> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Kuran-ı Kerim > Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) > Hayır ve şerri özetleyen ayet
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Hayır ve şerri özetleyen ayet  (Okunma Sayısı 1476 defa)
13 Ekim 2010, 17:34:44
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 13 Ekim 2010, 17:34:44 »



Hayır ve Şerri Özetleyen Ayet


Kur’ân-ı Kerim’in her âyeti vecizdir; fakat İbn Mesud Hazretleri'nin “Hayrı ve şerri bundan daha câmî (bir arada zikreden) bir âyet yoktur.” diyerek işaret ettiği, Nahl Sûresi’nin 90. âyeti, mâruf ve münkeri hulâsa eden, tek başına mücelletlere sığmayacak bir muhtevayı hâizdir.



Yüce Allah’ın insanlığa son ve en kapsamlı hitabı Kur’ân-ı Hakîm’de hayır ve şerrin listesi detaylarıyla sunulur. Muhtelif sûrelerde belli münasebetlerle yer alan bu liste Nahl Sûresi’nin 90. âyetinde ise özetleyici bir muhtevayla verilir. Sahabe içinde ilmî derinliğiyle temayüz etmiş bulunan Abdullah İbn Mes’ûd’un (r.a.) bu âyetle ilgili olarak şöyle dediği rivâyet edilir: “Kur’ân’da hayır ve şerri toptan ifade eden âyet, bu âyettir.”1

Ömer b. Abdülazîz’den sonra hutbelerin sonunda okunması âdet hâline gelen bu âyette şöyle buyrulur: “Allah adaleti, hattâ adaletten de fazla olarak ihsanı, en güzel davranışı ve muhtaç oldukları şeyleri yakınlara vermeyi emreder. Hayâsızlığı, çirkin işleri, zulüm ve tecavüzü yasaklar. Düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.” (Nahl Sûresi, 16/90)

Âyet-i kerîmede söz konusu edilen bu hususları şimdi sırasıyla ele almaya çalışacağız:

A. Üç Müspet Esas

Islahatçıların idealinde olan güçlü ve erdemli bir toplumu meydana getirmenin temel taşlarını içinde barındıran bu âyetin pozitif esaslarını, sırasıyla adl, ihsan ve i’tâ oluşturur:

1. Adl

Mastar itibariyle ‘i’tidal ve istikamet üzere olmak, ölçü ve dengeyi gözetmek, her şeye hakkını vermek ve meyletmek’ gibi anlamlara gelen adl, dinî terminolojide, ‘her bir hususta ifrat ve tefrit arası orta bir yol tutmak’ mânâsını2 ifade eder. Kur’ân’da ‘adl’ şeklinde yer alan bu kelime, dilimizde daha çok ‘adalet’ mastarıyla kullanılır.

Kur’ân-ı Kerîm’de sıklıkla yer alan adl kavramı, düşünceden fiile, ondan ahlâka, geniş bir sahayla irtibatlıdır. Nitekim bu âyetteki adl kelimesini böyle bir perspektiften ele alan bazı müfessirlerimiz şöyle demişlerdir: Adl, gerek itikadî, gerek amelî gerekse ahlâkî her bir konuda orta yol (istikamet) üzere olmaktır.3 Şimdi bu özlü cümleyle anlatılmak istenilenleri kısaca açıklamaya çalışalım:

a. İtikadî açıdan adl: Uluhiyet konusunda -istikametin ifadesi olan- tevhid inancına sarılmak, bu mevzuda inkar veya şirk mülâhazalarına düşmemek. Nitekim, İbn Abbas’a (r.a.) dayandırılan bir rivâyette, onun, ‘adl’in başının tevhid-i ilâh olduğu’nu söylediği nakledilir.4

b. Amelî açıdan adl: Bu hususu iki ayrı yönden ele almak mümkündür. Birincisi, ‘dünya-âhiret ve ceset-ruh arasındaki ölçünün/dengenin gözetilerek hareket edilmesi’dir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de ‘Allah’ın sana verdikleriyle âhiret yurdunu iste; ama dünyadan da nasibini unutma.” (Kasas Sûresi, 58/77) âyetiyle, dünya-ahiret dengesinin gözetilmesi emredilir. Ceset-ruh arasındaki dengenin korunması için ise Peygamberimiz’in (s.a.s.), “..(Unutma ki) senin üzerinde cesedinin/bedeninin de hakkı vardır.’ (Buharî, Savm 55; Müslim, Sıyam 182) şeklindeki beyanını örnek olarak zikredilebiliriz.

Bu âyetin yorumu münasebetiyle ‘ameller hususunda gözetilmesi gereken adl’ ile ilgili olarak bazı müfessirlerimiz şöyle demişlerdir: Herhangi dünyevî bir bahaneyle/gerekçeyle ne kulluğu terk etmek ne de ruhbanlık anlayışı içinde âhiret için dünyayı terk etmek.


Amelî adlin diğer yönüyle değerlendirilmesine gelince: Bu, daha çok icrası emredilen vecibelerin yerine getirilme keyfiyetiyle alâkalıdır ki bunu ‘eda edilmesi istenen vecibeleri umursamazlık ve aşırılıklara düşmeksizin itidalin temsilcisi olarak yerine getirmek’ şeklinde tarif edebiliriz. Nitekim Kur’ân’da, ümmet-i Muhammed’in bu niteliği haiz bir toplum olduğu şöyle ifadelendirilir: “Sizi işte böyle ümmet-i vasat (orta yolun temsilcisi bir ümmet) kıldık ki (diğer) insanlar nezdinde Hakk’ın şahitleri olasınız.” (Bakara Sûresi, 2/143)

Bugün adl/adalet denince daha çok ‘içtimaî adalet’ mefhumu üzerinde durulmaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki içtimaî adalet, dinin, inanç temelleri üzerinde ibadet ve muamelatıyla bir bütün olarak yaşanmasının neticesinden başka bir şey değildir.

c. Ahlâkî açıdan adl: Yüce Yaratıcı’nın insan fıtratına yerleştirdiği duyguları ifratkâr veya tefritkâr açılımlardan uzak tutarak istikamet çizgisine çekmek. Bu cümleden olmak üzere, bir insanın, potansiyel olarak sahip kılındığı akletme duygusunu, demagoji taşkınlığına veya hiçbir şeye kafa yormama tefritine düşmeksizin ‘hikmet’ çizgisinde; mevcut öfke duygusunu saldırganlık veya korkaklığa dönüştürmeksizin ‘cesaret/şecaat’ ekseninde; sınır tanımaz bir taşkınlığa veya köreltilmeye açık bulunan şehevî duygusunu meşru daireyle yetinmenin ifadesi olan ‘iffet’ yörüngesinde işletmesi gerekir.

Bu örnekler çoğaltılabilir. Seyyid Şerif Cürcanî, Şerhu’l-Mevakıf isimli eserinde insan fıtratında var olan bu duygularla ilgili olarak bir değerlendirme yaptıktan sonra, adlin/adaletin gerçekleşmesinin ‘hikmet-şecaat- iffet’ üçlüsünün birlikteliğine bağlı olduğunu belirtir.6

2. İhsan

Lügatte ihsan kelimesi iki anlamda kullanılır. Birincisi ‘ahsenehu’ şeklinde olup bir şeyi güzel yapmak mânâsına gelir. Diğeri ise, ‘ahsene ileyhi’ biçiminde olup birisine iyilik etmek mânâsını ifade eder. Dilimizde ihsan daha çok bu ikinci anlamıyla bilinmektedir. Ancak bu âyet her iki mânâyı da içine almaktadır.

Müfessirlerimizin bir kısmı âyetteki bu ifadeyi, farz olan vecibelere ilâveten yapılanlar mânâsında ‘nedb veya nevâfil’ şeklinde yorumlamışlardır.7 Böyle bir yorum biraz kapalı ve eksik kalmaktadır. Nitekim bu inceliğin farkında olan müfessir Âlusî şöyle der: Buradaki ihsan, amellerin (iş ve ibadetlerin) lâyıkıyla yerine getirilmesidir ki, bu da amellerin hem kemmiyet (nicelik) hem de keyfiyet (nitelik) yönüyle ilgilidir.8 Şimdi bu iki yönüyle ihsan mefhumunu ele alalım:

1. Kişinin üzerine farz olarak belirlenmemiş (vacibattan/feraizden olmayan) iş ve ibadetlerinin ihsan şuuruyla alâkasını şöyle izah edebiliriz: Meselâ, inanan bir şahsın ramazan orucu dışında tutmaya çalıştığı oruçları, doğrudan onun ihsan duygusuyla ilgilidir. Çünkü o burada böyle bir şeyi, mecbur tutulmadığı/zorlanmadığı hâlde yapmaktadır. Bu, onun, lütuf ve inâyeti sonsuz olan Rabbe karşı bir vefa duygusu içinde gönlünden gelen bir mukabelenin (ihsanın) ifadesidir. Nitekim, gece boyu ayakları şişinceye kadar Allah’a teveccühte bulunan Peygamber Efendimiz’e (s.a.s.) Hz. Aişe, ‘Niçin böyle yapıyorsun ya Rasûlallah, Allah senin geçmiş gelecek günahlarını affetmiştir.’ dediğinde, “Ben (Rabbine) çokça şükreden bir kul olmayayım mı?” (Buharî, Teheccüd 6; Müslim, Münafıkîn 79) şeklinde karşılık vermiştir. Bu durumu başka bir örnekle de ele alabiliriz: Toplumu oluşturan fertler arasında huzur ve dengenin sağlanması hikmetine yönelik olarak adl ölçüleri içinde belli bir miktarı (zekât görevini) farz olarak tayin eden din, ‘hayırda israf yoktur’ tavsiyesiyle, insanları sürekli olarak ihsan kuşağında (daha fazla hayır anlayışı içinde) hareket etmeye teşvik etmiştir.

2. Yapılan iş ve ibadetler çerçevesinde ihsan kelimesinin keyfiyet yönünden ifade ettiği anlama gelince: Bunu, ‘kişinin ister Allah’a, ister kendi hemcinsine karşı isterse diğer canlı varlıklara karşı yerine getirmesi gereken vazifelerini hasen (güzel) bir surette yapması’ şeklinde ifade edebiliriz. Bu cümleden olmak üzere insanın sergileyebileceği ihsanı üç kısımda ele alabiliriz:

a. Allah’a karşı ihsanı: Bu anlamdaki ihsanı, Resul-i Ekrem (s.a.s.), ‘İhsan, Allah’ı görüyor gibi O’na kulluk yapmandır.’ (Buharî, Tefsiru sure (31) 2; Müslim, İman 57) şeklinde dile getirmiştir ki bu ‘sonsuz kerem, kemal ve azamet sahibi yüce Allah’a karşı insanın kulluğunu O’nu görüyormuşçasına en güzel bir surette yapması’ gerektiğini ifade eder.

b. Hemcinslerine (insanlara) karşı ihsanı: Kişinin hemcinslerine karşı ihsanı, daima onların dünyevî-uhrevî mutluluk ve huzuruna yarayacak şekilde hareket etmesidir. Kur’ân, insanın kendisi dışındakilerle münasebetlerinin huzur ve ahenk içinde yürümesini sağlayacak bir temel/esas olarak belirlediği adalet prensibi üzerine ihsan şuurunu da yerleştirmeyi hedeflemiştir. Böylece din, ifrat ve tefritten uzak kesin ve şaşmaz ölçülerin yanına inceliği ve letafeti de koymuştur. Sözgelimi, adaletin tesisi için infakı emreden İslâm, aynı zamanda bu görevin insanları rencide etmeksizin ve minnet altında bırakmaksızın yerine getirilmesini de istemiştir.9 Ve yine ilgili prensibiyle katil konusunda ölenin velisine misliyle cezanın uygulanmasını isteme hakkını getiren bu din, müsamaha etmek isteyen herkese kapıları açık tutmuştur; adlin de ötesine geçmek ve böylece içtimaî yaraları tedavi etmek ve fazilet kazanmak isteyenlerin önüne engeller dikmemiştir. Nitekim ihsanı bu açıdan ele alan R. el-İsfehânî, ‘İhsan, iyiliğe fazlasıyla, kötülüğe ise daha azıyla karşılık vermektir.’ der.10

Mevdudî bu âyetteki ihsan kavramının muhtevasına ‘cömertlik, hoşgörü, af, merhametli olma, nazik olma, bencil olmama’ gibi anlamların da dâhil olduğunu belirttikten sonra, ihsan kavramını adalet kavramı ile birlikte ele alır ve şöyle der: Adalet sağlıklı ve dengeli bir toplumun temeli ise, ihsan onun mükemmele erişmesidir. Bir taraftan adalet, toplumu hakların çiğnenmesi ve zulümden korurken, diğer taraftan ihsan, toplumu zevkli yaşamaya değer bir hâle sokar. İhsan şuurunun oluşmadığı bir toplumda, sevgi, şükran, cömertlik, fedakârlık, samimiyet ve müsamaha gibi hayatı zevkli/yaşanır kılan yüce değerlerin oluşmasını sağlayan insanî nitelikler oluşamaz.11

c. Diğer can...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Hayır ve şerri özetleyen ayet
« Posted on: 25 Nisan 2024, 12:19:35 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Hayır ve şerri özetleyen ayet rüya tabiri,Hayır ve şerri özetleyen ayet mekke canlı, Hayır ve şerri özetleyen ayet kabe canlı yayın, Hayır ve şerri özetleyen ayet Üç boyutlu kuran oku Hayır ve şerri özetleyen ayet kuran ı kerim, Hayır ve şerri özetleyen ayet peygamber kıssaları,Hayır ve şerri özetleyen ayet ilitam ders soruları, Hayır ve şerri özetleyen ayet önlisans arapça,
Logged
20 Ocak 2017, 21:20:41
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 20 Ocak 2017, 21:20:41 »

Esselamu aleykum.Basimiza gelen hayir ve serri allahdan geldigini bilen ve dua ile allahin magfiretine kavusan kullardan olalim inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

04 Şubat 2017, 13:11:34
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #2 : 04 Şubat 2017, 13:11:34 »

Hayirlarla bizleri sevindir Allahim
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
04 Şubat 2017, 13:11:48
Ruhane
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 9.473


« Yanıtla #3 : 04 Şubat 2017, 13:11:48 »

Serlerinde uzak eyle mevlam
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes