๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler(Amel-İbadet-Kulluk) => Konuyu başlatan: Safiye Gül üzerinde 08 Ağustos 2012, 14:31:43



Konu Başlığı: Allah-ı tazim namazdan başka şekilde olmaz mı
Gönderen: Safiye Gül üzerinde 08 Ağustos 2012, 14:31:43
ALLAH-I TAZİM, NAMAZDAN BAŞKA ŞEKİLDE OLAMAZ MI?

 

    Toplantıda her kademeden kimse vardı. Mâneviyatına bağlı olmamasına rağmen iş muhitinden tanıdığı Fransız gibi düşünen dostlarını da dâvet etmişti. İçlerinde isminin evvelinde Prof. gibi sıfatlar bulunanlar da yok değildi.

  Yenip içildi. Sohbet dönüp dolaşarak din bahsine geldi. Mecliste bulunanlar bu mevzuda çekingen ve kısık kısık konuşuyorlardı. Fakat ünvanından cesaret alan Prof., mağrur bir eda ile:

 - Efendim, bana göre ibadet tâzim (saygı) demektir. Tâzim ise kalbde olur, birtakım şekillerle değil. Binaenaleyh ben sabahları kalkıp elimi yüzümü yıkadıktan sonra şöyle bir düşünürüm ve  'Allahım, sen beni yarattın, bunu biliyorum, takdir ediyorum' derim. İşte gereken tâzimi yapmış olurum. Bunun dışında ayrıca namaz kılmak icab etmez, tâzim olarak bu yeter... dedi.

    Toplantıda bulunanların bir kısmında bir şaşkınlık göze çarparken bazıları da kafalarını sallayarak:

- Doğru söyledi, bravo! Öyledir, tâzim dediğin kalble olur... gibilerden mırıldandılar. Fakat bu arada gözler karşı tarafta bulunan bir din âlimine kaydı. Bakalım, Prof'un bu dâhiyane (!) buluşuna âlim kişi ne diyecekti.

 Din âlimi, oturduğu koltukta evvelâ bir kımıldandı, sonra da müsaade ederseniz ben de fikrimi söyleyeyim, diyerek söze başladı:

- Sayın Profesör, iki nokta ileri sürdüler. Biri, ibadetin Allah-ı tâzim olduğu; bu doğrudur. İbadet Allaha tâzim için yapılır, fakat  tâzimin kalble olduğu fikri ise yanlıştır. Şöyle ki:

 - İçinizde askere gitmeyen yoktur. Askerliğin ilk günlerinde her ere bir resmî tâzim talimi yaptırılır. Yani 'adına Esas duruş' denen bu resmî tâzimin, nasıl yapılacağını, kumandan uzun uzadıya anlatır, defalarca karşısına diktiği ere resmî tâzimin nasıl yapılacağını gösterir.

 ' Ayağın topukları bitişik, uçları bir ayak boyu kadar açık, eller yanlara yapışık, göğüsler ileri doğru çıkık, gözler bir noktaya doğru tatlı ve sert bir bakış halinde, vücudun dimdik duracak, der.

 İşte resmî tâzim budur. Kumandan bunu defalarca tekrar ettirir, günlerce talimini yaptırır.

  Bütün bunlardan sonra bir er kalkıp elinin birini cebine sokmuş, biriyle de sigarasını tüttürür vaziyette kumandanın karşısına dikilir de:

 - Kumandanım! resmî tâzim kalble olur, sen benim bu hâlime bakma, sana karşı son derece hürmet ve tâzim içindeyim, dese, bu kumandan o ere ne söyler, muhterem arkadaşlar?

   Din âliminin bu sualini mecliste bulunan bir emekli subay şöyle cevaplandırır:- Kumandan o ere, defol buradan, münasebetsiz herif! Ben sana resmî tâzimin nasıl yapılacağını defalarca öğretmedim mi, sende hiç kafa yok mu? der.

Bu cevap üzerine Prof. ünvanlı adama dönen din âlimi:

- Sayın Profesör, der. Allah kendisine nasıl tâzim edileceğini Peygamberi Hazret-i Muhammed Aleyhisselâm vasıtasıyla bizlere göstermiştir. Allah'ın Resûlü bu hususta, Benim namaz kıldığım gibi kılın. Benim, Rabbimi tâzim ettiğim gibi tâzim edin' buyurmuşlardır. Allah kendisine nasıl tâzim edileceğini böylece bildirip, tarif buyurmuşlarken, siz kalkar da elinizi yüzünüzü yıkar, sonra kendi kendinize icad ettiğiniz bir tâzime durursanız, Allah size ne der acaba?

Hazır bulunanlardan bir kısmı:

- Defol huzurumdan münasebetsiz herif,bana nasıl tâzim edileceğini Peygamberim vasıtasıyla öğretmedim mi size' der.'

   Bundan sonra meclise bir sessizlik çöker, iki kişi kalkıp Prof'la birlikte meclisi terkettikten sonra sohbetin havası daha da güzelleşir. Bizlere de bu vak'ayı tesbit edip sizlere bir makale halinde intikal ettirmek düşer ..
....

AHMET ŞAHİN