๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ => Sizden Gelenler( Güncel Meseleler ) => Konuyu başlatan: Mehmedi üzerinde 06 Mart 2010, 23:40:04



Konu Başlığı: Zulüm bin yıl devam eder mi?
Gönderen: Mehmedi üzerinde 06 Mart 2010, 23:40:04

Zulüm bin yıl devam eder mi?

Ülkemizde İttihat ve Terakki Cemiyeti ile başlıyan ve Cumhuriyet döneminde de aynı mantık ve anlayışla devam eden, zamanımıza kadar 32 parti kapatan, tek parti diktatoryasının ve zulmünün mimarı, seçimle gelmiş bir başbakanı darbeyle düşürüp idam sehpalarında sallandıran katillerin ve ülkemizde birçok askeri darbeye imza atarak faşizmin bayraktarlığını yapan hukuk tanımaz generallerin kurduğu illegal bir gizli örgüt 28 Şubat çetesi…

İmam-Hatip liselerini kapattıran, Kuran Kurslarını yasaklattıran, başörtülü kızların Üniversiteye ve devlet dairelerine giriş yasağı koyduran ve seçilme haklarını ellerinden aldıran, halkın seçip iktidar yaptığı bir hükümeti baskı ve tehditle düşüren, ülkenin başbakanına açıkca küfreden, devlet içinde devlet kuran, hukuk ve kanun tanımaz generallerin illegal olarak kurdukları 28 Şubat çetesinin baskı ve zulmü bir rivayete göre 1000 yıl sürecekti.

Hükümetlere aba altından sopa gösteren, kendilerini birinci sınıf vatandaş zannedip öyle hareket eden, bu generaller, yıllardır ülkemizde uyguladıkları baskı ve terörle halkımızı korkutup sindirmeyi bir çok defa deneseler de, halkımız her seçimde  suratlarına güçlü bir tokat vurarak gerekli cevabı vermiştir.

Ama onlar her fırsatta yine yavuz hırsız misali halkımızın iradesine ve mukaddeslerine karşı  mücadele etmekten asla geri kalmamışlardır.
Asıl görevleri dış düşmanlara karşı ülkemizi korumak olan bu generallerin yüzde doksan dokuzu müslüman olan halkımızı iç düşman olarak algılamıştır.

Tabiî ki istisnalar müstesnadır kaidesince bunlar gibi davranmıyanlar da vardır. O tip subayların çoğu ya hanımının baş örtüsü, ya kendinin namaz kılması veya sülalesinden herhangi birinin  dindar olması bahane edilerek "disipline uymadı" sebep gösterilerek ordudan atılmışlardır.
Bu çetenin uzantısı olan Ergenekon terör örgütü  adıyla  bir çok yüksek rütbeli subay  şimdi adaletin pençesinde bir bir hesap vermektedir.
Darbe planları,hükümeti devirme proğramları, faili mechul cinayetler listesi, nerelerin ne şekilde bombalanacağı, halkı nasıl yanıltıp kandıracakları bütün açıklığıyla çarşaf çarşaf ortaya dökülmüş ve suçüstü yakalanmış bulunmaktadırlar.

Dün kendi kendilerine dokunulmaz  diyenlere bugün adaletin kılıcı dokunmaktadır.

Dün yargıçlara ders vermeye kalkanlar bu gün yargıçlardan dersini almaktadırlar.

Dün halkı sindirenler bu gün adaletin önünde sinmiş görünmektedir.

Hani yirmisekiz şubat bin yıl sürecekti?

Hani sizler herkeze dokunma hakkını kendinizde buluyor ama kendinize dokundurmuyordunuz?

Milletin parasıyla  gecinenler, milletin kendilerine verdiği silahla milleti tehdit edenler şimdi millete adalet önünde hesap vermek zorundadırlar.
Ordunun siyasi ağırlığı ne kadar artar ise, halkın iradesi o kadar azalmış ve baskı altına alınmıştır.

Cumhuriyet kurulduğundan bu güne kadar ordu millet arasındaki gerilimler, çatışmaların tek sebebi Türkiyeyi halkın iradesiyle iktidara gelen siyasiler mi, askeri yönetim veya vesayetci, atanmış büroklatlar mı yönetecek meselesidir.

Yapılan darbeler, baskılar, demokratik ayak oyunları, faili meçhuller, idamlar, derin devlet yapılanmalar; ergenokonlar, 28 şubatlar, batı çalışma gurupları gibi devlet içindeki illegal örgütlenmelerin birinci amacı budur.
Ülkeyi darbe anayasasıyla idare etmek istiyenler de bunlardır

Bazı yargı mensuplarını, medya kuruluşlarını yanlarına alarak  kendileri gibi düşünmeyenleri ötekileştirenler askeri bir diktatörlük kurarak sopa ile milleti hizaya getirmeye çalışıyorlar.

Artık herkez bir daha bilmelidir ki;

Zulüm asla abad olmaz. Zulümle devlet yürümez.
Zulme karşı halkın sabrı sınırlıdır bir gün mutlaka taşar.
Yirmi sekiz şubat zalimleri hesap vermektedir şimdi halkın önünde.
Kara bir leke olarak da tarihimizde hak ettiği yeri alacaktır.
Zulümler gelir geçer ama zalimler asla unutulmaz.
Haddini bilmez Nemrut gibi..
Burnu havalı Firavun gibi..
Burnu havalı ve haddini bilmiyen havai tiplere bizim memlekette; "ağır ol, seni molla sansınlar" derler.
Zulüm bir bumaren gibidir.
Döner durur ve sahibini bulur en nihayette.

Gerçek demokrasilerde, hesaba çekilir Generaller de.

Zafer Gençosman
03.03.2010