> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Ameller - İbadetler - Kulluk Kavramı > Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk) > Haccı mebrur
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Haccı mebrur  (Okunma Sayısı 1370 defa)
31 Ekim 2010, 15:44:16
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 31 Ekim 2010, 15:44:16 »



Hacc-ı Mebrur


Hazret-i Âdem ve Havvâ -aleyhimesselâm- ile başlayan insanlık âilesi, dînî huzur ve saâdet iklîminde yaşamak üzere; bugün Mekke’deki Kâbe’nin yerini ilk ibâdethâne edinmişlerdir. Âdemoğulları değişen hayâtî ve ictimâî sebeplerle muhtelif beldelere yayılmış, aradan asırlar geçmiş, nesiller değişmiş, hak dînden sapmalar olmuş ve bir müddet sonra bu mukaddes mâbed kaybolmuştur. Hazret-i İbrâhim -aleyhisselâm- Cenâb-ı Hakk’ın emriyle onu tekrar binâ etmiş ve duâsı ile o beldenin bereketlenmesine vesîle olmuştur. Âyet-i kerîmede buyrulur:

“Hatırla ki İbrâhim şöyle demişti: «Rabbim! Bu şehri (Mekke’yi) emniyetli kıl, beni ve oğullarımı putlara tapmaktan uzak tut! Çünkü onlar (putlar), insanlardan birçoğunun sapmasına sebep oldular. Rabbim, şimdi kim bana uyarsa o bendendir. Kim de bana karşı gelirse, artık Sen gerçekten çok bağışlayan, pek esirgeyensin. Ey Rabbimiz, ey sâhibimiz! Namazı dosdoğru kılmaları için ben, neslimden bir kısmını Sen’in Beyt-i Harem’inin (Kâbe’nin) yanında, ziraat yapılmayan bir vâdiye yerleştirdim. Artık sen de insanlardan bir kısmının gönüllerini onlara meyledici kıl ve meyvelerden bunlara rızık ver! Umulur ki bu nîmetlere şükrederler.»” (İbrâhim, 35-37)

Nihâyet, dünya gününün ikindisine benzeyen asr-ı saâdet gelmiş ve Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed

-aleyhissalâtü vesselâm- ile dînî hayat ilk başladığı yerde, son bir kemâl zirvesi göstermiştir. Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, Mekke ve Medîne merkezli bir asr-ı saâdet yaşamış ve yaşatmış, böylece o beldeler, kıyâmete kadar İslâm’ın ve Müslümanların nabzının attığı mübârek bir mekân hâline gelmiştir.

Nebîler silsilesinin muazzez hâtıraları ile dolu olan, îmânlı yüreklerin rûhâniyetleriyle beslenen ve âşıkâne gözyaşlarıyla sulanmış olan bu mübârek topraklarda ârif bir gönülle hac ve umre yapanlar, orada birçok peygamberin aziz hâtıralarından feyz alırlar. O kudsî mahallerde îfâ edilen Hac ve umre ibâdetleri, kulluk hayatının müstesnâ bir terakkî vesîlesidir. Hacda azamet-i ilâhî karşısında kul hiçliğini hatırlar ve giyilen ihramlarla bir nevî kefen iklîmine girmenin tahassüs ve tefekkürü içinde yaşar. Bu bakımdan hacda belki de en mühim istifâde, “ölmeden evvel ölmek” sırrını defâlarca yaşayarak kalben diri kalabilmek ve “Rabbine dön...” (el-Fecr, 28) şeklindeki ilâhî dâvetin vecdi içinde bulunmaktır.

Ayrıca ihrâma bürünenler, belli bir vakit bâzı helâllerin bile yasaklanması sebebiyle, şüpheli ve haramlardan ne kadar uzak durmak gerektiğinin bir başka telkînini hissederler. Yine ihrâm hâlinde iken, ot koparma, av avlama, avcıya avı gösterme gibi fiillerin yasaklanması ile de merhamet, nezâket ve zarâfet dolu bir îmân hassâsiyetine ulaşırlar.

Bütün ibâdetler gibi hac ve umre ibâdetlerinin de, ind-i ilâhîde makbûl olabilecek bir kıvamda edâ edilmesi, bir îmân ve irfân ufkudur. Zîrâ hac ve umreyi -mâruf tâbiriyle- “mebrûr” olarak îfâ edebilmek, günahlardan temizlenmeye ve Hakk’ın rızâsına vesîledir. Yâni bu ibâdetlerden arzu edilen netîce, onları ancak Hak Teâlâ’nın râzı olduğu kıvâmda yerine getirebilmekle hâsıl olur.

Bu meyanda Şiblî Hazretleri’nin haccetmiş birine, haccın kalbî cihetine işâret ederek söylediği şu sözler, çok ibretli bir îkaz ve irşâd mâhiyetindedir:

“Hacca niyet ettiğinde, bugüne kadar işlediğin mâsiyetlere tevbe edip sırât-ı müstakîme yönelmediysen, hakîkatte niyet etmiş olmazsın.

İhrâm için elbiseni çıkarırken her mâsiyetten de soyunmadıysan hakîkatte elbiseni çıkarmış olmazsın. Hac için guslederken bu temizlik, sendeki mânevî kirleri ve kalbî illetleri de temizlemediyse hakîkatte temizlenmiş olmazsın.

Harem-i Şerîf’e girerken her harâmı ve Hak’tan uzaklaştıran her söz ve davranışı terk etmeğe söz vermediysen gerçekte Harem’e girmiş olmazsın.

Kurban keserken aşırı nefsânî isteklerini ve irâdeni Hakk’ın rızâsında yok etmediysen gerçekte kurban kesmiş olmazsın.

Şeytana taş atarken içindeki cehâleti ve vesveseleri de taşlayamamışsan, sende ilim ve irfân hâsıl olmamışsa hakîkatte taş atmış sayılmazsın.

Kâbe’yi ziyâret vesîlesiyle sende ilâhî ikramlar arttı mı, gönlün huzur ve sürûr ile doldu mu? Zîrâ hadîs-i şerîfte:

«Hacılar ve umre yapanlar Allâh’ın ziyâretçileridir. Ziyâret edilenin, kendisini ziyâret edene ikrâm etmesi bir haktır.» buyrulur. Sen bu ikrâmı fark edemediysen hakîkatte ziyâret etmiş sayılmazsın…”1

Hülâsa, Şiblî Hazretleri’nin dikkat çekmek istediği husus:

“Haccı ve umreyi Allâh için tam îfâ edin!..” (el-Bakara, 196) fermân-ı ilâhîsine riâyettir. Şiblî Hazretleri’nin de işâret ettiği gibi Allâh katında mebrûr olacak bir hac ve umre için riâyet edilmesi gereken ölçülerin başlıcaları şunlardır:

1. Hacca ihlâsla niyet edip buna aykırı niyet ve davranışlardan vazgeçmek

Cenâb-ı Hakk’ın rızâsına nâil olup ilâhî lutuflardan istifâde edebilmek için hac ibâdetine hâlisâne niyet edip bu hususta Allâh Teâlâ’ya söz verirken, içimizde yer eden nefsânî sözleşme ve beşerî zaaflara da iptal mührünü basabilmemiz îcâb eder ki ilâhî sır sarayının misâfiri olabilelim. O mübârek mekânlarda bilhassa varlık kitabını dürmek ve benlikten sıyrılmak gerekir. İşte hac ve umreye böyle bir hâlet-i rûhiye ile yönelenler, ilâhî rahmet ve berekete nâiliyyet kapısından geçmiş olurlar. Bundan sonra onlara düşen şudur:

2. İhram için elbiseleri çıkarırken mâsivâ elbiselerini de çıkarmak

Allâh rızâsı istikâmetinde hac ve umre için yapılan gönül akdinin bir tezâhürü ve bu husustaki ihlâs ve samîmiyetin bir tecellîsi olarak ihram için sâdece zâhirî elbiselerden değil, iç âlemimizdeki mal, makam ve mevki gibi ihtiraslardan da sıyrılarak takvâ libâsına bürünmek îcâb eder ki, ilâhî sır ve tecellîlerden gönüller lâyıkıyla nasîb alabilsin. Zîrâ Cenâb-ı Hak:

“İç âlemini temizleyen felâha erdi.” (eş-Şems, 9) buyurmuştur.

O kudsî iklîmde gönlü Allâh’a bağlayıp dünyâlık işlerle meşgûl olmaktan ve zarûret dışında çarşı-pazar gezmekten sakınmak gerekir. Çünkü bu tür işlere daldıkça gönüllerde bir gevşeme ve gaflet zuhûr eder, o mübârek beldelerin mânevî iklîminden istifâde zorlaşır. Bunun içindir ki Hazret-i Ömer-radıyallâhu anh-, hac ve umre vazîfelerini îfâ edenlere, vazîfelerini tamamladıktan sonra tâzim hislerinin zedelenip lâubâlilik meydana gelmemesi için hemen memleketlerine dönmelerini tavsiye etmiştir.

Orada Kâbe’nin Rabbini aramak ve “O’nun, kullarına şah damarından daha yakın”2 olduğunu idrâk etmek îcâb eder. Yine “Allâh, kişi ile kalbi arasına girer.”3 âyet-i kerîmesi mûcibince hiçbir şeyin O’ndan gizli kalamayacağının şuuruna varabilmek gerekir. Yâni dünyevî gel-geç sevdâlardan sıyrılıp kalbin Hak ile berâber olmasına dikkat edilmelidir. Çünkü hac ve umrenin özü şudur:

3. Madden ve mânen temizlenmek

Allâh Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem-, hac ve umre çerçevesinde yapılan sâlih ameller vesîlesiyle hâsıl olan netîceyi ifâde ederken, bir bakıma bu mübârek ibâdetlerdeki maksadı da şöyle beyân buyurmaktadır:

“Haccediniz! Çünkü (makbul bir) hac, suyun kiri yıkadığı gibi günahları temizler.” (et-Tergîb ve’t-Terhîb)

Mesele böylesi bir temizlenme olunca, elbette Hicaz yolcularının dikkat ve riâyet edeceği diğer bir husus da şudur:

4. Haram ve şüphelileri terk ederek Harem-i Şerîf’e edeble girmek ve dînî alâmetlere tâzîm göstermek

Hak Teâlâ buyurur:

“Hac (ayları) bilinen aylardır. İşte kim onlarda (o aylarda) haccı (kendine) farz eder (ihrama girerse artık) hacda refes, füsûk ve cidâl yoktur. Siz ne hayır yaparsanız Allâh onu bilir. Bir de (hac seferine yetecek miktarda) azıklanın. Muhakkak ki azığın en hayırlısı (dilenmekten, insanlara yük olmaktan) kaçınmaktır. Ey kâmil akıl sahipleri, Ben’den korkun.” (el-Bakara, 197)

Bu meyanda refes, füsûk ve cidâl, yâni şehevî arzular, fısk u fücûr ve münâkaşa gibi mâlum yasakların yanısıra, bir kulu incitmemek hususuna da çok dikkat etmek gerekir. Çünkü oradaki izdiham dolayısıyla hacılar, her an bir mü’mini incitme tehlikesi ile karşı karşıyadırlar. Bundan sakınabilmek için bilhassa tavaf esnâsında saygı ve nezâkete çok îtinâ göstermek îcâb eder. Tavafta, dönüş istikâmetine zıt çıkış yaparak tavaf edenlere eziyet vermemek gerekir.

Ayrıca Harem-i Şerîf’in kalabalıklarında ve otel asansörlerinde kadın-erkek ihtilâtından da titizlikle sakınılmalı, giriş ve çıkışlarda tertip ve vakar içinde olunmalıdır. Orada bir ot koparmanın bile yasak olduğunu hatırdan çıkarmamamız îcâb eder ki, bir ibâdet vecdiyle yaptığımız beşerî davranışlar bizi Hakk’a yaklaştırsın; kaba ve sert davranışlar, yerini sevgi, merhamet, hürmet, nezâket ve zarâfete tebdîl eylesin.

Bu nevî hassâsiyetler, merhamet ve nezâket âbidesi olan Rasûlullâh -sallâllâhu aleyhi ve sellem-Efendimiz’in de üzerinde çokça durduğu mühim inceliklerdir. Nitekim Rasûlullâh -aleyhissalâtü vesselâm- Efendimiz birgün Hazret-i Ömer

-radıyallâhu anh-’a:

“Yâ Ömer! Sende fazla kuvvet var. (Haceru’l-Esved’i öpeceğim diye) zayıfa eziyet vermeyesin. Rüknü boş görürsen yanaşarak istilâm et, değilse tekbir getirip geç!..” (İbn-i Hanbel, I, 23) buyurmuştur.

Bu şekilde kul hakkına riâyet etmekle birlikte o mübârek mekânlarda zâhirî ve bâtınî edebe de çok dikkat edilmelidir. Zîrâ haccın bir gâyesi de, o mübârek mekânlara hürmet ve oradaki mukaddes makamların hâtırası ve tedâîsi ile feyizlenip gönüllere seviye kazandırmaktır.

Âyet-i kerîmede buyrulur:

“…Her kim Allâh’ın şiarlarına (dînin alâmetlerine) tâzim gösterirse, şüphesiz bu, kalblerin takvâsındandır.” (el-Hac, 32)

Buna göre Kur’ân-...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Haccı mebrur
« Posted on: 28 Mart 2024, 14:28:24 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Haccı mebrur rüya tabiri,Haccı mebrur mekke canlı, Haccı mebrur kabe canlı yayın, Haccı mebrur Üç boyutlu kuran oku Haccı mebrur kuran ı kerim, Haccı mebrur peygamber kıssaları,Haccı mebrur ilitam ders soruları, Haccı mebrurönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes