İffet Yâ Hû

İffet Yâ Hû

Bu sadece yeni çıkan bir kitabın adı değil. Aynı zamanda iffetsizliklerden, sadakatsizliklerden, vefasızlıklardan, rahat düşkünlüğünden ve daha pek çok mühlikâttan muzdarip bir sinenin kitap kapağına el yazısıyla yansıyan âhı...

Para, şöhret, makam, ikbal hırsı vs.. derken, şehvet de günümüz Müslüman'ının en büyük imtihanı. Kimi "müt'a" adı verilen şeytani takiyyeyle örtmeye çalışıyor ayıbını, kimi de kimseye haber vermeden iki şahitle kıydırdığı "imam nikahı"yla... Ve hemen herkes bir çeşit şehevânî imtihanla karşı karşıya.

Değerli arkadaşım Ali Demirel beyefendi, Hocaefendi'nin hattını da kapağa koyarak "İffet Yâ Hû" diye seslenmiş bugünün Müslüman'ına. Belki bir muhasebeye, murakabeye vesile olur diye ümit etmiş, iffetsizliklerden bıkmış bir ruh haliyle. İffetin tarifini yapmış önce. Kişinin, iradesinin hakkını vererek cismani ve şehevî arzularını kontrol altına alması, dünyevî zevk yörüngeli bir hayattan uzak durması ve meşru dünya zevkleriyle iktifa etmesi olarak anlatmış iffeti.

İffet aynı zamanda bir ihsan-ı ilâhîdir. Rabb'in kullarına hususi bir ikramıdır. Hayvanda yoktur iffet; insanda olur. Tıpkı edep, namus, haysiyet, şeref ve hayâ gibi. Mü'minûn Sûresi'nin ilk ayetleri "iyi mü'mini" tarif eder. Orada sayılan özelliklerden biri, edep yerlerini korumaları, iffetli, namuslu ve şerefli yaşamaları olarak zikredilir. İffetsizliğe açılan kapıları da bir bir kapatır Kur'an. Uyarır erkeği de kadını da, "aman ha, harama bakmayın, bakılmasına da müsaade etmeyin!" diye. Erkeklere Yusuf Peygamberi, kadınlara Meryem validemizi misal verir bir de.

Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi iffeti, meşru daire içinde yaşayıp gayri meşru sahaya nazar etmeme, el uzatmama, adım atmama olarak tarif ediyor. "İffetli bir insan, göz, kulak, el, ayak gibi bütün azaların helal dairedeki lezzetleriyle yetinmesini bilmeli, hiçbir şekilde ve hiçbir yolla haram işlememeli, izzet ve haysiyetine dokunacak durumlardan da sakınmalıdır." diyerek sürdürüyor sözlerini.

Bediüzzaman Hazretleri de: "Hem senin mahiyetine öyle manevî cihazlar ve latîfeler vermiş ki, bazıları dünyayı yutsa doymaz; bazıları bir zerreyi kendinde yerleştiremiyor. Baş bir batman taşı kaldırdığı halde, göz bir tek saçı kaldıramaz. Bazı latîfeler de bir saç kadar ağırlığa, yani gaflet ve dalaletten gelen küçük bir hâlete dayanamaz. Hatta bazen söner ve ölür. Madem öyledir, hazer et, dikkatle bas, batmaktan kork. Bir lokma, bir kelime, bir dâne, bir lem'a, bir işarette, bir öpmekte batma. Dünyayı yutan büyük latîfelerini onda batırma!" sözleriyle ciddi bir tembihte bulunuyor.

İffet, belki insanlık tarihinin hiçbir döneminde bu kadar saldırıya maruz kalmamıştı. Çarşı-pazar, okullar, iş ortamları, çalışma düzenleri, oturma şekilleri, sokaklar, seyahat vasıtaları, gazeteler, televizyonlar, radyolar, cep telefonları ve internet, şeytanın en kuvvetli silahları. Üstüne bir de günümüz Müslüman'ının sözümona "modern" telakkileri, ahireti hesap etmeyen gafletleri ve fikir suretine bürünmüş nefsanîlikleri eklenince yapacak çok bir şey kalmıyor. Küçük bir ihmal, farkına varılmayan bir gaflet bazen ağır bedeller ödetebiliyor.

Bütün hayatını -düşmanlarının da ikrarıyla- bir iffet âbidesi olarak yaşamış Efendiler Efendisi'nin (aleyhi ekmelü't-tehâya) "Allah'ım Senden hidayet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği istiyorum" diye her gün dua etmesi boşuna değil. Nefsimizi ve neslimizi iffetsizlikten muhafaza etmenin birinci yolu bu dua olsa gerek. Duanın yanında ciddi tedbirler almak, şerrin önünü keserken, hayrın, güzelin tahşidatını yapmak da gerekiyor. İşte Ali Demirel Bey'in kitabı bu anlamda önemli bir boşluğu dolduruyor. Nefis ve şeytanın zulümâtı içinde şaşkın şaşkın dolanan sergerdan nesillere bir el feneri gibi yol gösteriyor.

Sadece iffetin tarifiyle yetinmiyor elbette. Asr-ı Saadet'ten günümüze iffet abidelerinden örneklerle de meseleyi gönüllere ve zihinlere nakşediyor. Her kesimden ve her yaştan insanın büyük bir beğeni ve keyifle okuyacakları, akıcı, bilgi ve hikmet dolu bir kitap çıkmış ortaya. Işık Yayınları'na ve Ali hocama teşekkürler.

Süleyman Sargın
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın