> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Kuran-ı Kerim > Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) > Nur ayeti hakkında bazı mülahazalar 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Nur ayeti hakkında bazı mülahazalar 2  (Okunma Sayısı 967 defa)
28 Eylül 2010, 17:05:56
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 28 Eylül 2010, 17:05:56 »



Nur Ayeti Hakkında Bazı Mülahazalar 2


Nur Ayeti VE Bilgi Meselesi

Hüccetü’l-İslâm Gazali, İlâhî nur için getirilen meselin, Cenâb-ı Hakk’ın insana verdiği beş kuvveye işaret ettiğine dikkat çeker. Bu beş kuvve ve fonksiyonları şunlardır:

1- Beş duyu. Fizikî âlem bu beş duyu ile idrak edilir.
2- Hayal. Beş duyunun getirdiklerinin suretlerini korur, akla arz eder.
3- Akıl. Küllî hakikatleri idrak eder.
4- Müfekkire. Aklen anlaşılan şeyleri (makulatı) telif eder, bunlar üzerinde fikir yürütür. Bunun sonucunda, bilinenlerden hareketle bilinmeyenlere ulaşır.

5- Kudsi kuvvet. Bu, peygamberlere ve evliyaya has bir kuvvet olup, gayb levhaları ve melekut sırları bu kuvveye tecelli eder.


İnsandaki beş duyu mişkat gibidir. Çünkü mişkatın mahalli dardır ve zahire bakar. Görülenin ötesini (maverasını) idrak edemez. Işık vermesi, mâkûlât ile olup bizzat değildir. (Meselâ, nehrin üzerindeki ince buzu gören insan “bu buz beni kaldırmaz” diye aklıyla düşünür. Demek ki, duyular bilgi getirir, akıl ise bunları değerlendirir.)

Hayal kuvveti, etraftan gelen müdrekâtın (idrak edilen şeylerin) suretlerini kabulde, aklî nurları zabtetmekte ve müştemil bulunduğu mahlukatı aydınlatmakta zücâce (cam/ayna) gibidir. (Duyularımızla muhatap olduğumuz şeylerin bir sureti hayalimizde görüntü olarak vardır.)

Akıl, küllî idrakler ve İlâhî marifetler ile ziya vermekte misbah (lamba) gibidir.

Müfekkire, nihayetsiz semereler (meyveler/ neticeler) vermekte şecere-i mübareke (bereketli bir ağaç) gibidir.

Kudsî kuvvet, zeyt (kandil yağı) gibidir. Çünkü bu kudsi kuvvet, safiliği ve arınmışlığı ile neredeyse tefekkür ve taallüm olmadan ışık vermektedir.

Serdedilen bu mütâalanın, özellikle bilgi teorisi (marifet nazariyesi) noktasında apayrı bir önemi haiz olduğu ortadadır. Beş duyu, bize dış dünyadan intibalar getirir. Bunlar hayalde yer eder. Akıl, bu intibaları yorumlar, küllî sonuçlara ulaşır. Müfekkire ise, aklın ulaştığı ham madde niteliğindeki sonuçlardan devamlı yeni sonuçlara varmaya çalışır. Seçkin kudsî zatlarda bulunan kuvvet ise, vahiy veya ilhama mazhariyetle birden neticelere, nihaî bilgilere ulaşır. İlkokul tahsili bile görmemiş bir halk ozanının, edebiyat profesörlerini hayrette bırakan manzum mânâları rahatlıkla ve irticalî bir şekilde ifade etmesini, bu kudsi kuvvenin küçük bir tezahürü olarak görebiliriz. Bunun daha üst mertebesi ilhama mazhar zatlarda görülür. En üst mertebesi ise, vahye mazhar peygamberlerde görülmektedir. Kur’ân’ın da bildirdiği gibi ümmî bir zat olan Hz. Peygamber’in, on dört asır boyunca nice müdakkik, muhakkik insanlarca incelenen, devamlı ve dikkatle okunan bir kitabı getirmesi, elbette ve elbette böyle bir kuvve-i kudsiyenin eseridir. Hz. Peygamber, o şeffaf hassas kalbiyle vahye mazhar olmuş, Kur’ân'ı insanlığa takdim etmiştir.


Nur Ayeti ve Aklın Mertebeleri

İnsanların akılca aynı seviyede olmadıkları malumdur. Beydavi, ayetin insan aklının mertebeleri hususunda bir temsil olarak da değerlendirilebileceğini söyler. Şöyle ki:

İnsandaki akıl kuvveti, başlangıçta ilimlerden hâli/boş olup, ancak onları kabule müstaiddir. Bu haliyle mişkat gibidir. Sonra, cüziyyatı (tek tek fertleri, olayları) hissetmek vasıtasıyla zarurî ilimlerle nakışlanır. Nazariyatı (teorik şeyleri) tahsil imkânı bulur. Bu haliyle, nurları kabule elverişli zücâce (cam/ayna) gibidir. İlimlerin o akılda yerleşmesi eğer fikir ve içtihadla ise, şecere-i zeytûne (zeytin ağacı) gibidir. Eğer hads ile ise, zeyt gibidir. Eğer kuvve-i kudsiye ile ise, ayette geçen “Onun yağı neredeyse ateş dokunmadan ışık verir” hükmüyle ifade edildiği gibidir.

Beydavi’nin bu yorumuna göre insan, hiçbir şey bilmez bir vaziyette dünyaya gelir. Fakat, kendisinde âdeta sonsuza açılan bir bilgi kapasitesi vardır. İnsan, bu kapasitesini kullanmakla, öğrenme kabiliyetini geliştirir. Ayna ne derece parlaksa, mukabilindeki şeyleri o derece net yansıtır. Akıl da ne derece keskinse, eşyanın hakikatlerine o derece nüfuz eder. Zeytin ağacının kendisi ve ondan çıkarılan yağ, yanma hususunda farklıdır. Ağacın kendisinin alev alması hayli çaba gerektirir. Fakat, ondan çıkartılan yağın alev alması için bir kibrit yeterlidir. Bir de o yağı damıtmak, süzmek yoluyla daha hassas bir hale getirmek mümkündür. O zaman uzaktan bir kibrit çakmak bile yeterli olacaktır. “Onun yağı neredeyse ateş dokunmadan ışık verir” ifadesi bu mertebeye işaret eder. Nitekim ham petrol, o haliyle hemen alev almaz. Rafine edildikten sonra bir kibrit ile hemen alev alacak duruma gelir. Arıtılmanın ileri bir seviyesinde elde edilen uçak benzininde ise, yakından kibrit çakmağa bile lüzum yoktur; uzaktan çakılan bir kibrit alev alması için yeterlidir. Onun gibi, bazı akıllara uzaktan bir hakikatın ucunu göstermek, anlamaları için yeterlidir

Üstteki açıklamada görüldüğü üzere, aklın başlıca iki türlü seyri vardır.
1. Fikir
2. Hads (sezgi)


Fikir; aklın, ağır, tedricî ve zamanla kayıtlı olan düşünme seyridir. Hads ise, aklın bir lahzada, bir hamlede matluba ulaşıverecek derecede seri olan ani seyridir. Fikirde, görgüleri-bilgileri bir tertibe koyup bildiğinden bilmediğini anlamak, ahiri evvele bağlamak vardır. Hadste ise, bir şeyin birden açılması, dolaysız kavrama, bir anda yakalama söz konusudur. Gecenin karanlığında çakan şimşeğin bir anda etrafı aydınlatıp eşyayı göstermesi gibi, hads’te de böyle bir ani aydınlatma vardır. Hadsin daha ileri mertebesi ise, sırasıyla ilham ve vahiydir.


Diğer Manalar


Bu nurlu ve bereketli nur ayeti, üstte zikredilen engin mânâların yanında başka bazı mânâlara da işaret eder. Mesela, Ka’bü'l Ahbar’ın yorumuna göre, ayette geçen mişkat Hz. Peygamber’in sadrı; zücace, O’nun kalbi; misbah nübüvveti; şecere-i mübareke ise nübüvvet ağacıdır. Hz. Peygamber, nübüvvet ağacının en son meyvesidir. Onun kalbi bir ayna gibi şeffaf ve parlaktır. Küfrün karanlıklarında bunalan insanlığa nübüvvet lambasıyla yol göstermektedir.
Ayet, aynı zamanda mü’minin kalbindeki imanı tasvir etmektedir. Mişkat, mü’min kişi, misbah ise onun imanıdır. Zücace ise o mü’minin kalbidir. Delil ve hikmet, kalpteki iman lambasını yandırır. Nurun, zücacenin (camın) zahirinden batınına, batınından zahirine geçiş yapması gibi, iman nuru müminin kalbinden diğer azalarına geçiş yapar. (Yani, iman amele, amel imana yansır) Keza, cam en edna bir afete karşı hemen kırılıverecek bir hassasiyettedir. Onun gibi, insanın kalbi de, ona arız olan en edna bir afete karşı hemen bozuluverecek bir özellik gösterir.

Said Nursi, nur ayetinin çok mânâlara işaretinin yanında maddî bir nur olan elektiriğe de işaret ettiğini söyler. Gerçekten de ayetin mealine bile bakıldığında âdeta elektriği tarif ettiği görülecektir. Mesela, elektriğin kaynağı ne şarkta, ne de garpta olmayıp semavî yağmurdur. Bir ateş dokunmadan sadece bir temasla ışığını vermektedir.


Bitirirken

Nuru’l-Envârın (c.c) isimlerine mazhariyetle zulmetli yokluk karanlıklarından ziyadar varlık nurlarına çıkan mü’minler, “insanları zulümattan nura çıkarmakla görevli” olan ve İlâhî beyanda “sirac-ı münir” (ışık saçan bir lamba) şeklinde nitelendirilen Hz. Muhammed’e (s.a.s) kulak verirler. Böylece küfür karanlıkları yerine iman nurlarını elde ederler. Pek çok ayette “nur” olarak tavsif edilen Kur’ân-ı Kerim’e tâbi olurlar. İman nuruyla aleme baktıklarından her şeyi ziyalı ve munis görürler. Bir nur asrı olan Asr-ı Saadeti model alırlar. Kendilerine verilen akıl nurunu ilim ve marifet nurlarını elde etmek için kullanırlar. Birbirlerine nurani bağlarla bağlanıp en güzel bir kardeşlik örneği sergilerler. İbadetle dopdolu nurlu bir hayat yaşayarak, bir çile yeri olan şu geçici dünya misafirhanesindeki günlerini tamamlarlar. Bir nur âlemi olan Cennete doğru ebed yolculuğuna çıkarlar. Bu dünyada gölgelerini ve numunelerini gördükleri nimetlerin asılları ve menbalarıyla iç içe, o mutluluk diyarında ebedî hayata mazhar olurlar.

Peygamberimizin iki nurlu duasıyla bu nurlu konuyu bitirmek istiyoruz:

1- “Allahım, kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, kulağımı nurlandır. Sağımı nurlandır, solumu nurlandır. Üstümü nurlandır, altımı nurlandır. Önümü nurlandır, arkamı nurlandır. Nurumu azim kıl .”

Hz. Peygamber (s.a.s), Cevşen isimli meşhur münacatının bir bölümünde Allah’a şöyle yalvarır:

2- “Ey nurların nuru
-Ey nura nur veren
-Ey nuru şekillendiren
-Ey nuru yaratan
-Ey nurun mukaddiri
-Ey nurun müdebbiri
-Ey her nurdan önce gelen
-Ey her nurdan sonra yine var olan
-Ey her nurun fevkinde bulunan
-Ey kendisine denk bir nur bulunmayan.
-Ey kendisinden başka ilâh olmayan! Seni bütün noksanlardan tenzih ederim. El-aman el-aman. Bizi cehennem ateşinden koru!” (Amin)



Doç. Dr.Şadi Eren
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Nur ayeti hakkında bazı mülahazalar 2
« Posted on: 29 Mart 2024, 05:27:32 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Nur ayeti hakkında bazı mülahazalar 2 rüya tabiri,Nur ayeti hakkında bazı mülahazalar 2 mekke canlı, Nur ayeti hakkında bazı mülahazalar 2 kabe canlı yayın, Nur ayeti hakkında bazı mülahazalar 2 Üç boyutlu kuran oku Nur ayeti hakkında bazı mülahazalar 2 kuran ı kerim, Nur ayeti hakkında bazı mülahazalar 2 peygamber kıssaları,Nur ayeti hakkında bazı mülahazalar 2 ilitam ders soruları, Nur ayeti hakkında bazı mülahazalar 2önlisans arapça,
Logged
19 Ocak 2017, 20:57:47
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 19 Ocak 2017, 20:57:47 »

Esselamu aleykum.Allahin nuru muhabbeti rahmeti merhameti uzerimize olsun insallah.Rabbim razi olsun paylasimdan..
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

04 Şubat 2017, 13:05:38
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #2 : 04 Şubat 2017, 13:05:38 »

Rabbim kuranin nuru ile nurlandir bizleri
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes