Mustafa ÖZTÜRKÇÜ

Şiddetli imtihanın şimdiki zamanı

Zor şartlar içinde şiddetli imtihanlara maruz kalan insanların dâvâ içindeki mukaddes çileleriyle örülen hayatların geri de bıraktığı nurlu izlerinin günümüze yansımaları iman dâvâsında  kalp ve gönüllerde tarihin şeref levhaları olarak şekillenmiştir.
Kudsî Nur hizmeti içinde yer alan kahramanlar kafilesinin her çeşit çile ve ıztıraplara mukabil tavizsiz tutum ve davranışlarını nesl-i âtînin alkışlayacağı ve melâikelerin bile senasına mazhar olacaklarını ifade buyuran Bediüzzaman, onların o âlî hâl ve veziyetlerini şu cümlelerle ifade eder:
“Şiddetli imtihanda sarsılmayan ve dersinden vazgeçmeyen ve yakıcı çorbadan ağızları yandığı hâlde talebeliğini bırakmayan ve bu kadar tahaccüme karşı kuvve-i  maneviyesi kırılmayan zatları ehl-i hakikat ve nesl-i âtî alkışlayacakları gibi melaike ve ruhanîler dahi alkışlıyorlar. (Şuâlar, 272.)
Nesl-i âtînin hatta melâike ve ruhanîlerin alkışlayacağı söylenen bir kategori de yer almanın bu zamandaki şart ve esasların neler olduğu hakikatler noktasında durduğumuz yeri de ciddî manada bir nefis muhasebesine veya bir otokontrole ihtiyaç var mıdır?
Şimdiki zamanın şiddetli imtihanının neresindeyiz?
Nemalandığımız veya beslendiğimiz o kudsî kaynak için de “ihlâsın esasları sırrı“  noktasında yapacağımız değerlendirmeler fert ve mensup olduğumuz meslek ve meşrep cihetiyle tutum ve davranışlarımızda ki  hâl ve vaziyetlerimizin “ihlâs ve uhuvvet sırlarıyla “ne derece özdeşleşmektedir?
 Bize göre şiddetli imtihanın şimdi ki zamanı içinde çok ciddî manada düşünüp nefis muhasebesi yaparak ve sonuçlarını önümüze bırakıp, derin derin düşünüp, zaafiyetlerimizin tesbiti içinde olmalıyız.
Geçmiş zaman içinde yaşadıkları oldukça zor ve çetin şartlara mukabil inandıkları uğruna yaşadıkları değerlerden tavizsiz istikrar çizgilerini devam ettiren kudsî Nur yolunun sevdalılarından günümüze akseden o ruhun takipçileri olarak beslenilen  ve beslendiğimiz ulvî kaynaklar da mevcut kaide ve kurallara sadakat içinde bağlılık  süreci şiddetli imtihanın devam ettiği mutlak realite olarak bilinmektedir.
İhlâs etrafındaki kardeşlik hukukunu içeren kaidelere, uhuvvet perspektifindeki kurallar hukukuna, Üstad ve hukukuna ve Nur etrafındaki izahatlara bağlı olarak yaşamamız; ince çizgiler üzerinde istikametten taviz vermeden hareket etmemiz bu dâvânın gereklerindendir.
Yaşadığımız çağ itibariyle gelişen ve değişen hadiseler içinde “muzır maniler“ kendini kuvvetlice hissettirdiği dünyevî meşguliyetlerin kesreti içinde, bunların yanı sıra kudsî hizmete mani olarak, öne çıkmada söz sahibi, siyasî mülâhazalar, istikameti  zedeleyici tutum ve davranışların mevcudiyeti şiddetli imtihanın şimdiki zaman içinde manialar olarak görülmesi karşısında dikkat ve yine dikkat diyoruz.
Bütün mesele kazanmak ve kaybetmek noktalarında düğümlenmektedir. Allah kaybetmeyenlerden eylesin inşallah…