> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > Sizden Gelenler( Güncel Meseleler ) > Tabiî Âfetlerin Güzel Yüzü
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Tabiî Âfetlerin Güzel Yüzü  (Okunma Sayısı 486 defa)
23 Ekim 2011, 18:10:07
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 23 Ekim 2011, 18:10:07 »



Tabiî Âfetlerin Güzel Yüzü

Dünya üzerinde çeşitli yer ve zamanlarda yanardağ patlaması, yangın, deprem, çığ, fırtına, sel ve heyelan gibi âfetler meydana gelir. Bu âfetler neticesinde ekosistemlerde çeşitli bozulma ve değişmeler olur. İlk bakışta zararlı gibi görünen bu hâdiseler, uzun vadede ekosistemin yenilenmesine ve barındırdığı bitki ve hayvan varlıklarının (flora ve fauna) çeşitlenmesine vesile olur.

Tabiatta meydana gelen bir tabiî âfetten sonra, hayvan ve bitkilerin yeniden canlanma, adaptasyon ve değişim süreçleri uzun zamandan beri coğrafyacı, biyolog, biyocoğrafyacı gibi ekosistemlerle ilgilenen bilim insanlarının önemli araştırma konusu hâline gelmiştir.

Yangınlar, tabiî âfetler içerisinde en yaygın ve etkili olanlardandır. Bunların süresi ve sıklığı iklim, topografik şartlar ve bitki çeşidi gibi faktörlere bağlı olarak değişir. Bu yangınlar, bir yılda çıkan bütün yangınlar içinde % 35 gibi bir orana sahipken, orman kayıplarının % 85'ine sebep olmaktadır. Uzun zamandan beri bu yangınlardan korunmak veya onların menfî tesirini en aza indirmek için önemli harcamalar yapılmıştır; ancak bunda pek de başarılı olunduğu söylenemez.

Yangında yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunan bitki türlerine çok çeşitli adaptasyon özellikleri verilmiştir. Böylece bu bitkiler yangınlara dayanabilmekte ve/veya yangınların olumsuz tesirlerini üzerlerinden kısa sürede atabilmektedir. Bu adaptasyon metotlarından bazılarını şu şekilde özetlemek mümkündür:

Yangına dayanıklı kabuklar
Yangınların sıkça çıktığı bölgelerde bulunan ormanlardaki bazı ağaç türleri, yangına dayanıklı kalın kabuklarla teçhiz edilmiştir. Bu kabuklar, ağaçların büyümesine vesile olan dokunun (cambium tabaka) yanarak ölmesine engel olur. Yapılan çalışmalar, 2,6 cm. kalınlıkta kabuğa sahip bir ağacın, 0,6 cm. kabuğa sahip olana göre 20 kat daha uzun süre yangına dayanabildiğini göstermektedir. Bazı çam ve köknar türleri (Pinus Panderosa, Pseudotsuga menziesii, Larix occidentlis vb.) yaklaşık 10 cm. kalınlıkta kabuklara sahip olabilmekte ve yangına daha uzun süre dayanabilmektedir.

Uzun kök sistemi
Bazı bitki türleri uzun kök sistemi ile donatılmıştır. Bu, özellikle 'yüzey yangını' denen ve ağaçların daha çok köklerinin yanmasına sebep olan yangınlardan korunmayı sağlamaktadır. Yaklaşık 600 C°'lik bir sıcaklığa sahip bir yangın, toprak yüzeyini 80 C°'ye kadar ısıtırken, 10 cm. derinlikte bu sıcaklık yaklaşık 33 C° olmaktadır. Bu yüzden uzun kökler, yangınlardan daha az tesir görmektedir.

Epikormik filizlenme
Bazı çam, okaliptüs ve meşe türlerinde (Pinus resinosa, Quercus agrifolia vb.) yangından sonra dal ve gövdelerde kabukların altında bulunan gizli tomurcuklar vasıtasıyla sürgünlerin tekrar filizlenmesi mümkün olmaktadır.

Yumrulardan büyüme
Bazı bitki türleri, dal ve gövdeleri yangınla tamamen yok olsa bile, kök ile gövde arasına yerleştirilmiş olan ve toprak altında bulunan yumrulardan (yumru nebari) tekrar çimlenme gösterebilmektedir. Bu yumrular, fotosentezin mümkün olmadığı durumlarda içlerinde barındırdıkları tomurcuklar ve besin maddeleri ile yeni filiz ve sürgünlerin çıkmasına vesile olmaktadır.

Pasif tohumlar
Bazı çalı türlerinin (Ceanothus integerrimus, vs) tohumları toprakta 10–20 yıl gibi çok uzun süre pasif hâlde kalır ve bu tohumların çimlenmesi için çok yüksek sıcaklıklar gerekir. Bu tohumların çimlenmesi için âdeta yangınlara ihtiyaç bulunmaktadır. Bir yangından sonra pasif tohumlar kolaylıkla aktif hâle gelir; kendilerine emredildiği ve şifrelendiği şekilde yeni bir orman oluşturmak için harekete geçer. Bu hâlleriyle bu tohumlar, "Hayatı veren de, öldürüp geri alan da O'dur..." (Yunus, 10/56) mealindeki âyeti hatırlatır.

Alaska ve Kanada'nın çeşitli yerlerinde bulunan beyaz lâdin (Picea glacua) ormanları 80–400 yıllık sürede en az bir orman yangınına mâruz kalmaktadır. Yangından sonraki iki-beş yıl süre sonra bu topraklarda pasif tohumlardan çimlenen sardunya (Geranium bicknellii), yakıotu (Epilobium angustifolium) ve çeşitli yaban gülleri (Rosa acicularis) boy gösterir. Sonraki 25 yılda bölgede söğüt, huş ve titrek kavak gibi çeşitler, 50 yıl sonra yaprağını döken türler, 100 yıl sonra da çevrenin asıl bitki örtüsü olan lâdin ormanları ortaya çıkar.

Tabiatta görülen en önemli tabiî âfetlerden biri de seldir. Yeryüzünün daha çok alçak rakımlı alanlarında tesirini hissettiren seller; deniz, göl, nehir gibi su kütlelerinin kıyı kesimlerinde bulunan bitki ve hayvan toplulukları için önemli zararlara yol açabilmektedir. Bu zararlar; bitkilerin oksijen alımının sınırlandırılması, okyanus ve denizlerden taşınan sularla toprakta tuzluluk oranının artması, bazı durumlarda toksik iyonlar ihtiva etmesi ve toprağı erozyona uğratması şeklinde sıralanabilir. Bunlar bitki ve hayvan türleri üzerinde çeşitli menfî neticelere yol açmakla birlikte, sellerin faydalarından da bahsetmek mümkündür. Bunları topraktaki besin maddelerinin yenilenmesi, taşkın ovalarının oluşması, tohumların bir yerden başka bir yere taşınarak bitki türlerinin yayılması ve kurak alanlarda toprak nemliliğinin artırılması şeklinde sıralamak mümkündür. Su kenarlarında kavak, söğüt ve okaliptüs gibi suyu seven ağaçlardan meydana gelen ormanların (reparian forest) oluşması da bir başka fayda olarak söylenebilir.

Çeşitli bitki türleri çok ağır sellere mâruz kaldıklarında bile hayatlarını devam ettirebilmektedir. Şöyle ki:

Gövdeleri delikli bir yapıya sahip olan bazı saz ve kamış türleri (Schoenoplectus lacustris vb.) sel suları altında kalan köklerine bu delikli gövdeleri yardımıyla oksijen transferi yapabilmektedir. Böylece bu türler uzun süre daha hayatlarını devam ettirebilir.

Su kenarlarında yetişen bazı bitkilerin su altında kalan köklerinin oksijen ihtiyacı, yine bu köklerden su yüzüne kadar uzayan uçlardaki özel yapılarla (pneumatophores) sağlanır.

Kökler, selin getirdiği yeni çökeltilerle gömülü hâle geldiğinde ve taban suyu seviyesi yükseldiğinde yeterli oksijen alamaz. Bazı türlerde (Sequoiya sempervirons vb.) gövdenin toprağa yakın olan kısımlarından yeni kökler çıkar; bu suretle bu bitkiler, sellerin olumsuz tesirlerinden korunur.

Rüzgârlar da tabiî âfetlere yol açabilir. Rüzgârlar, ormanlardaki ağaçların kökünden sökülmesi, dallarının kırılması, gövdelerinin parçalanması suretiyle bitki örtüsüne önemli ölçüde zarar verir. Bunun yanında rüzgârlar birçok rahmet ve faydayı da beraberinde getirir. Meselâ, ağaçların dal ve yapraklarının zarar görmesiyle ağaç altlarındaki otsu bitkiler daha fazla ışık alır. Ayrıca, toprak yüzeyinde biriken dal ve yaprakların çürümesiyle toprağın organik madde miktarı artar, böylece toprak verimli hâle gelir.

Dağlık alanlarda görülen çığlar, ardında geyik ve karaca gibi birçok hayvanın beslenmesi için otlak ve çalılık alanlar sunmaktadır. Volkanlar ise sebep oldukları yangın, göç vb. hâdiselerin yanında, belirli bir müddet sonra volkanik toprakların oluşumuna vesile olur ve bu bölgeler verimli tarım alanları olarak kullanılır. Pasifik Adaları, Japonya, Yeni Zelanda, Havai Adaları ve Alaut Adaları başta olmak üzere orta kuşağın çeşitli bölgelerinde bu tür alanlar yaygındır.

Şiddetli yağmurlar görünüşte bazı zararlara yol açar; ancak hayat o yağmurlarla şenlenir, devam eder. Aynen bunun gibi ekosistemlerin kısa süreli bozulmasına sebep olan tabiî âfetler de uzun dönemde pek çok faydayı beraberinde getirir. Bize düşen, korku ve dehşet verici hâdiselerin ardındaki rahmeti, hikmeti ve güzellikleri fark edebilmektir.

Kaynaklar
- Atalay, İbrahim (2006). Toprak Oluşumu, Sınıflandırılması ve Coğrafyası, Meta Basımevi, İzmir.
- Atalay, İbrahim (1994). Türkiye Vejetasyon Coğrafyası, Ege Üniversitesi Basımevi, İzmir.
- Huggett, Richard John (2004). Fundamentals of Biogeography, Routledge, New York.
- MacDonald, Glen M. (2003). Biogeography: Space, Time and Life, Wiley, New York.


[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
« Son Düzenleme: 20 Ekim 2018, 01:12:45 Gönderen: İsra Mirac (Esra) »
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Tabiî Âfetlerin Güzel Yüzü
« Posted on: 24 Nisan 2024, 04:38:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Tabiî Âfetlerin Güzel Yüzü rüya tabiri,Tabiî Âfetlerin Güzel Yüzü mekke canlı, Tabiî Âfetlerin Güzel Yüzü kabe canlı yayın, Tabiî Âfetlerin Güzel Yüzü Üç boyutlu kuran oku Tabiî Âfetlerin Güzel Yüzü kuran ı kerim, Tabiî Âfetlerin Güzel Yüzü peygamber kıssaları,Tabiî Âfetlerin Güzel Yüzü ilitam ders soruları, Tabiî Âfetlerin Güzel Yüzüönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes