> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Kuran-ı Kerim > Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) > Kuran okumanın anlamı 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kuran okumanın anlamı 2  (Okunma Sayısı 881 defa)
04 Ekim 2010, 17:43:41
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 04 Ekim 2010, 17:43:41 »



Kur'an Okumanın Anlamı 2


Kur'ân'ı anlama(ya çalışma)nın, üzerinde kafa yormanın, tefekkür etmenin, nafile namaz kılmaktan daha önemli olduğu, Resûlullah'ın Ebû Zerr'e hitâben söylediği: "Oturup, Allah'ın kitabından bir âyeti anlaman, senin için yüz rekât (nâfile) namaz kılmandan daha hayırlıdır." (İbn Mâce, "Mukaddime", 16) sözünde gayet net olarak ifade edilmiştir. Bir başka hadîste de Resûlullah Efendimiz (s.a.s.), şöyle buyurmuştur : "Kur'ân'ı üç günden az bir sürede hatmeden, on(un mânâsın)ı anlayamaz." (İbni Mâce, İkametü's“Salât, 178) Bu hususta İbn Abbas'ın şöyle bir beyanı vardır: "Bakara ve 'Âl“i İmrân sûrelerini tertil üzere düşünerek okumam, Kur'ân'ı (baştan sona) süratle okumamdan bana daha doğru görünmektedir." (Gazalî, 1/282) Süleymân Dârânî de bu konudaki tutumunu şu sözlerle anlatmıştır: "Ben bir âyet okurum, dört“beş gece onu düşünürüm, onu iyice anlamadan başkasına geçmem." (a.g.e., 1/277) Demek ki faziletli olan, Kur'ân'ı mümkün olan en kısa zamanda okuyup bitirmek değil, onu anlayarak okumaktır. Bunun için de Kur'ân'ın irâb edilerek okunması tavsiye edilmiştir. Konuyla ilgili Hz. Ömer'in: "Kur'ân'ı okuyan ve onu irâb eden, yani, onu anlamak maksadıyla cümlelerinin yapısını ve dilinin karakteristiğini çözmeye çalışan kimseye Allah katında şehîd sevâbı verilir." (Kurtubî, 1/23) sözüyle, Mekhûl'un: "Bana ulaştığına göre, Kur'ân'ı i'râb ederek okuyana, irâbsız okuyanın sevâbının iki katı verilir." (a.y.) sözü oldukça anlamlı görünmektedir. Hattâ, Kur'ân'ı irâb etmenin onu ezberlemekten daha mühim olduğu belirtilmiştir. Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer, bu hususu şu sözleriyle dile getirmişlerdir: "Bize, Kur'ân'ı irâb etmek, onu(n harflerini) ezberlemekten daha doğru görünmektedir." (a.y.) Çünkü Kur'ân'ı irâb etmek, onun manâlarını anlamaya yardımcı olmaktadır. İşin önemi de zaten buradan ileri gelmektedir. Eğer Kur'ân'ı anlamaya vesile olmayacaksa mücerred olarak/sadece irâbın kayda değer bir tarafı yoktur. İbn Atıyye, bu hususa şu sözleriyle açıklık getirmiştir : "Kur'ân'ı irâb etmek dinde asıldır. Çünkü bununla kâide/kural demek olan Kur'ân'ın mânâları daha iyi anlaşılmaktadır." (a.g.e., 1/24)
Bu kısma son vermeden önce, okuduğu Kur'ân'ın anlamını bilmeyen ve bu yüzden, korkuyla heyecanın iç içe bulunduğu bir duruma düşen kişinin hâlini anlatan, İyâs b. Muâviye'nin verdiği şu misali kaydetmek sanırız faydalı olur: "Kur'ân'ı okuyup da onun mânâsını bilmeyen kimse, lambanın olmadığı bir gecede hükümdarından kendisine bir mektup gelen, (bu yüzden) kendisini korku saran ve mektubun içinde ne olduğunu bilmeyen kimse gibidir. Kur'ân'ın mânâsını bilen ise, lâmba getirerek mektubun içindekini okuyan gibidir." (a.g.e., 1/26)

3. Kur'ân'ı Yaşamak :

Yukarıda Kur'ân'ın, üzerinde düşünülmesini istediğinden söz etmiştik. Elbette, onu anladıktan sonra hayata geçirmemek olmaz. Bu sebepledir ki, "Andolsun, size, içinde şanınız/şerefiniz bulunan bir Kitab indirdik. Aklınızı kullanmıyor musunuz?" (Enbiya 21/10) âyetinde "içinde şanınız/şerefiniz bulunan bir Kitab" kısmını, Sehl b. Abdullah "içindeki hayat veren şeylerle amel etmek" (Kurtubî, 11/273) şeklinde tefsir etmiştir. Tabiî ki, Kur'ân üzerinde sadece tefekkürle yetinip, onu hayata geçirmedikçe, istenilen neticeyi elde etmek mümkün değildir. "Biz sana hayrı, feyiz ve bereketi bol bir Kitap indirdik ki, insanlar onun âyetlerini iyice düşünsünler ve aklı yerinde olanlar ders ve ibret alsınlar." (Sâd 38/29). "Yemin olsun: Biz, ders alınsın diye Kur'ân'ın anlaşılmasını kolaylaştırdık. Haydi var mı düşünen ve ibret alan?" (Kamer, 54/17, 22, 32, 40)

Bir hadîs“i şerifte de bu hususlar şöyle bir benzetme ile anlatılmıştır: "Kur'ân'ı öğreniniz, onu okuyunuz. Kur'ân'ı öğrenen, onu okuyan ve gereğini yapan kişi, misk ile doldurulmuş bir kap gibidir; kokusu her tarafa yayılır. Kur'ân'ı öğrenip anlayabildiği hâlde gaflete dalan kişi ise, içinde misk varken ağzı sıkıca kapatılmış kap gibidir." (Tirmizî, Fezailü'l“Kur'ân, 2) Kur'ân'ı okuyan, anlayan ve onu yaşayan, âhirette de tahminlerimizin ötesinde bir güzelliğe kavuşacak, ayrıca ebeveyni onun sayesinde arzu edilmeye değer lütuf ve nimetlere erecektir: "Kur'ân'ı okuyan ve hükümleriyle amel edenin anne ve babasına kıyâmet günü parlaklığı dünyadaki güneşin parlaklığından daha kuvvetli olan bir taç giydirilir. O hâlde Kur'ân'ı bizzat uygulayan hakkında ne düşünürsünüz? (Onun sevabını siz takdir edin)." (Ebu Davud, Vitr, 14; I. Müsned, 3/440)

Ashâb, Kur'ân'ı okuyor, anlıyor ve yaşıyordu. Hz. Ömer, Bakara sûresini on küsûr senede ezberlemiş, sûreyi ezberleyince Allah'a şükretmek için bir de deve kurban etmiştir. (Kurtubî, 1/40) Anlaşılıyor ki Hz. Ömer, söz konusu sûreyi on küsûr yıl gibi bir zaman zarfında okumuş, anlamış ve hayata geçirmiştir. Yoksa sadece yüzünden okuyup veya ezberleyip bırakmamıştır. İmâm Mâlik'in rivâyetine göre de, "Abdullah ibn Ömer, Bakara sûresini öğrenmek için üzerinde tam sekiz sene durmuştur." (Muvatta, Kur'ân, 11) Bu dönemde Müslümanlar, Kur'ân'ı okuyup onun seviyesine çıkmaya çalışırken, ne hazindir ki, günümüz Müslümanları Kur'ân'ı kendi seviyelerine indirmeye çalışıyorlar. (Gazalî 1998, 41) Demek ki, o devirde Kur'ân anlaşılıp yaşanıyordu, günümüzde olduğu gibi manâsı bilinmeden sadece yüzünden okunmak veya ezberlemekle yetinilmiyordu. Kur'ân hâfızı olmak, baştan sona Kur'ân'ı yanlışsız olarak ezbere okumak değildi. Nitekim Ebû Ömer, Kur'ân hâfızını şöyle tarif etmektedir: "Hameletü'l–Kur'ân/Kur'ân hâfız(lar)ı, Kur'ân'ın hükümlerini, helâlini ve haramını bilen ve onun içindekilerle amel edenlerdir." (Kurtubî, 1/26) Abdullah ibn Amr da, Kur'ân hâfızında bulunması gereken nitelikleri sayarken şöyle demektedir: ...Kur'ân'ın hükümlerini öğrenmesi, Allah'ın muradını ve üzerine farz olanı anlaması, okuduğundan istifade etmesi, okuduğuyla amel etmesi gerekir. Kur'ân'ın farzlarını ve hükümlerini ezberden okuyup da, okuduğunu anlamaması ise ne kötü bir şeydir..." (a.g.e., 1/21)

İşte bundan dolayı olmalı ki, Kur'ân'ı okuyup tatbik etmeye çalışan kimse, gıpta edilmeye değer bulunmuştur: "Ancak iki kişi gıpta edilmeye değerdir: Birisi, Allah'ın kendisine Kur'ân ihsan edip de gece–gündüz onu okuyarak uygulamaya çalışan; diğeri de, Allah'ın verdiği malı gece–gündüz infak eden kimsedir." (Müslim, Salâtü'l–Müsafirîn, 266“267)

Konuyla ilgili olarak, Abdullah ibn Mes'ûd'un şu sözleri oldukça manidar görünmektedir: "Bize, Kur'ân'ın lâfızlarını ezberlemek zor, onunla amel etmek kolay gelirdi. Bizden sonrakilere Kur'ân'ı ezberlemek kolay, onunla amel etmek zor gelecek." (Kurtubî, 1/40) "Kur'ân“ı Kerim, hükmüyle amel edilmek için nazil olmuş iken, onlar yalnız okumasını amel olarak kabul etmişlerdir. Bazı kimseler, Fâtiha'dan başlayarak hiç yanılmamak şartıyla Kur'ân'ı sonuna kadar okudukları hâlde hükmüyle amel etmezler." (Gazzalî, 1/275) Hasan Basrî, bu konudaki hassasiyetini şöyle ifade eder: "Önceleri insanlar, Kur'ân'ı Allah'ın bir emri, fermanı bilir öyle davranırlardı. Gece gündüz onun üzerinde titizlik gösterir, onu gözetir, göz önünde bulundurur, ona göre amel ederlerdi. Şimdi siz, onun harflerine, harekelerine çok dikkat ediyorsunuz, ama ilâhî emirlere, içinde neler bulunduğuna hiç dikkat etmiyorsunuz. Hattâ onları anlamıyorsunuz bile." (Kandehlevî, 383)

Günümüzde de yaygın olan başka bir probleme Ebû Ümâme el–Bâhilî şu sözleriyle parmak basmıştır: "Kur'ân'ı okuyunuz! (Duvarda) asılı Mushaf sizi aldatmasın! Allah, Kur'ân'ın kabı olan kalbe azap etmez." (Gazzalî, 1/273)
Kur'ân'dan tam anlamıyla istifade etmek için bu üç merhâle önemlidir. Hayata geçirilmeden Kur'ân'dan beklenen güzellikler gerçekleşmez. İnsanın ve içinde yaşadığı toplumun müsbet yönde değişmesi ve yükselmesi, Kur'ân'ın hayata geçirilmesine bağlıdır. Aksi hâlde, Resûlullah'ın (s.a.s.) şu sözünün ilk kısmının gerçekleşmesi umulurken, son kısmı gerçekleşir ki, bu da, insanlık açısından tahammülü imkânsız vahim sonuçlar doğurur: "Allah, bu Kelâm'la bir kısım kavimleri yükseltir, diğer bir kısmını da alçaltır." (İbn Mâce, "Mukaddime", 16) Resûlullah, Kur'ân'ı ayrıca şifa olarak da zikretmiştir: "Şu iki şifalı şeye devam ediniz: Bal ve Kur'ân." (İbn Mâce, Tıb,

7)Bal, maddî bünyenin sağlığı için ne kadar yararlı ise, Kur'ân da maddi hastalıklar için hattâ onlardan daha da fazla manevî yapının sağlıklı olması için elzemdir. Bir başka hadîsinde Resûlullah: "İlacın en hayırlısı Kur'ân'dır." (İbn Mâce, Tıb, 38) buyurmakla Kur'ân'ı, en iyi ilaç olarak tek başına zikretmiştir.

Bizzat Kur'ân, inananlara şifâ ve rahmet oluşunu şöyle beyan etmektedir: "Biz, Kur'ân'ı mü'minlere şifa ve rahmet olarak indiririz. Ama o, zalimlerin ise sadece ziyanını artırır." (İsrâ 17/82). Tabiî ki rahmete nail olma, kuşkusuz Kur'ân'ı uygulamaya bağlıdır: "İşte bu Kur’ân da, indirdiğimiz kutlu bir kitaptır. Artık ona tâbi olun, inkâr ve isyandan sakının ki, rahmete nail olasınız." (En'âm, 6/155)

Bir de Gazzâlî'yi dinleyelim: "Kur'ân'ın hakkıyla okunması, dil, akıl ve kalbin müştereken okunmasıyla gerçekleşir. Dil, tashîh–i hurûfa riâyet ederek tertîl ile okur; akıl, mânâları anlar; kalb ise, emir ve yasaklara uyarak öğüt alır. Yani dil ağır ağır okur, akıl okunanı anlar, kalb de etkilenerek alınması gereken dersi/öğüdü alır." (Gazzalî, 1/287) Etüdümüzü noktalarken şunu da önemle belirtmeliyiz ki, herkes Kur'ân'dan imkânı nisbetinde istifade etmelidir. Kur'ân okumasını bilmeyen okumaya, okuyan anlamaya, anlayan uygulamaya çalışmalıdır.
Ve hitâm“ı misk iki hadis“i şerif: "... Sözün en güzeli, Allah'ın sözüdür..." (İbn Mâce, Mukaddime, 7; Nesai, Sahv, 65)
"... Sözün en hayırlısı, Allah'ın Kitabı'dır..." (Müslim, Cuma, 43)[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kuran okumanın anlamı 2
« Posted on: 25 Nisan 2024, 16:15:54 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kuran okumanın anlamı 2 rüya tabiri,Kuran okumanın anlamı 2 mekke canlı, Kuran okumanın anlamı 2 kabe canlı yayın, Kuran okumanın anlamı 2 Üç boyutlu kuran oku Kuran okumanın anlamı 2 kuran ı kerim, Kuran okumanın anlamı 2 peygamber kıssaları,Kuran okumanın anlamı 2 ilitam ders soruları, Kuran okumanın anlamı 2önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes