaktır. Sehvedecek insanlar böylece O'nun yoluna girebilme imkânını bulurlar. Bir hakikati yaparak (fiilen) tebliğ etmek, sözlü tebliğ etmekten daha açıktır ve ihtimalleri de ortadan kaldırır. Ancak burada şart olan şey, sehivde karar kılınmayıp şüphenin kalktığının bilinmesi ve hikmetinin ortaya çıkmasıdır (36).
Demek ki, Hz. Peygamber (s.a.v) beşerin maruz kalacağı unutmalar ve yapacağı yanlışlıkların telâfisi hususunda da ümmetine örnek olmaktadır.

B-FÎÎLLERİNİN ÇEŞİTLERİ VE ÖRNEK OLUŞU:
Fiil, hareket ve tesir mânâsına gelir. Ayrıca zaman içinde yapılan bir işin ifadesi olan kelimelere de fiil denir.
Hz. Peygamber (s.a.v)'in hareket ve tesir mânâsına gelen fiillerine "Fiili Sünnet" denir (37). O'nun bedeni ile işlediği her şey fiiline girer. Hatta eliyle yaptığı işaretleri, diliyle yaptığı zikirleri de fiili sayılır (38).
Hz. Peygamber (s.a.v) örnek bir insan olarak gönderildiği ve örnekliği de fiillerinde tezahür ettiği için fiillerinin hangisinin sadece kendisine mahsus olup örnek olmadığı ve hangisinin örnek olduğu misalleriyle izah edilecektir.

Hz. Peygamber (s.a.v)'in fiillerini beş ana başlık altında izah edebiliriz:

1—Yaratılışının Gereği ve ya Âdeti Olarak İşlediği Fiiller:
Bunlar her insanın yapabileceği ve yaratılışın gereği olarak yapılan fiillerdir. Kalbe gelen hatıralar ve bedenin tabiî olan hareketleri gibi. Bu tür hareketleri örnek almak gerekmez.
Diğer taraftan âdeti olarak yaptığı birçok fiilleri vardır. Hz. Peygamber (s.a.v) bu çeşit fiilleri ibadet gayesiyle yapmamıştır. Yemesi, içmesi, yemek çeşitlerinde tercih etmesi, konuşması, yürümesi sırasındaki fiilleri gibi. Yapılması mubah olan bu fiillerde Resulullâh (s.a.v)'e uyulursa sevap kazanılmış olur (39). Zira selef Ra-sulullâh'ın (s.a.v) sevdiği her şeyi sevmişti. Hatta mubah şeylerde ve nefsin arzuladığı de Rasulullâh'a (s.a.v) uymuşlardı (40). Bu sebeple Enes, Rasulullâh'ın (s.a.v) sevdiğini bildiği için kabağı severek yemekteydi. Hatta Hz. Hasan, Abdullah, Hz. Peygamber'in (s.a.v) hizmetçisi Selmâ'ya O'nun sevdiği yemekleri hazırlatıp yemişler ve yemekleri s...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Örnek olması açısından Resulullah in sav. fiileri
« Posted on: 26 Nisan 2024, 14:05:48 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Örnek olması açısından Resulullah in sav. fiileri rüya tabiri,Örnek olması açısından Resulullah in sav. fiileri mekke canlı, Örnek olması açısından Resulullah in sav. fiileri kabe canlı yayın, Örnek olması açısından Resulullah in sav. fiileri Üç boyutlu kuran oku Örnek olması açısından Resulullah in sav. fiileri kuran ı kerim, Örnek olması açısından Resulullah in sav. fiileri peygamber kıssaları,Örnek olması açısından Resulullah in sav. fiileri ilitam ders soruları, Örnek olması açısından Resulullah in sav. fiileriönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes