Konu Başlığı: Dünya zevki ve yanlış değerlendirmeler Gönderen: Sefil üzerinde 10 Mayıs 2012, 14:40:12 Ahmet Kurucan Dünya zevki ve yanlış değerlendirmeler Bir okuyucumuz 'Dünya nimetlerinden istifade ahiretteki mükâfatı, zevki, hazzı azaltıyorsa, ahireti tercih eden kişiler dünyada nasıl yaşamalı?' diye soruyor. Bu güzel bir soru ama soru bu değil. Soru; Ahkaf Suresi 20. ayeti referans gösterilerek "kişinin helal olan dünya zevklerini tatmasının ahiret nimetlerini noksanlaştıracağı ve bir nevi dünya zevkinin ahiret nimetlerinden çalmak olduğu" belirtilmiştir. Bu durumda şöyle bir soru akla gelmektedir, biz insanlara yardım ederken ve onlara iyilikte bulunurken de onlara bir nevi dünya zevki veriyoruz. Bu durum onların ahiret hayatı adına zararlıysa onlara yardım etmemek gerek diye düşünüyorum." Ardından Araf Suresi 32. ayeti nazara verip orada "Allah'ın kulları için yarattığı güzelliği, rızkın iyisini, temizini yasaklayan kim?" denildiğini ve bu iki ayetin birbiri ile çelişip çelişmediğini soruyor. Soruya cevaba geçmeden önce usulle alakalı bir değerlendirmede bulunmak istiyorum ki bu mezkur soruya verilecek cevaptan çok daha önemli; çünkü sorunun kaynağı bu. Kur'an İlahi bir kitaptır. Kur'an'ın kendine has özellikleri onun yine kendine has bir okuma metodunun olmasını iktiza eder. Bunun adına literatürde usul denir. Tefsir usulü baştan sona Kur'an'ı nasıl okumalı, nasıl anlamalı ve nasıl hüküm çıkartmalıyız sorularına verilecek cevaplar üzerine kuruludur. Bu usule hakkıyla vâkıf olmadan, bir kişinin -velev ki ana dili Arapça bile olsa- Kur'an'a mana vermesi, Kur'an'ı, Kur'an'ın bütünlüğü içinde ihata etmesi ve İlahi iradenin muradını yakalaması tek kelimeyle imkansızdır. Mealler bir yere kadar bizi İlahi iradeyi anlamaya yaklaştırır ama sadece meal ile nihai bilgiye ulaşmak mümkün değildir. Şöyle özetleyeyim; başlı başına müstakil bir ihtisas sahasıdır Kur'an'ı bütüncül bir nazarla okuma ve anlama. Onun da bir eğitim ve öğretim süreci vardır. Soruya cevaba gelince: Önce Ahkaf Suresi 20. ayetine okuyucumuzun yaptığı gibi değil de o ayete en azından ayet bütünlüğü içinde bakalım. Kaldı ki bazen bu da yetmez; siyak-sibak münasebeti içinde ayetlere bakmak, sebeb-i nüzulüne, nüzul zamanına dikkat etmek vs. lazım. O ayette Kur'an der ki: "Gün gelir, kafirler ateşin karşısında tutulurken şöyle denilir: "Bütün zevklerinizi dünya hayatında kullanıp tükettiniz, onlarla sefa sürdünüz. Artık bugün dünyada haksız yere büyüklük taslamanız ve dinden çıkıp fasıklık etmeniz sebebiyle hor ve hakir eden bir azap ile cezalandırılacaksınız." Görüldüğü gibi söz konusu olan ve okuyucumuzun kişi dediği insan, dünya hayatında inkârı imana tercih eden kafirdir; yoksa imanı küfre tercih eden mümin değil. Bu bir ayrıntı değil dikkat ederseniz; aksine ayetin üzerine oturduğu temellerden biri. Çünkü sözü edilen İlahi azaba düçar olacak kişinin kimliğine kim ayrıntı diyebilir ki? O kişi veya kişiler anlatılmasaydı ayet bir ölçüde anlamını yitirirdi. Şimdi sorudaki kişi yerine kafir'i koyduğunuz an zaten soru sanırım cevabını bulmuş oluyor. Ama soruda bir başka problem daha var; muhtaç olan kişilere yardım etmenin tekellüflü bir te'ville başka bir kategoriye konulması. Kur'an'ın fakir-fukara'ya yardım etme ile alakalı direkt emirlerini, Efendimiz'in (sas) kavli ve fiili tavsiye ve uygulamalarını nazara almadan, ayete verilen yanlış bir mana ile bir başka yanlışa kapı açmadır bunun adı. Okuyucumuzu şahsen tanımıyorum ama e-postasının sizlere aktarmadığım satırları arasında kendini gösteren öğrenme aşkı, şevki ve iyi niyetinden hiç şüphem yok; yok ama bu örnekte görüldüğü gibi aşk u şevk ve iyi niyet bazen tek başına yeterli olmuyor. Hz. Ebu Bekir'den bir misal vermek isterim. Kendisine Abese Suresi 31. ayette geçen "fakiheten ve ebbe" kelimelerinin manasını sorarlar. Hepimizin ve özellikle Kur'an'ı anlama ve anlatma mevkiinde bulunan herkesin kulağına küpe olacak şu cevabı verir: "Şayet ben, Allah'ın kitabı hakkında bilmediğim halde konuşursam, hangi arz beni üzerinde taşır ve hangi gök beni gölgesinde barındırır?" Bir sonraki yazıda Araf Suresi'nde ayeti de gündeme getirerek aynı okuyucumuzun "Dünya zevki ahiret nimetlerinden çalıyorsa insan kendisini çilekeş bir hayata mı hapsetmeli ya da dünyada zillet içinde mi yaşamalıdır?" sorusuna cevap vermeye çalışacağım. Konu Başlığı: Ynt: Dünya zevki ve yanlış değerlendirmeler Gönderen: Ceren üzerinde 03 Aralık 2016, 13:06:34 Esselamu aleykum.Rabbim bizleri onun emrine uyan ve dunya hayatini ahiretini kazanmak icin yasayip kurtulusa eren kullardan eylesin inşallah...
|