๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk) => Konuyu başlatan: erkans64 üzerinde 03 Ağustos 2010, 16:03:36



Konu Başlığı: İbadetin mertebeleri
Gönderen: erkans64 üzerinde 03 Ağustos 2010, 16:03:36
 İbadetin mertebeleri


İbadetin üç mertebesi vardır.

1-Bir kısım insanlar sevab kazanmak ve azabdan korkup kaçınmak için ALLAH'a c.c ibadet ederler.

2-Bir kısım insanlarda ALLAH'a c.c kul olma vazfını kazanmak için ibadet ederler.Kısacası ALLAH TEÂLÂ kendilerine kulum diye hitab etmesi için ibadet ederlerki,bu türlü ibadete ubûdiyyet de denir.

3-Bir kısım insanlarda ALLAH'ı c.c sevdikleri için,ondan utandıkları için,ululuk ve yüceliğine tâzim için ibadet ederler ki ibadetin en üstün mertebesi budur.Bu türlü ibadete ubûdet de denir.O halde bu üç kısmı,ibâdet,ubûdiyyet,ubûdet diye sıralandırıp isimlendirebiliriz.
   Ubûdet,ubûdiyyetden ve ubûdiyyetde ibadetden daha üstündür.

selâm ve selametle kalınız. Saygılarımla.























Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: Sümeyye üzerinde 03 Ağustos 2010, 16:13:50
Aleyna ve aleykum selam Rabbim (c.c.) razi olsun degerli paylasiminizdan dolayi.Selam ve dua ile kaliniz.


Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 05 Eylül 2010, 15:43:37
A.s..rabbim ubûdet mertebesine ulaşmamızı nasip eyler inşallah.


Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: Hadice üzerinde 14 Eylül 2010, 22:47:42
Allah razı olsunu  kardeşim. Rabbim hakkıyla ibadet edenlerden eylesin.


Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: Ekvan üzerinde 14 Eylül 2010, 22:52:07
Rabbim 3. kısımdan ibadet etmeyi nasip etsin bizlere...Rabbim öle bir anda al ki emanetimizi bizden ölüm sana olana Aşkımızın adı olsun.....Paylaşım için sağol güzel kardeşim Rabbim paylaşımlarınızı daim eylesin inşaAllah selam ve dua ile...


Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: Ekvan üzerinde 15 Eylül 2010, 15:38:53
s.a ALLAH razı olsun çok güzel açıklamışsınız da aklıma bir soru geldi:
 acaba insan niçin ibadet eder...ALLAHın rızasını kazanmak için mi?yoksa cennet için mi?
ahirette cenneti kazandıktan sonra ALLAHın rızası yine arada geçer mi?yani orada da ALLAH rızası var mı?soruyu şöylede sora biliriz..orada ibedet yok günah yok..acaba insan hirette ALLAHı takıcak mı?cennetti kazandıktan sonra ALLAHı hoşnut etme duygusu var mı???.....gibi gibi sorular..

rabbim razı olsun...:)

Aleyna ve Aleykumusselam kardeşim...

ibadetin 3 mertebesi yazıyo zaten....yazı da gayet açık....ben üçüncüyü ALLAH tan niyaz ediyorum... bnce  sade ve sadece AllahIN RIZASI OLMALI İBADETLERİMİZDE...

İman edip salih amellerde bulunanları müjdele. Gerçekten onlar için altlarından ırmaklar akan cennetler vardır. Kendilerine rızık olarak bu ürünlerden her yedirildiğinde: "Bu daha önce de rızıklandığımızdır" derler. Bu onlara (dünyadakine) benzer olarak sunulmuştur. Orada onlar için tertemiz eşler vardır ve onlar orada süresiz kalacaklardır. (2/25)

De ki: "Size bundan daha hayırlısını bildireyim mi? Korkup sakınanlar için Rablerinin katında içinde temelli kalacakları altından ırmaklar akan cennetler tertemiz eşler ve ALLAH'ın rızası vardır. ALLAH kulları hakkıyla görendir." (3/15)

İşte bunların karşılığı Rablerinden bağışlanma ve içinde ebedi kalacakları altından ırmaklar akan cennetlerdir. (Böyle) Yapıp-edenlere ne güzel bir karşılık (ecir var.) (3/136)

İman edip salih amellerde bulunanları altından ırmaklar akan içinde ebedi kalacakları cennetlere sokacağız. Onda onlar için tertemiz kılınmış eşler vardır. Ve onları ‘ne sıcak-ne soğuk tam kararında gölgeliğe' sokacağız. (4/57)

Ama Rablerinden korkup-sakınanlar; onlar için ALLAH katında -bir şölen olarak- altlarından ırmaklar akan -içinde ebedi kalacakları- cennetler vardır. İyilik yapanlar için ALLAH'ın katında olanlar daha hayırlıdır. (3/198)

Ki O bizi kendi fazlından (ebedi olarak) kalınacak bir yurda yerleştirdi; burada bize bir yorgunluk dokunmaz ve burada bize bir bıkkınlık da dokunmaz. (35/35)

Gerçek şu ki bugün cennet halkı ‘sevinç ve mutluluk dolu' bir meşguliyet içindedirler. (36/55)


Rablerinden korkup-sakınanlar da cennete bölük bölük sevkedildiler. Sonunda oraya geldikleri zaman kapıları açıldı ve onlara (cennetin) bekçileri dedi ki: "Selam üzerinizde olsun, hoş ve temiz geldiniz. Ebedi kalıcılar olarak ona girin." (39/73)

(Onlar da) Dediler ki: "Bize olan va'dinde sadık kalan ve bizi bu yere mirasçı kılan ALLAH'a hamd olsun ki cennetten dilediğimiz yerde konaklayabiliriz
. (Salih) Amellerde bulunanların ecri ne güzeldir." (39/74)


ALLAH'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim (topluluk) bulamazsın ki ALLAH'a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar ister babaları ister çocukları ister kardeşleri isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun. Onlar öyle kimselerdir ki (ALLAH) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır. ALLAH onlardan razı olmuş onlar da O'ndan razı olmuşlardır. İşte onlar ALLAH'ın fırkasıdır. Dikkat edin; şüphesiz ALLAH'ın fırkası olanlar felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir. (58/22)


Rableri katında onların ödülleri, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan Adn cennetleridir. ALLAH onlardan razı olmuştur, kendileri de O'ndan razı (hoşnut memnun) kalmışlardır. İşte bu Rabbinden ‘içi titreyerek korku duyan kimse' içindir. (98/8)


Ayeti kerimeler de senin sorularına cevaptır kardeşim...Fi Emanillah...


Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: erkans64 üzerinde 16 Eylül 2010, 05:19:46
              ALLAH'ın (c.c) Selâmı üzerinize olsun Muhterem Kardeşlerim.


            Güzide sitemizin burada rumuzunu söylemiyeceğim bir sayın üyesi ibâdetle ilgili
  bazı sorular sormuş,yine sitemizin bilge kişilerinden olan LivaÜlhamd isimli muhterm kar
  deşimizde âyetlerle gayet güzel cevap vermiş RABBİM kendisinden razı olsun.Soru soran
kardeşimizin bir cümlesi bu fâkiri çok yaraladı herhalde yalnışlıkla yazılmış bir cümledir diye
düşünüyorum.İnsanlar ahirette de ALLAH'ı takıcakmı diye soruyor evet hitap aynen böyle
SÜBHAN ALLAH yüceler yücesi RABBİMİZİ böyle hitaplardan tenzih ederim.Sayın üye
RABBİMİZİ anarken yüce zatını inciticek kelimeler kullanmayalım.Evet ezel den ebede
ALLAH'ü TEÂLÂ mutlak hakimdir.cümlenizin cevabı da budur.



                                                                          Saygılarımla.


Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: Ekvan üzerinde 16 Eylül 2010, 08:21:07
             ALLAH'ın (c.c) Selâmı üzerinize olsun Muhterem Kardeşlerim.


            Güzide sitemizin burada rumuzunu söylemiyeceğim bir sayın üyesi ibâdetle ilgili
  bazı sorular sormuş,yine sitemizin bilge kişilerinden olan LivaÜlhamd isimli muhterm kar
  deşimizde âyetlerle gayet güzel cevap vermiş RABBİM kendisinden razı olsun.Soru soran
kardeşimizin bir cümlesi bu fâkiri çok yaraladı herhalde yalnışlıkla yazılmış bir cümledir diye
düşünüyorum.İnsanlar ahirette de ALLAH'ı takıcakmı diye soruyor evet hitap aynen böyle
SÜBHAN ALLAH yüceler yücesi RABBİMİZİ böyle hitaplardan tenzih ederim.Sayın üye
RABBİMİZİ anarken yüce zatını inciticek kelimeler kullanmayalım.Evet ezel den ebede
ALLAH'ü TEÂLÂ mutlak hakimdir.cümlenizin cevabı da budur.



                                                                          Saygılarımla.

Aleyna ve aleykumusselam Rabbim sizden de razı olsun evet o tabir beni de çok rahatsız etti biz o Şanı yüce Rabbimizi anlatmaya kelime bulamazken o tabirin kullanılması beni çok ama çok üzdü..zira RAbbim noksan sıfatlardan münezzehtir.....:(((


Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: Ekvan üzerinde 16 Eylül 2010, 08:53:05
RABBİM!...
Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şerikten münezzehsin. Senin senânı ben ifade edemem, kemal sıfatlarını saymakla bitiremem. Sen ancak Furkan’ında kendi zâtını senâ ettiğin gibi ve Senin izninle Habibinin Seni senâ ettiği gibi ve Senin intakınla bütün masnuatının Seni senâ ettiği gibi bir Zât-ı Zülcelâlsin.
Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şerikten münezzehsin. Biz Sana lâyık bir marifetle Seni tanıyamadık, ey bütün masnuatındaki mucizatıyla ve bütün mahlûkatının tavsifatıyla ve bütün mevcudatının tarifatıyla ancak tarif edilen Mâruf!
Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şerikten münezzehsin. Biz Sana lâyık bir zikirle Seni zikredemedik, ey bütün mahlûkatının lisanıyla ve kitab-ı kâinatının kelimeleri olan bütün mevcudatın nefisleriyle ve mahlûkatın olan bütün zevilhayatın hayatlarıyla Sana sundukları tahiyyelerle ve bütün ağaç ve nebatların ihtizazla zikretmekte olan bütün mevzun yapraklarıyla zikredilen Mezkûr!

Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şerikten münezzehsin. Biz Senin hak şükrünü edâ edemedik, ey herkesin gözü önündeki bütün ihsânâtının senâlarıyla ve kâinat çarşısındaki bütün in’âmâtının ilânâtıyla ve enzâr-ı mahlûkat önündeki rahmet ve nimetinin bütün manzum meyveleriyle ve bütün ağaç ve nebatların dallarına dizilmiş bütün mevzun ve muntazam çiçek ve salkımların tahmidatıyla şükür ve senâsı okunan Meşkûr!
Sen her kusurdan münezzehsin. Şânın ne büyük, burhanın ne müzeyyen, ne kadar zâhir ve bâhirdir Senin!
Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şerikten münezzehsin. Biz Sana lâyık bir ibadetle kulluk edemedik, ey bütün melâikenin ve bütün zevilhayatın ve bütün anâsır ve mahlûkatın kemâl-i itaat ve imtisal ve intizam ve ittifak ve iştiyakla ettikleri bütün ibadetlerin mercii olan Mâbud!
Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şerikten münezzehsin. Biz Sana lâyık bir tesbihatla Seni tesbih ve tenzih edemedik, ey “Kendisini hamd ile tesbih etmeyen hiçbir varlık bulunmayan ve yedi gök ve yer ve içindekiler tarafından tesbih edilen” [1] Zât!
Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şerikten münezzehsin. Gök ve yer, bütün masnuatının bütün tesbihatıyla ve bütün mahlûkatının bütün tahmidatıyla, Seni hamdinle tesbih eder.
Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şerikten münezzehsin. Yer ve gök, bütün peygamberlerinin ve bütün velîlerinin ve bütün meleklerinin-salât ve selâmın onlar üzerine olsun-bütün tesbihatıyla Seni hamdinle tesbih eder.
Sen bütün kusurlardan, noksan sıfatlardan, aczden ve şerikten münezzehsin. Kâinat, Habib-i Ekreminin (a.s.m.) bütün tesbihatıyla ve Resul-ü Âzamının bütün tahmidatıyla-efdal-i salâvat ve etemm-i teslimatın onlar üzerine olsun-Seni hamdinle tesbih eder.
Sen her kusurdan münezzehsin öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın tesbihatının sadâlarıyla bu kâinat Seni hamd ile tesbih eder. Evet, tesbihatının sadâlarıyla asırları dalga dalga ve milletleri bölük bölük çınlatan odur. ALLAHım, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın tesbihat sadâlarını, kıyamet gününe kadar kâinatın sayfalarında ve zamanın yapraklarında daim kıl.
Sen her kusurdan münezzeh öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın âsâr-ı şeriatıyla dünya seni hamd ile tesbih eder. ALLAHım, dünyayı kıyamet gününe kadar Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın diyanetiyle dünyayı kıyamet gününe kadar müzeyyen kıl.
Sen her kusurdan münezzeh öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın lisanıyla dünya Senin azamet-i kudretinin arşı altında bir sâcid olarak Seni hamd ile tesbih eder. ALLAHım, dünyayı kıyamet ve diriliş gününe kadar Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın lisanıyla, bütün aktarıyla hep böyle konuştur.
Sen her kusurdan münezzeh öyle bir Zât-ı Zülcelâlsin ki, her yerde ve her zamanda bütün mü’min erkekler ve bütün mü’min kadınlar, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın lisanıyla seni hamd ile tesbih eder. ALLAHım, erkek ve kadın bütün mü’minleri, Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın tesbihatının sadâlarıyla kıyamet gününe kadar hep böyle konuştur.


Alıntı


Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: erkans64 üzerinde 16 Eylül 2010, 14:15:14
             ALLAH'IN (c.c ) Selâmı üzerinize olsun Muhterem Kardeşim.

            Muhterem Kardeşim yazdığınız yazıyı büyük bir takdir ile iki üç kere okudum.Yüce
RABBİM bu yazıyı yazan ellerinizi ruz'u mahşerde kevser suları ile yıkamak nasip etsin,Ve
sizi peygamberlere velilere komşu eylesin ALLAH (c.c) sizden ebeden razı olsun.Bazı kişilerde yazınızı okuyarak RABBİMİZE karşı edeb haya nasıl olurmuş sizden öğrensin.




                                                       Selâm Ve Selâmetle Kalınız.......Saygılarımla.
 


















Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: Ekvan üzerinde 28 Eylül 2010, 21:11:49
marifetın olmadıgı kalpte muhabbet aramak nıye...Efendımız aleyhıssellatı vesselam YA RABBI SENI BILMIYORLAR dıye dua dua yalvarmıyor mu.bence en cok o kardesımıze ve onun gıbı henuz hıdayet gunesı gonlune dogmamıs butun kardeslerımıze dua edılmelı..RABBIM Alan Sensın Veren Sensın Kılan SEN   Ne Verdınse Odur. Dahı Nemız Var.


Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: Ekvan üzerinde 08 Ekim 2010, 15:24:25
İslam Dininin Birinci Mertebesi; İslam'dır

"İslam" lügat bakımından; "teslimiyet" ten türemiş bir kelimedir.
Bir kimse hakkında "teslim olmuş" dendiğinde bundan "emre itaat etmiş, boyun eğmiş" anlaşılır.
İslam'ın şer'i manası; özel ve genel olmak üzere iki manadadır.
- İslam eğer imanla beraber zikredilirse özel manası kastedilmiştir. Bu mana şudur:
"Tevhid, namaz gibi zahiri ameller işleyerek Allah-u teala' nın emirlerine boyun eğip teslim olmak."
- Eğer İslam tek başına zikredilirse genel manası kastedilmiştir. O da;
"Gerek inanç bakımından, gerek amel bakımından mutlak bir şekilde Allah-u teala'nın şeriatine teslim olup boyun eğmektir."
İslam Dininin İkinci Mertebesi; İmandır

İmanın şubeleri yetmişten fazladır. En yükseği "Lâ ilâhe illallah" sözü, en aşağısı ise yoldan eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Utanmak (haya) imanın şubelerindendir.
"İman", lügat bakımından; doğrulamak, tastik etmek demektir.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Biz doğru söyleyenlerden olsak bile sen inanmayacaksın." (Yusuf: 17)
İmanın şer'i bakımından iki manası vardır. Genel ve has (özel) olan mana.
İman İslam'dan ayrı zikredildiğinde genel olan manası kastedilmiştir.
İmanın genel manası ise şöyledir: Dille söylemek, azalarla amel etmek ve kalple inanmaktır. Yani; ister amel olarak, ister inanç olarak İslam dininin tamamına boyun eğip, bütün emirlerini yerine getirmektir.
Selefi salihin imanı tarif ederken en az iki kelime, en çok altı kelime kullanırlar.
- İki kelime kullandıklarında "iman söz ve ameldir" derler.
- Altı kelime kullandıklarında ise; "iman; söz, amel, inanç, niyet, tâbi olma ve ihlastır" derler..
İman İslam'la beraber zikredildiği zaman has manası kastedilmiştir.
Has manası ise; İslam şeriatinin getirdiği her şeyi tasdik edip inanmaktır.
İman İslam'la birlikte zikredildiğinde imandan batini ameller kastedilmektedir. İslam'dan ise zahiri ameller, kastedilmektedir.
İslam Dininin Üçüncü Mertebesi; İhsan'dır

İhsanın şer-i manası; zahiri ve batini olarak en güzel şekilde Allah-u teala'ya yönelmektir. Yani; İslam'ı ve İman'ı en iyi bir şekilde yerine getirmektir. Bu, İslam dinin en yüksek mertebesidir.
İnsan İslam'ı ve İman'ı en güzel bir şekilde yerine getirirse muhsinlerden olur.
İhsanın bir rüknü vardır o da Allah-u teala'yı görüyormuş gibi ona ibadet etmektir. Allah-u teala'ya güzel bir şekilde ibadet etmek demektir.
Allah'a ibadet etmek demek; yani; zahiri ve batıni amellerle tam teslimiyetle itaat etmek demektir.
Bu ruknun iki mertebesi vardır:
a - Istihdar mertebesi:
Allah-u teala'yı görüyormuş gibi ibadet etmektir. Yani; ibadetin Allah-u teala'nın huzurunda yapıldığını hissetmektir.
b - Ittıla' mertebesi:
Allah-u teala tarafından görüldüğünü düşünerek O'na ibadet etmektir. Zira Allah-u teala görülmemesine rağmen, O herkesi görmektedir. Yani; ibadet esnasında Allah-u teala'nın görülmemesine rağmen, ibadet yapan kimseyi gördüğünü, gözetliyor olduğunu hissetmektir. Bu ise, ibadet yapan kimseyi, daha güzel ibadet yapmaya sevkeder.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Allah şüphesiz muttakiler ve ihsan edenlerle beraberdir." (NahI: 128)
Ayetteki "muttakiler" Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmayıp iman eden ve haramlardan kaçınanlardır.
"İhsan edenler" ise; Allah'a itaat olan işleri en güzel şekilde yapanlardır. İşte Allah bunları koruyacak, onlara yardım edecek, onları destekleyecek, düşmanlarına ve muhaliflerine karşı onları zafere erdirecektir. Allah'ın onlarla beraber olması bu şekildedir.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Ey Muhammed! Senin kalkıp namaz kılanlar arasında bulunduğunu gören, güçlü ve merhametli olan Allah'a güven. Doğrusu O, İşitir ve bilir." (Şuara: 217-219)
Ayetteki; "senin kalkıp namaz kılanlar arasında bulunduğunu gören" lafzı; seni gözeten, manasındadır.
Bu his insanı hem İslam'da, hem imanda ihsan mertebesini elde etmeye sevkeder.
Allah-u teala şöyle buyuruyor:
"Ey Muhammed! Ne iş yaparsan yap ve ona dair Kur'an'dan ne okursan oku; ey insanlar! Ne yaparsanız yaptıklarınıza daldığınız anda, mutlaka biz sizi görürüz. Yerde ve gökte hiçbir zerre Rabbinden gizli değildir. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü şüphesiz apaçık bir kitaptadır." (Yunus: 61)
Ömer b. Hattab meşhur hadisinde şöyle rivayet eder:
"Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yanında otururken bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı, üzerinde yolculuk alametleri olmayan, içimizden kimsenin tanımadığı bir adam Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına geldi ve oturdu. Sonra dizlerini onun dizlerine yaklaştırdı. Avuçlarını da onun bacaklarının üzerine koyduktan sonra şöyle dedi:
"Ey Muhammed! İslam nedir?"
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Allah'tan başka hakkıyla ibadete layık ilah olmadığına ve Muhammed aleyhisselam'ın onun elçisi olduğuna şahitlik etmen, namaz kılman, zekat vermen, Ramazanda oruç tutman, gücün yeterse hacca gitmendir."
Adam: "Doğru söyledin" dedi.
Biz ona şaştık. Hem soruyor hem de doğruluyordu.
Sonra: "İman nedir?" dedi.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Allah'a, meleklerine, kitaplarına, nebi ve rasullerine, ahiret gününe, kaderin, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna iman etmektir" dedi.
Adam: "İhsan nedir?" diye sordu.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Allah'ı görüyormuş gibi O'na ibadet etmendir. Sen O'nu görmesen de O, seni görür." dedi.
Adam: "Kıyametin vakti ne zaman"' diye sordu.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Sorulan bu konuda sorandan daha bilgili değildir." dedi.
Adam: "Kıyametin alametleri nedir?" diye sordu.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Kadının hanımefendisini doğurması (yani annesine hizmetçi muamelesi yapan çocukların bulunması), yalınayak ve çıplak çobanların binaları yükseltmesidir."
Ömer radiyallahu anh diyor ki:
Adam gitti. Bir süre sonra Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki:
"Ey Ömer! Soranın kim olduğunu biliyor musunuz?"
Biz de: "Allah ve rasulü daha iyi bilir" dedik.
Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem:
"Bu Cibril'dir. Size dininizi öğretmek için geldi" dedi. (Buhari, Müslim)


Ziyaeddin el-Kudsi’nin
İşte Tevhid isimli eserinden


Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: ✿ Yağmur ✿ üzerinde 09 Şubat 2015, 21:53:49
Eselamu aleku
Allah a teslimiyet ibadet sayesinde olur ancak...En büyük teslimiyetse Rabbinin sevdikleri için ibadet edendir.Rabbim bizleri de o kişilerden etsi inşallah.....


Konu Başlığı: Ynt: İbadetin mertebeleri
Gönderen: Vatan Var Olsun ! üzerinde 09 Şubat 2015, 22:15:07
Ve aleykumusselam. Rabbim ubudiyet şuuru ile ibadetlerimizi yerine getirmeyi nasib etsin.