> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > İslam Esasları > Sizden Gelenler( İslam Esasları ) > Namaz Kılanlar Ve Kılmayanlar
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Namaz Kılanlar Ve Kılmayanlar  (Okunma Sayısı 1744 defa)
20 Temmuz 2009, 19:06:37
Ekvan
Varlıklar, alemler, dünyalar. (Evren).
Tecrübeli Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Cinsiyet: Bayan
Mesaj Sayısı: 19.233


« : 20 Temmuz 2009, 19:06:37 »



İmam-ı Azam sorulara nasıl cevap verdi? Üç kişi İmam Azam Hazretlerine birer soru sordular. Büyük imam hepsine birbirinden güzel cevaplar verdi: SORU1- Bize Allahı gösterebilir misin? SORU2- Cehennem ateş olduğuna göre, ateşten yaratılan cinler ve şeytanlar orada nasıl azap göreceklerdir? SORU3- Hem kaza ve kadere inanmamızı istiyorsun, hem de insanın iradesinden bahsediyorsun. Halbuki insan her şeyi mecburen yapar, kendi iradesi yoktur? Bu soruları alan büyük imam, eline aldığı bir avuç toprağı soranların yüzlerine attı. Üçü de bu davranışa tepki gösterdiler. İmam-ı Azam bunun üzerine şöyle dedi: Allahı göremediği için inkar etmeye çalışan adam! Toprağın yüzünde meydana getirdiği acıyı görebildin mi? Daha yüzündeki acıyı göremezken Allahı göremediğin için nasıl inkar edersin? Ya sen ikinci sorunun sahibi! Bildiğin gibi insan topraktan yaratılmıştır. Ama bu bir avuç toprak senin yüzünü acıtmaya yetti. Demek ki cehennemin ateşi de ateşten yaratılan varlıkları yakabilir. İnsanın iradesini inkar eden adam! Madem benim iradem yok, ne diye yüzüne attığım toprak için benden şikayetçi oluyorsun? Aldıkları bu cevaplar karşısında şaşkına dönen adamlar ne diyeceklerini bilemeden oradan uzaklaştılar. Allah’ şükür Yine Bir Ramazan’a daha kavuşturduğu İçin Ona Hamdû Senalar Olsun Ancak Bir Maruzatım Var bazı Arkadaşlarımız Ramazanda Namaza Başlayıp Tekrar Ramazan Ertesi namazı bırakıyor Lütfen Böyle Bir Gaflette Bulunmayın Yapılan o şey çok günah olarak bilinmektedir.

Ayrıca Namaz Dinin Direğidir Nasılki Bir Apartmanda Kolon Olmazsa Madden O Apartman Yıkılırsa Bizim Maneviyatımızda O Apartman Gibi Yıkılır Maazallah Dikkat Etmek Gereklidir. Namaz Bilindiği Üzre Farzdır.Farzda Allah’ın enrettiği Kesin Hükümlerdir( Yani Yapılması Mutlaka Gerekli Yapılmazsa Olmaz Diyeceğimiz İbadetlerdir. Bu Yüzden Namaz Kılmama gibi Kimsenin Bir Lüksü Olamaz Nasıl ki Allah Bize Mideyi vermiş ve Her Üç Öğün Yemek Yeme İhtiyacımız Var İse Maneviyatımızında Günlük Beş Vakit Namaz Kılmaya İhtiyacı Vardır. ÖrneğinÜç Gün Yemek Yemeyen Bir İnsan Düşünün Bitap Düşmüş Sersefil Olmuş Biçare Olmuş ve Aşırı Bir Yorgunluk Ne Görse Yiyecek Bakımından Saldıracak Vaziyette Olur. İşte Namazı Kılmayıncada Hertürlü Olumsuz İslama Aykırı Şeyleri Hiç Bir Allah korkusu Olmadan bütün günahları işleyebiliriz. O yüzden ki Namaz Mecburidir. Müslümanım Diyen Herkes Kılmak Zorundadır. Velhasıl Namazın İnsana Hiç bir zararı yoktur. En azından Günlük Abdest almakla Temizlik İmandadır. Hadis-ine Uymuş Bulunuyoruz. Sonra Namaz Kılanlar O Vakitler Arasında ki günahlarına bir nebze keffaret olur. Namaz Kılan insan da Allah korkusu vardır hiçbir sahtekarlık Yapamaz. Yaradanından korkar Allah namaz kılmayanlarımıza namaz nasip eylesin en kısa zamanda namaza hatta bu yazıyı okuduktan sonra namaza umarım İnşAllah başlarsınız (Naçizane Fikirlerim Hataları Düzeltin) 

Sabah Namazı   Vakit seher… Ufukta günün kızıl çiçeği açmak üzere. Vaktin rahmine sabahın nutfesi düştü az önce. Gecenin toprağında saklı ışıktan tohumlar başlarını uzatıyor. Şimdi hatırla ki, sen de bir zamanlar yokluğun karanlığında yitiktin. Unutulmuşluk toprağına gömülü bir tohumdun. Kimsenin adını bilmediği, hatırını saymadığı bir yetimdin. Hatırla ki, unutulmuşluğun toprağında Rabbin seni unutmadı. Rabbin seni sahipsiz de bırakmadı. Rabbin seni yokluk gecesinden varlığın ufkuna eriştirdi. Taze bir bahar gibi gün yüzüne çıkardı bedenini. Ete kemiğe bürüdü ruhunu. Gülden tebessümler giydirdi yüzüne. Şimdi seher vakti. Göz kapaklarının ardından kaç. Gafletin gecesinden uyan. Aç gözlerini sehere. Aç kalbini Rabbine. Uyan. Uyan, yan ve an seni hiç unutmayan Rabbini. Güneş ufukta yükselmeden, sen dualar ufkuna yüksel. Herkes unutsa bile seni unutmayan Rabbini herkesin O’nu unuttuğu anda ananlardan ol. Haydi kalk! Kalk ve miracına eşlik et En Sevgilinin[asm]. Şimdi sabah! Şimdi sabah namazı vakti…

 Öğle Namazı   Vakit öğle. Gün ortası. Dünya telaşındasın. İşler yoğun. Yarım kalmış ne kadar iş var! Sanki sensiz yürümüyor hiçbir şey. Sanki sen olmasan işler hep yarım kalacak, belki hiç başlamayacak. Ne kadar çok vazgeçilmezin var! Ne kadar vazgeçilmezsin! Oysa dünya seni pek umursamıyor. Sessizce akıp gitmede sonsuz uzayda.. Telaşlarına inat uzakta bir kelebek yavaş yavaş kozasından çıkmada. Ötelerde bir insan son nefesini vermekte sessizce.. Bir bebek ilk kez gülümsemekte annesine…
Vakit öğle… O kadar gürültü var ki ortalıkta.. Kalbinin sesini duyamıyorsun bile. Ruhunun sonsuza uzanan emellerine kör olmak üzeresin. Telaşların arasından sıyrıl, ruhuna yer ayır. Ebedî sükûnete hazırla kendini. Kalbini sonsuzluğa bitiştir. Alnını secdeye değdir. Şimdi öğle namazı vakti!

İkindi Namazı  Vakit ikindi. Gün ihtiyarladı. Güneş solgun rengini bırakıyor güller üstüne. Zaman ırmağı ikindinin çağlayanından dökülüyor şimdi. Ayrılığı söylüyor hece hece. Hüzün renkli bulutlar sardı göğü. Güneşin saltanatı bitmek üzere. Zevale doğru akıyor ışıklar. Hatırla ki, sen de bir ömrün ikindisine yürüyorsun. Tenin soluyor. Gözlerinin feri çekiliyor. Yüzünü bu dünyadan çevirmeye hazırlıyorsun. Öbür kıyısındasın artık hayat nehrinin. Bundan sonra vaadi yok sana zamanın. Yokuş aşağı akıyor kalbin. Vakit ikindi. Kalbini kanatıyor kuru gül yaprakları. Tutunacak dal arıyor gibisin zamana karşı. Zamanın hükmü ağırlaşıyor üzerinde. Gün daha kısa geliyor artık. “Yemin olsun ki ikindi vaktine. Hüsrandadır insan.” Şimdi anlıyorsun. Çünkü, yokuş aşağı akıyorsun. Dalından kopuyorsun. Hoyrat bir rüzgâr artık zaman. Geriye kalan ancak iman. Şimdi ikindi vakti. Secdeye koy alnını. Eğil Zamanın Sahibinin önünde. O’na konuş; dualarını fısılda. Sonsuzluğa tutun hece hece.

 Akşam Namazı
Vakit akşam. Gün ölmek üzere. Güneş ışıklarını topluyor eşyanın üzerinden. Kızılca kıyameti kopuyor dünyanın. Kara kefenini giyiniyor gün. Gülün rengi soluyor, eşyanın cezbesi yitiveriyor. Hatırla ki, senin de akşamın olacak bir gün. Ömrünün ışıkları solacak. Hayatının perdesi çekilecek. Senin de kıyametin kopacak. Şimdi akşam. Ölmeden önce bil öleceğini ki, yaşatıldığını farkedesin. Herkesin senden uzaklaşacağı ölüm anını hatırla ki, sen de şimdi herkesten ve her şeyden uzaklaşıp Rabbine yanaşasın. Seni sen yokken de bilen Rabbin, sen öldükten sonra da bilecek elbet.. Herkesin unuttuğu yerde seni bir O hatırlayacak. Hatırını yalnız O bilecek. Sen de O’nu an şimdi. Şimdi akşam namazı vakti…
Yatsı Namazı
Vakit Yatsı. Gün çoktan öldü. Güneş ışıklarını topladı. Gece hükmediyor âleme. Güneşin saltanatı bitti. Işıklar tükendi ufuklarda. Renkler ellerini çekti eşyadan. Gül soldu, gün soldu. Göğe yöneldi gözler. Hatırla ki, Sen de unutuşun kara gecesine yuvarlanacaksın. Bir adın kalacak geriye. Bir mezar taşın hatırlayacak belki Seni. Belki o da unutacak. Şimdi gece… Sabaha çok var. Işık uzaklarda. Yokluğun gecesinde, adın bile unutulmuşken, kimden meded umarsın sor kendine? Kim Sana hayat vermişse, kurumuş kemikleri toplayıp dirilten de O elbette. Söyle kendine. Söyle kendine ki, çoklarının Seni unuttuğu bu gece, Sen de herkesin unut, O’nu hatırla. Söyle kendine ki, çoklarının ışıklara kanıp sahte renklerin kuyularına daldığı bu gece, Rabbini an, Rabbine kan, Rabbine uyan. Şimdi yatsı zamanı vakti. Selametle. evet RABBİM bize sağlık ve her şeyi vermiş biz 24 saatin 1 saatini ona ayırsak nolur

Dertler, acılar ve çaresizlikler… İnsan eli kolu bağlı bir vaziyette Rabbine (cc) teslim olduğunda, karanlıklar aydınlığa döner. Herşeyin en iyisini bilen Odur (cc). Bizim gidecek başka kapımız mı var? Keşke, Rabbimize her zaman niçinsiz ve nedensiz olarak teslim olabilsek… Onu bilip vicdanımızda Onun irfanına erdikten sonra mükellef olduğumuz hususlar mevzuunda niçin böyle oldu? neden bunlar hep benim başıma geliyor, Allahım neydi günahım! demeden sadece ve sadece teslim olmamız nispetinde Ona karşı şükran borcumuzu eda edebilsek… Kapısının sadık tasmalı kulları olarak yüzümüzü kapısının eşiğinden ayırmayıp Rabbim günahkar kulun kapına geldi.. bahtına düştüm.. deyip kendimizi ;nun rahmet kollarına bırakabilsek… Sözün burasında bir misal olması bakımından kadınlık dünyasının sultanlarından Hz. Hacer Validemizin teslimiyetini nazarlara arz edelim. Hz. İbrahim, kucağındaki çocuğuyla birlikte Hz. Hacer anamızı ekinin bitmediği, suyunun olmadığı kupkuru bir çöle, şimdiki adıyla Mekkeye bırakmakla emrolunur. Eşini ve biricik oğlunu orada bırakan Hz. İbrahim geriye döner. Biraz ilerlemiştir ki, arkadan ağzı kevser içesi, Rasul-i Ekreme gerçekten nine ve anne olacak büyük kadın Hz. Hacerin sesi duyulur: Ya İbrahim, Ya İbrahim! Bizi burada bırakman Allahın emri mi yoksa kendi isteğin mi? Bunun üzerine Hz. İbrahim, Allahın emri ile seni buraya bıraktım Ya Hacer der. Bu sözleri duyan Hz. Hacerin dudaklarından şu sözler dökülür: Madem Allahın emriyle getirip bizi buraya bıraktın, gayri Allah bizi terk etmez. Allaha teslim olmak, emrettiği şeyleri yerine getirirken, bizi zayi ve terk etmeyeceğine inanmak lazım.
BAHTINA DÜŞTÜM YA RABBİ! O sırada başta Fahri Kainat olmak üzere kıyamete kadar gelecek nurlu halkanın başı, onların şerefli dedeleri Hz. İsmail bir çocuktur. Başında koruyucu olarak anasından başka kimsesi yoktur. Etrafta su ve yiyecek namına bir şey görülmüyordu. Hz. İbrahim eşini orada bırakıp uzaklaştıktan sonra bütün yük, Hz. Hacerin omuzlarına kalmıştır. Ama o, Rabbin emriyle olduktan sonra gam yemem diyordu. Biraz sonra çocuk susayınca ağlamaya başlar. Anne bir yudum su bulabilmek için sağa sola koşar. İlk gözüne ilişen Safa tepesi olur. Safa kapısından dışarı çıkar, Acaba bir yerde su görebilir miyim.. suyun alameti olan kuşlara şahit olabilir miyim.. ben ne olursam olayım ama şu yavrucuk ağlıyor ve içim parçalanıyor duygu ve düşüncesiyle tepeye tırmanır. Safada bir şey göremeyince Merve tepesine tırmanır ve Safa ile Merve arasındaki bu geliş gidişler yedi defa olur. Dört defa gider, üç defa gelir. İyice yorulan ve takat...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Namaz Kılanlar Ve Kılmayanlar
« Posted on: 19 Nisan 2024, 15:36:49 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Namaz Kılanlar Ve Kılmayanlar rüya tabiri,Namaz Kılanlar Ve Kılmayanlar mekke canlı, Namaz Kılanlar Ve Kılmayanlar kabe canlı yayın, Namaz Kılanlar Ve Kılmayanlar Üç boyutlu kuran oku Namaz Kılanlar Ve Kılmayanlar kuran ı kerim, Namaz Kılanlar Ve Kılmayanlar peygamber kıssaları,Namaz Kılanlar Ve Kılmayanlar ilitam ders soruları, Namaz Kılanlar Ve Kılmayanlarönlisans arapça,
Logged
12 Kasım 2016, 21:17:24
Ceren

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 26.620


« Yanıtla #1 : 12 Kasım 2016, 21:17:24 »

Esselamu aleykum.Namaz dinin diregidir.Ve allahin kullarina farz kilip hesaba cekecegi ilk ibadetidir.Rabbim bizleri namazini vaktinde ve hakkiyla kilip faziletine eren ve allahin rahmetini kazanan kullardan olalim inşallah...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes