> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > İtikat > Sizden Gelenler(İtiKat) > Lehül mülk ün gölgesinde
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Lehül mülk ün gölgesinde  (Okunma Sayısı 1167 defa)
05 Şubat 2012, 21:25:33
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 05 Şubat 2012, 21:25:33 »



Lehü’l-mülk’ün gölgesinde…    
   
Ahh diye bir ses duydum içimden. Korkuyordum. Hastalıklardan. Gözle göremediğim hastalığın meçhul sebeplerinden. Kendi hücrelerime geçmiyordu sözüm. Göremeyeceğim kadar küçük bir mikropçuğa nasıl da yenik düşüyordum. Bir virüs nasıl da titretiyordu içimi. Acz bütün vücudumu kaplamış ve ruhuma dahi sirayet etmişti.
 
Ahh… Bu da ne? İçimin çalkantısı yetmiyormuş gibi; hanem, evim, dünyamda sallandı. En küçük bir şey olan o mikroptan havf edip korkan kalbim, en büyük şey olan dünyamın sallanmasından nasıl da havf etmesin, korkmasın? Küçücük hücreme elim yetişemiyorken nasıl mani olurum koskoca dünyamın yerinden oynamasına, sallanmasına? Yok mu bir çaresi? Medet diyordum.
Gözle göremediğim küçücük bir şey de düşmanımdı, gözümle gördüğüm şu dünya da. Söyler misiniz nereye sığınacaktım? Neresiydi sığınağım?
Nihayet derecede sonsuz bir acziyet içinde kıvranıyordum. Hangi ilâç bu korkuyu korkutup kaçırabilir ki benden? Arıyordum…
Mülkü sahibine teslim etmek gelmiyordu içimden. Kendim kendime emanetmişim gibi değil de, kendim kendime malikmiş gibi bakıyorum. Emaneti Sahib-i Hakikisine bırakamıyordum bir türlü. Neden sonra anlıyordum tüm bu sıkıntılarımın kaynağını; “Kendimi kendime malik sanıyordum. Kendimi ona satamıyordum bir türlü.”
Halbuki yokluk denizinin içinden beni alıp hayat nimeti verene bütün varlığımla teslim olmak gerekmez miydi tâ en başından? Bundan 30 sene evvel varlığımdan dahi haberim yokken, şimdiki varlığımın sebebini kendim sanıyordum.
Arıyordum. Çare arıyordum. Korkularımı korkutup kaçıracak çareleri... Kitapları karıştırıyordum. Tesellileri...
Herkesin kendine göre bir tesellisi vardı. Herkesin kendi satırları, mısraları. Ama bana teselli vermiyordu çoğu satırlar... Bana bâkî teselliler gerekti. Şifa arıyordum. Fanilerden gelen teselli ne kadar baki olabilirdi ki? Şifası ne kadar kalıcı olabilirdi ki?
Karanlıkta karanlık kalbime bir nur arıyordum. Sonra Nurlar çıkıyordu karşıma. Bir Nurlu mektupta Lehü’l-mülk’ü tarif ediyordu Bediüzzaman Hazretleri. Şaşırıp kalıyordum. Daha önce hiçbir hocadan dinlememiş, hiçbir kitaptan okumamışım bu tahlili. “Lehü’l-mülk: Yani mülk umumen O’nundur” diyordu. “Sen, hem O’nun mülküsün, hem memlûküsün, hem mülkünde çalışıyorsun. Şu kelime, şöyle şifalı bir müjde veriyor ve diyor: Ey insan! Sen kendini, kendine mâlik sayma. Çünkü sen kendini idare edemezsin. O yük ağırdır; kendi başına muhafaza edemezsin, belâlardan sakınıp levazımatını yerine getiremezsin. Öyleyse, beyhude ıztıraba düşüp azap çekme. Mülk başkasınındır. O Mâlik hem Kadîr’dir, hem Rahîm’dir. Kudretine istinad et; rahmetini itham etme. Kederi bırak, keyfini çek. Zahmeti at, safâyı bul” diyordu…
Fesübhanallah… Ne kadar veciz ifadeler. Ne manidar cümleler. Ne büyük bir şifa ya Rabbim, dedim sonra. Sadece Kur’ânî bir kelimeden ne kadar da büyük bir tiryak çıkıyormuş meğer ruhuma. Sahi, sen-ben hepimiz O’nun mülkü değil miyiz? Ellerine bakar mısın bir kere, hatırlıyor musun hangi tezgâhtan satın aldığını, nereye yaptırdığını? Hatırlamıyorsun değil mi? Ben baktığımda şaşırıyorum. Bu ellerim nereden geldi de tam avucumun içine(!) konuldu diyorum… Hem de memlûkü değil miyiz bu kudretin? Varlığının inşasında ve hilkatinde hiçbir medhalimiz bulunmayan şu koskoca güneşi lamba gibi başımın üstüne koyan, şu küre-i arz olan dünyamdaki bir pirinç tanesini bana yedirmek için, bir çiçeğin kokusunu bana tattırmak için bir sene döndürüp koskoca mevsimleri bana getiren, gece ışıksız kalmayayım diye gece lambası gibi Ay’ı karşıma koyan bir Kadir-i Zülcelâl’e teslim olanın neyden korkusu kalabilir ki… O’nun kudretine istinad edip dayananın neyden korkusu olabilir ve kalabilir ki diyorum.
Sonra teselli Nurları ile sarıyor ruhumu. Sonra “Oku!” emrinin hikmetini anlıyorum. Okumanın başlı başına Nur olduğunu…
Şu koskoca dünyanın varlığı bir tesadüf oyuncağı mı ki onun zelzelesinden korkayım… Hem O’nun dizgini bir Kadir-i Zülcelâl’in elinde ve kabzasında her daim bulunmasaydı şu zamana kadar nasıl böyle sağlam kalabilirdi? Bir kuyruklu yıldız çarpabilirdi oysa… Demek ki koruyanım var… O’nu bulmam gerekmez mi? O’nu razı etmem gerekmez mi?
Koskoca dünyayı böyle terbiye eden bir kudretin bedenimdeki hastalıklı hücrelerin idaresini başkasına vermesi mümkün müydü? Karıncanın sesini işitsin de kalbimin bu acizliği içindeki “Ya Rab, el eman” sesine bigane kalır mıydı bu kudret. Haşa ve kella…
Sadece kendi ruhuma mı tesellisi bu satırlarım? Gayrı her şeye sürüyordum merhemi. Manen sevdiğim ve alâkadar olduğum ve perişaniyetinden müteessir olup üzüldüğüm ve bir türlü ıslâh edip düzeltemediğim şu kâinat bir Kadir-i Rahim’in mülkü değil mi? Neden her şeyin sahibi nefsimmiş gibi her zahiren çirkin görünen şeyin ıslâhına kendimi sorumlu ve zorunlu bilip, takatimin güç yetiremeyeceği, elimin uzanamayacağı devalara güç yetirmeye, el yetiştirmeye çalışıyordum? Hem Kadir-i Zülcelâl beni bunun için mi tavzif etmişti, yoksa başka şeyler için mi? Vazifem bu mu?
Mülkü sahibine teslim etmenin rahatı, bir emaneti asıl sahibine ulaştırmanın hazzını veriyor ruhuma. Bütün sıkıntılarım gidiyor. “Sana teslimim” diyorum. Hücrelerim Sana teslim. Zerrelerim Sana teslim. Korkmuyordum onlardan. Senin iraden ve iznin ve kudretin olmadan hangi şey bana zarar verebilir ki, senin iraden ve iznin ve kudretin olmadan hangi şey bana yardıma koşabilir ki? Sen ne eylersen güzel eylersin. Sen ne eylersen hikmetli eylersin… Sana teslimim…
Zulmetli kafam ve kalbim Lehü’l-mülk’te böyle nurlar, müjdeler buluyor. Yolumu ışıklandırıyor. Ruhumu sevindiriyor.
Bu manevî teselliyi bana ulaştıran Üstadıma bin teşekkürler ediyorum. Bu manevî teselliyi kalbime koyan Rabbime de binlerce hamdü senalar olsun diyorum…
“Elhamdülillahi alâ nuri’l-iman” diyorum.
 
 HALİL KARTAL

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Lehül mülk ün gölgesinde
« Posted on: 20 Nisan 2024, 01:29:33 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Lehül mülk ün gölgesinde rüya tabiri,Lehül mülk ün gölgesinde mekke canlı, Lehül mülk ün gölgesinde kabe canlı yayın, Lehül mülk ün gölgesinde Üç boyutlu kuran oku Lehül mülk ün gölgesinde kuran ı kerim, Lehül mülk ün gölgesinde peygamber kıssaları,Lehül mülk ün gölgesinde ilitam ders soruları, Lehül mülk ün gölgesindeönlisans arapça,
Logged
05 Şubat 2012, 21:53:56
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« Yanıtla #1 : 05 Şubat 2012, 21:53:56 »



       Allah razı olsun..Tekrar tekrar okumak lazım bu yazıyı..Emeğinize sağlık..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes