๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk) => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 22 Ağustos 2012, 16:54:34



Konu Başlığı: Küsmek, şevk kırıcıdır
Gönderen: Sefil üzerinde 22 Ağustos 2012, 16:54:34


Sebahattin Yaşar

Küsmek, şevk kırıcıdır


Bir insan için en önemli şey; şevktir.

Şevkin kaybolması, hayatın kaybolması gibi sonuç verir.
Varlığı ile yokluğunu eşitler insanın. Elini kolunu bağlar.
Onun için ne yapıp etmeli, kimselerle ‘küs, dargın, kırgın…’ olmamalı, kalmamalı. Çünkü küsen de şevk kaybına uğrar, küstüren de.
Özellikle aynı ailede, aynı şirkette, aynı amaçta, aynı dâvâda iseniz durum biraz da önemlidir. Çünkü küsmekle, kırılmakla, darılmakla ailenin, şirketin, dâvânın zarar görmesine sebep olunuyor demektir.
Bilinir ki, küstüğünüz insanın iyiliğini düşünemezsiniz.
Kırgın olduğunuz insanın semtine uğramak istemezsiniz.
Dargın olduğunuz bir insanla birlikte bir iş yapamazsınız.
Yani kırgınlığın olduğu yerde ittihat, itaat olmaz.
Aynı şirkette çalışan iki kişiyi düşünün. Bunlar şirket hissedârı. Yani birisinin başarısı, diğerinin de başarısı anlamına gelir.
Birisinin çalışmasındaki gayret, çaba ve güzel neticeler bütün şirket hissedarlarına katkıdır.
Onun için böyle bir hissedarı teşvik etmek, takdir etmek, tebrik etmek aklın gereğidir. Hatta zaman zaman bu başarılı hissedar ufak tefek kabul edilebilecek hatalar, kişisel yanlışlar, şirketi etkilemeyecek farklı yorumlar yapsa da diğer çalışma alanlarındaki başarıları, şirketin havuzuna yaptığı ciddî katkıları dolayısıyla fazla da büyütmeden görmezden gelmek, hatta mümkünse izale etmek yine aklın gereğidir.
Yani bir insanı, bir hissedarı değerlendirirken; Kur’ânî bir ölçü olan, iyilikleri kötülüklerine galibiyeti-mağlûbiyeti noktasında ele almak daha anlamlıdır. Kişinin yüz hasenatı/iyilikleri var, üç tane de seyyiatı/kötülükleri varsa, elbette bu insana kötü demek olmaz. Mümkünse o kötülükleri de yok etmenin yolları araştırılmalıdır.
Tabiî ki, iyiliklerin ve fenalıkların nitelik ve niceliğini de dikkate almak lâzımdır. Yani bazen bir fenalık, yüzlerce iyiliği mahvedebilmektedir. Yine bazen bir kıymetli iyilik, binlerce fenalığı ortadan kaldırabilir.
Konu, iman ve Kur’ân dâvâsı içindeki ilişkilerde ele alındığında, küsmek meselesinin ne kadar akla zıt, ne kadar büyük bir hasaret ve ne kadar yakışıksız kaçan bir hâl olduğu kendini hissettirir.
Dolayısıyla her hareketimizin; kardeşlerimizin, ağabeylerimizin, ablalarımızın, tâbir yerindeyse aynı şirketteki hissedarlarımızın şevkine, gayretine vesile olması için çaba harcamak büyük dâvâ insanlarına yakışan bir tutumdur.
Tabiî insanlık hali, eğer iki kardeş arasında bir sıkıntı, bir problem ve bir küsmek hâli ortaya çıkmışsa da, çevresindeki ilgililerin, bilgililerin bu duruma seyirci kalması değil, bir an evvel bu durumdan uzaklaşması için adımlar atmaları yakışan olacaktır.
Yani insanlık hâli denebilecek durumlar, insanlık hâli olarak yaşanıp, büyütülmeden havuz içinde eritilmeli ve tekrar sağlıklı ilişkilerin devam etmesi için çaba içinde olunmalıdır.
İnsan, melek değildir. Dolayısıyla hatadan/kusurdan da hâlî değildir. O zaman yaşanan böyle durumlara karşı da elbette, diğer insanların hassasiyet göstererek meseleyi halletmeleri yine bir o kadar insanî olacaktır.
Her halde insanî olmayan ise, bir küçük dünyevî, fani, basit mesele için, ebedî arkadaşını, ebedî ortağını, ebedî hissedarını darıltmak, küstürmek ve şevkini kırmaktır.
Burada en önemli şey, iman ve Kur’ân kardeşlerinin, birbirlerinin hukuklarını gözetmek ve hak ihlâlleri yapmamaktır.
Tabiî diğer taraftan bireyin de, içinde olduğu camianın, içinde yaşadığı kardeşlerinin ve bir şahs-ı manevî olmuş vücudun yaşaması için dikkat göstermesi gerekir.
Aksi halde, bireysel bir haklılık yüzünden, bütün bir camianın, bütün bir Müslüman âleminin, bütün bir iman kardeşliğinin hukukunu çiğnemek, o kardeşler sayısınca vebale muhatap olmak demektir. Bu da, risale diliyle, o yüksek minarenin başından sükut etmek anlamı taşır.
Yani kolay kazanılmayan sevapları, kolay kaybetmemek gerekiyor.
Hiçbir şirket, kazancının nasıl elde edildiğine bakmaksızın öylesine bir harcama içerisinde olmaz.
Elbette ebedî bir âleme yatırım yapan bir şirketin üyeleri de, helâket ve felâket asrında, zor kazandıklarını, kolayca kaybetmemelidir. Bunun için de, gerekli bütün tedbirleri almak durumundadır.
Aksi halde iflâs, kimsenin arzu ettiği bir sonuç değildir.
En büyük müflis de, sevapları ve günahları tartıldığında, kazandığı sevaplar günahlardan arındırıldığında günah kefesi ağır basan kişidir.
İşte, bu maddî ve manevî kaybetmeyi engelleyecek en güçlü kaynak, okumaların kesilmemesidir.
Ancak okumalar, günlük tahribatı tamir edecektir.
Yoksa, bir bütün halinde şirket kaybedecektir.
Bir şirket üyesi olarak, herkes kendi üzerine düşeni, okumalarını, hizmetlerini titizlik içerisinde yapmak durumundadır.
Çöküş bireysel başladığı gibi, ayağa kalkmak da, hayat bulmak da bireysel başlayacaktır.



Konu Başlığı: Ynt: Küsmek, şevk kırıcıdır
Gönderen: Sümeyye üzerinde 13 Kasım 2012, 03:34:28
s.a.. ; kimse kazandiği hayr ve hasenatlarini kaybetmek istemez fakat kirginliklar işin içine girince hizmet noktasinda davasi uğruna düşünüldüğünde kirginliklari tamir etmeyi dener ve affedici olmayi seçer ama bu tek taraftan beklenmez karşilikli olmadiği sürece elbet birgün bir yerden patlak verecektir...Gemi yalniz başina yürümez kardeşliğe sahip çikip hedefe doğru ilerleyebilmek duasiyla..Güzel ve anlamli , çikarilacak bir çok ders olan bu konuyu bizlerle paylaştiğiniz için Rabbim c.c razi olsun kardeşim.