๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler( Kuran-ı Kerim) => Konuyu başlatan: Sefil üzerinde 18 Eylül 2012, 16:48:16



Konu Başlığı: Bir Kur’ân kavramı: Tevbe-i nasûh
Gönderen: Sefil üzerinde 18 Eylül 2012, 16:48:16


Süleyman KÖSMENE

Bir Kur’ân kavramı: Tevbe-i nasûh

Muharrem Okur: “Tevbe-i Nasuh ne demektir? Nasıl bir kavramdır? Şartları nelerdir?”

GÜNAHI GÜNAH DİYE BIRAKMAK
Tevbe-i Nasuh, Kur’ân’a ait bir kavramdır.
Ciddî, halis ve safi olarak, hulûs-u kalp ile, sırf günahların bağışlanmasını dileyerek, sırf Allah rızası için yapılan tevbe demektir.
Nasûh, “nush ve nasîhat” kökünden mübalâğa siygasındadır.
Günahı günah olduğu için terk etmek, haramdan haram olduğu için yüz çevirmek, sırf Allah korkusuyla günahtan ve haramdan pişmanlık duymak, bir daha günahlara dönmemek üzere günahların şerrinden Allah’a sığınmak ve tevbe etmek demektir.
Günah olan şeyi başka bir gaye için bırakmak ve başka bir nedenle pişman olmak tevbe-i nasûh olmaz.
Meselâ içkiyi sağlığa zararlı olduğu için veya doktor yasakladığı için terk etmek veya bundan dolayı içtiğine pişman olmak tevbe-i nasûh olmaz.
Günah olan bir şeyi menfaatli olsa dahi, Allah haram kıldı diye terk etmek ise tevbe-i nasûh sayılır.
Kur’ân’da şöyle buyurulur:
“Ey îmân edenler! Allah’a Tevbe-i Nasuh ile (tam bir ihlâs ile) tevbe edin. Umulur ki, Rabbiniz günahlarınızı bağışlar ve sizi altından ırmaklar akan Cennetlere koyar. O gün Allah’ın peygamberi ve beraberindeki müminleri utandırmayacağı gündür. O gün onların nuru önlerinden ve sağlarından koşarak Cennete yol gösterirken, onlar da: ‘Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla! Muhakkak Senin her şeye gücün yeter!’ derler.”1

GÜNAHA DÖNMEMEK NİYETİYLE TÖVBE
Muâz bin Cebel (ra): “Yâ Resûlallah! Tevbe-i Nasûh nedir?” diye sordu. Peygamber Efendimiz (asm):
“Kul, yapmış olduğu günahtan öyle nedamet eder ve Allah’tan öyle özür diler ki, sağılan süt memeye dönmediği gibi, bir daha günaha dönmez!”2 
Bediüzzaman bunun hikmetini şöyle açıklıyor: Halis yapılan tövbe ve istiğfar, şer işleme meylini kırar, günah arzusunu yok eder, şerrin zararlarını önler.3
Hazret-i Ali (ra) bir gün birisinin “Allahümme innî estağfiruke ve etûbü ileyke” (Allah’ım Senden bağışlanmak isterim ve Sana tövbe ederim.) dediğini işitmişti. Dedi ki:
“Dil çabukluğu ile söyleyip, kalpten tevbe etmemek yalancılar tövbesidir!” Adam:
“O halde tövbe nedir?” dedi. Hazret-i Ali:
“Tövbede altı şey toplanmalıdır:
1-Geçmiş günahlara pişmanlık,
2-Farzları yapmak,
3-Kötülükleri terk etmek,
4-Düşmanlarla ve hasımlarla helâlleşmek,
5-Bir daha günaha dönmemeye azm etmek.
6-Nefsi günahlarda büyüttüğün gibi onu Allah’a itaatte eritmek ve ona günahların zevkini tattırdığın gibi, Allah’a itaatin zorluğunu ve acısını tattırmak” dedi.

TÖVBE EDENE ALLAH’IN LÜTFU
Peygamber Efendimiz (asm) buyurmuştur ki: “Kul tövbe ettiğinde Allah onun günahlarını hafaza meleklerine unutturur. Aynı şekilde onun organlarına unutturur. İşlediği yerdeki izlerini de yok eder. Tâ ki, Allah’ın huzuruna vardığında günah işlediğine dair aleyhinde şahitlik edecek bir şey bulunmasın!”4
***
Namazın ardından duâ etmek sünnettir

Almanya’dan okuyucumuz: “Namaz sonrasında ‘Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hû’ demek bid’at mıdır?”

a) Namaz sonrasında duâ etmek bid’ât olmadığı gibi, sünnettir. Peygamber Efendimiz (asm) namazda tahiyyattan ve selâmdan sonra hangi duânın okunacağını soranlara: ‘Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şehâdet ederim.’ deyin ve daha sonra da isteyen istediği duâyı seçip yapsın!”5 buyurmuştur.
b) Namazın ardındaki duâyı tövbe ve istiğfara tahsis etmek hayır ve fazîlet açısından şüphesiz daha güzeldir. ‘Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hu’ cümlesi bir tevbe ve istiğfar cümlesidir. Her yerde, her zaman, tevbe ve istiğfar için okunabileceği gibi, namazın, bilhassa farz namazın ardından da okunabilir. Şüphesiz böyle duâları açıktan okumaya gerek yoktur. Herkes ihtiyacı olan duâyı içinden okuyabilir.
Peygamber Efendimiz (asm) buyurdu ki:
“Kim şu istiğfarı yaparsa günahları bağışlanır: ‘Estağfirullah ellezî lâ ilâhe illâ hüve’l-Hayye’l-Kayyûme ve etûbü ileyh.’”
Mânâsı: Hayy ve Kayyûm olan ve kendisinden başka ilâh olmayan Allah’tan mağfiret dilerim ve O’na tevbe ederim.6

Dipnotlar:
1- Tahrîm Sûresi: 8
2- Elmalı, H. Dini Kur’ân Dili, 7/5127
3- Sözler, s. 432
4- Câmiü’s-Sağir, 1/168
5- Nesâî, Sehv, 56
6- Riyâzu’s-Sâlihîn, 1871