> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Kuran-ı Kerim > Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) > Kuran kaynaklı hoşgörü ve hürriyet 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kuran kaynaklı hoşgörü ve hürriyet 2  (Okunma Sayısı 617 defa)
27 Eylül 2010, 22:19:10
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 27 Eylül 2010, 22:19:10 »



Kuran Kaynaklı Hoşgörü ve Hürriyet-2

İslam ve Gayr-i Müslimler

Buraya kadar ifade etmeye çalıştığımız İslam'daki "Din ve vicdan hürriyeti" kaidesinden de şüphesiz İslam'ı insanlara zorla kabul ettirmek yerine Kur'an, davet ve üslup metotlarını, gayet yumuşaklık içinde, delile dayalı ve nasihatle davet şeklinde tesbit etmiştir. İşte "(Ey Muhammed!) Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle davet et.."1 ayet-i kerimesi bu gerçeği ifade etmektedir.2 Kur'an'ın davet prensibi ve üslubu gereğince tarihin her devrinde gayr-i müslimler İslam'a davet edilseler bile İslam dinine girmeleri için zorlanmamışlardır. Davetin meşruiyetine rağmen, İslam'ı kabul etme konusunda zorlama gayr-i meşru sayılmıştır. Bu sebepledir ki, 14 asırdır İslam ülkesinin vatandaşı kabul edilen zimmilere, müste'min denilen yabancılara meşru dairede din, vicdan ve fikir hürriyeti tanınmıştır.3 İslam'ın söz konusu kaidelerinin tabii bir sonucu olarak gerek İslam Hukuku literatüründe gerekse İslam ülkelerinin hukuk sistemlerinde gayr-i müslimlerin hukuku önemli bir yer işgal etmiştir.4

Müslümanlara ait topraklarda yaşayan gayr-i müslim unsurları olan zimmiler veya müste'minler hakkında Hz. Peygamber'in (s.a.s) açık beyanları bulunmaktadır. Mesela bu konuda Hz. Peygamber; "Her kim bir zimmiye zulmeder veya ona taşımaktan aciz olduğu bir yük yüklerse, onun hakkını noksanlaştırır veya gönül rızası olmadan bir şeyini alırsa, ben o kimsenin hasmıyım." 5 veya "Allah, Kıyamet gününde insanlara eziyet edenlere eziyet edecektir."6 buyurarak "himaye hakkı" verilmiş olan gayr-i müslimlere zulmedilmemesini ve kendilerine adil davranılmasını istemiştir. Hz. Peygamber başka bir hadisinde de "Benim zimmetimi koruyunuz."1 diye emrederek yapılan anlaşmalara ve verilen sözlere bağlı kalınmasını şart koşmuştur. Hz. Peygamber, Müslümanları, din farkı gözetmeksizin insanlara iyi davranmaya çağırmış ve onlara zarar vermemelerini şu söz ile ifade etmiştir: "Bir Müslümana veya zimmiye, bile bile zarar veren kimse mel'undur."8

Hz. Peygamber'in gayr-i müslim unsurlara resmen tanıdığı hoşgörü ve tolerans 47 maddeden oluşan Medine Antlaşması (Medine Vesikası) ile tarihe geçmiştir.9 Hz. Peygamber bu antlaşma ile Medine'deki Evs ve Hazrec kabileleriyle, anlaşmaya tabi olan Yahudilerle Müslümanlar arasındaki münasebetleri düzenleyerek, bu kabilelerle, Medine'de bir güç oluşturan Yahudiler arasında hoşgörü ve yardımlaşmayı sağlamak istemiş ve bunda da başarılı olmuştur.10

Hz. Peygamber'in zimmilere karşı göstermiş olduğu hassasiyeti, uygulamadaki bazı aksaklıklar, beşer olarak düşülen hatalar ve bazı suiistimaller hariç kendisinden sonra gelen Ashab, halifeleri ve Müslüman idareciler de göstermişler, bu hususta gayret sarfetmişlerdir. Özellikle 10 sene ve birkaç ay süren hilafeti süresince devam eden fetihlerin tabii bir sonucu olarak ikinci halife Hz. Ömer (r.a) devamlı bir şekilde gayr-i müslimlerin durumuyla ilgilenmiştir. Onun bu konudaki üstün hassasiyetini tarih açıklıkla kaydetmiştir. Hz. Ömer'in gayr-i müslimlerin hukukuna son derece saygılı davrandığını onlara karşı üstün müsamahasını gösteren pek çok örnek kaynaklarda yer almıştır.11 O kadar ki, bu önemli sorun onu vefat ederken de meşgul etmiş ve kendisinden sonraki halifeye zimmiler hakkında hayır tavsiye etmiş, önemli vasiyetlerde bulunmuştur.12 Devrindeki komşuları olan Roma ile İran imparatorluklarında yabancı tebeanın durumu kölelerin durumundan daha kötü idi. Mesela Suriyeli Hıristiyanlar Romalı idarecilerin dindaşları oldukları halde, işledikleri topraklarda mülkiyet hakları yoktu... Yahudilerin durumu ise büsbütün kötüydü. Bunlara tebea bile demek mümkün değildi. Yahudilerin hiçbir hakkı yoktu. Aynı şekilde İran'daki Hıristiyanlar da aynı acıklı durumda idiler.13 Buna karşılık Hz. Ömer ve Müslümanların kendilerine karşı davranışlarından son derece memnun olan gayr-i müslimler, özellikle Suriye bölgesinde Bizans'ın durumunu, askeri hazırlıklarını casuslar vasıtasıyla öğrenip Müslümanlara haber vermişler ve onlarla işbirliği yapmışlardır.14 Hz. Ömer'in hilafeti döneminde zimmiler tam bir din hürriyetine sahip bulunuyorlardı. Bu sebepledir ki, Esbak adlı Hıristiyan kölesine Müslüman olmasını sık sık tavsiye etmesine rağmen köle reddedince Ömer (r.a) Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle ancak "Dinde zorlama yoktur" demekten öteye giden bir tavır sergilememiştir.15

Hz. Ömer zamanında fethedilen bu geniş topraklarda, bugün bile varlıklarını devam ettiren gayr-i müslim unsurlarla, onların mabedleri; Müslümanların başka din mensuplarına ve onların mabedlerine gösterdikleri hürmet ve saygının açık bir delilidir.16

Hz. Ömer zamanında Müslümanların, diğer din mensuplarına karşı gösterdikleri müsamaha ve hoşgörü, o günlere ait çağdaş bir vesika ile doğrulanmaktadır. Mısır fethine şahit olmuş Nikou Piskoposu Jean (M.694'te yaşıyordu), Amr b. el-As hakkında; "o kiliselerden bir şey almadı ve yağma etmedi. Kiliselerin emlakine de el koymadı" demekte, ayrıca Müslümanların, Hıristiyanların işlerine karışmadıklarını ifade etmektedir. Hem o günlerin çağdaşı hem de Hıristiyan bir din adamı olan Jean'ın bu ifadeleri Müslümanların diğer din mensuplarının dini işlerine karışmadıklarını, ayrıca onlara karşı gösterdikleri hoşgörünün ve kendilerine tanıdıkları hayat hakkının en açık belirtisidir.17

Kaynaklarda sayısız benzer örneklerini bulabileceğimiz gibi, Hz. Ömer'in fethettiği İran, Irak, Suriye ve Mısır'da yaşayan insanlara her konuda büyük serbestlik tanıyarak, böylesine savaştan hemen sonra elde edilen büyük başarıları izleyen karar günlerinde bile insanların sömürülmelerinin doğru olmayacağını açık bir şekilde ortaya koyan tavrı, O'nun ulaştığı bu seviye, Orta Çağ dini taassubunun hakim olduğu ve savaş esirlerinin köleleştirildiği bir dönemde çölden çıkan bu anlayış, ancak Kur'an'ın getirdiği ve insanlara telkin ettiği yüce inanç ve ilahi mefkurenin eseri olabilir.18

----------------
Hz. Ömer zamanında diğer din mensuplarına karşı gösterdikleri müsamaha ve hoşgörü, o günlere ait çağdaş bir vesika ile doğrulanmaktadır. Mısır fethine şahit olan Nikou Piskoposu Jean (M.694'te yaşıyordu),Amr b.el-As hakkında; " o kiliselerden bir şey almadı ve yağma etmedi. Kiliselerin emlakine de el koymadı" demekte ayrıca Müslümanların, Hıristiyanların işlerine karışmadıklarını ifade etmektedir.
----------------

İslam Kılıçla Yayıldı Safsatası
İslam'ın yabancı din mensuplarına karşı gösterdiği bu büyük müsamaha ve yerleştirdiği adalet duygusu sebebiyledir ki, dinlerini bırakıp İslam'a girenlerin sayısı başka hiçbir dine nasip olmayacak derecede çok olmuştur. Buna rağmen İslam'ın kılıç zoruyla yayıldığı iddiası, bu dinin süratle yayılması, Müslümanların sayısının çığ gibi büyümesi karşısında tedirgin olan bazı art niyetli kişilerin, İslam gerçeğini insanlardan saklamak isteyenlerin uydurdukları iftira ve düşmanlıktan başka bir şey değildir. Gerçekten kılıç zoruyla insanları İslam'a sokmak İslam'ın gayesi olsaydı ve 14 asırdır Müslümanlar bunu tatbik etseydi bugün ne Yahudilikten ne de Hıristiyanlık'tan bir eser kalmış olurdu.19

İslam'ın kılıç dini olmadığını tartışmasız gösteren en parlak delil, şüphesiz bizzat Hz. Peygamber (s.a.s)'in on bin kişilik bir orduyla Mekke'yi fethettiği gün; İslam'ın ilk günlerinden başlayarak uzun yıllar İslam'a, onun peygamberine ve Müslümanlara katı düşmanlık yapan, akıl almaz işkenceler reva gören... ve nihayet vatanlarından kovan Mekkeli müşriklere gösterdiği tarihte bir daha eşi bulunmayan tavrıdır. Şayet fetih günü islam Peygamberi isteseydi ve İslam'ın gayesine ve ruhuna ters düşmeseydi, bütün yaptıklarına karşılık Mekkeli müşrikleri kılıçtan geçirip yok edebilirdi,çok acı bir intikam alabilirdi, Fakat böyle bir şey asla yapmamıştır. Hatta o güne kadar İslam'ın en amansız düşmanı ve aynı zamanda Ebu Cehil’den sonra Kureyş'in lideri olan Ebu Süfyan başta olmak üzere hepsini taltif etmiştir. adeta tarihin sayfalarına altın harflerle geçen: "Kim Ebu Süfyan'in evine girerse emniyettedir. Kim kapısını kapatırsa emniyettedir. Kim Mescid-i Haram a girerse emniyettedir." ifadeleriyle onlara eman vermiş, onları affetmiştir. Bu umumi aftan sadece on küsur kadar kişi istisna edilmişti ki, bunların da yarısı daha sonra affedilerek Müslüman olmuşlardır. Sadece yaptıklarından pişman olmayıp af dilemeyen beş altısı ölümle cezalandırılmıştır.20 Çünkü İslamiyet insanların hayatına kıymak, zulmetmek için değil,
insanlara hayat vermek, yeryüzündeki fitne ve fesada engel olup adaleti yerleştirmek için insanlığa rahmet olsun diye gönderilmiştir.

Tarihi ve yaşayan bir hakikattir ki, Kur'ani düşüncenin insanlığa sunulmasında veya insanlığın Kur'ani çizgiye davet edilmesinde kaba kuvvete, şiddete kısacası ilkel yöntemlere ihtiyaç yoktur. Çünkü Kur'an'm getirdiği prensipler, yüksek dini ve ahlaki değerler insan fıtratıyla tamamen uygunluk arzetmektedir. Binaenaleyh kibir, inat ve haksız yolla elde edilen çıkarlardan vazgeçememe gibi maddi, sosyal ve psikolojik etkenlerin zorlamasıyla inananları şiddet, kaba kuvvet ve zulüm yollarıyla imandan vazgeçirme, korkutma, inancın yayılmasına engel olma, hakikatleri çarpıtma ve karalama gibi yapay engeller araya girmediği takdirde söz konusu Kur'an'ın yüksek dini ve ahlaki değerleri, akıl ve ilimle çatışmayan prensipleri akl-ı selim sahibi insanların çoğu tarafından rahatlıkla kabul edilip uygulanabilecek gerçeklerdir.

------------------
Hz. Peygamberin zimmilere karşı göstermiş olduğu hassasiyeti, uygulamadaki bazı aksaklıklar hariç, kendisindeı sonra gelen ashab, halifeleri ve Müslüman idareciler de göstermişlerdir. Özellikle 10 sene süren hilaf...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kuran kaynaklı hoşgörü ve hürriyet 2
« Posted on: 26 Nisan 2024, 02:17:03 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kuran kaynaklı hoşgörü ve hürriyet 2 rüya tabiri,Kuran kaynaklı hoşgörü ve hürriyet 2 mekke canlı, Kuran kaynaklı hoşgörü ve hürriyet 2 kabe canlı yayın, Kuran kaynaklı hoşgörü ve hürriyet 2 Üç boyutlu kuran oku Kuran kaynaklı hoşgörü ve hürriyet 2 kuran ı kerim, Kuran kaynaklı hoşgörü ve hürriyet 2 peygamber kıssaları,Kuran kaynaklı hoşgörü ve hürriyet 2 ilitam ders soruları, Kuran kaynaklı hoşgörü ve hürriyet 2 önlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes