> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Kuran-ı Kerim > Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) > İnsan ve Tefekkür İlişkisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: İnsan ve Tefekkür İlişkisi  (Okunma Sayısı 10075 defa)
27 Mayıs 2012, 11:28:44
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 27 Mayıs 2012, 11:28:44 »



Kur'an-ı Kerim'de İnsan ve Tefekkür İlişkisi

Biz bu çalışmamızda, Kur’an-ı Kerim ayetlerini esas alarak Allah’ın yeryüzünde en mükemmel bir şekilde yarattığını söylediği insan ve ona verilen aklın görevi olan tefekkür kavramları üzerinde düşünmeye gayret ettik. Çünkü her iki kavramda birbiriyle ilişkili olan kavramlardır. İnsan Allah’ın yeryüzünde yaratmış olduğu en şerefli varlıktır. Kur’an’ın insanın değeri konusunda kullandığı kavram ‘’En güzel şekilde yaratılış’’tır. ‘لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيم’’ Biz, gerçekten insanı çok güzel bir biçimde yarattık.’’2.

Bu şekilde yaratılan insana, Allah’ın vermiş olduğu en büyük nimetlerden bir tanesi de akıldır ki insanın vahye muhatap olması ve sorumluluk taşıması ancak bu şekilde olur. Allah, ancak akıl sahiplerinin gerektiği gibi imana sahip olabileceğini vurgulamaktadır. وَمَا يَذَّكَّرُ إِلاَّ أُوْلُواْ الألْبَابِ ‘’Ancak akıl sahipleri düşünüp anlar.’’3 ayeti bu gerçeği ifade eder. Akıllı olan insan, kâinatın ve nefsinin yaratılış hikmetlerini kavrayarak,4 hayır kazanmış olacaktır. Bir bakşa deyişle insan,aklını kullandığı ölçüde ilahi gerçekleri kavrar ve hayatı anlamlı hale gelmiş olur.

A. KUR’ÂN-I KERİM’DE İNSAN

A.1- Kur’ân-ı Kerim’de İnsan Problemi

İnsan kavramı, kadın ve erkek ayrımı yapmaksızın, tür’ün adıdır ve Arapça ‘’ins’’ kökünden türemiştir.5 Kur’ân’ın insana verdiği en büyük değer, ona hitap etmesi onu kendisini anlayacak seviyeye yükseltmesidir. İnsanoğlu, diğer canlı varlıklar gibi su ve topraktan yaratılmıştır. Allah, insana kendi ruhundan üfleyerek, onu diğer bütün varlıklardan ayırmıştır ve âlemi insanın emrine musahhar kılmıştır. Ona, ‘’Ey İnsan! Ey Ademoğlu! ve Ey İnsanlar!’’diye seslenmiştir. Bu, insana en büyük değeri vermektir. Allah’ın insanı kendisine muhatap olmasında, onu kendisine halife yapıp yeryüzünün imarını ona havale etmesi yatmaktadır. Allah’ın yerine dünya da iş yapacak insana Allah nasıl iş yapılacağını bildirir ki, onun istediğine göre hareket etsin ve halifeliği iyi gerçekleştirsin. Kur’an-ı Kerim’de insan kavramı bütün yönleriyle ele alınmış ve insanın yaratılışı, yaratılış gayesi, hususiyetleri, zafiyetleri vb. hususlar açık bir şekilde anlatılmıştır.

Kur’an-ı Kerim’in 76.suresi, 31 ayetten oluşan ‘’İnsan Suresi’’dir. Bu surede, insanın Rabbini anlayıp kavraması gerektiği, insanın yaratılış serüveni ve yaratılışın hikmetleri, Allah’ın verdiği nimetlere şükredip onu, emir ve yasaklarına tam bir titizlikle riayet eden insanoğlunun, ahiret âleminde sonsuz nimetlere kavuşacağı, haşrin gerçekliği ve insanın ahiretteki hallerinden bahsedilmektedir. Yeryüzünde her hürlü nimetlerden istifade eden insanı Allah’ü Teala yeryüzüne halife olarak göndermiş ona varlığın isimlerini öğretmiş ve onu değerli kılmıştır.

İnsanın, Allah’ın halifesi olmasının tek şartının ilim olduğunu, Kur’ân açıklamaktadır.6 Çünkü Hz. Adem meleklere ilmiyle üstün gelmiştir.Allah’ın halifesi olmakta iman şart kılınmamış ve Hz. Adem imanında imtihana çekilerek Allah’ın halifesi olmamıştır. Diğer tüm ibadetler imandan sonraki mertebe olduklarından onlar da Allah’ın halifesi olmakta şart değildir. O halde bir insan ne kadar ilim sahibiyse, o kadar Allah’ın halifesi olmakta hissesi vardır. Allah tek insanı halife yapmamış, tüm insanları buna şamil kılmıştır. Allah’ın hilafetinden hisseler ilmin derecesine göre dağıtılır. Bugün dünyada Allah’ın hilafetine en çok layık olan ve en çok hisse sahibi bulunan millet, ilimde en ileri olan millettir.

Kur’ân’da insan probleminin toplumsal boyutu adalettir. Toplumları yıkan, tahrip eden ve felakete, nihilizme yani hiçliğe ve sonu olmayan karanlık, yokluk çukuruna sürükleyen adaletsizliktir, yani zülümdür. Bu konuda en çok dikkat edilmesi gereken ilke ve prensip adil olmaktır. Adil olmak, yalnız hâkimlerin mahkemedeki icraatlarına dönük olmayıp insanın tüm işlerine şamildir.

Yetenekli ve ehil kimseyi göreve almamak zulümdür. Adaleti tanımlayan ayetlerden biri Kur’ân’da şu şekildedir: “Allah, size görevleri ehline ve yetenekli kimselere verin, diye emreder.7 Yüce Allah Davud’a,“Ey Davud! Seni yeryüzünde halife yaptık, öyle ise insanlar arasında adaletle hükmet, onları adaletle yönet.’’8demiştir. “Allah adil olmayı emreder.”9, ‘’Birine düşman olmanız, ona karşı adil olmanızı engelemesin, adil olun.”10Görülüyor ki tüm insanlığın mutluluğu huzuru Kur’ânın anlattığı adaletin gerçekleştirilmesindedir. Bu adaletin yerine getirilmesi için iman şart kılınmamıştır.11İnsanlar, adaletle muamele görme bakımından Allah karşısında eşittirler.Ancak kulluk görevlerini layıkıyla yerine getiren insan, Allah yanında daha değerlidir.

İnsan diğer yaratılan varlıklar gibi Allah’ın yarattığı bir varlıktır. 12 Haddi zatında insan tabii bir yaratıktır. Çünkü Allah, Adem’i pişmiş çamurdan yarattı. Kur’an’da, “Andolsun biz insanı pişmiş çamurdan, değişmiş cıvık balçıktan yarattık.”13 buyurulur. Bu çamur insan şeklinde tanzim edilince bir hülasayı meydana getirir ve “sülale” (çoğalmayı sağlayan su, meni) çoğalmayı sağlayan bu su, ana rahminde yaratılış safhalarını geçirmeye başlar. Ayetler bu hadiseyi şöyle tasvir eder: “Biz insanı çamurdan gelen bir sudan (sülale) yarattık. Sonra onu bir sperm (nutfe) olarak sağlam bir dinleme yerine koyduk. Sonra spermi, embriyoya (alaka) çevirdik, embriyoyu bir tutam et parçasına çevirdik, bu et parçasını kemiklere çevirdik ve kemiklere et giydirdik, sonra onu bambaşka bir yaratık yaptık yaratılanların en güzeli Allah, ne yücedir.”14 Kur’an-ı Kerim, insanın yaratılış safhalarını,15 ayrıntılı bir şekilde izah etmektedir.

İnsan, diğer bütün tabii yaratıklardan ayrılmıştır. Çünkü Allah:“Ona kendi ruhunu üfledi.’’16 buyurmuştur. Kur’ân’ın, Yunan felsefesi Hıristiyanlık ve Hindu dinlerindeki gibi müfrit ruh beden ayrımını ileri süren bir ikiciliği (dualizm) tasdik etmediği anlaşılmaktadır.

İnsan için ezeli bir mücadele meydanı açan ve insan hayatını bitmeyen ahlâkî bir cihada çeviren, bu derinlere kök salmış ahlâkî gerçektir. Eğer insan gereken çabayı gösterirse, Allah bu yolda onunla beraberdir. İnsan, kelimenin tam anlamıyla işte bu mücadele ile yükümlü kılınmıştır. Çünkü o, Allah’ın halifesi sıfatıyla gereğini yerine getirebilmek için hür iradeyle donatılmış olarak bütün yaratılmışlar içerisinde benzersiz bir yer işgal etmektedir. İşte insana yüklenen bu görevi Kur’ân, “emanet” olarak tasvir etmiştir.17 Bu görevi Allah, göklere ve dağlara teklife ettiği halde, bunun yükünden çekinerek kabul etmediler, ama insan bu sorumluluğu üstüne almıştır.

Fakat Kur’ân gayet nazikçe insanın bu durumunu eleştirip ona kendisi için adaletsiz ve delice cesur (zelum ve cehül) der.18 Allah tarafından verilen emaneti yüklenmiş olan insan, gerektiği gibi emanete sahip çıkmadığı ve bazı nankörlüklerde bulunduğu için Allah, insan hakkında bu kelimeleri kullanmaktadır.

Şeytan, “insanı her yönden tuzağa düşürmek için çalışmasına” rağmen onun tüm tuzakları gerçekten samimi ve ihlaslı olanlara karşı başarısızdır. Gerçekte hiçbir insan, şeytanın desiselerinden emin değildir. Hatta Peygamberimiz(sav)de dâhil, diğer tüm peygamberler de19 şeytanın desiselerine maruz kalmışlardır.20 “Ne zaman şeytandan kötü bir düşüce sana arız olursa Allah’a sığın. Çünkü inananlara ve Rablerine dayananlara şeytanın gücü yetmez.” 21 Bunun sebebi şudur; bu insanlar her türlü kötülüge olan teşviklere rağmen “asli tabiatlarını”, Allah’ın yarattığı şekilde sağlam korumaktadırlar. “Bu fıtrat, (mantıken) değiştirilemez.” (ama geçici olarak da olsa düzeni bozulabilir).22

Gerçekten bütün yaratılışın üst tabakası bu insanlardır melekleri bile geçen, onları bilgi ve fazilette aşan bu insanlardır. İnsanın bir eğlence için yaratılmadığını, tam anlamıyla bilen ve onun çok ciddi bir görev olduğunu23 anlayan; işlediği her suçtan ve başarıdan dolayı sorumlu olduğunu gören yine bu insanlardır. Çünkü hem Allah, hem de insan hayati bir mesele olan bu insanın halifeliği konusunda çok büyük risk altına girmişlerdir.

İnsanların çoğunun, ahiret hayatının gerçeğini idrakte zayıf kalmaları ve geleceğe dönük ahlâkî amaçlara hiçbir katkılarının olmaması, bunları anlamamaları ve anlamak için bir gayret sarf etmemeleri bu güne kadar insanlığın felaketi olmuştur. Kur’an-ı Kerim, genel olarak, insanın psikolojisini de yansıtan bir ayette bu gerçeği ’’Hayır! Siz dünyayı seviyorsunuz ve ahireti bırakıyorsunuz.’’24 şeklinde ifade eder. Böyle kimseler günlük hayatlarını yaşamakla hatta sadece içinde bulundukları saati düşünmekle yetinirler. Kur’an’ın ifadesiyle, “Onlar hayvanlar gibidir.

Hatta daha da kötü. Kalpleri var, fakat anlamazlar; gözleri var, ama göremezler; kulakları var, fakat işitmezler.” 25 Bunların fıtratları artık tanınmayacak kadar bozulmuştur. Allah’ın kendi rûhunu Adem’e üflemiş olmasına rağmen, bunlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır.26 “Biz insanı en güzel biçimde yarattık, sonra onu aşağılasın aşağısı bir duruma soktuk. Yalnız inanıp iyi amel işleyenler hariç.”27 Kur’ân-ı Kerim, “asli günah” diye bir görüşü benimsememiştir, ayrıca açıkça belirtilmiştir ki, Adem ile Havva işledikleri günahtan sonra” Rabbinden kelimeler alıp (tevbe ettikten sonra) Allah tarafından affedildiler”.28

Kur’ân, Allah’ın insan için ne kadar zorunlu olduğunu geniş ufuklar içersinde sergiler. Nasıl ki Allah’ı hatırlama ve huzur, hayatın anlam ve gayesi demekse, aynı şekilde Allah’ın insan şuurundan kaldırılması da insan hayatındaki anlam ve gâyenin yok edilmesi demektir.

“Allah’ı unuttukları için onlara kendileri de unutturulan kimselerden olmayın. Onlar doğru yoldan sapanlardır.”29 Bu, ferdi hayat için doğru olduğu kadar toplum hayati içinde doğrudur. Kur’an-ı Kerim’de bunun ileri noktası, ‘’Allaha Düşmanlık’’sözleriyle ifade edilir.’’O insanı nutfeden(bir damla sudan)yarattı.Böyle iken bakarsın ki o, rabbine açık b...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: İnsan ve Tefekkür İlişkisi
« Posted on: 26 Nisan 2024, 00:25:13 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: İnsan ve Tefekkür İlişkisi rüya tabiri,İnsan ve Tefekkür İlişkisi mekke canlı, İnsan ve Tefekkür İlişkisi kabe canlı yayın, İnsan ve Tefekkür İlişkisi Üç boyutlu kuran oku İnsan ve Tefekkür İlişkisi kuran ı kerim, İnsan ve Tefekkür İlişkisi peygamber kıssaları,İnsan ve Tefekkür İlişkisi ilitam ders soruları, İnsan ve Tefekkür İlişkisiönlisans arapça,
Logged
10 Haziran 2015, 22:43:58
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 10 Haziran 2015, 22:43:58 »

Esselamu aleyküm.Rabbim razı olsun paylaşımdan Halim abi.İnsan iman ettikçe,Allaha teslim olup,tefekkür ettikçe değeri artar,daha çok insan olur.Rabbim tefekkür eden,Allaha sonsuz bir teslimiyet de olan kullarından eylesin bizleri inşallah.
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes