> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Kuran-ı Kerim > Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) > Kuranı Kerim in evrenselliği 2
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kuranı Kerim in evrenselliği 2  (Okunma Sayısı 1095 defa)
01 Ekim 2010, 15:56:06
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 01 Ekim 2010, 15:56:06 »



Kur'an-ı Kerim'in Evrenselliği 2



4. Peygamber’in (s.a.s.) Bütün Yönlerinin Tesbiti

Bir dinin, bir düşüncenin evrensel olmasının şartlarından birisi de, o dini temsil eden şahsın (peygamberin), hayat hikâyesinin en teferruatlı ve sağlam bir şekilde bilinmesidir. Hayatı, ne zaman, nerede, nasıl, hangi şartlarda yaşadığı bilinmeyen insanların temsil ettiği düşüncenin evrensel olması düşünülemez. Çünkü insanların, bu tür kimselerden, hayatlarının bütün yönleriyle ilgili prensipler edinmeleri mümkün değildir. Hayatları tam olarak bilinmeyen bir kısım kimseler etrafında toplanılsa bile, bu toplanma kısa süreli olup, süreklilik kazanmayacaktır. Zira insanlarda, arkasından gittikleri şahısların, bütün yönleriyle hayatlarını öğrenme merakları vardır. Belli bir süre bu, bazı hikâyelerle oyalama şeklinde devam ettirilse bile, bu oyalama sürekli olmayacak, çok geçmeden her şey ortaya çıkıverecektir. Bu açıdan tarihe baktığımızda, yukarıdaki özelliklere sahip tek şahsiyet vardır ki, o da Hz. Muhammed’dir (s.a.s.).

Hayatının bütün yönlerinin tespiti bakımından, diğer peygamberler bu özelliğe sahip olmadığı gibi onların dışındaki diğer bir kısım şahsiyetler içinse hiç söz konusu değildir. Tarihe mâl olmuş hangi şahsiyeti ele alırsak alalım; pek çok yönlerinin kapalı kaldığına şahit oluruz. Meselâ, Zerdüşt, kendisine tâbi olanların çoğunluğu tarafından büyük bir peygamber olarak tanınmaktadır. Ancak tarih, henüz onun gerçek şahsiyetinin üzerindeki karanlık perdeyi kaldırabilmiş değildir. Budizm en eski dinlerden olup, farklı bölgelerde yayılmış vaziyettedir. Ancak onun kurucusu Budha hakkında da tam ve teferruatlı bir bilgiye sahip değiliz. Yine tarihte her kavme bir peygamber gönderilmiştir. Bunlardan bazılarının isimlerini ve hayat hikâyelerini bize Kur’ân haber vermektedir. Bu peygamberlerin hayatlarının tamamını bilme imkânına sahip değiliz. Tevrat ve İncil’de birbirine zıt ve çelişkili bazı bilgiler verilse bile, bunlar hiçbir zaman doğruyu ifade etmemektedirler. Çünkü bu kitaplar, o peygamberlerden çok sonraları kaleme alınmıştır.
Her hâlde diğer peygamberlerin hayat hikâyelerinin teferruatlı bir şekilde bilinmemesinin hikmeti şu olsa gerektir: Bu peygamberler, yalnızca kendi zamanları ve kendi kavimlerine gönderilmiş peygamberlerdir. O peygamberlerin döneminde kendi kavimleri, onları görüp hayatları için alacakları örnekleri almışlardır. Ancak daha sonra gelecek dönemler için, bu peygamberlerin hayatlarının detaylı olarak bilinmesine gerek kalmamıştır. Çünkü bütün bu peygamberlerin nübüvvetleri, bütün zaman ve mekânlara şamil olan Hz. Muhammed’in (s.a.s.) peygamberliğiyle son bulacaktır. Dolayısıyla hayatının her yönünün bilinmesi zarurî olan peygamber de yine O olmuş oluyordu.25
Bu açıdan Resûlüllah’ın hayatına bakacak olursak, hiç kimseye nasip olmayan bir durumun söz konusu olduğunu görürüz. Sözlerinden davranışlarına, ondan olaylar karşısındaki tutumlarına, ikrar ve sükûtlarına kadar, hattâ özel hayatının en ince detaylarına kadar bütün hayatının kaydedildiğini ve daha sonraki nesillere aktarıldığını görürüz. O’nun hayatının inananlar tarafından kaydedilmesi ve takip edilmesi, evvelâ Kur’ân tarafından emredilmektedir. Kur’ân’ın pek çok yerinde, Allah’a itaat anlatılırken, Peygamber’e itaat da emredilmiş ve ikisi âdeta birbirinden ayrılmaz bir bütün gibi ele alınmıştır. Bu âyetlerde, Allah’ı sevmenin şartı, Hz. Peygamber’e itaate bağlanmış ve ondan yüz çevirme küfür alâmeti olarak kabul edilmiştir.26 Ayrıca Allah’a ve Resûlü’ne itaat edenlerin, altından ırmakların aktığı cennetlere konulup orada ebedî kalacakları, itaat etmeyenlerin ise sonsuza dek Cehennem’de kalacakları (Nisa, 4/13-14); itaat edenlerin, Cennet’te peygamberler, sıddîklar, şehidler ve salihlerle beraber olacakları, (Nisa, 4/69); Peygamber’in, kendisine itaatin dışında başka bir şey için gönderilmediği, (Nisa, 4/64–65); aynı zamanda itaatin bir mü’minlik vasfı olduğu (Tevbe, 9/71) gibi hususlar da açık bir şekilde belirtilmiştir. İşte bütün bu hususlar, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) hayat ve şahsiyetinin bütün yönleriyle bilinmesini gerektirmiştir ve bilinmesinin neticesidir.
İkinci olarak, gerek Kur’ân’ın tefsiri ve gerekse Kur’ân’da açıkça sözü edilmeyip, Hz. Peygamber tarafından konulan birtakım hükümlerle ilgili olarak Resûlüllah’ın söyledikleri, yaptıkları ve takrirleri de dinin bir parçası olduğundan, onlar da tespit edilmiş, üzerlerinde çalışılmış ve daha sonraki nesillere mükemmel bir şekilde aktarılmıştır. Ve bu aktarma işi de öyle sıkı bir gözetim altına alınmış ve prensiplere bağlanmıştır ki, O’na ait olmayan ve başkaları tarafından uydurulması ihtimali bulunan her şey ayıklanmıştır. Hattâ bundan da öte, bu aktarma işinde bulunan insanların dahi durumları göz önüne alınmış, mükemmel bir rivâyet silsilesi takip edilmiştir. Batılıların bile hayran kalıp, hayranlıklarını gizleyemedikleri bu sistem, yani Hadis İlmi’nin benzerini tarihte göstermek mümkün değildir.27
Başa dönecek olursak, şunları söyleyebiliriz: Diğer dinlerin bütün müessislerinin hayatlarına ait tarihler hep eksiktir. Meselâ Hz. Mesih’in 33 sene devam eden hayatının vak’alarından ancak üç seneye ait olanını biliyoruz. İran’ın dinî mücedditlerini ancak Firdevsi’nin Şehname’siyle tanıyoruz. Hindistan’da yetişen dinî mürşidlerin tarihi, efsanelere bürünmüştür. Hz. Musa hakkındaki malûmatımızın menbaı ise, kaybolup, ancak onun irtihalinden asırlarca sonra, Babil esaretinin ardından toplanan Tevrat’tır. Belki bu durum, onların evrensel olmayışları şeklinde yorumlanabilir. Çünkü bütün bu peygamberlerin, bu müceddit ve mürşitlerin telkinatı her zaman için lâzım değildi. Belki bunun için onların bütün tarihi payidar olmamış, yalnız onların hayatından malûm olması lâzım gelen kısımlar korunagelmiştir. Biz bütün dünyaya bir soru sorsak ve desek ki: “Dinlerin kurucuları arasında en mükemmel bir varlığa sahip olan kimdir?” Şüphesiz çeşit çeşit cevaplar alırız. Sorumuzun sözlerini biraz değiştirerek: “Bir taraftan, getirdiği kitap, bütün mukaddes kitaplara nasip olmayan bir muvaffakiyetle ve tam bir sadakatle kayd ve tespit olunan, diğer taraftan hayatının bütün vak’aları, bütün harekâtı, bütün seferleri, hattâ elbisesinin biçimi ve giyim tarzı, simasının bütün çizgileri, söz söyleyişi ve yürüyüşü, tabiatı, muaşeret tarzı, hattâ yemesi, içmesi, uyuması, gülmesi, çalışması, bütün teferruatıyla nakledilen ve kaydolunan yegâne insan kimdir?” diyecek olursak, o zaman alacağımız cevap mutlaka şudur: “Bu zât, ancak Hz. Muhammed’dir(s.a.s.).”28
O’nun hayatı sadece insanlar tarafından nakledilmekle kalmamış, aynı zamanda Kur’ân–ı Kerim tarafından da en teferruatlı bir şekilde ele alınmıştır. O’nun yaşantısı, ahlâkı, olaylar karşısındaki tavrı, inananlarla, inanmayanlarla, bu arada hanımlarıyla ve diğer aile ferdleriyle olan münasebeti gibi, hayat, misyon ve şahsiyetinin daha başka yönleri de, bize açık bir şekilde Kur’ân tarafından bildirilmektedir. Demek ki, Hz. Muhammed’e (s.a.s.) nasip olan bu durum, başka hiçbir kimseye nasip olmamıştır.

Evet, 63 yıllık hayatının son 23 yılını peygamber olarak geçiren Hz. Muhammed (s.a.s.), bu zaman zarfında gelen ilâhî vahyi, sadece insanlara tebliğ etmekle kalmamış, bunların hayata nasıl geçirileceğini de bizzat göstermiştir. Binaenaleyh, bugün herhangi bir Müslüman’ın ibadetiyle Hz. Peygamber’inki arasında mahiyetçe, şekilce hiçbir fark yoktur. Aynı şeyi, diğer semavî din mensupları için söylemek mümkün değildir.
Önceki peygamberlerin gerek dinî, gerek özel hayatları hakkında otantik bilgilere rastlamak çok güç olduğu hâlde; hamd olsun Allah’a, bu gün bizler, Hz. Peygamber’in (s.a.s.) kullandığı özel eşyaya dahi sahibiz. Öyle sanıyorum ki, bir takım Yahudî ve Hıristiyanların zaman zaman İslâm’a ve Hz. Peygamber’e (s.a.s.) saldırmalarının altında yatan psikoloji, bir bakıma buradan kaynaklanan bir kıskançlık psikolojisi olsa gerektir.29

5. Herkese Hitap Etmesi


Herhangi bir fikrin, düşüncenin veya dinin evrensel olabilmesi için, yalnızca belli bir cemaat, grup, topluluk, ırk veyahut da millete mahsus olmayıp, herkesi kucaklaması, davetinin kapsamına alması ve her seviyedeki insana hitap etmesi lâzımdır. Aksi takdirde böyle bir düşünce veya din, millî ve yöresel bir özelliğe sahip demek olup, evrensel değildir. Bu açıdan İslâm dışındaki dinlerin, ideolojilerin veya izmlerin evrensel olduğu söylenemez.

Acaba Hz. Muhammed’den (s.a.s.) başka, bütün insanlığa şamil, umumî bir risalet ile gönderilmiş başka bir peygamber var mıdır? Veya İslâm’dan başka, daveti herkesi kucaklayan başka ilâhî bir din, Allah tarafından bildirilmiş midir? İsrailoğulları, dünyayı sadece kendilerine mahsus kılmışlar ve dünyayı yalnızca kendi ülkelerinin sınırlarıyla mahdut saymışlardır. Hattâ daha da ileri giderek, bütün âlemlerin Rabb’i olan Allah’ın, başkalarının değil, sadece kendi milletlerinin ilâhı olduğu zannına kapılmışlardır. Bunun içindir ki Benî İsrail peygamberlerine ve Tevrat’a baktığımızda, onların davetlerinin sadece kendilerine münhasır kalıp, diğer milletlere şamil olmadığını görürüz.30 Bugün bile Hz. Musa’nın şeriatının ve Yahudiliğin, yalnızca Benî İsrail’e has olduğunu ve başkalarına hitap etmediğini rahatlıkla söyleyebiliriz.31 Hattâ Hz. İsa bile, sadece İsrailoğulları’nın koyunlarını gütmüş,32 risaletini ancak onların köylerine ve mensup oldukları topraklara tebliğ ile meşgul olmuş ve –onlara göre– evlâtlarının ekmeğini köpeklere vermemeye ...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kuranı Kerim in evrenselliği 2
« Posted on: 28 Mart 2024, 17:19:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kuranı Kerim in evrenselliği 2 rüya tabiri,Kuranı Kerim in evrenselliği 2 mekke canlı, Kuranı Kerim in evrenselliği 2 kabe canlı yayın, Kuranı Kerim in evrenselliği 2 Üç boyutlu kuran oku Kuranı Kerim in evrenselliği 2 kuran ı kerim, Kuranı Kerim in evrenselliği 2 peygamber kıssaları,Kuranı Kerim in evrenselliği 2 ilitam ders soruları, Kuranı Kerim in evrenselliği 2önlisans arapça,
Logged
30 Aralık 2016, 21:59:18
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 30 Aralık 2016, 21:59:18 »

Esselamu aleykum.Tum dunyaya gönderilmiş olan  kur ani kerimi okuyan ve kendine rehber edinip kurtulusa erisen kullardan olalim inşallah.Rabbim razi olsun paylasimdan...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

12 Mart 2017, 16:26:37
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #2 : 12 Mart 2017, 16:26:37 »

Aleykum selamn Rabbim okuyuo aamel etmemizi nasip eylesin
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes