๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 24 Eylül 2011, 18:31:30



Konu Başlığı: Kurana deist itirazlar
Gönderen: Sefil üzerinde 24 Eylül 2011, 18:31:30
   

Ali Bulaç

Kur'an'a deist itirazlar

Geçen yazıda "kıraat farkı"nın dilbilimcilerin, tefsircilerin ve müçtehitlerin Arapçaya mahsus i'rabla ilgili görüş farkından ve Arapçanın değişik lehçe/ağızlarla konuşulmasından kaynaklanıp bunun dinin inanç, amel ve hükümleriyle ilgili herhangi bir değişikliğe mesnet teşkil etmediğine değinmiştik. Bugün zaruretler dolayısıyla "Kur'an'ın toplanması (cem-i Kur'an)" konusunu ele alacağız.

İlk defa H. 12. yılda Yemame Savaşı'yla Kur'an bir araya toplatılmak istendiğinde toplama işi sadece Kur'an'ı ezbere bilenlerin hafızaları esas alınarak yapılmadı. Savaşa katılan 13 bin askerden üç bini Kur'an hafızı idi. Ezberlerinden yararlanmak amacıyla hafızlar cepheden geri çekildiklerinde yolda uğradıkları bir baskında 700'ü şehid düşmüş, geriye 2300 hafız kalmıştı ki bunlar Medine'ye sağ salim varmayı başarmıştı. Bunlardan başka gerek Suyuti'nin (Suyuti, İtkan fi Ulumi'l-Kur'an, 1, 124) ve gerekse Suphi es-Salih'in de açıkça belirttiği gibi (Suphi es-Salih, Kur'an İlimleri, çev. S. Said Şimşek, ty. Konya, s. 56) güvenilir rivayetlerle tam 23 kişi Kur'an hafızı olarak isimleriyle anılmaktadır. 23 kişiyle birlikte 2300 hafızın ismini tek tek yazmak takdir olunur ki herhangi bir kaynağı "kütük defteri"ne çevirir, buna gerek yoktur.
"Kur'an sahabenin hafızasında kalmasın, yazılı metin haline getirilsin" düşüncesiyle Hz. Ebubekir (ra) zamanında toplanan mushafa alınacak her ayet için asgari iki şahit ve ayetin yazılı olması şartı aranmıştır. Suyuti, Hz. Ebubekir'in Hz. Peygamber'in (sas) evinde Kur'an sahifelerini bulduğunu ve bunların bir iple ciltlenmiş olduğunu söylediğini yazar. (Suyuti, age, 1, 73) Bu iki olay, başından beri Kur'an'ın çeşitli nesneler üzerinde yazılı olduğunu göstermektedir. Toplama esnasında iki şahitle gelen her ayet hafızlarca doğrulanmış, bu konuda görüş ayrılığı olmamıştır. (Suphi es-Salih, s. 63) Böylece ilk tam nüsha teşekkül etmiş, önce Hz. Ebubekir'de kalmış, sonra Hz. Ömer (ra) ve ondan sonra kızı Hz. Hafsa'ya (r.anha) intikal etmiştir. Kaldı ki Hz. Peygamber ve ashap her namazda Kur'an'ı Fatiha'dan sonra okur (zamme-i sure) bu yönde Hz. Peygamber tarafından sürekli teşvik yapılırdı. (Daha geniş bilgi için bkz. Hasan Elik, Kur'an'ın Korunmuşluğu Üzerine, s. 68 vd., İst.-2008) Abdullah b. Ömer, Hz. Peygamber'in sahabeler arasında sistemli bir hıfzetme kampanyası yürüttüğünü anlatır. Veda hutbesinde Hz. Peygamber'in yaklaşık 120 bin kişiye hitap ettiği düşünülürse, daha o zaman kaç bin kişinin Kur'an'ı ezberlediği ve namazda okuduğu kolayca tahmin edilebilir.
H. 25'te Ermenistan fethedilirken İslam askerleri arasında çıkan tartışma, "farklı Kur'an"lara değil; okuyuş, lehçe ve şive farkına işaret eder. Hz. Osman (ra) bu farklılıktan doğan sakıncaları bertaraf etmek üzere, yine Zeyd b. Sabit başkanlığında 12 kişilik bir heyet teşkil etti. Yine ilke olarak sureler yazılı olarak toplandı ve hafızlarca doğrulandı. Tevbe Suresi'nin son iki ayetinin tek kişinin tanıklığıyla sadece Huzeyme'de bulunduğu doğrudur. Ancak hafızlar bunlara itiraz etmediği gibi, yıllar önce bizzat Hz. Peygamber'in Huzeyme'yi iki şahit yerine kabul ettiğini herkes biliyordu. Kaldı ki, Hz. Osman zamanında toplanan mushafla daha önce Hz. Ebubekir zamanında toplanan ve Hz. Hafsa'da bulunan mushafla-toplamadan sonra alınıp mukayese edildiğinde, iki nüshanın tam tamına birbirlerine uygun olduğu görüldü. (Prof. Muhammed Hamidullah, Kur'an-ı Kerim Tarihi, çev. M. Mutlu, 1965, İst, s. 48; Ahmet Cevdet Paşa- A. Muhammed ed Dabba, Kur'an Tarihi ve Kur'an Okumanın Edepleri, Trc. A. Osman Yüksel, İst.-1989, s. 25 vd.)
Bu mukayeseden sonra Hz. Osman, Haf-sa'nın nüshasını kendisine iade etti ve Kur'an'ı yedi adet istinsah ederek Maveraünnehir'den Yemen'e kadar belli başlı İslam merkezlerine gönderdi, birisini de kendisinde alıkoydu. (Belazuri, Fütuhu-l Buldan s. 48) Hz. Osman'ın bu ikinci toplamaya başlamadan önce Hafsa'nın nüshasını aldığı iddia edilir, doğru değildir, ikinci toplamanın sonunda Hafsa'dan nüsha alınıp mukayeseye gidilmiştir.