> Forum > ๑۩۞۩๑ İslami İlimler Dunyası ๑۩۞۩๑ > Güncel Meseleler > Sizden Gelenler( Güncel Meseleler ) > Ruhumuzda Kanayan Yara
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Ruhumuzda Kanayan Yara  (Okunma Sayısı 487 defa)
22 Mayıs 2012, 14:29:12
Sefil
Yeni Üyeler
*
Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 28.807


« : 22 Mayıs 2012, 14:29:12 »



Ruh Dünyamızda Kanayan Yara: Pasif Saldırganlık

Dr. Hasan AYDINLI 

 Ahmet Bey ve arkadaşları bir araya gelmişler, çeşitli meseleler üzerinde konuşuyorlardı. Çaylar içildikçe muhabbet koyulaşıyor, zamanın nasıl geçtiği anlaşılmıyordu. Saatler ilerledikçe konudan konuya geçiyorlardı. Konuşmaların içine karışan dedikodular ise genellikle fark edilmiyordu."

Psikoanalitik teorilere göre, insanın içindeki saldırganlık hissi, farklı tezahürlerle dışa yansır. Bu açıdan belki de fark etmeden çevremizdeki insanlara karşı yıkıcı olabiliyor, kendimize ve çevremize menfî tesir edebiliyoruz. Psikoanaliz penceresinden bakıldığında Ahmet Bey ve arkadaşları dedikodu yaparak aslında farkında olmadan gizli bir saldırganlık gösteriyorlardı.

Günlük hayatımızda açık veya gizli saldırgan davranışlara şahit oluruz. İnsan tabiatının en zor kontrol edilen yönlerinden birisi; öfke-kızgınlık, kin, intikam, nefret hisleri zemininde ortaya çıkan saldırgan tutum ve davranışlardır. Saldırganlığın kaynağında öfke, kin ve intikam hislerinin karışımı (kuvve-i gadabiye) vardır. İnsandaki bu his; aslında zararlı, tehlikeli şeylerden korunmaya vesile motive edici bir hususiyete sahiptir. Açarsak, insanın malını, canını, inandığı değerleri koruma söz konusu olduğunda ortaya çıkması gereken bir histir. Ancak terbiye edilmediğinde insanın bütün hayatına menfî tesir ederek saldırgan tutum ve davranışların ortaya çıkmasına yol açar. Bu hissin, saldırganlığın aktif şekli diyebileceğimiz kaba kuvvet ve sözlü şiddetle dışa vurumu da söz konusudur. İleri boyutlarda ise psikopati ve sosyopati eğilimi göze çarpar. Psikopati eğilimi, psikiyatride empati ve vicdan eksikliği ile karakterize olan kişilik bozukluğunu tarif için kullanılır. Bu tür bir saldırganlık; öldürme, yaralama, fizikî şiddet uygulama, başkalarının temel haklarını çiğneme gibi suç davranışlarını ortaya çıkarır. Bu davranışlar kanunlar tarafından kesin bir şekilde cezalandırılmaktadır. Cemiyette çok daha yaygın olan ve zor fark edilen diğer bir saldırganlık ise, pasif şekilde ortaya konan gizli davranışlardır. Bu tür davranışlar "pasif saldırganlık" olarak tarif edilir. Gıybet, hasetlik, kıskançlık, kin, düşmanlık, öfke, kızgınlık, küfürlü konuşma, başkalarına güvenmeme, iyiliği fark etmeme, dışlamaya çalışma, alay etme, yıpratıcı tenkit bu tür davranışlara misâl verilebilir. Bu davranışların gerisinde, insanın mahiyetinde mevcut olan terbiye edilmemiş saldırganlık hissi yatmaktadır.

Saldırganlığın terbiye edilmesi, bir başka deyişle öfke, kin ve intikam hislerinin kontrol edilebilmesi, insanın sosyalleşmesine pozitif tesir eder. Aksi takdirde öfke ve kin hissi; saldırganlığın kontrolsüz şekilde ve gereksiz yerde dışa vurumunu tetiklerse, bu antisosyal bir davranış olur. İçtimaî münasebetleri zedeleyen, insanı yalnızlaştıran ve kişinin başkaları tarafından dışlanmasına sebep olan bu davranışlar, şüphesiz en büyük zararı kişinin bizzat kendisine daha sonra da yakın çevresine verir. İçlerindeki saldırganlık hislerini konuşma ve davranışlarıyla dışa vuran kişiler, kendileri bile fark etmeden gıybet, hasetlik, kıskançlık, yıpratıcı tenkit girdabına girecek ve zamanla bu davranışlar, kişinin karakter ve ruh dünyasında bozulmalara sebep olacaktır.

Bir mevzuu gündeme getirme niyetiyle başlayan dedikodu, bazen dedikodusu yapılan kişiye zarar verebilir. İmam-ı Gazzâlî, dedikodu yapmanın temelinde yatan psikolojik âmilleri şöyle sıralamıştır: intikam duygusunu tatmin, içinde bulunulan ortama uyma, gösteriş ve büyüklük, başkalarını küçültme, kıskançlık, hoşça vakit geçirmek, güldürmek için başkalarının ayıp ve kusurlarının ortaya sermek, küçük düşürmek için alay etmek... Üstad Bediüzzaman gıybet konusunda şunları söylemiştir: "Gıybet, ehl-i adâvet ve hased ve inadın en çok istimal ettikleri alçak bir silâhtır. İzzet-i nefis sahibi, bu pis silâha tenezzül edip istimal etmez Nasıl meşhur bir zât demiş: Düşmanıma gıybetle ceza vermekten nefsimi yüksek tutuyorum ve tenezzül etmiyorum. Çünkü gıybet; zaîf ve zelil ve aşağıların silâhıdır. Gıybet odur ki: Gıybet edilen adam hazır olsa idi ve işitse idi, kerahet edip darılacaktı. Eğer doğru dese, zâten gıybettir. Eğer yalan dese; hem gıybet, hem iftiradır. İki katlı çirkin bir günahtır." (22. Mektup)

Kendi hata ve çelişkimizi fark etmek
İçimizdeki saldırganlık dürtülerini, sadece kaba kuvvet ve şiddetle göstermiyoruz. Fark ettirmeden yapılan dedikodu ve gizli kapaklı konuşmalarla içimizdeki kötü duyguları da yansıtmış oluyoruz. Bu davranışların hoş olmadığı muhakkaktır. Hayatımızdan gıybet, hasetlik, kin gibi kalbi yaralayan kötü huyları çıkarmak için, mânevîyatımızı geliştirici ibadetlere ve nefis terbiyesine ihtiyaç vardır. Namaz kılan, oruç tutan, İslâm'ın temel prensiplerini yaşamaya çalışan kişilerin bile zaman zaman dedikodu yaptıklarını görüyoruz. Bu büyük bir çelişkidir. Yaratıcı'nın iç ve dışımızdaki her şeyi bildiğini bile bile, gıybet yapmanın izahı yoktur.

Gıybet, kıskançlık, hasetlik, yıpratıcı tenkit gibi davranışlar sıradan hâle gelmiş ise, bunları yapan kişi için tehlike çanları çalıyor demektir. Çünkü bu alışkanlıklar, insanı yavaş yavaş daha saldırgan hâle getirecek ve pasif saldırganlık daha zararlı neticeler doğuracaktır. Alışkanlık hâline gelmiş bu davranışlar, kişiyi esir alacaktır. Bunlara duçar olmuş fertler, zamanla değiştiklerinin ve bazı insanî hasletleri kaybettiklerinin farkına varamayacaklardır. Merhamet, muhabbet, hoşgörü, affetme, empati, vicdanî hassasiyet gibi müspet hasletler yavaş yavaş kaybolmaya başlayacaktır.

Kendimize zarar verdiğimizin farkında mıyız?
Pasif saldırganlık hisleri ile hareket eden fertlerin önce kendilerine zarar verdiklerini unutmamaları gerekir. Bu zararlı hisler, zamanla kişinin yalnızlaşmasına sebep olur. Çünkü bu hisler, ferdin davranışlarına tesir edecek ve diyaloglar zamanla bozulmaya başlayacaktır. Bir kişi saldırganlık duygularıyla birilerine zarar vermeye çalışıyorsa, bunun mutlaka menfî geri dönüşleriyle karşılaşacaktır. Sevmediği kişiye zarar vermeye çalışan bir kişi, sosyal olarak dışlandığında, yakınları kendinden uzaklaştığında bu zararı daha net fark edecektir.

Saldırgan duygular, kişiyi strese soktuğundan kişinin biyolojik dengesi de zamanla bozulacaktır. Başkasına zarar verme hissi, kişide gerginliğe, huzursuzluğa, his ve düşünce karmaşasına yol açar; bu da kişinin günlük hayat düzenini bozar. Bunu neticesinde baş ağrısından yüksek tansiyona, sindirim sistemi problemlerinden yorgunluğa kadar birçok psikosomatik belirti ortaya çıkabilir.

İnsanların birbiri ile olan diyaloğunu bozan, fertler arasında çatışma çıkaran, fitneye sebep olan bu alışkanlıklar içtimaî hayatta ciddi bozulmalara yol açmaktadır. Bu tür davranışlarla başkalarına zarar verme hedefinde olan kişiler, içtimaî hayatta bozulmaya sevgi ve muhabbetin azalmasına sebep olmaktadır. Eşlerin arasının bozulmasına, çalışma ortamında insicamın kaybolmasına, insanların birbirinden uzaklaşmasına, kavga ve huzursuzluğa yol açan bu davranışları sergilerken bir kere daha düşünmek gerekiyor.

Bu hastalıktan bir an önce kurtulmak gerekiyor
Vicdan mekanizmasının nefsin kontrolüne geçmesi durumunda, fertlerde daha saldırgan davranışlar görülür. Bunu mânevî bir hastalık olarak görmek ve bu hastalığın tedavisi için tedbirler almak gerekir. Başkalarına zarar vermeye çalışmak, dinimizde kesin olarak yasaklanmıştır. Bu hastalıklar kalbi öldürmekte, kişinin ruh dünyasında yaralar açmaktadır. Bu tür davranışlar devam ettirildiğinde sevgi, hoşgörü, muhabbet ve huzur kaybolur. Ferdî ve içtimaî huzur için, pasif saldırganlık davranışlarını sergilememek ve sergileyenlere prim vermemek gerekir. Hadîs-i şerîfte; "Her kim gıyabında kardeşinin kusurlarını söyletmezse, kıyâmet gününde Allah da onun kusurlarını örtmeyi tekeffül eder." buyruluyor.

Pasif saldırganlığın esas sebebi, mâneviyat eksikliğidir. Bunun yanısıra yetersizlik duygusu, makam arzusu, daha fazla menfaat elde etme isteği, kendini olduğundan yüksek gösterme telâşı, başkalarının zor durumundan memnun olma, empati eksikliği, bencillik gibi durumlar da bu rahatsızlığın sebepleri arasındadır. Sözkonusu problemin çözümü, kişinin mânevî yönüne daha da dikkat etmesinden geçmektedir. Bunun yanısıra kıskançlık hissedilen kişilere dua etmek, çok konuşmamak, gıybet ortamlarından kaçınmak, güzel şeylerle meşgul olmak, kusurları affetmek, enaniyetten kaçınmak, öncelikle nefsimizin kötülüklerini görmeye çalışmak, karşımızdaki kişilerin iyi yönlerini fark etmek, müspet tenkit yapmaya çalışmak alınacak önlemlerden bazılarıdır. Bilerek veya bilmeyerek gösterilen bu mânevî hastalıkların tedavisinde hepimize mühim vazifeler düştüğü muhakkaktır.

Kaynaklar
- Gazzâlî, İhyâu Ulûmiddin, Trc: Ali Arslan, İstanbul 1972; VI, 522 vd.
- Hasan Aydınlı, "İnsan ve Şiddet", Sızıntı, Ocak 2010.
- Bediüzzaman Said-i Nursi, 11. Lema.
- Bediüzzaman Said-i Nursi, 22. Mektup-Hâtime.

sızıntı

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Ruhumuzda Kanayan Yara
« Posted on: 26 Nisan 2024, 09:23:04 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Ruhumuzda Kanayan Yara rüya tabiri,Ruhumuzda Kanayan Yara mekke canlı, Ruhumuzda Kanayan Yara kabe canlı yayın, Ruhumuzda Kanayan Yara Üç boyutlu kuran oku Ruhumuzda Kanayan Yara kuran ı kerim, Ruhumuzda Kanayan Yara peygamber kıssaları,Ruhumuzda Kanayan Yara ilitam ders soruları, Ruhumuzda Kanayan Yaraönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes