> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Kuran-ı Kerim > Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) > Rivâyetlerin ışığında Kurân Kerîm in cem edilmesi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Rivâyetlerin ışığında Kurân Kerîm in cem edilmesi  (Okunma Sayısı 904 defa)
02 Ekim 2010, 15:37:28
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 02 Ekim 2010, 15:37:28 »



Rivâyetlerin Işığında Kur’ân- Kerîm'in Cem’ Edilmesi

Kur’ân-ı Kerîm, elimizdeki şekle ulaşıncaya kadar birkaç safhadan geçtiğini söyleyebiliriz.

1. Resûlullah Dönemi: Bu, vahiy ve zabt dönemidir.
2. Hz. Ebû Bekir Dönemi: Suhuf hâlinde cem’ dönemi.
3. Hz. Osman Dönemi: Mushaflar hâlinde çoğaltma (istinsah) dönemi (Kastallani, 7: 446).
4. Daha sonraki dönemlerde yapılan çalışmalar: Noktalama, harekeleme, tezhib vs.

Şimdi bunları kısa kısa açıklayalım.

Resûlullah dönemi

Kur’ân-ı Kerîm, Tevrat’ın aksine bir anda toptan levhalar hâlinde (A’raf/7: 145-154) gelmemiş, Resûlullah’a, 23 yıl boyunca, gelişen hâdiselere, sorulan sorulara, duyulan ihtiyaçlara uygun olarak parça parça vahy edilmiştir.

Vahiy, kelime olarak fısıldamak, gizlice söylemek gibi mânâlara gelir. Kur’ân-ı Kerîm, Allah’ın, bir beşere ne suretler altında hitap edeceğini şu âyette açıklayarak, vahyin çeşitlerini belirtmektedir: “Allah bir beşerle, ancak kalbine ilham etmek, yahut perde arkasından sesini işittirmek suretiyle konuşur veya Rabbinin izniyle vahy etmesi için ona melek gönderir.” (Şûrâ/42: 51)

Resûlullah (aleyhisselâtü vesselâm) vahyin kendisine muhtelif şekillerde geldiğini, bazılarının, diğerlerine nazaran daha ağır olduğunu belirtir: “Vahiy bana, bazen çıngırak sesi gibi (uğultulu) gelir, bu en şiddetli olanıdır. Bu hâl üzerimden kalkınca, (Allah’ın) söylediğini hafızamda tutmuş olurum. Bazen bir melek insan suretinde bana temessül eder ve bana konuşur, ben söylediklerini hafızama alırım.”

Hz. Âişe (radıyalluhu anhâ), aynı rivâyetin devamında, vahiy sırasında Aleyhissalâtü vesselâm’ın üzerine çöken hâli tasvir eder: “Ben, soğuk günlerde bile ona vahiy gelip de, o hâl sona erdiğinde, şiddetli soğuğa rağmen alnından şakır şakır ter döktüğünü gördüm.” (Buhari, bed’ü’l-vahy 2-3)

Aleyhissalâtü vesselâm, vahiy başladığı ilk sıralarda, vahiyle ilgili bir bilgiye sahip değildi. Kendisine vahy edilen âyetleri unutabilirim endişesiyle, âyetler geldikçe, daha vahiy bitmeden gelen kısımları sessizce tekrar etmeye çalışıyordu (İbn Kesir, 7: 170). Bunun üzerine şu âyetle uyarıldı: “(Ey Habibim! Cebrail sana Kur’ân’ı) okurken acele edip de dilini kıpırdatma. Onu (kalbinde bir araya) toplayıp okutmak Bize aittir. (Cebrail’e) okuttuğumuzda sen onun okuyuşunu takip et. Sonra onu açıklamak yine Bize aittir.” (Kıyamet/75: 16-19)

Bu vak’a bize, vahiy sırasında üzerini örttüren, farklı bir hâlete geçen Alehyissalatü vesselâm’ın tam bir şuur hâlinde olduğunu gösteriyor. Bu durum, Efendimiz’in vahiy hâlini saraya benzetenlere de bir cevap olmaktadır: Kaç tane saralı, hastalık nöbetinden çıkınca, o hâlini hatırlayabilmiş ve nöbet hâli geçince, insanlara asırlar boyu rehberlerin en güzeli olan düsturlar söyleyebilmiş!

İlgili âyetler, Kur’ân-ı Kerîm’le ilgili olarak daha, işin başında, Resûlullah’a, üç hususta garanti vermiştir: 1. Gerekli şekilde kalbinde cem’i, 2. En uygun şekilde okunması, 3. Doğru şekilde beyan ve izahı (İbn Kesir, Tefsir, 7: 169).

Kur’ân’ın korunmasında üçlü metod

Kur’ân-ı Kerîm, başlangıçtan itibaren üçlü bir metodla korunma altına alınmıştır: Yazı, ezber ve kontrol.

1. Yazı: Resûlullah (aleyhisselâtü vesselâm), yukarıda belirtilen ilk uyarılar ve tecrübelerden sonra vahyin mekanizması hakkında yeterli bilgi edinmişti. Vahy’in geleceği anı önceden hissediyordu ve bir kâtip çağırtarak vahyi yazdırıyordu. Mekke döneminde bu hizmeti daha çok Abdullah İbn Sa’d İbn Ebî Serh (radıyallahu anh) veriyordu (İbn Hacer, 10: 397). Medine hayatında devreye önce Übeyy İbn Kâ’b, sonra da, Zeyd İbn Sâbit (radıyallahu anhüma) girdi. Zeyd, bu işte el-Kâtib unvanını alacak kadar çok hizmet verdi ise de, onun bulunmadığı durumlarda sayısı 40’a baliğ olan başkaları da vahiy yazma hizmeti vermiştir (İbn Hacer, a.y,; Heysemi, 1: 153).

Hemen belirtmekte fayda var: Vahyin gelişinde bir periyot ve önceden bilinen bir takvim, bir program yoktu. Bu sebeple Aleyhisselâtü vesselâm her an hazırlıklı ve tedbirli idi: Risalet hayatının en dağdağalı, en sıkıntılı safhası olan hicret esnasında bile kâtiplik yapacak biriyle (Hz. Ebû Bekir) beraber olmayı ve yanında yazı malzemesi bulundurmayı (İbn Esir, 2: 232) ihmal etmemişti. Askerî seferlerinde, hatta askerlere verdiği istirahat anında bile kâtibiyle beraber oluyordu (İbn Hanbel, 5: 33;4, 109; İbn Hacer, 1: 442; Heysemî, 7: 225).

Zeyd İbn Sabit’ın (radıyallahu anh) şu açıklaması, bir vahiy yazdırma hâdisesinin nasıl cereyan ettiğini gösterir: “Ben, Resûlullah (aleyhisselâtü vesselâm) için vahiy yazardım. O’na vahiy indiği zaman üzerine şiddetli bir terleme gelirdi, sonra vahiy hâli geçince, O imlâ ettirir ben de, beraberimde getirdiğim kemik veya başka bir parça üzerine yazardım. Bu işten çıktığım zaman, (Vahiy esnasında üzerime çöken) Kur’ân’ın ağırlığından ayaklarımın ezildiğini, artık bir daha yürüyemeyeceğimi zannederdim. Yazma işi bitince bana:Oku!’ derdi. Ben de okurdum, bir hata varsa düzeltirdi. Sonra ben bunu halka götürürdüm.” (Heysemi, 1: 152)

Bu rivâyetten anlaşılan şu ki: Yazılan ilk nüsha, Aleyhisselâtü vesselâm’ın yanında hususî bir arşivde saklanmıyor, bundan başka yazılı nüshalar çoğaltılmak ve ezberlenmek üzere, Zeyd İbn Sâbit tarafından beraberinde götürüyordu.

Bu durumdan hatıra gelebilecek, “Resûlullah’ın gıyabında yapılacak bu çoğaltma sırasında bazı hataların araya girebileceği…” gibi menfi ihtimalleri, “ezber” ve “kontrol” sistemlerinin bertaraf edeceğini göreceğiz. Ve yine göreceğiz ki, Zeyd İbn Sâbit (radıyallahu anh) vahiy konusunda çok hassas ve bizzat Hz. Ebû Bekir’in beyanıyla son derece güvenilen birisidir.

2. Kur’ân’ın ezberlenmesi: Kur’ân’ın vahiy kâtiplerince yazılan bu ilk nüshalarından çoğaltılıp ezberlendiği anlaşılmaktadır. Ve Kur’ân sûrelerini, Ashabın zaman geçmeden ezberlemesi söz konusudur. Çünkü vahiyler günde en az beş kere kılınan namazlarda okunuyordu. Ancak herkesin her gelen vahyi ezberlediği söylenemez. Bununla birlikte, bir çoklarının her gelen vahyi ezberlediği, çeşitli tarîklerden gelen rivâyetlerle sabittir. Az ileride ilk Kur’ân hâfızlarının isimleri ve sayılarıyla ilgili bazı açıklamalar sunacağız.

3. Kontrol (veya Arza): Hz. Peygamber (s.a.s.), yazma ve ezberleme sırasında, kasıtsız olarak bir kısım hataların yapılabileceğinin şuurundadır. Nasıl olmasın ki, insanın bir şey yazarken farkında olmadan bazı ilâve ve atlamalar şeklinde hatalar yaptığı gibi, çok iyi ezberlediği bir şeyi, zamanla unutabileceği veya elinde olmayan ilâveler, eksiltmeler ve hatta kelimelerde değiştirmeler yapabileceği de inkâr edilemeyen beşeri bir zaaftır. Şu hâlde vahyin asliyetini korumada en çıkarlı yol, ne ezbere ne de yazıya fazla güvenmeyip, yazıyı ezberle, ezberi de yazıyla kontrol etmektir. İşte Resûlullah’ın buna baş vurduğunu görmekteyiz: Kur’ân tarihinde arza denen hâdisenin maksadı budur: Her Ramazan’da, o Ramazan’a kadar gelen bütün Kur’ân vahiylerini Resûlullah önce Hz. Cebrâil’le mukabele ettikten sonra, Mescid-i Nebevî’de halkın huzurunda okuyarak, herkesin, ellerindeki yazılı nüshaları ve ezberlerini kontrolden ve tashihten geçirmelerine imkân vermiştir. Ve bu kontrol (arza) hâdisesi Aleyhisselâtü Vesselâm’ın hayatının son yılında iki kere yapılmıştır ki, buna arza-i ahîre denir.

Arza-i ahîre, Kur’ân-ı Kerîm’in asliyeti üzere kitaplaşmasında ve dolayısıyla bütünlüğünün korunmasında son derece önemli bir hâdisedir. Çünkü bir kısım rivâyetler, Hz. Ebû Bekir’in hilâfeti sırasında, Kur’ân’ın cem’ edilmesi çalışmalarında, arza-i ahîrede kontrolden geçen iki yazılı nüshanın [şehadetinin] esas alındığını göstermektedir ki, bu hususa ileride tekrar döneceğiz.

Arza hadisi

Arza ile ilgili birçok rivâyet mevcuttur. İmam Buhari hazretleri, Fezâilu’l-Kur’ân’ın yedinci bâbını buna tahsis etmiştir. Orada, Hz. Fatıma, Hz. Âişe, Hz. İbn Abbas, Hz. Ebû Hureyre (radıyallahu anhum ecmain) gibi Ashab’ın büyükleri tarafından rivâyet edilen hadisler kaydedilir. Hz. Ebû Hureyre’nin rivâyeti şöyle: “[Hz. Cebrail] her sene [Ramazan’da] bir kere Kur’ân’ı Resûlullah’a (sallallahu aleyhi vesellem) arz ederdi. Vefat ettiği sene iki kere arzetti…” Hz. Âişe’nin rivâyetinde, arzanın iki sefer cereyan etmesini, Resûlullah’ın, “O yıl içinde vefat edeceği” şeklinde yorumladığı da görülür.

Arza, sadece Cebrail’in Hz. Peygamber’e (s.a.s.) okuyuşundan ibaret olmayıp, farklı rivâyetlerde ve bilhassa Buhari’nin Bed’u’l-Halk bölümünün altıncı babındaki rivayette (6/4: 37) geçen “Yüdârisühü’l-Kur’ân” ibaresinde gelen tasrihten hareketle karşılıklı olarak Hz. Cibril ve Hz. Resûlullah’ın (aleyhisselâm) birbirlerine Kur’ân’ı okudukları belirtilmiştir. Sadece Hz. Cibril okumuş ve Resûlullah dinlemiş olsaydı, ibarenin “yüderrisühü’l-Kur’ân” şeklinde olması gerekirdi.

Yine Buhari’nin bir başka bâbında zikredilen iki hadiste, âlimlerin yorumlarına hacet bırakmayacak bir sarahatte Hz. Cibril’in Resûlullah’a, Resûlullah’ın da Cibril’e, Ramazan ayının her gecesinde Kur’ân’ı okuduğu belirtilir: İbn Abbas (radıyallahu anhuma) anlatıyor: “Resûlullah hayır yapmada insanların en cömert olanıydı. En çok cömert olduğu zaman da Ramazan aylarıydı. Çünkü Hz. Cebrail, Ramazan ayı...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Rivâyetlerin ışığında Kurân Kerîm in cem edilmesi
« Posted on: 24 Nisan 2024, 08:42:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Rivâyetlerin ışığında Kurân Kerîm in cem edilmesi rüya tabiri,Rivâyetlerin ışığında Kurân Kerîm in cem edilmesi mekke canlı, Rivâyetlerin ışığında Kurân Kerîm in cem edilmesi kabe canlı yayın, Rivâyetlerin ışığında Kurân Kerîm in cem edilmesi Üç boyutlu kuran oku Rivâyetlerin ışığında Kurân Kerîm in cem edilmesi kuran ı kerim, Rivâyetlerin ışığında Kurân Kerîm in cem edilmesi peygamber kıssaları,Rivâyetlerin ışığında Kurân Kerîm in cem edilmesi ilitam ders soruları, Rivâyetlerin ışığında Kurân Kerîm in cem edilmesi önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes