๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk) => Konuyu başlatan: ღAşkullahღ üzerinde 13 Mayıs 2009, 12:56:06



Konu Başlığı: Sadâkat duygusunun en güzel belirtisi: Sadaka
Gönderen: ღAşkullahღ üzerinde 13 Mayıs 2009, 12:56:06



  Sadâkat duygusunun en güzel belirtisi: Sadaka




Sadaka, bir kimseye göstermiş olduğumuz 'tebessüm'den tutun da farz olan yardımlara kadar Allah rızası için yapılan tüm maddî-mânevî fedâkârlıkları içine alacak kadar kapsamlı bir kavramdır.
Hadis-i şeriflere baktığımızda bu anlamda bir sadakanın birçok faydasını ve neticesini görmekteyiz. Bunları sıralayacak olursak:


1. Sadaka, Rabb’in gazabını söndürür


Allah Resûlü (Aleyhisselâm); “İnne’s-sadakate le-tütfiu gadabe’r-Rabb” (Mecmeu’z-Zevâid, III/110) “Sadaka Rabb’in gadabını söndürür.” buyurmaktadır. Bu, gazabın sönme hâdisesinin dünya ve âhireti kapsadığı da belirtilmektedir, (Feyzü’l Kadîr, IV-193). Benzer rivâyetler çoktur. Meselâ; “Sadakatü’s-sirri tütfiu gadabe’r-Rabb!” (Keşfü’l-hafâ, II/28) “Gizli verilen sadaka Rabb’in gazabını söndürür.” sözü de bunlardan bir başkasıdır. Sağ elin verdiğini sol elin bilmemesi önemlidir. Alimlerimiz, “vâcibât” denilen farz mâhiyetindeki ibâdetlerin dışında kalan “tatavvu/nâfile” babındaki ibâdetlerin riyâ tehlikesinden dolayı gizlenmesinin daha uygun olduğu kanaatindedirler. Mümkünse ve başka daha önemli maksatlar yoksa farzların açıkça yapılması, nâfilelerin gizlenmesi daha uygundur. Bu konuda âyetler de vardır. Ancak ulemâ bunların istisnasının olabileceğini de belirtir. Riyâ tehlikesini aşan yiğitler ve bu konuda örneklik ve rehberlik yapılması gereken yerlerde bulunan kimseler açıkça da verebilirler. Öyle bir zamanda belki bu daha faziletli de olabilir. Yani durum, verenin ve verilenin hâlet-i ruhiyesine göre değişebilir. Yukarıda bildirilen hüküm “genellikle bu böyledir” tâbiriyle kayıtlıdır, (Kurtubî, III/332). Gazab, Cenâb-ı Allah’ın sıfatlarından bir sıfattır. İrâde gibi o da sıfât-ı zâtiyye’dendir. İsyan edenlere karşı Allah’ın suhtu, onlardan yüz çevirmesi, cezalarını vermesi.. gibi anlamlara gelir, (Feyzü’l-Kadîr, II/362).
“Ve bâû bi-gadabin minallah” (Âl-i İmrân, 112); “Ve gadiballahü aleyhim” (Fetih, 6) şeklinde Kur’an-ı Kerim’de de birçok yerde geçer. Allah Resûlü de şöyle buyurur: “Ümmetimin amelleri bana cuma günleri iki kez arz olunur. Görüyorum ki Allah’ın gazabı zinâkârlara daha şiddetli oluyor.” (Kurtubî, XII/167) ve “el-Veylü li-men yağdab ve yensâ gadaballah!” (Keşfü’l-hafâ, II/464) sözü de vardır ki “Öfkelenen ve bu arada Allah’ın gazabını unutan kimseye yazıklar olsun!” demektir. Süfyân b. Uyeyne, “Allah’ın gazabına dûçâr olmanın onulmaz bir dert/belâ olduğuna” işâret etmektedir. Ancak hemen arkasından reçete de verilmektedir: “Devâühü el-istiğfâr bi’l-eshâr ve’t-tevbetü’nnasûh!” “Bunun devası, seherlerde istiğfar ve gerçek bir tevbe olan tevbe-i nasûh’tur!” Abdullah b. Amr; “Ya Resûlallah! Allah’ın gazabına dûçâr olmaktan beni hangi şey korur?” deyince Allah Resûlü çok defa buyurduğu gibi, “Kızmamak” buyurmuştur, (Feyzü’l-Kadîr, VI/414). Efendimiz’in bir ikazı da şöyle: “Eğer Allah’ın rahmetinin enginliğini bilseydiniz ona güvenir tembellik yapardınız. Siz bundan çok azını biliyorsunuz. Allah’ın gazabının şiddetini bilseydiniz zannederdiniz ki bundan asla kurtuluş yok!” (Feyzü’l-Kadîr, V/315; Mecmeu’z-Zevâid, X/213) Tebessümün de bir sadaka olduğunu unutmayalım.


2. Sadaka belâları def eder


“Es-Sadakâtü bi’l-gadavât tüzhibu bi’l-âfât” (Keşfü’l-Hafâ, I/329; Deylemî, II/414) buyrulmaktadır; yani, günün evvelinde/başlangıcında/kuşlukta verilen sadaka kazâ ve âfetleri giderir. Hâfız Münâvî yorum babında şunları ekler: Buradaki ‘âfât’ dinî ve mânevî âfetleri de içerir. Akşam sadakası geceki belâlara engel olur anlamı da çıkarılabilir. Sadakanın verilmesinde fitneden kurtuluş ve selâmet vardır. Mallar ve çoluk çocuklar bile fitne ve imtihan unsurudur. Cenâb-ı Hak; “İnnemâ emvâlüküm ve evlâdüküm fitnetün” (Teğâbün, 15) buyurmaktadır. İman edip sadaka veren, ruhunu ve mâlını Allah’a teslim etmektedir. Mal ki canın yongasıdır. Bu sayede gerçekten Allah’ın tam bir kulu olur (Feyzü’l-Kadîr, IV/237).


3. Sadaka vermede acele edin


“Bâkirû bi’s-Sadakâti fe-inne’l-belâe lâ yetehattâhâ” (Mecmeu’z-Zevâid, III/110; Mu’cemu’l-Evsat, VI/9) buyrulmaktadır ki; “Sadaka vermede acele edin. Çünkü belâ sadakanın önüne geçemez.” Dua gibi, sadaka da kazâ’nın oluşmasını engeller ve sanki onu reddedip geri çevirir (Feyzü’l-Kadîr, II/333).


4. Emanet sadaka kesinlikle şahsî mala karıştırmamalıdır


Sadakayı kesinlikle kendi şahsî malımıza karıştırmamalıyız. Bu konuda gelen rivâyetler gerçekten ürperticidir: Hz. Âişe’den (ra) gelen zayıf bir rivâyette: “Mâ Hâletat es-Sadakatü Mâlen İllâ ehlekethü” (Sünenü’l-Kübrâ, IV/159; Keşfü’l-Hafâ, II/245-398) meselenin önemi vurgulanmaktadır. Bunun yorumunda şunlar söylenmiştir: Sadaka karıştığı malı telef eder, yok eder, kökünü kazır, siler süpürür... Çünkü bu mânâda bir infak, malı koruyucu bir kalkandır. Bu artık başkasının hakkıdır ve haramdır. Haram da bir helâle karışırsa onu helâk eder, derler. İmâm-ı Şâfii: “Şüphesiz sadaka hıyâneti, karışmış olduğu malı telef eder!” demiştir (Feyzü’l-Kadîr, V/443).


5. Sadaka malı bereketlendirir
“Tesaddekû mimmârazakakümüllahü! Fe-inne’s-sadakate lâ tünkisu velâkin tüzîd!” (Keşfü’l-Hafâ, I/363). “Mâ nakasat sadakatün min mâlin!” (Deylemî, IV/87; Keşfü’l Hafâ, II/232) “Sadaka (zekat), maldan hiçbir şey noksanlaştırmaz.” Sadaka, zâhiren malı eksiltiyor gibi görülse de Allah’ın bereketine mazhariyetle devamlı artmaktadır. Zira her şey elinde olan Allah, sadakasını veren insana malını artırma yollarını ilham etmektedir ki, bunu aydınlatan pek çok müşahhas misal bulmak mümkündür. Kalpler Allah’ın elindedir. O, istediği ve hikmeti iktiza ettiği zaman, kalpleri, emrini yerine getirip sadakasını veren kimselere doğru yöneltir ve o insanın ticaretinde ciddi canlanmalar görülür. Bu, Allah’ın, bahşettiği bir berekettir. Aynı zamanda bu mesele, sadece tecrübelerin ürünü olarak ortaya çıkmış bir hüküm de değil, Allah’ın vaadi, Rasûlü’nün müjdesi ve meleklerin de duâsının neticesidir. Allah (cc); “İnsanların malları içinde, artması için verdiğiniz faiz, Allah katında artmaz. Fakat Allah’ın rızasını isteyerek verdiğiniz zekata gelince işte onu verenler, (sevap ve mallarını) kat kat artıranlardır.” buyurmaktadır. Demek ki mallarını artırma düşüncesiyle faize yatıranlar gerçekte, maksatlarının aksiyle tokat yemektedirler; Allah’ın rızası istikametinde tasaddukta bulunanlar ise daha fazlasıyla berekete kavuşmaktadırlar. Sadaka ve zekat vermede, şeytan ve nefsin menfî baskısı vardır. Her biri, insana, zekat ve sadakanın malda eksikliğe sebep olacağını ve neticede fakirlikle karşı karşıya kalınacağını telkin ederler. Bu konuda Kur’an, onların telkinlerine karşılık bizlere şu uyarıda bulunur: “Şeytan sizi fakirlikle korkutur ve size çirkin şeyleri yapmayı emreder.”


6. Sadaka kötü ölümü engeller


“İnne’s-sadakâte le-tedfeu mîytete’s-sûi” Sadaka, kötü ölüm çeşitlerini engeller (Mecmeu’z-Zevâid, III/110; Tirmizî, III/52). “Açıktan verilen sadaka kötü ölümleri engeller” rivâyeti de vardır ki, demek ki bâzı zamanlarda sadaka vermenin açıktan verilmesi bile daha hayırlı olabilir (Keşfü’l-Hafâ, II/29). Bu konuda şu tür yorumlar da yapılmaktadır ki; “kötü ölüm” ibâresini açıklar mâhiyettedir: Israr ederek günah işleyenlerin o günah üzerinde ölmemeleri, Allah’ın rahmetinden ümit kestirmemesi, kötü amellerle kalbinin mühürlenerek ölmemesi.. veya zehirli yaratıkların sokmaması, boğulmaması, yanmaması.. vb. Efendimiz Aleyhisselâm’ın Allah’a sığındığı türden kötü ölümlerden koruması da bu mânâya dahildir. Özetle, âkıbeti iyi olmayan ölümler kastedilmektedir. Çok fakir bir sûrette ölmek, acıtıcı bir musibetle ölmek, fecî şekilde ölmek, sû-i hâtime ile ölmek... (Allah muhafaza buyursun) hepsi bunlardandır (Feyzü’l-Kadîr, II/193, 362).


7. Güzel koku ve sadaka


“Sadaka, bunu isteyenin eline düşmeden önce Rahman olan Allah’ın yed-i kudretine düşer.” (Mu’cemu’l-Kebîr, 9/109). “Allah tevbeleri kabûl buyurur ve sadakaları da alır!” anlamında bir âyet de vardır. Bir başka hadiste; “En temizinden -ki Allah en temizini kabul eder- veren birisinin sadakasını Rahman olan Allah alır. Bu bir hurma bile olsa, Rahman’ın elinde öyle bereketlenir ki, Uhud’dan daha büyük olur. Aynen sizden biriniz, tayını veya deve yavrusunu besleyip büyüttüğü gibi, Allah da (cc) sizin sadakalarınızı öyle geliştirir. Allah, fâizi mahveder; ancak sadakaları bereketlendirir, âyeti de bunun şâhididir.” buyurulmuştur. (Mecmeu’z-Zevâid, III/111) Hz. Âişe validemiz, tasadduk edeceği paralara güzel kokular sürermiş, sebebini sorduklarında da şöyle cevap verirmiş: “Ben Efendimiz’den, sadakanın fakirin eline geçmeden evvel Allah’ın eline geçtiğini işittim. Bu paraların güzel kokularla Allah’ın eline varmasını istediğim için onlara koku sürüyorum.” Bu yüzden zarurî ihtiyaçlarımızdan artakalan mal, para, neyimiz varsa Allah için din, ülke ve insanlık hizmetinde sadaka olarak harcanmalıdır.


BAYRAM KUSURSUZ
Ailem Dergisi
 


Konu Başlığı: Ynt: Sadâkat duygusunun en güzel belirtisi: Sadaka
Gönderen: Sosyal Öğretmeni üzerinde 20 Eylül 2014, 23:03:49
Sadâkat duygusunun en güzel belirtisi: Sadaka verebilmektir.
Rabbim gözü gönlü, yüreği bol olanlardan eylesin.
Kazançlarımızı hak yolda harcamayı nasip etsin.


Konu Başlığı: Ynt: Sadâkat duygusunun en güzel belirtisi: Sadaka
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 21 Eylül 2014, 00:50:05
Sadaka kelimesinin içeriği ne kadar da geniş. Tebessüm bile sadaka sayılıyor. Rabbim bu algı içerisinde amellerimizi yapmayı bizlere nasib etsin inş.