> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Kuran-ı Kerim > Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) > Kurân da zikir kavramının anlam alanı
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kurân da zikir kavramının anlam alanı  (Okunma Sayısı 1077 defa)
09 Ekim 2010, 11:29:13
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 09 Ekim 2010, 11:29:13 »



Kur'ân'da Zikir Kavramının Anlam Alanı

Çok geniş bir anlam alanına sahip olan zikir kavramının manası, günümüzde daraltılmış ve sadece Allah'ın adını dil ile anmakla sınırlandırılmıştır. Oysa ‘zikir’, insana sevap kazandıran her türlü amelin genel adıdır. Çünkü ‘Zikir’, Allah’a itaattir. Bütün ibâdetlerin özü ve aslı da, Allah Teâlâ’yı hatırlamak ve O’na itaat etmektir.


Bu çalışmanın amacı, Kur’ân’da zikir kavramının anlam alanını, genel hatlarıyla kavramsal çerçevede ele almaktır. O yüzden zikrin faziletleri, insan dışındaki varlıkların zikirleri ile Kur’ân ve hadislerde yer alan önemli zikir ifadelerinin neler oldukları konusuna pek değinilmeyecektir.

Sözlük anlamı itibariyle; bir şeyi telaffuz etme, istenilen şeyin zihne döndürülmesi, hatırlama, anma, hatırlatma, bildiğimiz şeyleri akılda sürekli tutmaya zikir denir. Bir başka ifadeyle, unutulmuş bir şeyin yeniden hatırlanması ya da hâfızadakinin unutulmamak üzere sürekli canlı tutulmasına zikir denilir1.

Kavram olarak ‘zikir’; Allah’ı anmak üzere söylenmesi ve yapılması tavsiye edilen, sözlü ve ameli eylemleri kapsayan davranışların tümüdür2.

Kur’ân’da zikir kavramının anlamlarına baktığımız zaman, şu ifadeler karşımıza çıkmaktadır: söylemek, bahsetmek, konuşmak, hatırlamak, hatırlatmak, anmak, gereğini yapmakla birlikte hatıra getirmek, kadrini bilmek, tefekkürle birlikte hatıra getirmek, mükâfatlandırmak, övmek, şükrünü edâ etmek, tekbir getirmek, telbiye, duâ ve yakarış, söz, kıssa, haber, Kitab, Kitab indirme, Kur’ân, Kur’ân dışındaki ilâhî kitaplar, Peygamber, şân, şeref, şeref verici husus, nasihat ve düşünceye sevk eden husus, ikaz, delil, hatırlamaya (ibrete) sevkeden vaaz ve öğüt, anlamak, anlatmak, besmele, bilmek, dâvet etmek, delil, görmek, ibâdet etmek, ibret almak, iman etmek, itaat etmek, kulluk yapmak, Levh-i Mahfûz, namaz kılmak, okumak, öğüt almak, söylemek, uyarı, vahiy ve yol göstermek...3 Bu anlamların tümünü ihtiva eden zikir kavramının, hiç de azınsanmayacak oranda geniş bir alana sahip olduğunu görmekteyiz.

Çok geniş bir anlam alanına sahip olan zikir kavramının manası, günümüzde daraltılmış ve sadece Allah'ın adını dil ile anmakla sınırlandırılmıştır. Oysa ‘zikir’, insana sevap kazandıran her türlü amelin genel adıdır4. Çünkü ‘Zikir’, Allah’a itaattir. Bütün ibâdetlerin özü ve aslı, Allah Teâlâ’yı hatırlamak ve O’na itaat etmektir. Allah’a itaat ise, Kur’ân veya hadislerde yer alan bir takım güzel sözleri sadece söylemek veya tekrarlamak değil; bilakis her halükârda Allah’a kulluk şuuru içerisinde bulunmak ve tam bir teslimiyet göstermek, her hal ve şartta O’nun sürekli bizi gözetlediğini zihnimize yerleştirmektir.

Kur’ân-ı Kerim’de, zikir kavramından türeyen birtakım kavram ve ifadeler yer almaktadır. Zikir kavramını daha iyi anlayabilmek için, bunlar hakkında da bilgi sahibi olmamız gerekmektedir. Kur’ân’da, “zikre sahip olanlar”, “zikirle hemhal olanlar” anlamında “ehlü’z-zikr” yani “zikir ehli” ifadesi geçmektedir. Bu ifadenin kendi bağlamından koparılarak belirli bir alana yani sadece dil ile zikredenlere hasredilmesi, kelimenin anlam çerçevesini daraltmak olur. Oysa konuyla ilgili ayet şudur: "Ey Muhammed! Senden önce de kendilerine vahyettiğimiz peygamberler gönderdik. Bilmiyorsanız ‘zikir ehli’nden sorun” (Nahl, 16/43). Bu ayetteki "zikir ehli" ifadesi, Allah'ı ananlar, hatırlayanlar manasına geldiği gibi, ayetin kendi bütünlüğü içerisinde yani bağlamında, önceden gönderilmiş ilahî kitaplar, kitap gönderilen toplumlar, geçmiş toplumların durumlarını bilen âlimler, Ehl-i Kitap, Ehli Kur'ân, Ehli Tevrat, ilim ve tahkik ehli âlimler manalarına gelmektedir5. Fakat bu kavramı, genel manasında değerlendirdiğimizde, ilim, irfan, yeterli seviyede Kur'an ve ilahi vahiy kültürüne sahip insaflı ve vicdanlı insanların tümünün söz konusu edilmesi mümkündür6. Daha genel bir ifadeyle “zikir ehli”, gönderilen ilahi mesajları bilen ve bunların ahkâmını hakkı ile eda eden kimseler, bilgi sahibi olanlar7 yani âlimler için kullanılmıştır8.

Zikir kavramından türeyen kelimelerden birisi de tezekkürdür. Bu kelime, tıpkı zikir kavramında olduğu gibi iki eylemi ifade etmektedir. Bunlardan birincisi, kalbimizin, bildiğimiz şeylerden kaybettiklerini, unuttuklarını tekrar geri döndürmeye, hatırlamaya yönelik çabası9, diğeri de unutulmamış olanların, öğrenilenlerin, bilinenlerin, duyulanların ve görülenlerin de iyice zihne yerleştirilmesidir. Yani geçmiş, şimdiki zaman ve istikbale yönelik varlık ve olgulardan, gerçeklerden hareketle sağlam bir düşünce, inanç ve bilgi atmosferi oluşturabilmektir. Daha genel bir ifadeyle tezekkür, evrende bulunan tüm varlıklardaki sonsuz rahmet eserlerini ve sanat delillerini düşünerek kendi noksanını görmek ve Yüce Yaratıcı’nın kuvvet ve kudretini anlama yolunda çaba göstermektir10. Bir başka ifadeyle te­zekkür, üzerinde düşünülen varlıkların türlerini, özelliklerini hatırlayarak, dik­kate alarak “hakikati” anlama gayretidir11. Kur’ân’da tezekkür ifadesi, tefekkür kavramında olduğu gibi, varlığın hem maddi ve hem de manevi boyutları hakkında kullanılmaktadır12. "Biz sana feyizli ve bereketli bir kitap indirdik ki insanlar onun âyetlerini tezekkür etsinler13 (iyice düşünsünler) ve aklı yerinde olanlar ders ve ibret alsınlar." (Sad, 38/29) . Ayetteki tezekkür ifadesi, öğüt almak,14 ibret almak15olarak değerlendirilmiştir.

Kur'ân'da tezkire kavramı da yer almaktadır. Tezkire; hatırlatma, öğüt, hatırlatan şey demektir. Tezkire, kendisi sebebiyle bir şeyin hatırlanmasıdır16. "Biz Kur'ân'ı, ancak Allah'tan korkanlara bir tezkire olsun diye indirdik" (Taha, 20/3) 17 ayetinde uyarı18 ve öğüt19 anlamlarında kullanılmıştır. Bu kelime, Kur'ân20 anlamına da gelmektedir21. Çünkü Allah’ın en büyük uyarı ve öğütleri Kur’ân’da mevcuttur. Kur’ân, baştan başa hak ile batılın, doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün ikaz, öğüt ve bilgi kaynağıdır.

Kur’ân’da zikir kökünden türeyen kelimelerden birisi de ‘zikrâ’dır. Zikra, zikir kavramından daha geniş bir manayı kapsamakta ve çok zikir, yoğun zikir, derinliğine zikir demektir22. Zikir kavramında olduğu gibi öğüt, ikaz ve evrensel rahmet anlamındadır23. “Korkup sakınanlar üzerinde onların (âyetlerle alay edenlerin ) hesabından herhangi bir şey (sorumluluk) yoktur. Ancak (bu) bir yoğun hatırlatmadır (zikrâ’dır). Umulur ki korkup sakınırlar” (En’âm, 6/69) . “Ve gündüzün başında ve sonunda, bir de gecenin erken saatlerinde salâtta devamlı ol; çünkü muhakkak ki iyi eylemler kötü eylemleri giderir; [Allah'ı] hatırında tutanlar için bir öğüt, bir hatırlatmadır bu” (Hûd, 11/114) 24.

Zikir, şükür kavramında olduğu gibi hem dil, hem kalb ve hem de bedenen yani amellerle olmalıdır.

1- Dil ile zikir: Allah'ı isimleriyle anmak, hamd etmek, tesbih etmek, Kur'an okumak, Kur’ân’ı dinlemek ve dua etmektir. Dil ile yapılan zikir, kalbi zikre yol açmalıdır.

2- Kalb ile zikir: Kalbi zikir, bedenin zikrine yani ameli zikre zemin hazırlamalıdır. Ameli zikirden kastımız, Allah’ın yapmamızı istediği kulluk vazifeleri, bir başka ifadeyle ibadetlerdir. Kalb ile zikir, Allah'ı gönülden anmaktır. Bu da üç çeşittir: a) -Allah'ın varlığına delalet eden delilleri düşünmek, O'nun isim ve sıfatlarını tefekkür etmektir. Allah'ın varlığına delalet eden deliller, başta Kur’ân ayetleri ve kâinattır. Kur’ân’da ve kâinatta yer alan ayetlerin tümünde, Yüce Yaratıcıya götüren, O’nun varlık ve birliğini haykıran, kuvvet ve kudretini gözler önüne seren sayısız alamet ve deliller mevcuttur. b) -İlahi hükümleri yani Allah'ın emir ve yasaklarını ve kulluk görevlerimizi ve bunlarla ilgili delilleri düşünmek. Yani bir gönül ve vicdan muhasebesi yapmak gerekir. Ne ile mükellefim, neyi ne kadar yapmam gerekir? İlahi teklifler benim için ne ifade ediyor? Sorularının cevaplarına kafa yormak… c) -Benliğimizdeki ve evrendeki varlıkları ve bunların sırlarını tefekkür ederek, her zerrenin, "yücelikler âlemi”ne ve Allah'ı gereği gibi bilmeye götüren birer ayna olduğunu görmek, idrak etmektir. Böyle bir zikirden alınacak zevkin bir göz açıp kapamak kadar olan zamanı bile cihanlar değer. İşte bu noktada insan kendinden ve âlemden geçer25.

3- Bedeni zikir:
Vücudumuzdaki bütün organların, sorumlu oldukları vazife ile meşgul ve yasaklandıkları şeylerden de kaçınmalarıdır26. Bu noktada hem Allah ile ve hem de insanlarla olan muamelemizin dürüst ve samimi olması gerekir. Dolayısıyla yaptığımız her işi, ibadet şuuru içerisinde yapmalı ve aksi durumda hesaba çekileceğimiz endişesini taşımalıyız.
Zikir, dil ve beden ile yapılan kalbî bir uyanıklık içinde gerçekleştirilmelidir. Zira zikir, gaflet ve nisyanın yani unutmanın gafletin zıddı demektir. Bu anlamda zikir, Allah’ı unutmamak yani hiçbir hal ve şartta O’ndan gafil olmamaktır. Dolayısıyla gafleti gidermeyen zikir, hakikatte zikir değildir.


Zikir, bütün kısımlarıyla birlikte kalple, ruhla doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilidir. Zira yapılan ameller, kalbi, ruhu müsbet ya da menfî bir şekilde etkileyecektir. Çünkü insanın maddî ve mânevî yönü arasında bir ilişki vardır. Bu ilişki sebebiyledir ki ruhta meydana gelen bir eserin, eylemin bedene birtakım etkileri olur. Aynı şekilde bedende birtakım fiil ve davranışın tekrarından da nefiste kuvvetli bir meleke meydana gelir ki bu da bedenden ruha çıkan eserler, etkilerdir... Bu yüzden insanda hüsn-i tefekküre engel olmayacak şekilde ve kendisine işittirecek kadar dil ile zikir yapıldığı zaman, bu dil ile yapılan zikirden dolayı hayalde bir etki oluşur. Ve bundan ruha bir nûr yükselir. Son...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 28 Mayıs 2017, 21:59:04 Gönderen: ✿ Ceren ✿ »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kurân da zikir kavramının anlam alanı
« Posted on: 28 Mart 2024, 14:49:00 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kurân da zikir kavramının anlam alanı rüya tabiri,Kurân da zikir kavramının anlam alanı mekke canlı, Kurân da zikir kavramının anlam alanı kabe canlı yayın, Kurân da zikir kavramının anlam alanı Üç boyutlu kuran oku Kurân da zikir kavramının anlam alanı kuran ı kerim, Kurân da zikir kavramının anlam alanı peygamber kıssaları,Kurân da zikir kavramının anlam alanı ilitam ders soruları, Kurân da zikir kavramının anlam alanıönlisans arapça,
Logged
28 Mayıs 2017, 22:01:34
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 28 Mayıs 2017, 22:01:34 »

Esselamu aleykum.Rabbim bizleri zikir eden ve zikir ederek kalbini ruhunu besleyen kullardan olalim inşallah.Rabbim razi olsun bilgilerden...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes