> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Ameller - İbadetler - Kulluk Kavramı > Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk) > Diriliş aynasında doğan güneş 7
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Diriliş aynasında doğan güneş 7  (Okunma Sayısı 637 defa)
19 Eylül 2010, 14:30:33
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 19 Eylül 2010, 14:30:33 »



DİRİLİŞ AYNASINDA DOĞAN GÜNEŞ (7)

Diriliş'in "Zamana adanmış Sözler"ine dönüyoruz. Karsımızda bir şiir dili var. Ancak âşinâ gönüllerin duyup anlayacağı işaretler var. Bugüne ve geleceğe dönük işaretler. İlk şiir: "Fecir Devleti''.
Bu şiir âdeta bir "seniyyetül vedâ" türküsüdür. "Hz. İsa'nın dağ vaazı dinleyicileri"nin, "Çağı ülkülerine bir ortaçağ yayı gibi gerenlerdin, "İnkarı öldürüp, insanı dirilten "Mesihiyyet neslinin, Batmış medeniyetimizin, ruhumuzun arkeologları, şafak işçileri, ikindi Mimarları, bir fecrin erleri'nin seniyetül vedâ türküsü (40).
Bu gelecek, gelmekte olan fecir devleti isçilerinin ustası, bir "Masal" kahramanıdır. Batılıların öldüremediği, ruhu nurdan bir sütun hâlinde göğe yükselen, en onulmaz yaralara şifâ olan bir kahraman. Anadolu zamanını "Kırk saat ya da kırk yıl gibi bir zaman” için mayalayan bir kahramandır (41).
Bu kahramanın ve emanetçilerinin yürüyüşü, ''Sürgün ülkeden başkentler başkentine"dir. Medine, Şam, Bağdat, belki de İstanbul'a...
Kalbinden sürgün olduğumuz o sevgili için af dilenmeli, affa layık olunmasa da, af dilenmeli ki "Esir kentten Özülkeye" yani "Fecir Devleti"ne yani "İslâm"a varılabilsin.
O aziz, o gün yüzlü saatlerin geri gelmesi, gönle dört bir yönden Meryem gibi boşanan, şiirler kelebeği en bakire kelimeye sahip olunması demektir.
Meryem ve Kelime. (Mesih-Mehdi).
Zehre batan ruh, onun ışığı ile aydınlanacak. Bu, çaresiz derde şifâ olacak elin sahibi, gökten kevser gibi boşanan âb-ı hayat olup inecek.
Hayatı yumuşattığı gibi ölümü yumuşatacak.
İnsanoğlu, dev ve cin, önünde bağlayıp, melekler secde için kapısında bekleyip duracak.
Yüzünde Tanrı'dan gelmiş gibi solmaz renkler taşıyacak (42).
Kimdir bu elin sahibi?
Kur'ân'dır bu elin sahibi. Çünkü kim vahyin Kur'ân yapraklarından uzanan ellerine tutunursa, hayat ve ölüm kaymalarından emin olur (43). Ama insanı yeniden vahye döndürecek, batının ve doğunun yüzünü vahiy aydınlığıyla aydınlatacak ve güldürecek insandır. Bilerek bilmeyerek, bütün insanlık onu arıyor, onun özlemini çekiyor, onun yolunu gözlüyor, şifâyı bekler gibi bekliyor (44). Bu, Kur'ân'ı ruhuna giyinmiş, onu hayatına özsu yapmış bir gönül eri, muhabbet fedaisidir.
Sevgilinin geri gelişi (uygarlığın yeni atılımı) için diriliş çekirdeğinin oluşması gerekir. Peygamberlerin çevresindeki ilkler topluluğu bu çekirdeğe örnek topluluktur. Tasavvuf dilinde ki ''Kırklar'' sembolü de bu topluluğu adlandıran bir imajdır. Havariler, ashâb, bu kırklar deyişinin tarihi isimleri (45).
Bir nevi çağın sorumlusu değil tutsağı durumunda bulunan İslâm, insanlığın ıstırabına çare olacak iksiri, çağı uyandıracak, uygarlığı diriltecek iksiri kalbinde ışık saçan bir cevahir gibi saklıyor.
Çağı ve gelecek zamanı diriltecek "Kırklar"ı, diriliş çekirdeğini sökün ettirecek Kur'ân iksirini göğsünde saklıyor İslâm (46).
"Her şey Allah için, her şey Allah'a doğru" prensibini yüreğine isleyenler, insanlık ruhunu, çağdaş kanserden ayıklayacaklardır ancak. Bu yol açılıncadır ki, Tarih Deccalı, Hakikat Mehdisinin kılıcıyla ikiye biçilecek ve İslâm ruhunun bir nefesi olan Hz. İsa soluğuyla, ölü dirilecektir (47).

DİRİLİŞ AYNASINDA ANADOLU ZAMANI, TARİH VE KADER VEYA YİNE MEHDİ
Hicretin 7. yüzyılında, Milattan 13. yüzyıl sonra İslâm âlemi büyük bir sarsıntı geçirir. Doğudan Moğol batıdan da Haçlı saldırılarıyla neredeyse ölüm sularına erer. Bu doğu ve batı akınları Anadoluyu ve Anadolu insanının kafa ve yürek içini allak bullak eder (48).
"Haçlı ve Moğol, Anadolunun ruhunda yalnız bir tarih yarası açmış olmaz, bir metafizik yara da açmış olur (49). Gönül bulanır, kafa sarsılır, ruh, bin yerinden hallaçlanır (50). Fakat bütün bu olumsuzlukları göğüsleyecek ve yeniden olumlu yöne çevirecek birer tabib-i mânevi olan büyük insanlar zuhur edecektir.
"Mevlâna, Hacı Bektas ve Hacı Bayram-ı Veliler, Yunus Emreler Serhat akıncıları... İşte yeni Anadolu'nun bu yüzyıllardaki önder kurucuları.
"Anadolunun yeniden kuruluşunda, Mevlâna Celaleddin, metafizik planın mimarıdır".
"Haçlıların şüphelere saldığı yaralı ruh, Mevlâna'nın şifalı eliyle iyi edilecektir: Moğolların saçtıkları, daha doğrusu gelişmesine sebep oldukları umutsuzluk tohumları, onun gülümseyişiyle kuruyup gidecektir. O, Anadolunun dünya huzuruna yeniden çıkış hazırlığında, entellektüel kadronun bir numaralı adamı olarak ortaya çıkar ve Anadolu entelijansiyasının temelini atar(5I). Aynı durum, Rusya-Çin ve Amerika-Batı karşısındaki bugünün Anadolusunda da oluyor. O yüzyılda Hazreti Mevlâna Anadolunun, hatta bütün İslâm dünyasının, Doğunun "Tabib-i Mânevisi" olur. Ama nasıl? Bir de onu görelim Dirilisin Aynasında:
"Mevlâna'nın babası Sultanul Ulemâ Harzemşahlar ülkesinden ayrılırken öyle rasgele karar vererek ayrılmamıştır. Mânevi eğitim almış bu büyüklerin öylesine önemli bir hayat değişikliği kararını vermeleri için dış sebepler yetmez; mutlaka onlar içlerinde "izin" çıktığına bir işaret beklerler. İzinsiz hareket etmez onlar. Ya rüya ile veya uyanıklık halinde onlar, bu iznin çıktığını anlar ve öyle hareket ederler. Aradığını da Konya'da bulmuş, aslında belki bir sezgi ile arıyordu aradığını ama bir kerametle bulduğuna hiç şüphe yok" (52). Aynı değerlendirme Bediüzzaman ve Bedîüzzaman'ın haber verdikleri için de geçerlidir. Bunlar da "izinli"dirler. Ahirzaman mimarları olarak, Kur'ân hizmetkarları, muhabbet fedaileri, Garibler topluluğu olarak işbaşındadırlar. Yine dirilişe dönelim:
"Aradığını Konya'da bulan ve orada mekân tutan Sultanül Ulemâ, Mevlânâ'nın eğitim ve öğretiminde olanca titizliği gösterir. Devrin Ulu kişilerinden zâhir ve bâtın ilimlerini tahsil eder. "Tabib-i Mânevi" olacaktır. O iyi edecektir Anadolunun yaralarını, yoksa, kaderin aklı aşan görüntülerle gelişine, zayıf insanoğlu nasıl dayanır? Nasıl şifaya kavuşacaktır bu zehirlenişten? İşte bunun için, bilhassa böyle çağlardadır ki, ruhları inanç denizi gibi çalkalanan “Tabib-i Mâneviler" geliyor. Bu ruhların, binbir ateş imtihanından geçmiş olan bu ruhların, kardeşlerini tecrübelerinden yararlandırmak ödevidir, borcudur. Ancak kendilerini bu yetkinlikte görmeleri; işte en zor nokta, en çözülmez düğüm burada... "
"Doktorun diploması vardır. Mânevi tabib için, insan ruhunu eğiten ekoller olan tarikatlarda icazetname vardır. Ama gerçek diploma, gerçek icazetnâme, kağıtta yazılı olan değildir. Kağıtta yazılı olan, resmi makamlar ve toplum içindir. Asıl izin Allah'tandır. Şifayı O verecektir, doktora izni O verecektir. Kim bilir böyle bir göreve işaret eden kaç rüya gördü Mevlânâ"(53).
Görüldüğü gibi Hazreti Mevlânâ, yediyüzyıl sonra maddi-mânevi korkunç bir sarsıntı, hastalık geçiren Anadolu İslâm toplumu için gönderilmiş bir ruh doktoru, bir gönül eri, mânevi âlem kahramanlarından biridir. Anadolu işte bu Erlerin şifalı ellerinde Osmanlı Yurdu olarak yeniden kurulur, ayağa kalkar. Mevlânâ'dan tam yedi yüzyıl sonra Anadolu yine bir sarsıntı geçirmiş, korkunç bir deprem yaşamıştır. Maddi, mânevi her şeyi alt-üst etmiş bir deprem. Yine Haçlı (Amerika ve Batı), yine Moğol (Rus ve Çin) vardır karşısında. Bu defa ruhun aldığı yaralar daha derin, daha korkunç ve daha öldürücüdür. "Tabib-i Mâneviler" yine gelmeyecek mi? Yine öleyazan âlem-i İslamı ihya etmeyecekler mi? Dirilişin aynasında buna da cevap yansıyor:
Ruhun Dirilişi, İslâm’ın Dirilişi ve İnsanlığın Dirilişi kitapları bu sorunun aydınlık cevaplarıyla dolu. Hızırla Kırk Saat ve Tâhânın Kitabı ile diğer sür kitapları da İslâm'ın 20. yüzyılda yeniden dirilişinin destanımsı muştularıyla dolu.
İslâm’ın Dirilişi'nde, "Anadolunun yeniden kuruluşunda, Bedîüzzaman, metafizik plânın mimârı" olarak gösteriliyor. Risâle-i Nur ise başlı başına bir İslâm kültürü külliyatı olarak değerlendiriliyor. Zaten Diriliş'in çıkışıyla Bedîüzzaman'ın bu dünyadan çıkışı arasında bir münâsebet görmek istiyoruz. Bedîüzzaman'ın da bir "izinli" gönül eri olduğu inancındayız. Demiştik yine diyelim. Eserlerinde bunu kendisi belirtiyor ve kendisinden sonra görevi devam ettirecek olanları da haber veriyor. Onların hizmet vasıflarını çok net çizgilerle belirtiyor.
Bedîüzzaman, Kur'ân şuuruyla bakıyor her olaya. Ondaki hâdiselerin, kıssaların, ilerde gelecek hâdiselerin birer ip ucu olduklarını, gelecek olayları anlamak için Kur'ân'a bakmak gerektiğini söylüyor Hz. İsa, Zülkarneyn gibi zâtları anlatırken günümüze bakan yönleriyle değerlendiriyor. Bunların ahirzamanda gelecek olan Mehdi ile ilişkileri ortaya koyuyor. Biz de Kur'ân ve hadislere bakarsak Deccal ile Ye'cüc ve Me'cüc bunun karşısında Hz. İsa Zülkarneyn-Mehdi kutbunu görürüz.
"Her kim, Deccala yetişirse Kehf süresini okusun" Kehf sûresine bakarsak, Ashab-ı Kehf, Hz. Musa ve Zülkarneyn'in kıssalarını görürüz. Bir hadiste, "Ashab-ı Kehf Mehdi'nin yardımcıları" olarak gösteriliyor. (54). Bir başka hadiste de "Ye'cüc'ün çıkması kıyamet alametlerinden olarak gösteriliyor ve onlarla da Meryemoğlu İsa'nın savaşacağı söyleniyor" (55). Simdi bu bilgilerin ışığında bir daha baktığımız zaman, Sûre-i Kehf'te ahirzamanda gelecek ve deccaliyetle, Ye'cüc ve Me'cüc ile savaşacak, dünya yeniden İslâm sulh ve sükûnunu getirecek olan zâtın portre ve programını görürüz. Mehdiyyet, Ashab-ı Kehf gibi yetişip gelişecek, Hazreti Musa gibi Hızır yolculuğunu tamamlayacak ve Zülkarneyn gibi de savaşıp devletini kuracak. Yeniden İslâm'ı, Süleyman mülküne ve haşmetine kavuşturacaktır, İnsanlığın yüzünü güldürecektir. Hicri 7. ve Miladi 13. yüzyılı ile günümüz arasında tarihi, sosyolojik ve politik açılardan çeşitli benzerlikler bulmak mümkündür. O dönem Anadolusunun Önder kurucuları olan Mevlânâ, Hacı Bektaş, Hacı Bayram Veliler, Yunus Emre'ler ve Serhat Akıncıları ile gününümüz Anadolusunun şu asırlık zaman içinde gelen kurucuları arasında da benz...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Diriliş aynasında doğan güneş 7
« Posted on: 26 Nisan 2024, 20:00:59 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Diriliş aynasında doğan güneş 7 rüya tabiri,Diriliş aynasında doğan güneş 7 mekke canlı, Diriliş aynasında doğan güneş 7 kabe canlı yayın, Diriliş aynasında doğan güneş 7 Üç boyutlu kuran oku Diriliş aynasında doğan güneş 7 kuran ı kerim, Diriliş aynasında doğan güneş 7 peygamber kıssaları,Diriliş aynasında doğan güneş 7 ilitam ders soruları, Diriliş aynasında doğan güneş 7önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes