> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > Sizden Gelenler( Güncel Meseleler ) >  Kısas, hayat ve cevher
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Kısas, hayat ve cevher  (Okunma Sayısı 407 defa)
21 Ağustos 2012, 20:18:59
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 21 Ağustos 2012, 20:18:59 »



   

Leyla İpekçi
   
Kısas, hayat ve cevher


Kabil ile Habil sahip olduklarından birer adak sundular Tanrı'ya. Habil, bütün kalbiyle sunmuştu adağını. Kabil ise içinden gelerek ve inanarak değil, en vasat ürününü sundu. Rabb'i için feda etmeye değer bulduğu varlık pek sıradan ve kıymetsizdi onun için. Onun adağı kabul olmadı. Vermeyi becerememişti Kabil. Ne kendini, ne kalbini, ne de kıymetli varlığını. Belki ameli salih değildi kardeşi kadar. Allah'a (cc) yaklaşma anlamına gelen kurban, onu uzaklaştırmıştı Rabb'inden.

Habil'in adağı ise kabul edildi. Bu durum, Kabil'in onu kıskanmasına yol açtı ve ona haset etti, kin duydu. Habil'in niyetinin 'sahih' olması ve tertemiz bir yürekle, safça inanması Kabil'in vicdanını rahatsız etmiş olmalıydı. Kardeşinin Rabb'iyle olan ilişkisinde kendisinin özensizliğini ve O'nun sözüne verdiği kıymetin yetersizliğini apaçık görmüştü belki. Suçunu telafi etmenin yolu, kardeşinin şahitliğini yok etmekti. Artık kardeşinden nefret etmek için bütün gerekçeleri hazırdı. Ve tabii onu yok etmek için!

Önceki yazımda, kardeşinden nefret eden herkes, Habil'in gömüldüğü toprağa atıyor maktullerini demiştim. Kalbiyle katilleşiyor. Şiddet içermeyen öfke'nin sanattaki karşılıkları üzerine bir bahis açmıştım. Hz. Ali'nin (ra) ve Hz. İsa'nın (as) nefse karşı cihad üsluplarından örnek vermiştim. Bunu biraz daha açma niyetindeyim. Sanatta güzel'in ölçüleri üzerine düşünürken kaçınılmaz olarak bu mevzunun içinde buluyoruz kendimizi. Ölçümüze 'evrensel birimler' arama ihtiyacındayız çünkü.

Güzel'in tartısını hangi birimlerle ölçeceğimiz insana, kainata nasıl bir değer kattığımızla da bağlantılı sanırım: Bugünün kötülüğü emreden sanat dünyasında her şey mubah olmuşken, kriterler hızla terk edilmekteyken, İsa'nın (as) tevazuu, iyiliği, bağışlayıcılığı öneren ve şiddet içermeyen tavrını yeniden hatırlamanın zamanıdır. Tokat atana diğer yanağını çevirmeyi öneren ve bu şekilde bizi bağışlamanın derinliklerinde gezdiren İsa (as)'nın 'nefse karşı cihad'ını sanatta anlamlandırmanın yolu, bana göre "kısasta hayat vardır" ayetinden geçiyor öncelikle.

"Ey, sır hazinelerinin sahipleri; kısasta sizin için hayat vardır. Umulur ki böylece siz, sakınırsınız, takva sahibi olursunuz." (Bakara, 179) Nefslerini terbiye edemeyenlere intikam dürtüsünün ulaşacağı en tehlikeli boyutları hatırlatan bu ayette derinleşebilirsek belki öfke ve intikamın caydırıcı etkisinin bizde bir yankısı oluşmaya başlar. Kendindeki öfke ve nefretin ulaşabileceği yıkıcılığı fark etmek, aynı şeyin mevcudiyetini başkalarında da (düşman gördüklerinde de) görebilmeyi gerektiriyor çünkü.

Bu sebeple kendimizle birlikte çocuklarımızı, komşularımızı veya düşmanın masum yakınlarını korumak, kötülüğün sirayet etmesini durdurmak, nefreti çoğaltmamak, yaymamak, özendirmemek adına bir önlem almak isteriz. Durdurmak isteriz nesilden nesle aktarılabilen bu öfke ve intikam zincirini. İşte o vakit, bağışlayıcılığı öneren vahye dönebiliriz tekrar. Sanatta da, hayatta da.

'Daimi zikr'e ulaşamayanlara affediciliğin önerilmesi takvaya bakar bir yanıyla. Kâmil insan ise İsa (as) gibi kötülüğe karşı iyilikle karşılık vermekle emrolunur. Ayetin ışığında da değerlendirilebilir: "Onlar, bollukta ve darlıkta infak eder, öfkelerini yener, insanları affederler. Ve Allah muhsinleri affeder." (3, 134) İsa'nın (as) tokat karşısında diğer yanağını çevirmeyi önermesi, kısasın caydırıcılığıyla gelen 'hayat'ı onurlandırmanın çok incelikli bir üslubudur bence. Onun diğer yanağını çevirmesiyle anlaşılabilir kısasta nasıl bir hayat olduğu.

Geçen yazımda, kısası inkâr etmeyen ama nefsten kaynaklanan öfkeyi reddeden bir öfke dilini oluşturmakla güzel'in ölçüsüne katkıda bulunabileceğimizi belirtmiştim. Sanatta güzel'in ölçüleri üzerine düşünmeye çalıştığım bu otuz üçüncü yazımda şiddet içermeyen öfke'nin yansımalarıyla bir 'kurgu' estetiği geliştirmemizin altını çizme derdindeyim. "Muhsinleri seven"in yolumuza dizdiği ipuçlarını izleyerek, sanatta evrensel bir edep ve adap yakalayabileceğimizi düşünüyorum.

Zira 'yaratılmış' ve yeryüzünün halifesi olarak değeri belirlenmiş insan'ın insanlığını alabilmesi ve kâmil insan olması için kâinata nasıl bir değer kattığını idrak etmesi gerekir. Tevhid sanatı bu anlamda da eşsiz bir idrak yoludur bence.

Evet, güzel'in tartısını hangi birimlerle ölçeceğimiz kâinata nasıl bir değer kattığımızın idrakiyle bağlantılı. Yoksa kendimizi ve Rabb'imizi unutmaya başlıyoruz. En çok unuttuğumuz da insan varoluşunun hikmetleri oluyor. Tevhid sanatı işte bize bunu hatırlattığı oranda, insanlığımızı ve dünyayı güzelleştirmeye katkı sunabilir.

Toparlayayım: Nefsi emmare sanatında nefsi kamçılayan, yani insanı Kabil'leştiren üslupların başında gelen intikam, haset, nefret, kin hikâyeleri, kısas hakikatindeki sırları hatırlatmak yerine örtmeye devam ediyorsa... Kısası bir intikam yemini olarak sunuyorsa... İnsanın varoluş hikmetinde gizlenmiş olan ve kâinata katmakla yükümlü bırakıldığı değeri o ölçüde unutturuyor.

Halbuki insana nakşolunmuş bir cevherdir, onun kâinata kattığı değer. Tevhid sanatı, bu cevheri (nur-u Muhammedi'yi) yansıttığı ölçüde, ele aldığı öfke güzel'e hizmet edecektir ve tabii merhamete, bağışla(n)maya...

Evladı öldüren bir babanın duyduğu intikam hissiyle özdeşleşmemizle yetinebilirsiniz yazdığınız romanda. Ama onun öfkesinin ardında, psikiyatrist Hayrettin Kara'nın (Bergman'ın Bakire Bahar adlı filmine dair) şu önemli sorusuna yaklaşmayı da başarabilirsiniz: "Baba en derininde neden öfkeleniyor? Kızının ölümüyle değersizleştiğini hissetmesinden değil mi?"

Güzelliğin cevheri, evet, hepimize nakşolunmuş evrensel bir değerdir. Onun peşinde olabilmek için bunu hatırlatan eserlere ihtiyacımız var. Sanatta da, hayatta da. (İyi bayramlar.)

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Kısas, hayat ve cevher
« Posted on: 28 Mart 2024, 15:55:46 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Kısas, hayat ve cevher rüya tabiri, Kısas, hayat ve cevher mekke canlı, Kısas, hayat ve cevher kabe canlı yayın, Kısas, hayat ve cevher Üç boyutlu kuran oku Kısas, hayat ve cevher kuran ı kerim, Kısas, hayat ve cevher peygamber kıssaları, Kısas, hayat ve cevher ilitam ders soruları, Kısas, hayat ve cevherönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes