๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk) => Konuyu başlatan: Hadice üzerinde 04 Eylül 2010, 22:20:17



Konu Başlığı: Malımızda Hakkı Bulunanlar
Gönderen: Hadice üzerinde 04 Eylül 2010, 22:20:17
Malımızda Hakkı Bulunanları Unutuyor muyuz?
 

"Eğer, ezkiya zekâvetlerinin zekâtını ve ağniya,

velev zekâtın zekâtını milletin menfaatine sarf etseler,

milletimiz de başka milletlere yolda karışabilir."

Bediüzzaman

 

"Ramazan ayının ilk günleriydi.

O günkü Radyo’daki programımın konusu zekât üzerineydi. Yayına bir hanım dinleyicimiz misafir oldu. Bazı yerlerde tasarruflarının bulunduğunu söz etti. "Hangi malı­nızdan ne kadar zekât vereceksiniz?" sorusunu yönelttiğimde niyetini bir cümleyle dile getirdi:

 

"Aslına bakarsanız, ben zekât vermek için bahane arıyo­rum."

Önemli ve sür'atle yayılması gereken bir yaklaşımı dile ge­tiren dinleyicim, imkânı olan herkesin az veya çok zekât vermek için fırsat aramasını, bahane bulmasını hatırlatıyor­du.

 

Nasıl ki, Ramazan ayı girer girmez, sağlığı yerinde olan hemen her mü'min oruç tutmayı ihmal etmiyor, ezan okunur okunmaz namazı kılmak için gayret gösteriyorsa, zekât da öyledir.

 

Zekât verebilecek durumda ve konumda olan her mü'min de bir an önce zekâtını hesap edip vermek için fırsat kollamalı. Çünkü ibadetler belli vakitlerde yapılması gereken bi­rer kulluk görevidir. Aralarında ayırım yapmak, ihmal gös­termek, Kur'ân ahlakının gönüllerde yerleşmediğinin bir işa­retinden başka bir şey değildir.

 

Kur'an'ın 30 Kere Andığı ibadet

 

Kur'ân 30 yerde zekâttan bahsederken, 27'si namazla bir­likte zikredilir. Yüce Kitab'ımızın önemle dikkate verdiği bir gerçek de, "fakir ve muhtacın zekât malında hakkının oldu­ğu" prensibidir.

Kur'ân ifadesiyle zekâtın bir başka adı da "sadaka"dır. Her ne kadar sadaka nafile bir yardım olarak yaygın bir ma­na taşısa da, zekât aynı zamanda bir sadakadır.

 

Zekât mükelleflerinin içlerinde taşıdıkları ve her vesileyle öne çıkardıkları bir korkuları vardır. Bu korku malın azalma, eksilme ve tükenme korkusudur. Oysa İlahi taahhüt çok açık ve berraktır:

"ALLAH faizin bereketini giderip onu mahveder, sadakası verilen malı ise ziyadeleştirir." (2:276)

 

Korkunun hangi canipten geldiği de bellidir:

"Şeytan sizi fakir düşmekle korkutur da, cimriliğe ve kötü­lüğe sevk eder." (2:268)

 

Zekâtın Zekâtı Bile Verilse Fakir Kalmayacak

 

Genel yapısı ve anlamıyla zekât kırkta bir olarak bilinir. Varlıklı kimseler bu ibadeti gerçek biçimde verecek olsalar, yeryüzünde hiçbir ekonomik problem kalmayacaktır. Ekono­mik olarak dünyanın zenginleştiği göz önünde tutulursa, kırkta bir dünya ölçeğinde bir orta sınıf oluşturacak kadar önemli bir meblağ teşkil eder. Bunun için geçen yüzyılın ba­şında Bediüzzaman, "Eğer, ezkiya zekâvetlerinin zekâtını ve ağniya, velev zekâtın zekâtını milletin menfaatine sarf etse­ler, milletimiz de başka milletlere yolda karışabilir." (RNK. işârâtü'l-îcâz, s.1951)

 

 

Yani, akıllı ve zeki insanlar zekâlarının zekâtını ve zengin­ler de sadece zekâtlarının zekâtını millet yararına harcayacak olsalar milletimiz diğer milletlere yolda karışır.

 

İslâm ülkeleri içinde petrol zengini olanlardan sadece Su­udi Arabistan gerçek anlamda mal varlığının sadece zekâtı­nın zekâtını verecek olsa, Afrika kıtasında fakir insan kalma­yacaktır.

 

Zekât Vermek İmanın Göstergesidir

 

Zekât, infak, sadaka ve bağış konusunda sahabe uygula­masına bakıldığında, başta Hz. Ebubekir, Hz. Osman ve Hz. Abdurrahman bin Avf gibi Kur'an talebeleri hayatları boyu müteaddit defalar mallarının kırkta kırkını vermişler. Böyle­ce İslam hak ettiği yere gelmiş ve bir asırlık süre içinde dün­ya İslâm'la tanışmış. Dünyanın yarısı ve insanlığın beşte biri de Kur'ân'la barışmıştır.

 

“İman gönüllerde hakiki olarak yerleşince, servetin gerçek Sahibi bilinir ve Onun emri istikametinde, Onun rızası uğ­runda serveti yine Ona satma hakikati kalpte yerini bulur. Böylece insan o malda sadece ALLAH için tasarrufta bulunduğu şuuruna varır. Çünkü mülk umûmen Onundur. İnsan hem Onun mülkü, hem memlûkü, hem mülkünde çalışıyor.”

 

Öyle değil mi? Dünyaya gelirken neyimiz vardı, giderken neyimiz olacak? Dünyaya gelirken bir şey getiremediğimiz gibi, giderken de bir şey götüremeyeceğiz. Götüreceğimiz şey, olsa olsa önden ve önceden gönderdiklerimizdir

 

Dünya Barışı İçin Zekât

 

Zekât bir iman disiplini, bir ibadet şuuru olmakla birlikte dünyanın rahatı, huzuru, saadeti ve refahı da bu ibadetin ha­yata girmesiyle mümkündür.

 

Bu sosyal gerçeğe Bediüzzaman'ın rehberliğinde bakacak olursak önümüze çok canlı bir tablo çıkacaktır

 

Öncelikle dünya barışının tek çıkar yolu zekât kurumunun hayata geçmesi ve uygulama alanına girmesi ve insanların onun gizemli güzelliğiyle tanışmasıdır.

 

Üstad, "Evet, vücub-u zekât ve hurmet-i ribâ, karz-ı hasen şerâit-i sulhiyedir. Şu riba taşını altından çeksek, şu zalim medeniyet kasrı çökecektir."( RNK, Rumuz, 2:2343)

 

Yani, dünya barışının gerçekleşmesinin tek şartı, zekâtın verilmesi, faizin kaldırılması, karz-ı hasenin hayata geçmesi­dir. Faiz taşını altından çekecek olsak, şu zalim medeniyet sarayı çökecektir.

 

Bir diğer tespiti de şu şekildedir:

"Beşer salâh (barış, kurtuluş ve huzur) isterse, hayatını severse, zekâtını vaz etmeli, ribâyı kaldırmalı."( RNK. Sözler, Lemeât, s.324)

 

Bir başka ifadeyle, insanlık barış, kurtuluş ve huzur istiyor ve hayatı seviyorsa, zekâtı yaşatmak ve faizi kaldırmalıdır.

 


Konu Başlığı: Ynt: Malımızda Hakkı Bulunanlar
Gönderen: Ceren üzerinde 11 Eylül 2017, 16:34:30
Esselamu aleykum. Malimızda hakkı olanlara hakkını veren ve hak yolda giden kullardan olalim inşallah. ..


Konu Başlığı: Ynt: Malımızda Hakkı Bulunanlar
Gönderen: Sevgi. üzerinde 11 Eylül 2017, 16:40:40
Aleyküm Selâm. Mevlam bizlere zekatını hakkıyla verenlerden eylesin inşaAllah


Konu Başlığı: Ynt: Malımızda Hakkı Bulunanlar
Gönderen: Mehmed. üzerinde 11 Eylül 2017, 16:42:00
Ve aleykümüsselam Rabbim bizleri zekat verenlerden eylesin Rabbim paylaşım için razı olsun