๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz ) => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ekim 2010, 13:57:10



Konu Başlığı: Bayram yetimi yetimler bayramı
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 07 Ekim 2010, 13:57:10
Bayram yetimi, yetimler bayramı




Bir bayram sabahıydı... Bayram namazını müteakip evlerine neşeyle dağılan insanların arasındaydı Efendimiz (sav)...
Kimi eliyle selam veriyor, kimi omzuna dokunup durduruyor, kimi elini öpüp sarılıyordu...
Yollara küçük ikramlar sermiş olan bazıları, "buyurun, buyurun" diyerek hurmaya, süte,
ekmeğe davet ediyordu mescitten çıkan bayram cemaatini...
Çocuklar, neşeyle çığlık atan küçük kırlangıçlar gibi bir o yana bir bu yana koşuşarak oyunlar
yapıyordu kendi aralarında...
Bayram, en çok onlar içindi ve en çok onlara geliyordu sanki...
Birbirlerinin ensesine dokunup koşuşmaya başlıyorlardı...
Ya da yerdeki bir hurma çekirdeğini en önce kim kapacak oyununu başlatıp yerlerde yuvarlanmaya...

Mescidin hemen dışında bırakmışlardı dal parçalarını. Namaz biter bitmez elleri değince, bir anda dal parçası kişneyen bir ata dönüşüyor, üzerine binmiş bu küçük süvarileri meydanlarda koşturmaya girişiyordu.
Haydi dehh... dehhh...
Çocuk süvariler, anında bir meydan açıyor, hemen birbirleriyle buluşup yeni bir oyun kuruyordu...
elen geçen bu şen şakrak çocuk topluluğuna ve yaramazlıklarına, sevinçle, gülerek bakıyor, bazı hamiyet
sahibi olanlarsa başlarından aşağı şekerler saçıyordu bayramın ilk saatlerinde...
Biri hariç... Gerçi o da içindeki çocuğu yine içindeki hayali atına bindirmiş, için için koşuşuyordu ama...
Anası da yoktu babası da...
Ayakları onu, kendi çağdaşlarının arasına, oyun meydanlarından birine sürüklemişti gayri ihtiyari ama...
Çemberin dışında, yere çöktü, dizlerine dayadığı elleri arasına aldı başını...
Arkadaşlarını seyrediyordu... Hurma çekirdeğini yakalamak için yerlerde yuvarlanan arkadaşlarıyla bazen o da heyecanlanıyor, içinden kendi yerine tuttuğu çocuğa "hadi, hadi yakala!" diye tezahüratlar yapıyor, ama hemen
ardından da kendi yoksunluğuna çarparak gözleri yaşarıyordu... O, bir hurma çekirdeğinin peşinden koşacak kadar kaygusuz olamazdı ki; o bir yetimdi...

Gelen bayram sabahı da olsa, o, bu bayrama bir türlü ellerini değdiremiyordu.
Derken kalabalığı yara yara evine doğru ilerleyen Sevgili Efendimiz (sav)in yolu da düştü bu çocuk oyunun civarına... Hemen yolunu oyun mahalline çevirerek, adeti üzere çocukların halini hatırını sormaya yöneldi Efendimiz (sav)...
Önce gözlerinde güller açtı, "cennet kokusudur" dediği çocukların sevinçli çığlığı her şeye bedeldi onun için...
Başıyla selam vererek, oyunu bozmayıp devam etmeleri manasında bir müddet onları
seyretti... Cebinden çıkarttığı şekerleri yükseğe fırlatarak "haydi yağma, yağma!" deyip, oyunu hızlandırdı...

Çocuklar naralar atarak iyice coştular... Tam bu anda... Vücuduyla dönerek, çemberin dışında yere çömelmiş diğerlerini seyreden mahzun çocuğu keşfetti Efendimiz (sav)...
Kalbinden vurulmuştu onu öyle mahzun haliyle görünce... "Evladım" dedi, "Sen niçin oynamıyorsun??...

Çocuk, üstü başı hırpani, bakımsız haline çeki düzen vermeye çalışarak hemen ayağa fırladı, elini öptü Efendimiz'in, "Efendim" dedi başını öne eğerek, "Ben yetimim..."

Bir anda bütün Medine yerden havalanarak, olanca ağırlığıyla Efendimiz (sav)'in omuzlarına bindi sanki...
Bayramın bir türlü gelmediği, gelemediği şu küçük kuzuya bakarak, gözleri yaşardı Kainatın Efendisi'nin (sav)...
Bütün salıncaklar durdu, bütün dal parçasından yapılma atlar kişnemelerini kestiler, bütün serçeleri şehrin nefeslerini tuttular, şekerler eridi, sular kırıldı, rüzgar zınk diye durdu...
Yer gök şahitti, yer gök kulak kesildi... "Ben de yetimim" dediğinde Efendimiz, içindeki suskun çocukluğu konuşuyordu
sanki...O anda iki yetimdiler... Oyun çemberinin dışındaydılar... Elini uzattı ağlayan gözlü küçüğe...
"Ben baban, Aişe annen, Hasan ve Hüseyn de kardeşlerin olsun mu??" dedi canın ta içinden...

Ağlayan gözlü çocuk başını bu eski yetime kaldırarak, "Olsun" dedi... Olsun deyince, bir anda rüzgar koşmaya, serçeler kaldıkları yerden ötmeye, şekerler zıplamaya, sular çırpınmaya, dal parçasından yapılma taylar kişnemeye başladı... Efendimiz (sav) çocuğu evine götürdü, onu baştan aşağı giydirdi, yüzünü, saçlarını yıkadı... Doğru bayram yerine fırlayan küçük yetim, hurma çekirdeği yakalama yarışmasına karıştı... "Ne oldu sana?"deyince arkadaşları, çocuk "Hiç.." dedi... "Resûlullah babam, Aişe annem, Hasan ve Hüseyn kardeşlerim oldu, bugün bana bayram geldi" dedi...

Bayram günleri kapımı çalan, sarıldığım her çocukta, sarılamadıklarım geldi aklıma...
Pakistan'da, Irak'ta, Afganistan'da, kendi sokağımızda kaç çocuk var kim bilir sarılmayı bekleyen...
Bayramı bekleyen... Oyuna alınmayı bekleyen...
En kalbi hislerle tüm kardeşlerimin bayramını tebrik ederim ,efendim...



ALINTI


Konu Başlığı: Ynt: Bayram yetimi yetimler bayramı
Gönderen: Ruhane üzerinde 03 Temmuz 2016, 12:30:31
Selamun aleykum ..Efendimizin şefkati ne yüce ne guzel ..Şefkati merhameti en güzel şekilde ogrenebilecegim Efendimize sonsuz salat ve selam olsun ..