> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Kuran-ı Kerim > Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) > Kuran, Fransadan Kuvvetli ise Ben ne Yapayım ?
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kuran, Fransadan Kuvvetli ise Ben ne Yapayım ?  (Okunma Sayısı 1188 defa)
18 Mayıs 2009, 13:26:59
Eflaki
Gökte oturan melek
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.997


« : 18 Mayıs 2009, 13:26:59 »



Cezayir'in istilasından yüz sene geçtikten sonra bir Fransız hakimi Cezayir'de şunları söylüyor: "Kur'an'ı aralarından kaldırmalıyız. Müslümanları yenebilmemiz için Arapça'yı yasaklayıp, söküp atmalıyız!"

Bu ve buna benzer mesajlar, Fransa'da garip uygulamalara sebep oldu. Cezayirli gençlerin kalbinde Kur'an'ı ve O�nun tesirlerini kaldırmak için çalışmalara başladılar. Bunlardan birisi şöyle cereyan etti:

Cezayir'den on Müslüman genç kızı alarak Fransa'ya getirdiler. Fransız okullarına kaydettiler. Fransız elbiseleri giydirdiler. Fransızca'yı öğretip kültürlerini de iyice telkin ettiler. Artık kızlar, tam Fransız'a benzemişlerdi. Aradan on bir sene geçtikten sonra Müslüman kızların, her şeyleriyle Fransızlaştıklarını göstermek için bir tören düzenlediler. Törene; bakanlar, gazeteciler, mütefekkirler, bu politikadan yana olan yabancı diplomatlar da çağırıldı. Ancak, törenin daha başında davetliler, hiç beklemedikleri bir sürpriz ile karşılaştılar. Çünkü gözler tam sahneye çevrilip, heyecanlı bir sessizlik ortalığı kapladığı zaman Fransızlaştıkları söylenen Cezayirli kızlar, birden salona kendi İslami kıyafetleriyle girivermişlerdi. Fransız gazeteler gürültüyle ayağa kalkıp bağrışmaya başladılar:
"-Yüz yirmi sekiz senedir Fransa Cezayir'de ne yaptı öyle ise?"
Fransa'nın müstemlekeler bakanı ayağa kalkıp çaresizlik içinde şu cevabı veriyordu:
"-Kur'an, Fransa'dan kuvvetli ise ben ne yapayım?"

BİZİM KAFİR DEDİĞİMİZ ASLINDA KAMİL MÜSLÜMAN ÇIKTI
Bir gün bir adam, İmam-ı Azam'ın meclisinde şöyle muammalı bir sual sormuştu:
"Cenneti istemeyen,
Cehennemden korkmayan,
Ölü eti yiyen,
Rükusuz, secdesiz namaz kılan,
Görmediği yere şahitlik eden,
Fitneyi seven,
Hakkı istemeyen adama ne dersiniz?
Bu adam Müslüman mı, kafir mi?
İmam susmuş, çevresindekilerin cevabını beklemişti.
Dinleyenler:
-Bunlar, kafirin sıfatı .. Dediler. Tebessüm eden imam:
-Hayır, bu kimse, müminin ta kendisidir, dedikten sonra, şöyle izah yaptı:
Adam, Cenneti istemez,
Çünkü Cennetin sahibinin rızasını kazanmak ister.
Cehennemden korkmaz, çünkü Cehennemin sahibinden korkar.
Ölü eti yer, çünkü balık eti yemektedir.
Rükusuz, secdesiz namaz kılar. Çünkü cenaze namazı kılmaktadır.
Görmediğine şahitlik eder. Çünkü yaradanını görmemiştir.
Fitneyi sever, zira ayette, "malınız ve evladınız fitnedir" buyurulmaktadır. O da malını evladını sever.
Hakkı istemez, çünkü ölüm haktır, ama istenmez.
Bu tahlilleri dinleyenler, tebessüm ettiler ve:
-Bizim kafir dediğimiz aslında kamil Müslüman çıktı.

ÜÇ SUAL VE BİR CEVAP
EFENDİM; BANA ALLAH-Ü TEALA�YI GÖSTER DE İNANAYIM DEDİ. ŞİMDİ BU FELSEFİCİ, BAŞININ AĞRISINI GÖSTERSİN DE GÖRELİM!

Mevlana Celaleddin-i Rumi'ye felsefecilerden bir grup geldi. Sual sormak istediğini bildirir. Mevla'na Hazretleri bunları Şems-i Tebrizi'ye havale etti. Bunun üzerine O�nun yanına gittiler. Şems-i Tebrizi Hazretleri mescit de, talebelerine bir kerpiçle teyemmümün nasıl yapılacağını gösteriyordu. Gelen felsefeciler üç sual sormak istediklerini belirttiler.
Şems-i Tebrizi; "sorun" buyurdu. İçlerinden birini sözcü seçtiler. Hepsinin adına o soracaktı. Sormaya başladı:
-"ALLAH var dersiniz. Ama görünmez, göster de inanalım." Şems-i Tebrizi Hazretleri;
-"Öbür sorunu da sor" buyurdu. O;
-Şeytanın ateşten yaratıldığını söylersiniz, sonra da ateşle ona azap edilecek dersiniz hiç ateş ateşe azap eder mi? dedi.
Şems-i Tebrizi;
-"Peki öbürünü de sor" buyurdu. O;
-"Ahiret'te herkes hakkını alacak, yaptıklarının cezasını çekecek diyorsunuz. Bırakın insanları canları ne istiyorsa yapsınlar, karışmayın" dedi.
Bunun üzerine Şems-i Tebrizi, elindeki kuru kerpici adamın başına vurdu. Soru sormaya gelen felsefeci, derhal zamanın kadısına gidip, davacı oldu. Ve;
-"Ben, soru sordum, o başıma kerpiç vurdu." Dedi. Şems-i Tebrizi;
-"Ben de sadece cevap verdim." Buyurdu. Kadı bu işin açıklanmasını istedi. Şems-i Tebrizi şöyle anlattı:
-"Efendim, bana ALLAH-u Teala�yı göster de inanayım dedi. Şimdi bu felsefeci, başının ağrısını göstersin de görelim." Dedi. Şems-i Tebrizi; "İşte ALLAH-u Teala�da vardır, fakat görünmez. Yine bana, şeytana ateşle nasıl azap edileceğini sordu. Ben buna toprakla vurdum. Toprak onun başını acıttı. Halbuki kendi bedeni de topraktan yaratıldı. Yine bana; "Bırakın herkesin canı ne isterse onu yapsın. Bundan dolayı bir hak olmaz." Dedi. Benim canım onun başına kerpici vurmak istedi ve vurdum. Niçin hakkını arıyor? Aramasa ya! Bu dünyada küçük bir mesele için hak aranırsa, o sonsuz olan Ahiret hayatında niçin hak aranmasın?" Buyurdu. Felsefeci, bu güzel cevaplar karşısında mahçup olup, söz söyleyemez hale düştü.
Bir garson bile yemeğin sonunda der ki;
"Hesap Lütfen"
Bu hayatın sonunda hesap yok mu ? Zannedersin sen.
Hülasa ; Dünyada hesap yok ibadet var
Ahirette ibadet yok hesap var
Ya Rabbi cümlemizi mizanı ağır, hesabı kolay olanlardan eyle. Amin...!

EY ASKERLERİM, HAYDİ GERİ DÖNÜYORUZ.
BAĞDAT HALKI TEVBE EDİYOR ORAYA GİRMENİN MÜMKÜNÜ YOK.

Emevi halifelerinden Zalim lakabıyla meşhur Haccac b.Yusuf Bağdat'a saldırıp orayı yerle bir edeceğim dediğinde. Haccac'ın niyeti Bağdat halkı tarafından duyulunca halk müthiş korkuya kapıldı. Çünkü bu Haccac Zalim cabbar ve kan dökücü biriydi. Emevilerin muhaliflerine çok sert ve acımasızca davranmış; aralarında Enes b. Malik'in de (Radıyallahu Anh) bulunduğu pek çok kimseye zulmetmiş, meşhur muhaddis ve müfessir Said bin Cübeyr dahil binlerce kişiyi öldürtmüştü. Kendisine yeminle biat ettiren Haccac-ı Zalim; yeminlerinden dönenlere mürted muamelesi yapmıştı. Şimdi bu Haccac Bağdat'a saldıracaktı.
Halk panik içinde zamanın büyüklerinden Hasan-ı Basri (Rahmetullahı Aleyh)' ye gittiler. Hasan-ı Basri (Rahmetullahi Aleyh) Ashab ve tabiinden, yedisi Bedir Gazisi mücahitlerinden olan yüz otuz muhterem zat ile görüşmüş. Ezvacı mutahharat�tan Ümmü Seleme (Radıyallahu Anha) anamızdan süt emmiş, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'ın süt evladı. Dediler ki;
Ey büyük imam, duyduk ki; Haccac üzerimize geliyormuş. O�na karşı savaşsak bizi yerle bir eder. Kaçsak kurtulmanın imkanı yok çaresiz kaldık ne yapalım ne edelim. Dedi ki;
Tüm halk çoluk çocuk, yediden yetmişe, toplanın kuzuları meleştirin, çocukları ağlatın, Mevla'nın rahmetini celb ederek tüm günahlardan adamakıllı tövbe ve istiğfar edin, ola ki, Mevla Teala bu belayı def eder. Bağdat halkı Hasan-ı Basri Hazretleri�n dediğini yaptılar. Toplandılar, ağladılar, istiğfar ettiler, günahlarının affı için yalvardılar.
Bu sırada Haccac-ı Zalim ordusuyla ne zaman Bağdat'a yaklaştı ise, müthiş bir rüzgar, kasırga çıktı neredeyse atları dahi uçuracak, Haccac atını mahmuzladıkca at gidemiyor, şaha kalkıyor neredeyse devrilecek, mümkün değil ilerlemek. Haccac durumu anladı, ordusuna dönerek dedi ki:
Ey askerlerim, haydi geri dönüyoruz. Bağdat halkı tövbe ediyor araya girmenin mümkünü yok.
"Ve onlar istiğfarda bulundukları halde ALLAH onları ayıplandırıcı değildir".

YA RESULULLAH, DER; ALLAH SANA HER ŞEYİ VERMİŞ; AMA İSTEDİĞİN KİMSEYE HİDAYET ETME İMKANI VERMEMİŞTİR.
DÜŞÜNÜYORUM DA, ŞAYET RABB�İN SANA İNSANLARA HİDAYET ETMEYİ DE VERMİŞ OLSAYDI, HABEŞLİ BİR KÖLEYE HİDAYET ETME SIRASI GELİR MİYDİ?

Bilal-i Habeşi mescide oturuyor, derin bir tefekküre dalmış. Aleminden neler geçiriyor bilmiyoruz; ama o tefekkür sırasında zaman zaman galeyana gelir ve:
-ALLAH, ALLAH, Allaaaah!... Diye feryat eder. Biraz ötede bulunan Hazret-i Ömer bunu yerinde bir hareket olarak görmez. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Hazretleri'ne şikayette bulunur.
-Ya Resulullah, Bilal mescidde huzurumuzu bozuyor, zaman zaman ALLAH, ALLAH, Allaaaah!... Diye bağırıyor.
-Niçin öyle yaptığını sordun mu?
-Hayır sormadım.
-Öyle ise çağır Bilal'i de sebebini soralım. Az sonra Bilal huzura gelir. Efendimiz sorar:
-Ya Bilal, nedir böyle zaman zaman coşmanın sebebi?
Bakın Bilal neler anlatır:
-Ya Resulullah der, ALLAH sana her şeyi vermiş; ama istediğin kimseye hidayet etme imkanı vermemiştir. Düşünüyorum da şayet Rabb'im sana insanlara hidayet etmeyi de vermiş olsaydı, Habeşli bir köleye hidayet etme sırası gelir miydi, İslam'ın ilk günlerinde? senin çevrende Mekke'nin büyükleri, Haşim-i ailesinin yakınları, vardı. Önce onlara hidayet etmeyi isteyecektin. Habeşli siyahi köleye hidayet sırası kim bilir ne zaman gelecekti.
Ama şimdi ben bu hidayet nimetine sahibim. Mekke'nin ileri gelenlerinde olmayan saadete ermişim. İşte tefekkürümde bunları düşününce coşuyor, sevincimden ALLAH ALLAH, Allaaah! diye feryat etmekten kendimi alamıyorum. Taşkınlığımı hoş görüp bağışlasın, Ömer kardeşim beni. Ne dersiniz? En büyük nimet nedir?
Bizim de şükretmemiz gerekir mi, Habeşli Bilal Efendimiz gibi? Bu taç bizim başımıza da konmuş mu? Farkında mıyız?


KAYNAKLAR
1. 6 Kanunu evvel 1962 tarihli, 7780 sayılı el Eyyam gazetesinden Ağustos 1995 / Sur Dergisi
2. Ahmet Şahin İslam Büyükleri Sa.9
3. Evliyalar Ansiklopedisi 199
4. Enfal-33
5. Ahmet Şahin-Ateşte yanmayanlar S.56

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 20 Mayıs 2009, 11:40:26 Gönderen: selsebil »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kuran, Fransadan Kuvvetli ise Ben ne Yapayım ?
« Posted on: 20 Nisan 2024, 14:01:30 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kuran, Fransadan Kuvvetli ise Ben ne Yapayım ? rüya tabiri,Kuran, Fransadan Kuvvetli ise Ben ne Yapayım ? mekke canlı, Kuran, Fransadan Kuvvetli ise Ben ne Yapayım ? kabe canlı yayın, Kuran, Fransadan Kuvvetli ise Ben ne Yapayım ? Üç boyutlu kuran oku Kuran, Fransadan Kuvvetli ise Ben ne Yapayım ? kuran ı kerim, Kuran, Fransadan Kuvvetli ise Ben ne Yapayım ? peygamber kıssaları,Kuran, Fransadan Kuvvetli ise Ben ne Yapayım ? ilitam ders soruları, Kuran, Fransadan Kuvvetli ise Ben ne Yapayım ?önlisans arapça,
Logged
29 Eylül 2015, 21:27:25
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 29 Eylül 2015, 21:27:25 »

Esselamu aleykum.Rabbim razı olsun paylaşımdan kardeşim.Kur anı kerimi okuyan,algılayan ,kendine rehber edinen kullardan olalım inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes