> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > İtikat > Sizden Gelenler(İtiKat) >  Dünyadaki manevî cennet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Dünyadaki manevî cennet  (Okunma Sayısı 813 defa)
19 Haziran 2012, 20:24:33
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 19 Haziran 2012, 20:24:33 »





Abdil YILDIRIM

Dünyadaki manevî cennetten ne kadar istifade ediyoruz?


Müslümanların bu dünyada bile bir manevî cennet lezzeti tatma imkânı varken, bakıyoruz pek çok insan hayatından lezzet almadığı gibi, yakasını elem ve kederin pençesinden kurtaramıyor. Hayata dair şikâyetler hiç bitmiyor.
   
Kimi geçim derdinden, kimi hastalıktan, kimi uğramış olduğu haksızlıktan, kimi geçmişin eleminden, kimi gelecek endişesinden dolayı, hayattan lezzet alamadığını söylüyor. Kimi işinden, kimi eşinden şikâyetçi oluyor. Hâl hatır sorulduğu zaman bile “İyiyim” demek bir âdet olmuş. Biraz konuştukça, herkesin dünyevî bir derdi olduğu anlaşılıyor.
Halbuki dünyada en mutlu, mesut ve bahtiyar insanların Müslümanlar olması gerekir. Çünkü bir Müslüman, hayatın mahiyetini bilir. Bu dünyanın geçici olduğunu, ahiretini kazanmak için bir çalışma yeri, bir tarla, bir ticaret meydanı olduğunu anlar. Burada sahip olduklarına bel bağlamadığı gibi, kaybettiklerine de üzülmez. Buradaki görevini güzelce yapıp, ticaretini kârlı bir bilânço ile kapattığı takdirde, ebedî bir saadete kavuşacağına inanır. Bu dünyada kendisine ihsan edilen nimetlerden tam istifade eder. Hatta nimeti vereni düşünmekle, nimetten aldığı lezzetten daha fazla bir lezzet hisseder. Bazı nimetler elinden çıksa da, başka bir âlemde daha güzellerine ebedî olarak sahip olacağını düşünür. O zaman burada kaybettiği hiçbir şeye üzülmez. Dünyanın en müthiş olayı olarak bilinen ölümü gülerek karşılar. Mevlânâ Hazretleri gibi, ölüme “şebi arus” olarak bakar.
İnsanı mutsuz eden olaylar, maruz kaldığı acılar, musîbetler, ruhunda ve vicdanında hissettiği zulüm ve haksızlıklar, masumların maruz kaldığı zulümler, sevdiklerinden ayrı kalmak hasreti, gelecekten duyduğu endişeler, geçmişte yaşadığı acıların izleri, sevdiklerine duyduğu şefkat ve merhamet gibi duygulardır.
Halbuki Cenâbı Hak kâinatı ve mahlûkatı yaratırken iyilik ve güzellikleri esas, çirkinlik ve şerleri tebeî olarak yaratmıştır. Cüz’î olarak yaratılan şer ve çirkinlikler ise, hayır ve güzelliklerin lezzetini ve kıymetini arttırmak için yaratılmıştır.
İnsan sahip olduğu bir nimeti kaybedebilir. Yani o nimeti kendisine veren “Mün’imi Hakikî” verdiği nimeti geri alabilir. Zaten bizim olmayan bir şey elimizden çıktığında onun arkasından feryat edip acı çekmek ne kadar ahmakça bir davranıştır değil mi? O nimeti hiç yoktan bize ihsan eden Rabbimiz, elimizden aldığı gibi tekrar iade de edebilir. İnsan nimetlerin kaynağını bilse, elinden çıkmasına hiç üzülmez. O insan bilir ki, ağacı bâkî olan bir meyvenin tükenmesinden elem duymaya gerek yoktur.
Cenâbı Hak merhametlilerin en merhametlisi olduğuna göre, yarattıklarına zulmetmez. Onları daimî felâket ve musîbetlerle baş başa bırakmaz. Bir acı verirse, arkasından binlerce hayır ve güzellik ihsan eder. Ama insan sabırsız ve tahammülsüz olduğundan, küçük bir şerrin arkasındaki büyük hayrı göremez. Onun için feryat ederek acı çekmeye başlar. Halbuki her işte bir hikmet elinin işlediğini, kaderin bir cilvesi bulunduğunu bilse, hiç acı çekmeyecektir. Zira “Kadere teslim olan kederden kurtulur.”
İnsan hayata iki tür gözlükle bakabilir. Birisi hayatın sadece maddî yüzünü gösteren felsefe gözlüğü, öteki de manevî boyutunu, mâna ve mahiyetini gösteren iman gözlüğü. Felsefe gözlüğü ile bakanlar, hep acıları, zulümleri, şerleri ve musîbetleri görürler. Onların arkasındaki hayırları, güzellikleri ve lezzetleri göremedikleri için hayatı kendilerine zehir ederler. Âdeta dünyayı kendileri için bir cehenneme çevirirler. İman gözlüğü ile bakanlar ise, şer gibi görünen her olayın arkasındaki hikmet ve maslahatları fark ederler. Bu dünyanın zaten geçici olduğunu, buradaki hiçbir lezzetin kalıcı olmadığını, başa gelen musîbetlerin ve çekilen acıların birer imtihandan ibaret olduğunu, sabır ve şükür ile tahammül edildiği takdirde bu acıların ebedî ve tatlı meyveleri netice vereceğini bilirler. O zaman elemleri sevince, kederleri mutluluğa dönüşür. Böylece bir mü’minin bu dünyada bile bir cennet lezzeti hissetmesi mümkündür.
“Ehli imân ve salahat, dünyada dahi bir manevî Cennet içinde, İslâmiyet ve insaniyet midesiyle ve imanın tecelliyât ve cilveleriyle, manevî bir Cennet lezzetleri tadabilir, belki derece-i imanlarına göre istifade edebilirler.” (Bediüzzaman, İman ve Küfür Muvazeneleri, s. 18)
Bediüzzaman Hazretlerinin ifade ettiği gibi, insan imanının derecesine göre dünyadaki cennet hayatından istifade edebilir. İman ne kadar kuvvetli ise, hayatta alınan lezzet de o kadar artar. Acılar ve musîbetler ise, lezzetleri hissetmeye vesile olur. Herhangi bir musîbetle karşılaşan insan, Niyâzî-i Mısrî gibi “Hoştur bana Senden gelen / Lütfun da hoş, kahrın da hoş” dese, geriye üzülecek bir şey kalmaz. İşte o zaman bu dünya insan için bir manevî cennet halini alır.
Bugün dünya insanı o kadar meşgul etmiş, dikkatler o kadar dağılmış, gaflet o kadar koyulaşmış ki, âdeta insanın bazı duyguları körleşmiş bulunuyor. Onun için bir çok güzellik fark edilmiyor. Ehli gaflet ve dalâlet içinde bulunduğu haletin vahametini fark etmediği gibi, ehli hidayet de lezzetlerini tam hissetmiyor.
“Fakat, bu fırtınalı zamanın hissi iptal eden ve beşerin nazarını afaka dağıtan ve boğan cereyanlar, iptali his nevinden bir sersemlik vermiş ki, ehli dalâlet manevî azabını muvakkaten tam hissedemiyor. Ehli hidayete dahi gaflet basıyor, hakikî lezzetini tam takdir edemiyor.” (İman ve Küfür Muvazeneleri, s. 18)
Dünyada aldığımız lezzetleri ve çektiğimiz sıkıntıları “İman ve küfür muvazeneleri” ile değerlendirirsek, belki imanımızın derecesini de ölçmüş oluruz. Ona göre imanımızı gözden geçirir, hayattan daha fazla lezzet almaya başlarız diye düşünüyorum.


İMAN GÖZLÜĞÜ

Yine duman çöktü gönül dağına,
Sağanak hâlinde hasret yağıyor.
Tutuldum ayrılık fırtınasına,
Yufka yüreğime sıklet yağıyor.

Dertli aşıkların şiirlerinden,
Iztıraplar hissedilir derinden,
İnleyen neylerin nağmelerinden,
Ayrılıklardan şikâyet yağıyor.

Fani aşklar cüz’î bir lezzet verir,
Gelir bin mihnetle karşımda durur,
Bir üzüm yedirir, yüz tokat vurur,
Bir zevkin peşinden bin dert yağıyor.

Geçmiş zaman ölü, gelecek muhal,
Ne mazi tat verir, ne de istikbal,
Ruhuma sıkıntı veriyor bu hal,
Düşüncelerime zulmet yağıyor.

Bir süre hayata bu gözle baktım,
Aldığım dehşetten çıldıracaktım,
İman gözlüğünü gözüme taktım,
Gördüm ki ruhuma lezzet yağıyor.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Dünyadaki manevî cennet
« Posted on: 25 Nisan 2024, 19:34:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Dünyadaki manevî cennet rüya tabiri, Dünyadaki manevî cennet mekke canlı, Dünyadaki manevî cennet kabe canlı yayın, Dünyadaki manevî cennet Üç boyutlu kuran oku Dünyadaki manevî cennet kuran ı kerim, Dünyadaki manevî cennet peygamber kıssaları, Dünyadaki manevî cennet ilitam ders soruları, Dünyadaki manevî cennetönlisans arapça,
Logged
20 Haziran 2012, 10:38:56
Hadice
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 5.945


« Yanıtla #1 : 20 Haziran 2012, 10:38:56 »

Bu dünyanın geçici olduğunu, ahiretini kazanmak için bir çalışma yeri, bir tarla, bir ticaret meydanı olduğunu anlar. Burada sahip olduklarına bel bağlamadığı gibi, kaybettiklerine de üzülmez. Buradaki görevini güzelce yapıp, ticaretini kârlı bir bilânço ile kapattığı takdirde, ebedî bir saadete kavuşacağına inanır. Bu dünyada kendisine ihsan edilen nimetlerden tam istifade eder. Hatta nimeti vereni düşünmekle, nimetten aldığı lezzetten daha fazla bir lezzet hisseder. Bazı nimetler elinden çıksa da, başka bir âlemde daha güzellerine ebedî olarak sahip olacağını düşünür. O zaman burada kaybettiği hiçbir şeye üzülmez..

Mevlam bu açıdan bakabilmeyi nasip etsin cümlemize..Emeğine sağlık kardeşim Rabbim razı olsun...
okumakla kalmayıp istifade edenlerden olmak duasıyla inş...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

03 Kasım 2016, 13:59:11
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #2 : 03 Kasım 2016, 13:59:11 »

Esselamu.Rabbim bizleri onun yolunda giden ve bu dunyanin nimetlerinin hakkini bilen ve ona gore yasayan kullardan eylesin bizleri inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes