> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Kuran-ı Kerim > Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) > Kurânı Hakîm de dirilişi ispat
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kurânı Hakîm de dirilişi ispat  (Okunma Sayısı 926 defa)
12 Ekim 2010, 17:00:22
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 12 Ekim 2010, 17:00:22 »



Kur’ân-ı Hakîm’de Dirilişi İspat


Allah ölüm uykusuna yatan bir sürü hevâmm ve haşerâtı, ölmüş kupkuru ağaçları bahar mevsiminde yeniden dirilttiği gibi sizi de, hazan mevsiminiz olan ölümle toprağa düştükten sonra bir gün gelecek tekrar diriltecektir.

Ahiret hayatının gerçekleşmesinin en büyük delil ve teminatı, Cenâb-ı Hakk’ın kullarına olan vaadidir. Kur’ân, her nefsin öleceğini, ölümden kaçılamayacağını, öldürenin Allah olduğunu ve sonunda dönüşün yine O’na olacağını pek çok ayetiyle vurgulayarak öldükten sonra dirilişin, Allah’ın vaadinin bir neticesi olduğunu bildirir. Bu husus bir ayet-i kerimede şöyle dile getirilir:

“Size vaadedilmekte olan, haktır. Hiç şüphe yok, ceza ve hesap da mutlaka gerçekleşecektir.” (Zariyat Sûresi, 51/5-6)

Bilindiği gibi, bir haberin doğruluğu onu bildirenin doğruluğuna bağlıdır. Şu halde, va’dine muhalefeti muhal olan yüce Yaratıcı, bütün semavî kitaplarda ve de Kur’ân-ı Hakîm’de bir kitap gibi yarattığı şu kâinatı kapatıp başka bir gün yeniden açacağını söylüyor. Mademki, söyleyen O’dur ve bu mevzunun söz sahibi peygamberler de buna şehadet ediyorlar; o hâlde ahiret hayatının vukuuna kesin nazarıyla bakılmalıdır.

Kur’ân, öldükten sonra dirilmenin mutlaka meydana geleceğini sadece haber vermekle yetinmemiştir. İnsan aklını meşgul eden önemli meselelerden biri olan bu konuda o, ba’s ve haşri ispatlayan kesin deliller getirmiştir. Delillerini ortaya koyarken de, zaman zaman inkârcıların itirazlarını zikrederek haşrin delillerini canlı örneklerle anlatmaktadır.

Ba’s (ruhların cesetlere gelmesi, öldükten sonra dirilme) ve haşr (haşir meydanında toplanma) meselesini hiçbir delile ihtiyaç bırakmayacak şekilde kendine has aklî, mantikî, hissî, kalbî ve ruhî metotlarla ispat eden Kur’ân, dirilişin imkânını anlayabildiğimiz kadarıyla üç temel yolla ele almıştır.

A. Temsilî Kıyas Usûlüyle İspat

Kur’ân’da, ahiret âleminin imkânını izah ve ispat konusunda, muhatapların gerçeği bulmaları için kullanılan metotlardan birisi olarak, kıyas usûlünü görmekteyiz. Bu usûl, Kur’ân’da inkârcıların iddialarının bâtıl olduğunun gösterilmesi bakımından kendisine has bir istidlal metodu olmuştur.1 Bu tarz ispat metodunu üç başlık altında toplamak mümkündür:

1. Bir Şeyi Yoktan Var Eden, Onu İkinci Defa Daha Kolay Yapar

İnsan, bazen kendi kudret ve düşüncesini aşan bir şeyle karşılaştığı zaman o şeyin gerçekleşmesinin imkânsız olduğu zannına kapılır. Bu itibarladır ki, Kur’ân, Yüce Yaratıcı’nın kudreti merkez alındığında, cesetlerin diriltilmesinin ve haşrin herhangi bir imkânsızlığının söz konusu olmayacağını sürekli bir biçimde vurgular.

Bir sayfada milyonlarca kitabı birbirine karıştırmadan yazıp nazarımıza arzeden zat, formalarını söküp dağıttığı bir kitabı ikinci defa aynı şekilde bir araya getireceğini va’detse ‘Bu, onun kudretinden uzaktır.’ denilebilir mi? Bu açıdan Kur’ân’ın şu ayetini yeniden düşünelim:

“O gün göğü, kitapları dürer gibi (toplarız). İlkin yaratmaya nasıl başladıysak diriltmeyi de Biz öyle gerçekleştiririz. Bu, üzerimize aldığımız bir vaaddir. Bunu gerçekleştirecek olan da Biz’iz.” (Enbiyâ Sûresi, 21/104)

Yine aynı paralelde başka bir misalle meseleyi ele alalım; yoktan bir makineyi icad eden sanatkâr, daha sonra bu makineyi söküp dağıtsa ve ikinci defa bu makineyi monte edeceğini söylese, ona karşı ‘Hayır başaramazsın, yapamazsın.’ denilebilir mi? 2 Sınırlı beşer kudreti açısından bu durum mümkün olduğuna göre; bir sınır ve kayıt tanımayan ilahî kudret açısından hangi engel söz konusu olabilir? Eşyayı yokluktan varlık âlemine çıkaran ve bunda katiyen âciz kalmayan Yüce Kudret’in, nasıl olur da, dağılan, parçalanan varlıkları tekrar birleştirmeye gücü yetmez?

Yok iken yaratılan insanın, öldükten sonra tekrar diriltilmesi niçin mümkün olmasın? Kur’ân inkârcı kafanın “Ben öldüğümde mi, diriltileceğim?” itirazına şu veciz ifade ile karşılık verir: “O insan hiç düşünmüyor mu ki, o hiçbir şey değilken Biz onu yaratıp var ettik?” (Bkz.: Meryem Sûresi, 19/66-67)

İnsanın yaratılışı, dünyaya gelişi ve bu gelişme safhaları kendisinin hiçbir müdahale ve ilavesi olmadan hep dışarıdan olmaktadır. Bu itibarla insanın geçirmiş olduğu yaratılış seyri, onun Allah’ı ve ahireti tasdik etmesi hususunda kendine en yakın ve en müessir bir delildir.

Kur’ân, dirilişi, enfüsî delillerle ispat ederken dikkatlerimizi, yaşadığımız normo âleme çevirir. Yeniden dirilişin imkân dairesinde cereyan eden bir vâkıa olduğunun delili olarak, insanın kendi hayat safhalarını önüne serer:

“Ey insanlar! Eğer siz öldükten sonra dirilmekten şüphe ediyorsanız, bilin ki: Biz sizi ilkin topraktan, sonra bir nutfeden, sonra bir yapışkan hücreden, sonra esas unsurlarıyla hilkati tamamlanmış, ama bütün azalarıyla henüz tamamlanmamış bir çiğnem et görünümünde bir ceninden yarattık ki, kudretimizi size açıkça gösterelim. Dilediğimizi belli bir süreye kadar ana rahminde durdururuz.

Sonra da sizi bir bebek olarak dünyaya çıkarırız. Sonra güç kuvvet kazanıncaya kadar sizi büyütürüz. İçinizden kimi henüz çocukken öldürülür, kimi de hayatın en düşkün biçimine götürülür. Öyle ki daha önce bildiği şeyleri bilmez hale gelir...” (Hacc Sûresi, 22/5)

Basit bir nutfeden mükemmel bir varlığın meydana getirilmesi, Allah’ın varlığına bir delil olduğu gibi, ba’s ve haşrin de kat’i bir delilidir. Nitekim ayet-i kerimenin son kısmında “..Bu böyledir, çünkü Allah tek gerçektir. Ölüleri O diriltir ve O, her şeye kadirdir.” buyurularak bu hususa dikkat çekilir.

Kur’ân, ahireti inkâr eden insanın bu konudaki düşmanca tavır ve itirazlarını onun kendi yaratılış seyrinden habersiz oluşuna bağlar: "İnsan, bizim kendisini bir nutfeden (spermden) yarattığımızı görmedi mi ki, şimdi apaçık bir hasım kesildi?" (Yâsîn Sûresi, 36/77)

İnsanın kendisini unutması, daha açık bir ifadeyle yaratılışındaki o harikalık ve mükemmelliği unutması, inkâr kapısını aralamaya sebep olmaktadır. Kur’ân’ın bu çerçevede yukarıda zikrettiğimiz ayetin devamındaki şu ifadesi, her türlü inkârcı tipine öz yaratılışını hatırlatan ve onu yerine oturtan bir tokat gibi inmiştir: “Ve o yaratılışını (nasıl meydana geldiğini) unuttu.” (Yâsîn Sûresi, 36/78)

İnsanın yaradılış safhalarını bilen akl-ı selim sahibi bir kimsenin öldükten sonra dirilmeden şüphe etmesi düşünülemez. Topraktan, canlı, düşünen, konuşan, duyan, anlayan şuur ve idrak sahibi insanı yaratan Allah, elbette toprak olmuş insanı yine ondan diriltebilir.

2. Zor Olanı Yapabilen, Kolayı Evleviyetle Yapar

Kur’ân-ı Kerim, yine bu mukayese usulü içinde insanların zihinlerini farklı bir zaviyeden uyandırmaya çalışır. Ahireti inkâr edenlerin, sık sık, ‘Biz içinde hayat namına bir şey kalmamış kemik yığınlarına döndükten sonra mı, yeniden diriltilip hayata döndürüleceğiz?’ şeklinde dışarı vurdukları şüphe ve itirazlarına karşı Kur’ân, yüce Allah’ın kâinatta insandan daha büyük ve daha zor olan şeyleri yaratmış olduğunu hatırlatarak, bunun yanında insanların yeniden hayata döndürülmelerinin pek zor bir iş olmadığını bildirir.

Bu noktada Kur’ân, inkarcıların daha ciddi düşünmelerini temin maksadıyla ilk olarak şu soruyu yöneltir: “(Sizce, öldükten sonra O’nun) sizi tekrar yaratması mı zor, yoksa semayı yaratmak mı? (O sema ki,) onu Allah bina etmiştir.” (Nâziat Sûresi, 79/27)

Bu ayetle insanlara âdeta, “Sizler tekrar tekrar, bu çürümüş kemikler nasıl canlandırılacak? diye sorup duruyorsunuz; şu muazzam semayı yaratan Allah için hiçbir şeyin güç ve zor olamayacağını düşünmüyor musunuz?” denilmektedir.

Kur’ân-ı Kerim, ilk adım olarak “İnsanın yaratılışı mı, yoksa bütün unsurlarıyla birlikte semanın yaratılışı mı daha zor?” şeklinde ortaya koyduğu sorularla zihinleri önemli bir noktaya teksif ettikten sonra, ikinci adım olarak da bu soruların cevabını bizzat kendisi verir: “Elbette gökleri ve yeri yaratmak, insanları yaratmaktan daha büyük bir şeydir. Lâkin insanların çoğu (böyle olduğunu) bilmez.” (Mü’min Sûresi, 40/57)

Bu ayetlerin izahı sadedinde bir örnek veren Muhammed Gazalî şöyle der: Yüksek ve mükemmel bir köşkü sıfırdan inşâ eden birisi için, yıkılmış basit bir kulübeyi yeniden bina etmek nasıl basit, küçük bir olay ise, aynen öyle de varlık cihetiyle semavât ve arza nispetle son derecede küçük kalan insanın yaratılışı meselesi, koca kâinatın yaratılışının yanında, çok basit ve küçük kalacaktır. 3

Kur’ân başka bir ayetinde ise, o denli büyüklüğü ile arz ve semâvâtı muazzam bir nizam ve ahenk içinde yaratıp devam ettirmeye kâdir olan Allah’ın, ölümlerinden sonra insanları tekrar yaratmasının, hiç de zor olmayacağını, O’nun buna kâdir olduğunu şöyle ifade eder:

“(Şimdi), semâvât ve arzı yaratan, onlar (insanlar) gibisini yaratmağa kâdir olmaz mı? Elbette kâdirdir. O, her şeyi bilen yaratıcıdır.” (Yâsîn Sûresi, 36/81)

3. Bir Şeyi Zıddına Çevirebilen, Benzerini de Zıddına Çevirir

Dirilişin imkânını ispat sadedinde Kur’ân-ı Kerim’in insanlara sunduğu diğer bir mukayese şekli ise özel bir misalle ele alınmıştır:

“Size yeşil ağaçtan ateş yaratan/çıkaran O’dur. İşte siz ondan yakıp durmaktasınız.” (Yâsîn Sûresi, 36/80) 4

Kur’ân, burada verdiği misalle evvela o gün bu mesajların ilk muhatapları durumunda olan Araplara, kullandıkları yeşil iki ağacı5 birbirine sürtmekle elde ettikleri ateşe dikkat çekerek, Yüce Allah’ın murad ettiği her şeyi yapmaya ve yerine getirmeye kadir olduğuna; kudretinin önünde hiçbir engelin bulunmadığına dikkat çeker.

Ayetin konuyla alâkalı olarak ifade ettiği husus şudur. Su ile ateş birbirine zıt şeylerdir. Suyun b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kurânı Hakîm de dirilişi ispat
« Posted on: 24 Nisan 2024, 21:22:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kurânı Hakîm de dirilişi ispat rüya tabiri,Kurânı Hakîm de dirilişi ispat mekke canlı, Kurânı Hakîm de dirilişi ispat kabe canlı yayın, Kurânı Hakîm de dirilişi ispat Üç boyutlu kuran oku Kurânı Hakîm de dirilişi ispat kuran ı kerim, Kurânı Hakîm de dirilişi ispat peygamber kıssaları,Kurânı Hakîm de dirilişi ispat ilitam ders soruları, Kurânı Hakîm de dirilişi ispat önlisans arapça,
Logged
13 Ocak 2017, 18:08:02
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 13 Ocak 2017, 18:08:02 »

Esselamu aleykum.Allahin emri ile yaratilan ve onun emri ile ruhunu teslim eden ve mahserde tekrar dirilen ve dirildiginde allahin rahmetini kazanan kullardan olalim inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes